“Uyuşturucu ekonomisi” Suriye'nin güneyinde gerginliği tırmandırıyor

Beşşar Esed rejiminin devrilmesinden aylar sonra Dera ve Suveyda illerindeki tablo

Halep'in kuzeybatı kırsalındaki Darat İzza'de kontrol ettikleri bir kontrol noktasında ele geçirilen uyuşturucuları sergileyen HTŞ üyeleri, 10 Nisan 2022 (AFP)
Halep'in kuzeybatı kırsalındaki Darat İzza'de kontrol ettikleri bir kontrol noktasında ele geçirilen uyuşturucuları sergileyen HTŞ üyeleri, 10 Nisan 2022 (AFP)
TT

“Uyuşturucu ekonomisi” Suriye'nin güneyinde gerginliği tırmandırıyor

Halep'in kuzeybatı kırsalındaki Darat İzza'de kontrol ettikleri bir kontrol noktasında ele geçirilen uyuşturucuları sergileyen HTŞ üyeleri, 10 Nisan 2022 (AFP)
Halep'in kuzeybatı kırsalındaki Darat İzza'de kontrol ettikleri bir kontrol noktasında ele geçirilen uyuşturucuları sergileyen HTŞ üyeleri, 10 Nisan 2022 (AFP)

Caroline Rose

Ticaret ve göç yollarının kesiştiği bir nokta olan Suriye’nin güneyi, silah, sigara, yakıt, gıda maddeleri ve antikalar gibi yasadışı malların kaçakçılığı için stratejik bir geçiş güzergahı ve hayati bir merkez haline geldi.

Bazıları, Beşşar Esed rejiminin geçtiğimiz yıl aralık ayındaki düşüşünün Suriye'deki uyuşturucu ticaretinin neredeyse tamamen çökmesine yol açacağını düşünüyordu, çünkü eski rejim bu maddelerin üretimini ve ticaretini tekelinde tutuyordu.

Yeni yönetim ülkeyi yeniden inşa etmeye çalışırken, başta Dera ve Süveyda illeri olmak üzere ülkenin güneyinde birçok gerginlik odağı ortaya çıktı. Güneydeki birçok şiddet olayının mezhepsel çatışmalar olarak nitelendirilmesine rağmen, yasadışı kaçakçılık yollarının kontrolü için yaşanan mücadele, bu olayları alevlendirmede önemli bir rol oynuyor.

Güneyin sınır ötesi kaçakçılık merkezi olarak tarihsel rolü

Güneyin coğrafi konumu, burayı kaçakçılık için doğal bir geçiş yolu haline getirdi. Güneyde Ürdün, batıda Lübnan ile sınırları olan bölge, geniş çöller, dağlık araziler ve zayıf denetime tabi sınır geçişleri barındırıyor. Savaşın yol açtığı kaos, devletin kontrolünün parçalanmasına neden olurken bu da kaçakçılar, silahlı gruplar ve yerel milislerin yasadışı ekonomilerde varlıklarını sağlamlaştırmalarına uygun bir zemin sağladı.

Esed rejiminin düşüşünden sonra, Suriye'deki yasadışı sahnede yer alan Dürzi milisler, Bedevi aşiretlerden silahlı gruplar ve eski rejim ve müttefikleriyle bağlantılı ağlar olmak üzere başlıca üç yerel güç arasında gerginlikler tırmandı.

Suriye'nin Lübnan, Ürdün ve Irak ile olan güney sınırındaki hava koşulları, kaçakçılık faaliyetleri için özellikle elverişli bir ortam sunuyor. Tozlu çöl havası ve yazın yüksek sıcaklıklar, sınırdaki güvenlik güçlerinin gözetim görevlerini zorlaştırırken, kışın kar ve karla karışık yağmurlar da aynı şekilde bu güçlerin kaçakçılık faaliyetlerini tespit etme ve engelleme yeteneklerini kısıtlıyor. Bu durum, komşu ülkeleri dış finansman ve sınır gözetim ekiplerine ek eğitim sağlamaya veya bazen de resmi güçlerin yokluğunda gözetim görevlerini üstlenmeleri için milisler, aşiretler ve nüfuzlu aileler gibi yerel aktörleri ikna etmeye itti.

Suriye’nin güneyi tarihi olarak kaçakçılığın yoğun olduğu bir bölge olmasına rağmen, son zamanlarda bu bölgede kaçakçılıkla ilgili şiddet olaylarında önemli bir artış gözlemlendi. Güneydeki kaçakçılık faaliyetleri2021 yılından sonra giderek silahlı ve şiddet içeren bir nitelik kazandı. Komşu ülkelerden gelen raporlar, ele geçirilen kaçak malların miktarlarındaki artışla sınırlı kalmayıp, kaçakçılarla çatışmalardaki artışları da kapsıyor. Kaçakçılar genellikle gelişmiş silahlar ve insansız hava araçları (İHA), GPS ile yönlendirilen balonlar ve hatta silahlı kişilerle korunan zırhlı konvoylar gibi teknolojilere ve imkanlara sahipler.

vdfg
Şam'ın doğu banliyölerinde bulunan Doğu Guta'nın Duma kentindeki bir uyuşturucu fabrikasını basan güvenlik güçleri, 12 Aralık 2024 (AFP)

Bu model, Beşşar Esed döneminde, 4’üncü Zırhlı Tümen, Hizbullah ve İran'la bağlantılı milislerin güneye hareket ederek yerel suç çetelerini ve kaçakçılıkla uğraşan nüfuzlu aileleri kendi saflarına çekip, onları silahlandırarak sınır ötesi destek sağladıkları dönemde açıkça ortaya çıktı. Kanıtlar, rejimin güneyde milislerin karargahları içinde küçük fabrikalar kurduğuna işaret ediyor. Örneğin, Raci Felhut liderliğindeki milislerin karargahına yapılan baskında, küçük bir captagon üretim fabrikası olduğu ortaya çıkarıldı. Rejim bazen her iki tarafla da oynamaya çalışarak, bazı aşiretlerin kendisine olan sadakatlerini korumak için kaçakçılık faaliyetlerine göz yumarken, Dürzi milislere de Şam'a doğrudan karşı çıkmadıkları sürece hoşgörüyle yaklaştı.

Rejimin düşüşüyle birlikte, kaçakçı rakip gruplar arasında şiddet olayları devam etti. Bazıları ülke dışına kaçarken, bazıları ise güvenlik boşluğunu doldurmaya ve istikrarlı talep nedeniyle yükselen uyuşturucu fiyatlarından yararlanmaya devam etti.

Rejim sonrası rekabet

Nesiller boyunca, özellikle Süveyda ve Dera’da yerel milisler ve aşiret ağları kaçakçılık yollarını yönetmiş ve yasadışı malların naklini kolaylaştırdı. Gıda maddeleri ve ilaçlardan uyuşturucu, yakıt, yaban hayvanları ve antik eserlere kadar her türlü malın kaçakçılığı yapıldı. Bu gruplar bazen bağımsız olarak bazen de daha büyük bölgesel ağlarla veya Esed rejimine bağlı çetelerle, örneğin Esed rejimine bağlı captagon ağıyla iş birliği içinde çalıştı.

Raporlara göre Suriye ordusu ve güvenlik güçleri mensupları bu faaliyetlere doğrudan karışmış ya da en azından maddi kazanç karşılığında göz yummuşlardır. Eski Devlet Başkanı Beşşar Esed’in kardeşi Mahir Esed'in komutasındaki 4’üncü Zırhlı Tümen'e bağlı birlikler ve rejime bağlı istihbarat servisleri, kaçakçılık faaliyetlerine defalarca karışmış ve uyuşturucuyu ülke dışına çıkarmak için yerel aileleri ve aşiretleri kendilerine çekmeye çalışmıştı. Rejimin müttefikleri, başta Hizbullah ve İran'la bağlantılı gruplar olmak üzere, bu faaliyetleri kolaylaştırdı, özellikle de Lübnan ile Suriye arasındaki stratejik yollarla kesiştiği durumlarda.

Rejimin düşüşü ve İran’a bağlı ağlarla bağların kopmasıyla, Suriye’deki yasadışı sahnede yer alan üç ana yerel güç arasında gerginlikler tırmandı. Yerel Dürzi milisler, Bedevi aşiret grupları ve eski rejim ve müttefikleriyle bağlantılı ağlar.

Dürzi milisler ile Bedevilerle bağlantılı kaçakçılık grupları arasındaki gerginlikler tırmandı ve bazı durumlarda, özellikle kaçakçılar şiddete başvurdukları veya sivilleri hedef aldıkları zaman, açık çatışmaya dönüştü.

Bu gerilimler Suriye topraklarında, özellikle de güneyde kendini gösterdi. Süveyda ilinde, Dürzilerin Ruhani Lideri Şeyh Hikmet el-Hicri, kendisine bağlı Süveyda Askeri Konseyi’nin denetimi altındaki yerel silahlı gruplardan oluşan gayri resmi bir ağ aracılığıyla geniş bir nüfuza sahip. ‘Yerel savunma güçleri’ olarak bilinen bu güçler, devlet otoritesinin fiilen yokluğunda giderek gayri resmi güvenlik güçleri rolünü üstlendi.

Beşşar Esed döneminde, bu gruplar mezhepsel özerkliği korumak ve devlet destekli uyuşturucu kaçakçılarının sızmasını önlemek için kaçakçılık ağlarıyla çatışmaya girdi. Bununla birlikte bu milislerin birçok üyesi uyuşturucu kaçakçılığına karıştı. Şuayir adlı bir Dürzi savaşçı, geçtiğimiz mart ayında Salhad beldesinde sözde bir kaçakçılık operasyonu sırasında öldürüldü ve adı rejime bağlı captagon ağıyla ilişkilendirildi.

Aynı yıl, Dürzi sığır tüccarlarının, Suriye'nin güneyindeki bir kırsal çiftlikte yaşayan Bedevi silahlı gruplarla iş birliği yaparak uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yaptıkları bildirildi. Şarku’l Avsat’ın al Majalla’dan aktardıığı analize göre rejimle ittifak yapan ve kaçakçılık ağlarında aktif olan Mezher ailesi, Esed rejiminin düşüşünden sonra da faaliyetlerine devam etti ve önceki rejim döneminde başta Raci Felhur olmak üzere birçok kaçakçıyı bölgeden uzaklaştıran nüfuz sahibi Süveyda'daki Onurlu Adamlar (Rical el-Kerame) Hareketi milisleriyle rekabet etmeyi sürdürdü.

Süveyda'nın güney ve doğu kırsalında, özellikle el-Lecat ve Suriye-Ürdün sınırındaki çöl bölgeleri yakınlarındaki bazı bedevi aşiretleri, Dera ile Ürdün arasında uzanan aşiret yollarını kullanarak uyuşturucu kaçakçılığına karıştı. Bu faaliyetler tüm bedevi aşiretlerini kapsamasa da, kaçakçılık ağları geleneksel lojistik altyapıyı, yerel ulaşım araçlarından yollara ve araziye ilişkin ayrıntılı bilgiye ve aşiret güven ağlarına kadar her şeyi kullandı.

Birçok bedevi grubu, Suriye dışındaki, özellikle Ürdün'deki akrabalık bağlarından faydalandı ve bu sayede Suriye'nin güneyi ile Ürdün toprakları arasındaki birçok önemli yolu kontrol altına aldı. Aileler ve el-Bilaas gibi aktif ağların yanı sıra, er-Remsan ailesi de uyuşturucu kaçakçılığında önemli bir rol oynadı. Başta Ürdün olmak üzere komşu ülkeler tarafından hakim oldukları yerleri hedef alan ve tekrarlanan saldırılara maruz kaldılar. Ailenin önde gelenlerinden biri olan Mar'i al-Remsan, Mayıs 2023'te Ürdün'ün hava saldırısında, kaçakçılık için kullanıldığı şüphelenilen bir kompleks içinde ailesinin diğer üyeleriyle birlikte öldürüldü. Mar'i al-Remsan'ın, akrabası Şeyh Muhammed Avad el-Remsan'ın yardımıyla Suriye'nin güneyindeki yüzlerce bedevinin kaçakçılara katıldığı değerlendiriliyor.

Dürzi milisler ile Bedevilerle bağlantılı kaçakçılar arasındaki gerginlikler tırmandı ve bazı durumlarda, özellikle kaçakçılar şiddete başvurdukları veya sivilleri hedef aldıkları zamanlarda açık çatışmalara dönüştü. Süveyda'da kaçırma olayları, yol kesme ve intikam saldırıları arttı, bu da güvenlik boşluğunun derinleştiğini ve toplumsal yapının parçalandığını açıkça gösteriyor. Şam-Süveyda otoyolunda 11 Temmuz 2025’te gerçekleşen bir soygun, kaçakçılık yolları üzerindeki rekabet nedeniyle silahlı bir çatışmayı tetikledi ve bu çatışma kısa sürede Dürziler, Bedeviler ve Sünni topluluklar arasında geniş çaplı bir mezhep çatışmasına dönüştü.

Yeni yönetimin ve uluslararası ortaklarının, Suriye'de Esed rejiminin düşüşünden sonra yaşanan en büyük şiddet olaylarında, başta uyuşturucu kaçakçıları olmak üzere yasadışı aktörlerin oynadığı merkezi rolü anlamaları gerekiyor.

Suriye'nin güneyindeki uyuşturucu kaçakçılığı, savaşın, yolsuzluğun ve uluslararası ihmalin karanlık bir sonucu olarak ortaya çıktı. Savaş ekonomisi dönüşmeye devam ederken ve Esed rejiminin yerleştirdiği ‘uyuşturucu devleti’ modelini aşarken, bunun Suriye ve komşuları üzerindeki derin etkileri giderek artıyor. Bu sorun sadece sınırların kontrolüyle çözülemez. Bunun çözümü için sağlam bir siyasi irade ortaya koyulması, etkili bir bölgesel koordinasyonun sağlanması, uzun vadeli bir yönetim sistemi yeniden yapılandırma stratejisi belirlenmesi, ekonomik fırsatlar yaratılması ve Suriye'nin güneyinde hukukun üstünlüğünün tesis edilmesi gerekiyor.

New Lines Enstitüsü'nün Suriye Forumu ve Medglobal Örgütü ile iş birliği içinde Şam'da düzenlediği yuvarlak masa toplantısında, yeni yönetimin İçişleri Bakanlığı yetkilileri, Suriye'nin güneyinin, başta captagon olmak üzere yasadışı uyuşturucu ticaretine karşı mücadelede son cephelerden biri olduğunu kabul etti. Ancak mezhepsel gerilimin devam etmesi ve şiddetli çatışmaların patlak verme riski, bu bölgeyi şu anda İçişleri Bakanlığı ve Uyuşturucu ile Mücadele Dairesi’nin etkili bir şekilde müdahale etme kapasitesini sınırlıyor ve yerel suç şebekeleriyle mücadelede önemli bir ilerleme kaydedilmesini engelliyor.

dfrgty
Ürdün ordusu, kaçakçılığı önlemek için Suriye sınırında bir devriye düzenledi, 17 Şubat 2022 (AFP)

Kaçakçılık faaliyetlerinin artması, yerel topluluklar üzerinde yıkıcı bir etki yarattı. Süveyda'da uyuşturucunun yaygınlaşması, suç şebekelerinin nüfuz etmesi ve silahlı çatışmaların yeniden başlaması, geniş çaplı bir öfke dalgasına yol açtı ve bu öfke, özellikle Dürzi ruhani liderlere sadık sivillerin daha etkili bir yerel yönetim talep ettikleri protestolara dönüştü. Hükümetin kontrolüne karşı direnişin devam ettiği Dera'da ise ekonomi çökmüş durumda ve gençler arasında işsizlik oranları artıyor. Bu da tüm risklerine rağmen uyuşturucu ticaretini birçokları için tek gelir kaynağı haline getiriyor. Öte yandan Ürdün güçleri ve rakip gruplar tarafından yürütülen kaçakçılıkla mücadele operasyonları, sınır ötesi çatışmalara ve intikam amaçlı şiddet eylemlerine yol açıyor.

Yeni yönetimin ve uluslararası ortaklarının, Suriye'de Esed rejiminin düşüşünden sonra yaşanan en büyük şiddet olaylarında, başta uyuşturucu kaçakçıları olmak üzere yasadışı aktörlerin oynadığı merkezi rolü anlamaları gerekiyor. Süveyda ve Dera gibi illerde suçun temel nedenlerini belirlemeli, gelir kaynaklarının yokluğu, işsizlik ve gıda güvensizliği gibi sorunları ele almalı ve bu durumdan etkilenen Dürzi ve Bedevi topluluklarına yönelik müdahalelerde bulunmalılar. Eğer bu yasadışı faaliyetlerin köklü nedenleri ele alınırsa geniş çaplı mezhepsel şiddeti tetikleyebilecek yerel gerilimleri ve rekabetleri azaltmaya katkıda bulunabilir ve Suriye'nin güneyinde sürdürülebilir toplumsal barış için sağlam bir temel oluşturabilir.

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarfından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Trump ve Putin'in zirvesine ev sahipliği yapacak askeri üs hakkında ne biliyoruz?

ABD Başkanı Donald Trump 16 Temmuz 2018'de Helsinki'deki toplantı öncesinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump 16 Temmuz 2018'de Helsinki'deki toplantı öncesinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile (AFP)
TT

Trump ve Putin'in zirvesine ev sahipliği yapacak askeri üs hakkında ne biliyoruz?

ABD Başkanı Donald Trump 16 Temmuz 2018'de Helsinki'deki toplantı öncesinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump 16 Temmuz 2018'de Helsinki'deki toplantı öncesinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump ile Rus mevkidaşı Vladimir Putin'in ikinci dönemindeki ilk zirvesi, cuma günü Alaska, Anchorage'daki Elmendorf Richardson ABD askeri üssünde gerçekleştirilecek.

Sky News, Anchorage'ın birçok ABD başkanına ev sahipliği yapmış olmasına rağmen, Vladimir Putin'in Kremlin'deki görevi boyunca şehri bir kez bile ziyaret etmediğini bildirdi.

Bu, Trump'ın ikinci döneminin başlangıcından bu yana Alaska'ya ilk ziyareti olacak, ancak ilk döneminde Elmendorf Richardson'a birkaç kez gitmişti.

Eski başkanlar Joe Biden ve Barack Obama da burayı ziyaret etti. Obama, 2015 yılındaki gezisi sırasında Kuzey Kutbu'na ayak basan ilk ABD başkanı oldu.

Şarku’l Avsat’tın SKY News’ten aktardığına göre bu üs, Alaska'nın en büyüğü ve 32 binden fazla kişiyi barındırdırıyor, yani Anchorage nüfusunun yaklaşık yüzde 10'unu oluşturuyor. Bölge, Rusya için de önem arz ediyor: ABD, Alaska'yı 158 yıl önce Rus İmparatorluğu'ndan satın almıştı.

ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AP)ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AP)

Aslında, Alaska'daki küçük Diomede Adası, Bering Boğazı'nda bulunan büyük Diomede Adası'ndan üç milden daha az bir mesafede yer almaktadır, bu da iki ülke arasındaki coğrafi yakınlığı göstermektedir.

Putin'in dışişleri danışmanı Yuri Ushakov, “Heyetimizin Bering Boğazı'nı hava yoluyla geçmesi ve iki ülke liderleri arasında bu kadar önemli ve beklenen bir zirvenin Alaska'da yapılması son derece mantıklı” ifadelerini kullandı.

Kongre Kütüphanesi'ne göre Soğuk Savaş döneminde üs, Amerika Birleşik Devletleri'ni o zamanki Sovyetler Birliği'ne karşı savunmada "özel öneme sahip" kabul ediliyordu.

Üs, ABD Hava Kuvvetleri'nin “bilinen veya öngörülen hiçbir savaş uçağıyla kıyaslanamayacak” bir savaş uçağı olan F-22 Raptor gibi uçakları barındırıyor.

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), bölgeyi “karla kaplı muhteşem dağlar, göller, nehirler, buzullar ve zengin vahşi yaşamla karakterize” olarak tanımlıyor.

Üsse arabayla ulaşmaya çalışan ziyaretçilere ise uzaklığı nedeniyle acil durum ekipmanları, yiyecek, battaniye ve yedek yakıt getirmeleri tavsiye ediliyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (sağda), ABD Başkanı Donald Trump (ortada) ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy (sol), (AFP)Ukrayna Devlet Başkan Volodimir Zelenskiy, ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)

Bazıları, ABD başkanının Rusya-Ukrayna ihtilafı hakkında Alaska'da görüşmeler yapma kararını eleştirdi. İngiltere'nin eski Belarus Büyükelçisi Nigel Gould-Davies, "Putin'in Trump ile görüşmeleri sırasında şu argümanı kullandığını hayal etmek kolay: 'Bakın, topraklar pazarlığa açıktır. Size Alaska'yı verdik. Ukrayna neden bize topraklarının bir kısmını veremiyor?'" dedi. Beyaz Saray sözcüsü Carolyn Leavitt, görüşmeyi durumu daha iyi anlamak için bir "dinleme egzersizi" olarak nitelendirdi.