İran: Yeni bir savaşa hazırlık ve ertelenen müzakereleri bekleyiş

Tahran, kayıplarının boyutuna rağmen kendisini bu savaşın galibi olarak görüyor

 İkinci konu, özellikle Washington'un Fordo tesisine yaptığı saldırının sonuçlarıyla ilgili olarak Washington'a doğrudan meydan okuma politikasından uzaklaşmak şeklinde beliriyor (AFP)
İkinci konu, özellikle Washington'un Fordo tesisine yaptığı saldırının sonuçlarıyla ilgili olarak Washington'a doğrudan meydan okuma politikasından uzaklaşmak şeklinde beliriyor (AFP)
TT

İran: Yeni bir savaşa hazırlık ve ertelenen müzakereleri bekleyiş

 İkinci konu, özellikle Washington'un Fordo tesisine yaptığı saldırının sonuçlarıyla ilgili olarak Washington'a doğrudan meydan okuma politikasından uzaklaşmak şeklinde beliriyor (AFP)
İkinci konu, özellikle Washington'un Fordo tesisine yaptığı saldırının sonuçlarıyla ilgili olarak Washington'a doğrudan meydan okuma politikasından uzaklaşmak şeklinde beliriyor (AFP)

Hasan Fahs

13-15 Haziran tarihleri ​​arasında dünya, bölgesel ve küresel denklemlerde stratejik bir dönüşüme tanık oldu.

Bu dönüşümü, Tel Aviv'in İran rejimine karşı başlattığı savaşın güvenlik ve askeri boyutlarıyla sınırlamak zor. Aksine kendisine İran'ın çağdaş tarihinde ve küresel düzende temel ve önemli bir dönüm noktası olarak bakılmalı.

İran, üst düzey komutanları ve nükleer bilim insanları arasındaki can kayıplarına veya birçok askeri, güvenlik ve nükleer tesisinin yok edilmesinin yanı sıra, savunma sisteminin omurgasını oluşturan füzelerini hedef alan saldırılara rağmen, kendisini bu savaşın galibi olarak görüyor. Bu zafer duygusu veya galip gelme vurgusu, Tahran'ın İsrail tarafına ABD yönetimine ateşkese varılması için baskı yapmayı dayatmakta başarılı olduğuna olan inancından kaynaklanıyor. Ona göre İsrail'in pozisyonu sadece sahadaki yenilgisini değil, aynı zamanda Batı toplumunun desteğiyle bölgesel denklemlere kendini dayatmaya çalışan bir projenin yenilgisini de yansıtıyor.

İran liderliği, bahsettiği zafer duygusuna rağmen, düşündüğü tüm değerlendirmelere ve tahminlere aykırı bir şekilde beklenmedik bir stratejik sürprizle karşı karşıya kaldığını reddetmiyor. Bilhassa daha önce ABD ile dolaylı müzakerelere giriştiği diplomatik süreç, İran diplomasisi veya Dışişleri Bakanlığı’nın Batı başkentleriyle diyalog için yürüttüğü çabalar, komşu ülkelerle, özellikle de Körfez başkentleriyle karşılıklı mesajlar ve hızlanan koordinasyon ışığında, İran liderliği böyle bir şeyi beklemiyordu.

İran şu anda savaşın sona ermesini resmi olmayan bir ateşkes olarak ele alıyor. Bu nedenle, tüm yeni askeri lider kadrosunun yeni bir İsrail saldırısı olasılığına ilişkin değerlendirmelerinden bahsetmeleri, herhangi bir saldırıya hızlı bir şekilde yanıt vermek için tamamen hazır ve teyakkuz halinde olduklarını söylemeleri doğal.

Rejim ve askeri kurumunun yaşadığı askeri teyakkuz hali, Tel Aviv ile yeni bir çatışma olasılığıyla sınırlı değil. Aksine, doğrudan ve kapsamlı bir Amerikan katılımına ilişkin ciddi değerlendirmelerle daha karmaşık bir boyutu bulunuyor. Zira Amerikan katılımı, rejimi en azından geride kalan siyasi, güvenlik ve askeri güç ve yeteneklerini veya en kötü ihtimalle tüm rejimi çökertecek gerçek bir varoluşsal meydan okuma ile karşı karşıya bırakıyor.

Askeri ve güvenlik alanındaki hazırlıklara, rejimin yaşadığı gerginlik durumuna ek olarak, siyasi boyut da teyakkuz halinde. Yeni aşamanın boyutlarını, ufuklarını ve bu savaştan kaynaklanan gelişmelerle nasıl başa çıkılacağını ölçmeye çalışıyor. Ayrıca, olumsuz sonuçların ve kendisine sert bir çözüm dayatmak konusunda rejimin karşılaşabileceği uluslararası ve Amerikan baskılarının önünü kesmek için bu gelişmeleri kullanmayı amaçlıyor.

Buradan hareketle, İran'daki yeni aşamanın, özellikle siyasi düzeyde, müzakere masasına ve diyaloğa geri dönme çağrılarıyla nasıl başa çıkılacağı konusunda zor ve sert kararlarla dolu, oldukça karmaşık bir aşama olacağı söylenebilir. Bu aşama, rejimin siyasi tarafının vereceği kararı, İran ve bölgede tanık olunan değişikliklerle ve İsrail saldırısından kaynaklanan farklı ilişkilerin doğasıyla nasıl başa çıkacağını görmeyi bekliyor. Çünkü İran’daki iktidar sistemi, eski politikalar artık mevcut durumun ihtiyaçlarına karşılık veremediği, bundan doğan yeni gelişmelerle başa çıkamadığı için farklı bir tür ve düzeyde yeni kararlara ve politikalara geçiş yapma zorluğuyla karşı karşıya kalacaktır.

İran liderliği, “karanlık İsrail bilim tüneli”nden çıktığına ve ağır bir stratejik sürpriz yaşadığına inanıyor. Rejimi neredeyse bütünüyle devirebilecek, devrilmesine giden yolu açabilecek böylesine geniş ve karmaşık bir saldırıya maruz kalma olasılığını göz ardı ettiği için böyle bir sürpriz yaşadığını düşünüyor. Askeri liderliğin değerlendirmeleri, rejimin büyük ve kapsamlı bir saldırıya maruz kalmayacağı yönündeki aşırı güvene dayanan iyimser değerlendirmelerdi. Bunlar, en fazla Tel Aviv'in Nisan 2024'te Isfahan eteklerindeki birkaç füze tesisini imha ettiği saldırıya benzer bir saldırıya maruz kalınacağı yönündeydi.

İran'ın askeri yeteneklerine dayanan bu güvenin, karar alma sisteminin desteğini alarak müzakere masasına giden İran hükümetinin diplomatik çabaları üzerinde olumsuz etkileri oldu. Bu nedenle, stratejik sürprizin üzerindeki etkisi daha güçlü ve öngöremediği veya olumsuz etkilerinden ve yansımalarından kaçınamadığı bir şekildeydi. Zira bu savaştan sonra karşı karşıya kaldığı şey, önceden öngöremediği bir olay değil, tüm temel ve stratejik verilerini yeniden inşa etmesini, aldığı ağır ve derin darbenin neden olduklarını onarmasını gerektiren bir dönüşüm.

İran liderliğinin yeni aşamada benimsemeye çalıştığı siyasi yol, iki konunun altını çizerek diplomasi ve müzakere sürecinin korunmasını göz önünde bulunduruyor. Birinci konu, Tahran'ın kendi koşullarına, Washington'un müzakereleri yeniden baltalamayacağına dair uluslararası ve Amerikan garantilerine dayanarak müzakere masasına geri dönmeye hazır olduğudur. Keza herhangi bir yeni uzlaşı, uluslararası hukuk çerçevesinde İran'ın kendi topraklarında bir uranyum zenginleştirme döngüsüne sahip olma hakkını garanti altına almalıdır. İkinci konuya gelince, özellikle Fordo tesisine yönelik saldırının sonuçları konusunda Washington'a ve saldırının tesisin tamamen yok olmasına neden olduğu, İran nükleer programını sona erdirdiği konusunda direten ABD Başkanı Donald Trump'a doğrudan meydan okuma politikasından uzaklaşma şeklinde belirmektedir. Bu yolun ana hatları, Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ve hükümet sözcüsü Fatma Muhacerani de dahil olmak üzere bazı İranlı yetkililerin, bu tesisin ve nükleer programın, boyutunu veya yerini belirtmeden, ciddi ve yıkıcı kayıplar yaşadığını kabul etmesiyle belirginleşti. Bu tutum, pozisyonları uzlaştırmak için bir açılım oluşturabilir, şu anda bu pozisyonlar netleşene kadar ertelenen müzakere masasına geri dönmenin önünü açabilir ve tırmanmaya devam ederse yeni bir çatışmaya yol açabilecek gerginlik durumunu sona erdirebilir.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.



Kovid-19 pandemisinden Ukrayna'ya: Krizler Fransa'nın mali durumunu nasıl etkiledi?

Güven oylaması öncesinde Paris'teki Ulusal Meclis binası üzerinde dalgalanan Fransa bayrağı (Reuters)
Güven oylaması öncesinde Paris'teki Ulusal Meclis binası üzerinde dalgalanan Fransa bayrağı (Reuters)
TT

Kovid-19 pandemisinden Ukrayna'ya: Krizler Fransa'nın mali durumunu nasıl etkiledi?

Güven oylaması öncesinde Paris'teki Ulusal Meclis binası üzerinde dalgalanan Fransa bayrağı (Reuters)
Güven oylaması öncesinde Paris'teki Ulusal Meclis binası üzerinde dalgalanan Fransa bayrağı (Reuters)

Fransa Başbakanı François Bayrou, yarın hükümetini güven oylamasına götürecek. Ancak Başbakan Bayrou’nun oylamayı kaybetmesi ve bu durumun euro bölgesinin en büyük ikinci ekonomisinde siyasi krizi daha da şiddetlendirmesi bekleniyor.

Fransa'da siyasi manzara, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un 2024 yılında parlamento için erken seçim çağrısı yaparak siyasi bir risk alması ve bunun sonucunda parlamentonun derin bir bölünmeye uğramasıyla daha karmaşık hale geldi. Macron'un 2022 yılında yeniden seçilmesinden bu yana çoğunluğunu kaybeden iktidar koalisyonunun üye sayısı azalırken, aşırı sağcı parti Ulusal Birlik (RN) parlamentodaki en büyük parti oldu. Macron'un parlamentodaki nüfuzu, kısmen Koronavirüs (Kovid-19) krizi sırasındaki harcama politikaları ve artan yaşam maliyetleri nedeniyle Fransa'nın kamu borcunun hızla artmasıyla zayıfladı.

Fransa ekonomisi, kamu borcunun gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYH) yüzde 113,9'una yükselmesiyle, mali reformlar konusunda da büyük baskı altında. Geçtiğimiz yılki bütçe açığı, Avrupa Birliği'nin (AB) izin verdiği sınırın (yüzde 3) iki katıydı.

sdfgt
François Bayrou, Başbakanlık resmi konutu olan Matignon Sarayı'nın bahçesinde fotoğraf çektirirken (AFP)

Zor kararların alınması gerektiğini kabul eden, deneyimli bir merkez sağ politikacı ve Macron'un yeniden seçilmesinden bu yana ülkenin dördüncü başbakanı olan Bayrou, emekli maaşlarının dondurulması, sağlık harcamalarının kesilmesi ve iki resmi tatilin kaldırılması da dahil olmak üzere kemer sıkma önlemleriyle 44 milyar avro (51,51 milyar dolar) tasarruf gerektiren 2026 bütçesini geçirmeyi amaçladı.

Bu durum muhalefetin öfkeli tepkilerine neden oldu.

Bütçenin geçmesinin zorluğuna dikkati çeken Başbakan Bayrou, Temsilciler Meclisi'nde mali stratejisi hakkında güven oylaması yapılmasını talep etti, ancak muhalefet bu hamleyi ‘siyasi intihar’ olarak değerlendirdi. Muhalefet partileri Bayrou'ya karşı oy kullanacaklarını ve onu devirmek için yeterli sayıda koltuğa sahip olduklarını vurguladılar.

Bayrou, Fransa'nın kamu borcunu azaltacak kemer sıkma önlemlerini uygulamak için parlamentonun desteğine ihtiyaç duyuyor, ancak aşırı sağdan aşırı sola kadar tüm ana muhalefet partileri Başbakan Bayrou’nun planını reddettiklerini açıkladılar.

Macron ve kamu borcu

Muhalefet partileri, Macron'u 2017 ilkbaharında iktidara geldiğinden bu yana kamu borcunu 1 trilyon eurodan fazla artırmakla suçluyor ve bu artışı genellikle zenginlere yönelik ‘vergi indirimlerine’ bağlıyor. Peki, bu rakam doğru mu?

Macron 2017 yılının haziran ayında göreve başladığında, kamu borcu 2,281 trilyon euro idi. Mart 2025'te ise 3,345 trilyon euroya ulaştı. Fransa merkezli Le Monde gazetesine göre 1,064 trilyon avroluk bu artış, sıkça alıntılanan rakama karşılık geliyor.

Ancak ekonomistler, mutlak rakamları karşılaştırmanın bir ülkenin mali durumunu ölçmenin en doğru yolu olmadığına inanıyor. Aynı dönemde, bir ülkenin zenginliğini temsil eden GSYİH yüzde 30 arttı. Fransa Ekonomik Koşullar Gözlemevi (OFCE) Başkanı ekonomist Xavier Ragot bu durumla ilgili değerlendirmesinde “GSYİH daha yüksek olan bir ülke daha fazla borç alabilir, çünkü zenginliği ne kadar fazla olursa, o borcu geri ödemek için vergi toplama kapasitesi de o kadar fazla olur” ifadelerini kullandı.

rty
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Başbakan François Bayrou, eski Genelkurmay Başkanı Thierry Burkhard'ın veda töreninde (Reuters)

Bu yüzden uzmanlar, borç-GSYİH oranını kullanmayı tercih ediyor. 2017 yılında borç, GSYİH'nin yüzde 101'i seviyesindeyken, bugün yüzde 113,9 seviyesinde. Bu durum borcun GSYİH'nin yüzde 13'ü kadar arttığı anlamına geliyor. Eğer borç 2017 yılındaki seviyesinde kalmış olsaydı, bugün yaklaşık 400 milyar euro daha düşük olurdu. Bu son rakam, Macron döneminde biriken ek borcun daha doğru bir göstergesi olarak görülüyor.

Başarısızlıklar: Kaçınılmaz mıydı yoksa isteğe mi bağlıydı?

Son sekiz yılda borçların artmasının nedeni, yıllık bazda harcamaların gelirleri aşmasıyla ortaya çıkan kesintisiz bütçe açıkları oldu. Macron'un bütçe açıklarının iki ana nedeni var. Bunlardan biri ekonomik krizler, diğeri vergi indirimleri.

1- Kriz harcamaları:

* Borç artışının büyük bir kısmı, Macron dönemi hükümetlerin iki büyük krizi çözmek için yaptığı olağanüstü harcamalardan kaynaklanıyor.

Bu krizlerden ilki Kovid-19 salgını (2020–2021): Sağlık harcamaları, işletmeleri ayakta tutmak için ‘ne gerekiyorsa onu yapma’ stratejisi ve ekonomik canlandırma planı dahil edildi.

İkincisi ise 2022 enerji krizi: Ukrayna'daki savaş ve enflasyonun neden olduğu bu kriz, artan enerji maliyetlerini kontrol altına almaya yönelik politikalar içeriyordu.

OFCE’nin 2024 ilkbaharında yayınlanan önemli bir araştırmasına göre bu krizle ilgili harcamalar tek başına 2017 ile 2023 yılları arasında borç artışının yarısından dörtte üçüne kadarını oluşturuyor. Bu harcamalar kaçınılmaz görünse de başka politika seçenekleri de mevcuttu. Örneğin, Fransa'nın enerji krizine verdiği yanıt, Almanya'nınkinden daha maliyetliydi. Bu durum, diğer liderlerin de benzer seçimler yapmış olmalarından dolayı Macron'un bu borç artışından tamamen sorumlu tutulamayacağı anlamına geliyor.

2- Vergi indirimleri:

2017'den bu yana borç artışının geri kalan kısmı, yani dörtte bir ile yarısı arasında kalan kısım, daha ‘isteğe bağlı’ politika tercihlerine atfedilebilir. OFCE’nin hesaplamalarına göre Macron döneminde uygulanan vergi indirimleri, borç artışının dörtte biri ile yarısını oluşturuyor.

Bir yandan, Macron dönemi hükümetleri kamu harcamalarını yapısal olarak artırmamış, bu harcamalar (kriz dönemleri hariç) büyük ölçüde sabit kalmış olsa da diğer yandan, devlet vergi gelirleri önemli ölçüde düşmüştür. Şu anda 2017 yılına kıyasla GSYİH'nin yüzde 2,2 puan daha azına tekabül ediyor. Bu da her yıl 65 milyar euro daha azına eşitlendiği demek oluyor.

Peki, borç artışının ana nedeni Macron'un politikaları mıydı? Cevap, muhalefetin öne sürdüğü kadar basit değil. Le Monde gazetesine göre gerçek daha karmaşık ve küresel krizler ile iç siyasi tercihlerin birleşiminden oluşuyor.


Rusya, Ukrayna savaşındaki en büyük hava saldırısını düzenledi

Kiev'deki hükümet binalarını vurmaktan kaçınan Moskova'nın Ukrayna Bakanlar Kurulu toplantılarının düzenlendiği yapıyı kasten hedef alıp almadığı henüz net değil (Reuters)
Kiev'deki hükümet binalarını vurmaktan kaçınan Moskova'nın Ukrayna Bakanlar Kurulu toplantılarının düzenlendiği yapıyı kasten hedef alıp almadığı henüz net değil (Reuters)
TT

Rusya, Ukrayna savaşındaki en büyük hava saldırısını düzenledi

Kiev'deki hükümet binalarını vurmaktan kaçınan Moskova'nın Ukrayna Bakanlar Kurulu toplantılarının düzenlendiği yapıyı kasten hedef alıp almadığı henüz net değil (Reuters)
Kiev'deki hükümet binalarını vurmaktan kaçınan Moskova'nın Ukrayna Bakanlar Kurulu toplantılarının düzenlendiği yapıyı kasten hedef alıp almadığı henüz net değil (Reuters)

Cumartesiyi pazara bağlayan gece Rusya, Ukrayna savaşındaki en büyük hava operasyonunu düzenledi.

800'ü aşkın drone'un kullanıldığı saldırılarda Kiev de hedef alındı. Başbakanlık ve bazı bakanlıkların yer aldığı ve Ukrayna Bakanlar Kurulu toplantılarının yapıldığı bina ilk kez zarar gördü. 

Başkentte 11 saat boyunca hava saldırısı sireni duyulurken konutları vuran drone'ların genç bir anneyle bebeğinin ölümüne neden olduğu bildirildi. En az 18 kişi de yaralandı.

Ukrayna Hava Kuvvetleri saldırılarda 810 drone, 4 balistik füze, 9 seyir füzesinin kullanıldığını ancak bunların çoğunun hava savunma sistemleri tarafından etkisiz hale getirildiğini açıkladı. Engellenemeyen 54 drone ve 9 füzenin ülkedeki hedefleri vurduğu da ifade edildi. 

Ukrayna savaşındaki en büyük hava operasyonunu temmuzda düzenleyen Moskova, kendi rekorunu kırdı.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski son saldırıları "menfur" diye tanımlayıp "Kremlin'deki suçluları dünya durdurabilir, tek ihtiyacımız olan şey siyasi irade" ifadesini kullandı. 

Ukrayna Başbakanı Yuliya Sviridenko ise başkentin yanı sıra Krıvıy Rih, Dinyeper, Kremençuk ve Odessa kentlerinin hedef alındığını açıkladı. 

Başbakanlık ve bazı bakanlıkların yer aldığı binanın aldığı zarar için "İlk kez hükümet binası, çatısı ve üst katları düşman saldırılarından hasar gördü. Görevliler yangını söndürüyor. Binaları yeniden inşa edeceğiz ama kaybolan hayatları geri getiremeyiz" dedi. 

Ukrayna'nın batısındaki saldırılar üzerine, Polonya kendisine ve müttefiklerine ait hava araçlarını ve hava savunma sistemlerini alarma geçirdiğini duyurdu.

Henüz Moskova son saldırılara dair herhangi bir yorum yapmadı.

Independent Türkçe, CNN, Guardian, AFP


Rusya’dan Kiev'deki hükümet binasına saldırı: Binada yangın çıktı

Rusya'nın Kiev'e düzenlediği hava saldırısı sırasında, yakınlardaki bir saldırı bölgesinden yoğun dumanın gökyüzünü kapladığı görüldü (Reuters)
Rusya'nın Kiev'e düzenlediği hava saldırısı sırasında, yakınlardaki bir saldırı bölgesinden yoğun dumanın gökyüzünü kapladığı görüldü (Reuters)
TT

Rusya’dan Kiev'deki hükümet binasına saldırı: Binada yangın çıktı

Rusya'nın Kiev'e düzenlediği hava saldırısı sırasında, yakınlardaki bir saldırı bölgesinden yoğun dumanın gökyüzünü kapladığı görüldü (Reuters)
Rusya'nın Kiev'e düzenlediği hava saldırısı sırasında, yakınlardaki bir saldırı bölgesinden yoğun dumanın gökyüzünü kapladığı görüldü (Reuters)

Ukrayna'nın başkenti Kiev'in Şehir Askeri İdaresi Başkanı Timur Tkachenko bugün sosyal medya aracılığıyla yaptığı açıklamada, Rusya'nın başkente düzenlediği saldırının ardından Kiev'in Peçerski bölgesindeki hükümet binasının çatısında yangın çıktığını söyledi. Görgü tanıkları, Ukrayna hükümetinin ana binasından yoğun dumanların yükseldiğini bildirdi.

Ukrayna Başbakanı Yulia Svyrydenko, Kiev'deki hükümet merkez binasının çatısı ve üst katlarının Rusya’nın bu sabah düzenlediği saldırı sonucu hasar gördüğünü doğruladı. Başbakan Svyrydenko, Telegram'da yaptığı bir paylaşımda, çatı ve üst katların düşman saldırısı sonucu hasar gördüğünü ve kurtarma ekiplerinin yangına müdahale ettiğini söyledi.

Öte yandan yetkililere göre Rusya'nın Ukrayna'ya düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısı bir gecede ikiye yükselirken, onlarca kişi yaralandı ve ülke çapında hava tehdidi uyarısı yayınlandı.

yu
Rusya'nın Kiev'e saldırısının ardından çıkan yangını söndürmeye çalışan kurtarma ekipleri (AP)

Resmi acil durum ajansı, başkent Kiev'e düzenlenen saldırıda çok sayıda yüksek binanın hasar gördüğünü bildirirken binaların üst katlarında yangınla mücadele eden itfaiyecilerin fotoğraflarını paylaştı.

u7
Rusya'nın Kiev'e saldırısının ardından yükselen dumanlar (AP)

Ukraynalı yetkililer, saat 06:06 (03:06 GMT) sularında olası bir hava tehdidi uyarısı yayınladı.

Yerel yetkililerin dün akşam verdiği bilgiye göre saldırı, Rusya'nın Ukrayna'nın (ülkenin kuzeydoğusundaki) Sumy bölgesinde Rusya sınırı yakınlarında düzenlediği hava saldırısında bir kişinin hayatını kaybetmesi ve diğerlerinin yaralanmasının ardından meydana geldi.

gbhyju
Rusya'nın Kiev'e saldırısının ardından çıkan yangını söndürmeye çalışan kurtarma ekipleri (AP)

Sumy Valisi Oleg Grigorov Telegram üzerinden yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Butovka köyü çevresinde düzenlenen düşmanca saldırı sonucunda bir kişi öldü, dokuz yaşındaki bir çocuk da dahil olmak üzere bazı kişiler yaralandı.”

Ülkenin güneydoğusundaki Zaporijya'da dün akşam Rusya’ya ait bir insansız hava aracının (İHA) düzenlediği saldırıda en az 15 kişi yaralandı. Kısmen Rusya’nın işgali altında olan bölgenin Askeri Yönetim Şefi Ivan Fedorov, ağır hasar gören konutların fotoğraflarını paylaşarak, yaralılardan dördünün hastaneye kaldırıldığını bildirdi.

Fransız Haber Ajansı AFP'nin haberine göre Rusya ordusu, Ukrayna'nın yaklaşık yüzde 20'sini işgal ederken, son saldırılar, Fransa ve İngiltere başta olmak üzere yaklaşık 20 ülkenin perşembe günü, Rusya'nın 2022 şubatında Ukrayna’ya karşı başlattığı savaşı sona erdirmek için yapılacak herhangi bir anlaşmanın uygulanmasını izlemek üzere kurulacak bir görev misyonuna katılmayı taahhüt etmelerinin ardından gerçekleşti.

Ancak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Batı ülkelerinden askerlerle oluşturulan bir görev gücünün Ukrayna'daki varlığını karşı çıkarak bunların Rusya ordusu için ‘meşru’ bir hedef olacağını belirtti.

Bu arada ABD Başkanı Donald Trump'ın son haftalarda üç buçuk yıldır süren savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabalar, önemli bir sonuç vermedi.