İdlib kırsalında bir konutta meydana gelen patlamada 3 kişi hayatını kaybettihttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5168647-i%CC%87dlib-k%C4%B1rsal%C4%B1nda-bir-konutta-meydana-gelen-patlamada-3-ki%C5%9Fi-hayat%C4%B1n%C4%B1-kaybetti
İdlib kırsalında bir konutta meydana gelen patlamada 3 kişi hayatını kaybetti
İdlib'deki bir silah deposunda meydana gelen patlamalarda dumanlar yükseliyor, Perşembe, 24 Temmuz 2025 (AP)
Suriye Sivil Savunma Teşkilatı dün yaptığı açıklamada, İdlib'in kuzeyindeki Turmanin kasabasında bir evde meydana gelen patlamada üç kişinin hayatını kaybettiğini duyurdu. Açıklamada, ölenler arasında bir kadın ve bir çocuğun da bulunduğu, aynı aileden üç sivilin de yaralandığı belirtildi. Şarku’l Avsat’ın Suriye televizyonundan aktardığına göre bir güvenlik kaynağı patlamanın, bir sivilin söktüğü mühimmatın infilak etmesi sonucu meydana geldiğini ifade etti.
Turmanin, Halep'in yaklaşık 45 kilometre kuzeybatısındaki bir kasabadır.
Suriye'nin kuzeybatısındaki bir silah deposunda perşembe günü meydana gelen bir dizi patlamada çok sayıda kişi hayatını kaybetti ve yaralandı.
Türkistan İslam Partisi'ne (Uygur kökenli militanlardan oluşan grup) ait olan depo, İdlib Valiliği'ne bağlı Marat Misrin kasabası yakınlarındaki el- Foua kasabasının doğusunda yer almaktadır.
Arap Maşrık bölgesi: Taraflı diplomasi ve işlevsiz bir bölgesel düzenden çıkarılacak derslerhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5205362-arap-ma%C5%9Fr%C4%B1k-b%C3%B6lgesi-tarafl%C4%B1-diplomasi-ve-i%C5%9Flevsiz-bir-b%C3%B6lgesel-d%C3%BCzenden
Arap Maşrık bölgesi: Taraflı diplomasi ve işlevsiz bir bölgesel düzenden çıkarılacak dersler
Fotoğraf: Majalla/AFP
Elie el-Kuseyfi
Bölge halkının diğer, daha az konuşkan halklara kıyasla daha konuşkan olduğu yönündeki yaygın algıyı kabul edersek, ABD Özel Temsilcisi Thomas Barrack neredeyse unutulmuş Lübnan kökenlerinden gelen bu özelliği kesinlikle korumuş. Sadece birkaç ay, hatta birkaç hafta içinde, en fazla açıklama yapan, klasik diplomatik dile göre hem beklendik hem de beklenmedik detaylı sonuçlar ve çıkarımlar sunan Arap ve yabancı yetkililerden biri haline geldi. Siyaset veya diplomasi dünyasından değil iş ve emlak dünyasından geldiği düşünüldüğünde, bu pek de şaşırtıcı değil. Ancak nihayetinde bu, yalnızca ABD'de değil, küresel olarak da siyasi ve diplomatik davranışlar üzerindeki etkisini zaman içinde gözlemlemenin ilginç olacağı Başkan Donald Trump'ın tarzını yansıtıyor.
Thomas Barrack, sanki almak istediği iki intikam varmış gibi uzun uzun konuşuyor. Bunlardan ilki Amerikan düzeninin ve derin devletin ürünü olan Barack Obama'nın mirasından, diğeri ise bölgedeki Avrupa sömürgeciliğinin mirasından intikam. Ne var ki Barrack, bu sömürgecilik olmasaydı (ki ona göre bu sömürgecilik, kabile kamplarına bayraklar asıp onları devletlere dönüştürmekle sınırlı) İsrail'in var olmayabileceğini unutmuş gibi yapıyor. Dahası, Barrack'ın -birincisi, Trump yönetiminin rejim değişikliği istemediği, ikincisi, İsrail'in Sykes-Picot Anlaşması'nı tanımadığı- şeklindeki iki fikri birleştirmesi, Trump Washingtonu'nun artık rejimleri değiştirmekle ilgilenmediği ama özellikle de İsrail tarafından yapılırsa, sınır değişikliklerine göz yumduğu anlamına geliyor. Bu durum, bölgeyi, devletler arasındaki uluslararası sınırlarla sınırlı kalmayıp, kimlik temelli ve coğrafi çatışmalara dayalı bir fay hattı üzerine kurulu bu devletlerin iç dinamiklerini de kapsayan yeni endişelere sürüklüyor.
Sınır müzakereleri, bölge devletlerinin, özellikle de Arap devletlerinin, ulusal güvenlik zorunlulukları açısından İran hegemonyasının yerini İsrail hegemonyasının almasını kabul etmeleri mümkün olmadığı sürece, yalnızca bir Suriye veya Lübnan meselesi değildir
Barrack'ın açıklamalarının genel teorik çerçevesi budur. Fakat pratik açıdan, özellikle de Suriye ve Lübnan'ın İsrail ile sınır anlaşmaları yapmalarının “zorunluluğu” konusunda önerdikleri, temel bir konuyu göz ardı ediyor. O da Tel Aviv'in bu sınırları tanımamasının, sakinlerinden ve silahlı varlıklardan (sadece milislerden değil, aynı zamanda meşru güçlerden de) arındırılmış tampon bölgeler oluşturma çabasının, müzakerelerin temel dayanaklarını dinamitlediğidir. Tel Aviv’in müzakereleri, zayıflayan İran hegemonyasının halefi olarak İsrail'in bölgesel hegemonya kurma girişimleri çerçevesinde mevcut durumu kabul etmekle eşdeğer kıldığı da görmezden geliniyor.
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, ABD'nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Lübnan Baabda’daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda, 21 Temmuz (AP)
Bu nedenle, sınır müzakereleri, bölge devletlerinin, özellikle de Arap devletlerinin, ulusal güvenlik zorunlulukları açısından İran hegemonyasının yerini İsrail hegemonyasının almasını kabul etmeleri mümkün olmadığı sürece, yalnızca bir Suriye veya Lübnan meselesi değildir. Hem de bu devletlerin Hizbullah'ın Lübnan içindeki nüfuzuna ilişkin tutumları geri dönülmez bir şekilde olumsuz olsa bile. Bu bağlamda, Şam'ın dört müzakere turuna katılmasına rağmen, işgal altındaki Golan Tepeleri meselesi bir yana, güney Suriye'deki sınır bölgesi konusunda bir güvenlik anlaşmasına varamamış olması da anlamlıdır. Bu arada İsrail, Suriye topraklarına yönelik saldırılarını sürdürüyor ve bunların sonuncusu geçtiğimiz günlerde gerçekleşti. Reuters, İsrail ordusunun Şam'a yalnızca 25 kilometre uzaklıkta olduğunu bildirdi.
Bu, Barrack'ın Manama konferansındaki açıklamaları ve hakkında aktarılanların kanıtladığı gibi, yeni Suriye hükümetini ve Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'yı öven ancak Lübnanlı yetkilileri kınayan Washington'un, Tel Aviv'e Suriye egemenliğini ve benzer şekilde Lübnan egemenliğini ihlal etmesi sebebiyle neredeyse hiç baskı yapmadığı anlamına geliyor. İki ülke arasındaki tek fark Lübnan'da Hizbullah ile yaşanan çatışma. Dolayısıyla Trump yönetiminin Gazze'de İsrail'e uyguladığı baskının Lübnan ve Suriye'yi kapsamadığı, Washington’un Tel Aviv'e bu ülkelerde, kısıtlama olmaksızın ya da zayıf ve değişken kısıtlamalarla, serbestçe hareket etme olanağı tanıdığı göz önüne alındığında, bölgedeki Amerikan politikası iki dinamiğe göre işliyor demektir. Bu durum, İsrailli yerleşimcilerin İsrail ordusunun gözetimi veya koruması altında Filistinlileri taciz etmeye devam ettiği Batı Şeria için de geçerli.
Lübnan ile ilgili arabuluculuk konusunda, özellikle ABD'nin yeni bir yaklaşım benimsemesi gerekiyor. Bunu da Lübnan tek başına ortaya çıkaramayacağından, Lübnan ile Suriye süreçlerinin birbirine bağlanması kaçınılmaz hale geliyor
Burada Washington'un Suriye ve Lübnan ile ilgili arabuluculuğunun taraflı olduğunu kastediyoruz. Ama Trump yönetimi, Barrack'ın kendisinden naklettiği meşhur “çabayı sonuçlarla karıştırmayın” sözünden hareketle, bunu pek de umursamıyor gibi görünüyor. Peki, bu çabalar “zorla barış” kisvesi altında bir oldubitti dayatma girişimine dönüşürse kendisinden ne gibi sonuçlar beklenebilir? Nitekim İsrail'in oluşturmaya çalıştığı güvenli bölgeler fikri, Suriye veya Lübnan topraklarından çekilmesinin ön koşulu olarak varmak istediği sınır anlaşmalarıyla çelişiyor. Bu durum, bizzat Thomas Barrack'ın teşvikiyle İsrail ile adım adım mantığıyla müzakereler yürütmeye çalışan Lübnan için müzakerelerin gidişatını belirsiz kılıyor. Zira Tel Aviv'den gelen mesaj, Lübnan tarafının ilk adımını Lübnan hükümetinin değil, İsrail'in belirleyeceği yönündeydi.
Dolayısıyla, Lübnan ile ilgili arabuluculuk konusunda, özellikle ABD’nin yeni bir yaklaşım benimsemesi gerekiyor. Bunu da Lübnan tek başına ortaya çıkaramayacağından, Lübnan ve Suriye süreçlerinin birbirine bağlanması kaçınılmaz hale geliyor. Ama bu Barrack'ın düşündüğü gibi, Beyrut'un hâlâ önünde uzun bir yol olan Şam’ı takip etmesi değil, bölgesel düzenin mantığının İran hegemonyasının İsrail hegemonyasıyla yer değiştirmesine izin vermesinin mümkün olmadığı temelinde olmalıdır. Bunun anlamı, İsrail'in Güney Lübnan ve Güney Suriye'deki davranışlarının, yalnızca İsrail çıkarlarına göre değil, yeni değişimlerle şekillenmesi gereken bölgesel düzene aykırı olduğudur.
ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 29 Eylül 2025, Beyaz Saray (AFP)
Bu, Arap ve bölgesel tarafların Hizbullah'ın silahı meselesini yeni bir yaklaşım ile ele almasını ve bundan önce de Hizbullah'ın kendi silahı meselesini yeni bir yaklaşımla ele almasını gerektiriyor. Gazze ateşkes anlaşmasının sağladığı ivmeden güç alan Kahire'nin, Lübnan'da “Arap yüzlü” bir girişim başlatma kapasitesine sahip olduğu göz önüne alındığında, Mısır İstihbarat Şefi’nin geçen hafta Beyrut'a yaptığı ziyaret, bu yönde bir işaret verdi. Bu fikir, esas olarak bölgedeki gelişmelerin iki farklı ivmede, yani Lübnan'da gerginliği tırmandırırken, bir dereceye kadar Suriye ve Gazze'de gerginliği azaltma ile birlikte ilerleyemeyeceği varsayımına dayanıyor.
Ancak tüm bunlar temel engellerle karşılaşıyor. Hizbullah, katı yapılarından kurtulup Lübnan iç siyasetine ve Arap çevresine yönelik daha esnek politikalar benimseme konusunda isteksiz ve buna muktedir değil. Üstelik artan baskılar altındaki İran, bölgesel nüfuzundan olabildiğince vazgeçmek istemediğinin açık bir göstergesi olarak, en önemli bölgesel kalelerinden biri olan Hizbullah'a sıkı sıkı tutunuyor. Bu da nüfuzunu yeniden genişletme ve kabiliyetlerini geliştirme fikrinden vazgeçmediği anlamına gelebilir. Bunun anlamı ise İsrail ile İran arasında, Amerikan müdahalesiyle yeni bir savaş olasılığının oldukça gerçek, hatta belki de muhtemel olduğudur. Nitekim son iki gün içinde Irak Savunma Bakanı'nın, Amerikalı mevkidaşının kendisine ilettiğini söylediği mesajın içeriği dikkat çekiciydi. Mesajda, İran'a sadık Iraklı grupların bölgedeki olası bir Amerikan askeri harekatına müdahale etmemesinin kendi menfaatlerine olduğu belirtiliyordu. Bu mesaj, Irak'tan çok İran'a yönelikti.
ABD'nin Güvenlik Konseyi'ne sunduğu Gazze'deki uluslararası güç ile ilgili özel bir karar alınmasını öngören karar tasarısının içeriği, barışı korumaktan ziyade dayatma konseptine daha yakın
İkinci engel ise bölge ülkeleri İsrail'in artan hegemonyasına karşı koymak için aralarındaki farklılıkları, rekabetleri ve anlaşmazlıkları aşabilecek kapasitedeymiş gibi, tam teşekküllü bir bölgesel veya Arap sisteminden bahsetmenin imkansız olmasıdır. Son olarak Mısır gibi birçok önemli Arap devletinin İran ile yakınlaşmasına rağmen, bu yakınlaşma henüz bölgedeki nüfuzun yeni kurallara göre yönetilmesi konusunda bir anlaşmaya varma noktasına varmadı. Bu kurallardan ilki de İran'ın “milis imparatorluğundan” vazgeçmesidir. Dolayısıyla en fazla, değişen koşullarla birlikte Hizbullah'ın Arap sorununu çözmek için bir çerçeve üretebilecek, Hizbullah ile Mısır arasında yavaş bir diyalog gibi karşılıklı manevralar beklenebilir. Bu çerçeve, Lübnan'ın taleplerinin Trump yönetiminin Gazze ateşkes anlaşmasıyla ilgili bölgesel talepler listesine dahil edilmesine; başka bir deyişle, bu anlaşmanın Lübnan'ı ve İsrail'in güneyine yönelik saldırılarını sürdürdüğü Suriye'yi de kapsayacak şekilde genişletilmesine yardımcı olabilir.
Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara ve ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack, 29 Mayıs 2025, Şam (AFP)
Bu siyasi yaklaşıma paralel olarak, İsrail'in güvenlik yaklaşımı da her zaman mevctken, Hizbullah ateşkes anlaşmasına bağlı kalmakta ve İsrail saldırılarına yanıt vermekten kaçınmaktadır. Lübnan ve Gazze arasında, İsrail'in Lübnan'da Hizbullah'ın silahsızlandırılmamasının Gazze'de Hamas'ın silahsızlandırılmasını engelleyeceği teorisinin aksine yeni bir bağlantı varsa, bu durumda ABD'nin Güvenlik Konseyi'ne sunduğu Gazze'deki uluslararası güçle ilgili özel bir karar alınmasını öngören karar tasarısının içeriği, barışı korumaktan ziyade dayatma konseptine daha yakındır. Bu da ilk olarak Ürdün Kralı İkinci Abdullah’ın geçen hafta BBC'ye verdiği röportajda gündeme getirdiği bir konudur. Kral bahsi geçen röportajda, ülkesinin bu güce katılımını misyonunun barışı korumak şeklinde belirlenmesine bağlamıştı. Şarku’l Avsat’ın al Majalla’dan aktardığı analize göre bu, Türkiye'nin pazartesi günü uluslararası güç konusunu görüşmek üzere düzenlediği toplantıya katılmayan ve böylece bu gücün sahip olduğu BM örtüsünün herhangi bir bölgesel örtü ile değiştirilmesine karşı olduğunu gösteren Mısır'ın tutumuyla neredeyse aynı.
Ancak, karar tasarısının orijinal haliyle onaylanmasının, paralel olarak yeni bir Lübnan senaryosu yaratacağını da belirtmek önemlidir. Özellikle de İsrail'in Lübnan'a hava, kara ve belki de deniz yoluyla yeni ve büyük çaplı bir saldırı başlatması, daha sonra, Gazze anlaşmasına benzer bir ateşkes anlaşmasına varılması temelinde, Gazze deneyiminin Beyrut'ta tekrarlanabileceği göz önüne alındığında. Bu anlaşma, Hizbullah'ı silahsızlandırmakla görevli uluslararası bir gücün Lübnan'a konuşlandırılmasını da içerebilir. Zira Thomas Barrack da Lübnan ordusunun bu görevi yerine getirmesinin imkânsız olduğunu kabul etti. Peki, hangi ülkeler bu görevi yerine getirmek için asker göndermeye istekli olur ve İran rejimi değişmeden olduğu gibi kaldığı sürece bu beklenebilir mi?
Savaş ile diplomasi -hem de ne diplomasi- arasında iki yıldır süren çılgın yarışta diğer senaryolar arasındaki bir Lübnan senaryosu da budur.
*Bu analiz Şarku’l Avsat tarfından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.
Netanyahu'nun ofisi: Hamas, asker Itay Chen'in cenazesini teslim ettihttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5205305-netanyahunun-ofisi-hamas-asker-itay-chenin-cenazesini-teslim-etti
Netanyahu'nun ofisi: Hamas, asker Itay Chen'in cenazesini teslim etti
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bir tünelden çıkarılan cesedi taşıyan Hamas mensupları (AP)
İsrail Başbakanlık Ofisi dün, Gazze Şeridi'ndeki Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracılığıyla Hamas'tan bir askerin cenazesini teslim aldığını duyurdu ve kimlik tespit sürecinin ardından cenazenin asker Itay Chen'e ait olduğunu bildirdi.
Hamas daha önce, İsrail'in Hamas ve ICRC ekiplerinin bölgeye girmesine izin vermesinin ardından, Gazze şehrinin doğusundaki Şucaiyye mahallesinde, halen İsrail güçleri tarafından işgal altında olan bölgede tutulan bir rehinenin cesedini bulduğunu açıklamıştı.
10 Ekim'de yürürlüğe giren ateşkes anlaşması kapsamında Hamas, Gazze Şeridi'nde tuttuğu 20 rehinenin tamamını, İsrail'in serbest bıraktığı yaklaşık 2 bin Filistinli mahkûm karşılığında teslim etti.
Gazze şehrinde İsrailli rehinelerin cesetlerini arama çalışmaları sırasında Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) araçlarının yanında nöbet tutan Hamas mensupları (EPA)
Hamas, ölen rehinelerin cenazelerini teslim etme sözü verdi, ancak savaşın yol açtığı yıkım nedeniyle cenazelerin yerini tespit etmenin zor olduğunu belirtti. İsrail ise Hamas'ı kendisini oyalamakla suçladı.
Chen'in cenazesinin teslim edilmesiyle Hamas, Gazze Şeridi'nde olan 28 cesetten 21'ini iade etmiş oldu.
Gazze Şeridi'ndeki sağlık yetkilileri, İsrail'in Ekim 2023'te savaşın başlamasından bu yana öldürülen 270 Filistinlinin cenazesini teslim ettiğini söyledi.
İsrail istatistiklerine göre, 7 Ekim 2023'te Hamas'ın İsrail’in güney yerleşimlerine düzenlediği saldırıda bin 200 kişi öldü ve 251 kişi esir alınarak Gazze Şeridi'ne götürüldü.
Şarku’l Avsat’ın Gazze Şeridi'ndeki sağlık yetkililerinden elde ettiği bilgiye göre Hamas'ın saldırısına yanıt olarak İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği askeri harekat, 68 binden fazla Filistinlinin hayatını kaybetmesine yol açtı.
Chen, Hamas'ın İsrail'in güneyindeki kasabalara ve askeri üslere düzenlediği sürpriz saldırıda görev başındaki bir askerdi.
İsrail'in Hamas ile imzaladığı ateşkes anlaşması kapsamında serbest bırakılan mahkûmlar, Han Yunus'taki Nasır Hastanesi önünde onları bekleyen kalabalığa el sallıyor. (AP)
ABD arabuluculuğunda sağlanan ateşkes, tekrar eden şiddet olaylarına rağmen büyük ölçüde sürdü. Filistin sağlık yetkilileri, anlaşmanın yürürlüğe girmesinden bu yana İsrail saldırılarında 239 kişinin hayatını kaybettiğini bildirdi; bunların yaklaşık yarısı, geçen hafta İsrail’in askerlerine yönelik silahlı bir saldırıya karşılık verdiği gün yaşamını yitirdi.
İsrail, üç askerinin öldürüldüğünü ve ateşkes anlaşması kapsamında güçlerinin geri çekildiği hatlara yaklaştığını iddia ettiği onlarca Hamas mensubunu hedef aldığını açıkladı.
Gazze Şeridi’ndeki sağlık yetkilileri bugün erken saatlerde, Gazze'nin kuzeyindeki Cibaliye'de bir adamın İsrail ateşiyle öldürüldüğünü açıkladı. İsrail ordusu, ordunun halen işgal ettiği bölgelere geçen ve doğrudan tehdit oluşturan bir ‘teröristi’ öldürdüğünü duyurdu.
ABD'nin "Gazze gücü" projesi rezervasyonlarla kuşatılmış durumdahttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5205293-abdnin-gazze-g%C3%BCc%C3%BC-projesi-rezervasyonlarla-ku%C5%9Fat%C4%B1lm%C4%B1%C5%9F-durumda
Hamas dün Gazze'de bir İsrail askerinin cesedini bulduğunu ve onu İsrail'e teslim etmeye hazır olduğunu duyurmasının ardından silahlı kişiler cesetleri taşıyor (Reuters)
ABD'nin "Gazze gücü" projesi rezervasyonlarla kuşatılmış durumda
Hamas dün Gazze'de bir İsrail askerinin cesedini bulduğunu ve onu İsrail'e teslim etmeye hazır olduğunu duyurmasının ardından silahlı kişiler cesetleri taşıyor (Reuters)
Gazze'de en az iki yıl süreyle uluslararası bir güç kurulmasını öngören BM Güvenlik Konseyi kararının yapısı ve yetkileri konusundaki çekinceler askıda kaldı. Bazı taraflar önerinin hükümlerinin açıklığa kavuşturulmasını talep ederken, kaynaklar, anlaşmazlıkların Güvenlik Konseyi'nin güç hakkında bir karar almasını engelleyebileceği endişesini dile getirdi.
ABD, pazartesi günü Güvenlik Konseyi'nin birkaç üyesine Gazze'de uluslararası bir güç kurulmasını öngören bir karar taslağı gönderdi. Güç, 2027 yılı sonuna kadar Gazze Şeridi'ni yönetmek üzere geniş bir yetkiye sahip ve bu yetkinin uzatılma olasılığı da olacak. ABD'li bir yetkili, Axios'a yaptığı açıklamada, bu gücün "barışı koruma gücü değil, uygulama gücü" olacağını ve "Gazze Şeridi'nin silahsızlandırılmasını sağlayarak Gazze'deki güvenlik ortamının istikrarına katkıda bulunacağını" söyledi.
Arabulucu bir ülkeden bilgili bir kaynak Şarku'l Avsat'a, anlaşmazlıkların devam etmesi halinde Güvenlik Konseyi kararı olmadan Washington'un kararıyla bu güçlerin oluşturulma olasılığından endişe duyduğunu belirtti. Bu, İsrail'in tercih ettiği formül olup, arabulucu ülkeler veya garantörler tarafından kabul edilmemekte.
Konuyla ilgili bilgi sahibi Filistinli kaynaklar, Şarku'l Avsat'a, Filistin Yönetimi'nin Amerikan tasarısını Arap grubuyla görüşerek metinde değişiklik talep edeceğini söyledi.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة