Nesli tükendiği sanılan köpekbalığı 50 yıl sonra ilk kez görüldü

Fotoğraf: Jack Sagumai ve ekip arkadaşları
Fotoğraf: Jack Sagumai ve ekip arkadaşları
TT

Nesli tükendiği sanılan köpekbalığı 50 yıl sonra ilk kez görüldü

Fotoğraf: Jack Sagumai ve ekip arkadaşları
Fotoğraf: Jack Sagumai ve ekip arkadaşları

Aşırı avlanma nedeniyle nesli tükendiği düşünülen nadir bir köpekbalığı türü, 50 yıldan uzun bir süre sonra ilk kez Papua Yeni Gine'de görüldü. Bu durum, bölgenin zengin biyolojik çeşitliliğine daha fazla ışık tutuyor.

Dünyanın en nadir köpekbalıklarından yelken sırtlı köpekbalığı (Gogolia filewoodi) 1970'lerin sonunda tek bir örnek üzerinden tanımlanmış ve bu türle ilgili başka hiçbir kayıt bulunmamıştı.

Bilim insanları G. filewoodi'den 6 yeni birey belgeleyerek 50 yıl önce tanımlanmasından bu yana türle ilgili ilk kaydı oluşturdu.

Araştırmacılar, Journal of Fish Biology'de yayımlanan yeni çalışmada, "2020 ve 2022'de Gogol Nehri ağzı yakınlarında kaydedilen 5 dişi ve bir erkek G. filewoodi, 1970'lerde tek bir örnekle tanımlanmasından bu yana türün ilk doğrulanmış kaydını temsil ediyor" diye yazıyor.
 

dfrgthy
G. filewoodi, Papua Yeni Gine'deki Gogol Nehri ağzı yakınlarında yakalandı (Jack Sagumai ve ekip arkadaşları)

Son rapor, Papua Yeni Gine'nin Madang kentinde geleneksel ve geçimlik balıkçıların yürüttüğü avlanma araştırmaları sırasında 2020 ve 2022'de kaydedilen örnekler temel alınarak hazırlandı.

Araştırmacılar, Papua Yeni Gine'ye endemik olan bu türün, dünyanın başka hiçbir yerinde görülmeyen benzersiz bir evrimsel soyağacına sahip olduğunu söylüyor.

Diğer üç dişli köpekbalıklarına özgü uzun ön sırt yüzgeci tabanı gibi birkaç fiziksel özelliği dışında türün biyolojisi hakkında pek bir şey bilinmiyor.

Küresel çevre ağı Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN), kayıt yetersizliği nedeniyle köpekbalığı hakkında herhangi bir bilgi edinilemediği için bu türü "yetersiz veri" grubunda listeliyor.

Papua Yeni Gine'de 2010'dan 2014'e kadar deniz canlıları için yapılan önceki derin deniz araştırmalarında bile bu tür kaydedilmemiş, ancak aynı keşif gezilerinde 6 yeni köpekbalığı ve vatoz türü tespit edilmişti.

Son çalışmada Dünya Doğayı Koruma Vakfı'nın (WWF) Şubat ve Mayıs 2020 arasında Papua Yeni Gine'nin Madang ilinde yaptığı saha araştırmalarında, 1970'te türün ilk örneğinin yakalandığı bölgede 5 dişi yelken sırtlı köpekbalığı kaydedildi.

Araştırmacılar bu 5 bireyin, Bilbil köyünden bir balıkçı Gogol Nehri ağzı yakınlarında el oltasıyla Sciaenidae grubundan bir balık avlamaya çalışırken, 80 metre derinlikte yakalandığını söylüyor.

Ekip "61 ve 60 cm uzunluğundaki iki birey 18 Mart 2020'de, 75,5, 76,1 ve 59 cm uzunluğundaki üç bireyse 19 Mart 2020'de yakalandı" diye yazıyor.

Bilim insanları, bu bireylerden birinin "kayıtlardaki ilk erkek G. filewoodi" olduğunu belirtiyor.

Son bulgular, bu nadir türün muhtemelen yalnızca Papua Yeni Gine'nin Astrolabe Körfezi çevresiyle sınırlı bir yaşam alanına sahip olduğunu gösteriyor.

Bilim insanları, "Bu olası mikro endemizm, gelecekte balıkçılık faaliyetlerinin artması nedeniyle türün nüfusunun azalmasına neden olabilir" diye yazıyor.

Bu çalışma, yeterince incelenmemiş bölgelerde geleneksel araştırmaların önemini de vurguluyor.

Independent Türkçe



Uzmanlar bağışıklığa ve sindirime iyi gelen baharatı açıkladı

Yemeklerde çok fazla sarımsak tozu kullanmaya gerek yok. Bir çay kaşığının 8'de biri, yaklaşık bir diş sarımsak kadar güçlü (Unsplash)
Yemeklerde çok fazla sarımsak tozu kullanmaya gerek yok. Bir çay kaşığının 8'de biri, yaklaşık bir diş sarımsak kadar güçlü (Unsplash)
TT

Uzmanlar bağışıklığa ve sindirime iyi gelen baharatı açıkladı

Yemeklerde çok fazla sarımsak tozu kullanmaya gerek yok. Bir çay kaşığının 8'de biri, yaklaşık bir diş sarımsak kadar güçlü (Unsplash)
Yemeklerde çok fazla sarımsak tozu kullanmaya gerek yok. Bir çay kaşığının 8'de biri, yaklaşık bir diş sarımsak kadar güçlü (Unsplash)

Genellikle pizzaya serpilen veya kızarmış tavuğu terbiye etmek için kullanılan sarımsak tozu, lezzet dolu bir baharat.

Ancak bu baharatın, uzun süredir kullananları bile şaşırtabilecek sağlık faydaları da var.

Öncelikle, kurutulmuş ve öğütülmüş diş sarımsaktan yapılan bu toz; demir, potasyum, fosfor ve kalsiyum gibi temel minerallerle dolu. Bunların hepsi kemik sağlığını olumlu yönde etkiler ve birlikte çalışarak bizi güçlü tutar.

Cleveland Clinic'e konuşan kayıtlı diyetisyen Kate Patton, "[Fosfor ve kalsiyum] birlikte çalışarak güçlü kemikler oluşturmak, kas fonksiyonlarını sürdürmek ve sinirleri sağlıklı tutmak gibi önemli vücut fonksiyonlarını destekler" diyor.

Sarımsak tozu ayrıca selenyum içeriyor: Bu temel mineral, tiroid ve üreme sağlığını destekliyor ve kronik astım hastalarına yardım edebiliyor. Selenyum, tiroid hormonlarının düzenlenmesine katkı sağlayabilecek proteinler içeriyor.

Ayrıca vücutta yeterli antioksidan bulunmadığında ortaya çıkan oksidatif strese karşı da koruma sağlıyor. Gıdalarda bulunan antioksidanlar, hücrelere ve DNA'ya zarar gelmesini önlüyor.

Selenyumun kansere karşı koruma sağlayabileceğini gösteren bazı araştırmalar bile var.

Kayıtlı diyetisyen Kayla Kopp, Cleveland Clinic'e yaptığı açıklamada "Düşük selenyum tüketimi, kanser teşhislerinin artmasıyla ilişkilendiriliyor" diyor. 

Selenyum, vücudumuzda meydana gelen DNA hasarını onarmaya katkı sağladığından, kanser riskini azalttığı biliniyor.

Tıpkı taze sarımsak gibi sarımsak tozu da B6 ve C vitaminlerini içeriyor. B6 vitamini beyin gelişimi ve sinir sisteminin dengede tutulması açısından önem arz ediyor. Hem B6 hem de C vitamini bağışıklık sisteminin sağlıklı kalmasına fayda sağlıyor. Ancak sarımsak tozu, normal sarımsaktaki vitaminlerin sadece bir kısmını içeriyor.

Yine de sarımsak tozu taze sarımsağın tüm faydalarını barındırmasa ve hatırı sayılır miktarda sodyum içerse de daha ucuz, raf ömrü daha uzun (4 yıla kadar) ve yıl boyunca satılıyor.

Ayrıca allisin diye bilinen kimyasal bileşiği içeriyor.

Araştırmacılar, sarımsı renkte bir sıvı olan allisinin antioksidan görevi gördüğünü ve hastalıkların önlenmesi ve tedavisinde "ilgi çekici bir potansiyel" taşıdığını söylüyor. Bazı araştırmalar, kan damarlarını gevşeterek tansiyonu düşürmeye yardımcı olabileceğini gösteriyor.

Allisini ve sarımsak tozunun tüm lezzetini açığa çıkarmak için eşit miktarda suyla karıştırılması gerekiyor. Örneğin sarımsaklı ekmekte, her ikisinden de birkaç çay kaşığı kullanabilirsiniz çünkü bir çay kaşığının 8'de biri, bir diş sarımsak kadar güçlü.

Allisin ayrıca sarımsağın tanıdık, baş döndürücü kokusunun da kaynağı.

Diyetisyen Laura Jeffers, Cleveland Clinic'e "Sarımsak keskin kokusunu, allisin adlı organik bir kükürt bileşiğinden alır" diyor. 

Bu bileşik, sarımsağın beslenme düzeninize sağlıklı bir katkı sunmasını da sağlıyor.

Independent Türkçe


Primatlarda başparmak uzunluğuyla beyin kapasitesi ilişkili çıktı

Bilim insanları primatlarda tür fark etmeksizin, başparmak ve beyin büyüklüğü arasında korelasyon olduğunu tespit etti (Unsplash)
Bilim insanları primatlarda tür fark etmeksizin, başparmak ve beyin büyüklüğü arasında korelasyon olduğunu tespit etti (Unsplash)
TT

Primatlarda başparmak uzunluğuyla beyin kapasitesi ilişkili çıktı

Bilim insanları primatlarda tür fark etmeksizin, başparmak ve beyin büyüklüğü arasında korelasyon olduğunu tespit etti (Unsplash)
Bilim insanları primatlarda tür fark etmeksizin, başparmak ve beyin büyüklüğü arasında korelasyon olduğunu tespit etti (Unsplash)

Primatlar genelinde uzun başparmakla büyük beyin arasında bir bağlantı olduğu ve ikisinin birlikte evrimleştiği tespit edildi. 

İnsanların evriminde hem büyük beyinlerin hem de el becerisinin kritik bir rol oynadığı biliniyor. Özellikle iki eldeki başparmakların bir şeyleri kavrama ve alet kullanmada önemli avantaj sağladığı düşünülüyor.

Bazı araştırmacılar daha karmaşık hareketler daha fazla duyusal-motor kontrol gerektirdiğinden, insanlardaki uzun başparmakların ve büyük beyinlerin birlikte evrimleştiğini öne sürse de yeterli kanıt bulunamamıştı. 

Reading Üniversitesi'nden Joanna Baker ve ekip arkadaşları bu soruya yanıt bulmak için soyu tükenmiş ve hâlâ yaşayan 94 primat türünü inceledi. 

Bulguları hakemli dergi Communications Biology'de dün (26 Ağustos) yayımlanan çalışmada primatların başparmağı ne kadar uzunsa, beyinlerinin de o oranda büyük olduğu belirlendi.

Ekip, homininlerin açık ara en uzun başparmaklara ve en büyük beyinlere sahip olduğunu saptadı. Ancak başparmağın uzunluğuyla beyin kütlesi arasındaki ilişki diğer primatlarda da güçlü bir şekilde görülürken bu ilişki, Homo sapiens analiz dışında bırakıldığında da geçerliliğini korudu.

Yalnızca erken dönem homininlerden A. sediba bu genel kuralın dışında kaldı: Beyin büyüklüğü hesaba katıldığında bile beklenenden daha uzun bir başparmağı olduğu gözlemlendi. Araştırmacılar bunun muhtemelen ağaçlarda ve yerde yaşamasıyla ilgili olduğunu düşünüyor.

Bilim insanları makalede şu ifadeleri kullanıyor: 

Sonuçlarımız, beyin büyüklüğüyle el becerisi arasında güçlü bir ilişki olduğunu gösteriyor.

Araştırmacılar bu bağlantının derinlerine indiklerinde ilginç bir bulguyla da karşılaştı. Başparmağı daha uzun primatlarda, biliş, duyu ve eylem planlamasıyla ilgili beyin bölgesi neokorteksin daha büyük olduğu ortaya çıktı.

Ancak ekip, hareket ve koordinasyonu kontrol eden beyincikle bir ilişki bulmayı umuyordu.

Baker, "İlişkinin, beynin motor kontrolüyle bağlantılı ve çok önemli başka bir bölümünde görülmemesi gerçekten şaşırtıcıydı" diyor.

Bulgular, primatların nesneleri tutmak için el becerilerini geliştirdikçe, beyinlerinin bu yeni yetenekleri etkili bir şekilde işlemek ve kullanmak için büyümesi gerektiğine işaret ediyor. 

Baker "Büyük beyinlerimiz ve çevik parmaklarımızın bizi diğerlerinden ayıran özellikler olduğunu her zaman biliyorduk ancak artık bunların ayrı ayrı evrimleşmediğini görebiliyoruz" diyerek ekliyor: 

Atalarımız nesneleri daha iyi kavrayıp kullanma becerisi kazandıkça beyinleri de bu yeni becerileri kullanabilmek için gelişmek zorunda kaldı. Bu beceriler, milyonlarca yıllık beyin evrimi boyunca incelikle gelişti.

Independent Türkçe, Guardian, Discover Magazine, Reading Üniversitesi, Communications Biology


Stephen King'den Netflix dizisine büyük övgü: "Korkunun Tarantino'su"

Stephen King'den Netflix dizisine büyük övgü: "Korkunun Tarantino'su"
TT

Stephen King'den Netflix dizisine büyük övgü: "Korkunun Tarantino'su"

Stephen King'den Netflix dizisine büyük övgü: "Korkunun Tarantino'su"

Korku edebiyatının ustası Stephen King, Mike Flanagan'ın Netflix dizisi Usher Evi'nin Çöküşü'ne (The Fall of the House of Usher) övgüler yağdırdı.

Gotik edebiyatın öncülerinden Edgar Allan Poe'nun eserinden uyarlanan mini dizi, Ekim 2023'te izleyiciyle buluşmuştu. 

Eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da yüzde 91'lik beğeni oranıyla dikkat çeken Usher Evi'nin Çöküşü, Flanagan–Netflix işbirlikleri arasında en başarılı yapımlardan biri olarak öne çıkıyor.

Netflix, 18 yaş sınırıyla yayımlanan dizinin konusunu şöyle özetliyor:

Servetlerini ve geleceklerini sağlama almak isteyen iki zalim kardeşin kurduğu aile hanedanlığı, mirasçılarının tuhaf nedenlerle birer birer ölmesiyle dağılmaya başlar.

King, diziyi diziyi yeni izleme fırsatı bulduğunu belirterek sosyal medya hesabında şu ifadeleri kullandı:

Usher Evi'nin Çöküşü (Netflix): Kalça ameliyatım nedeniyle yayına girdiğinde izleyememiştim ama bu gecikmiş bir tatmin oldu. Korkutucu, sürükleyici, zekice yazılmış ve olay örgüsünü kusursuz şekilde ilerleten bir yapım. Mike Flanagan için korku sinemasının Quentin Tarantino'su denebilir.

Flanagan, King'in Oyun (Gerald's Game), Doktor Uyku (Doctor Sleep) ve Chuck'ın Hayatı (The Life of Chuck) gibi eserlerini beyazperdeye uyarlamıştı.

Yakında King'in kült romanı Göz'ü (Carrie) ve uzun süredir beklenen Kara Kule (The Dark Tower) uyarlamasını da hayata geçirmesi bekleniyor. 

Flanagan ayrıca Netflix için Tepedeki Ev (The Haunting of Hill House), The Haunting: Bly Malikânesi (The Haunting of Bly Manor) ve Gece Yarısı Ayini (Midnight Mass) gibi ses getiren projelere imza atmıştı.

Eleştirmenler, Usher Evi'nin Çöküşü'nü "Poe'nun karanlık atmosferini American Horror Story ve Succession'la harmanlayan eğlenceli bir uyarlama" diye niteliyor.

Independent Türkçe, Collider, GamesRadar