Trump'ın İsrail ziyaretine hazırlık

Son derece hassas koşullar göz önüne alındığında, ziyaretin hazırlanma ve sızdırılma biçimi, Filistin-İsrail barış süreci konusunda iyimser olmak için pek bir neden sunmuyor

Trump, Netanyahu'yu Beyaz Saray'da kabul ediyor, 7 Nisan 2025 (AFP)
Trump, Netanyahu'yu Beyaz Saray'da kabul ediyor, 7 Nisan 2025 (AFP)
TT

Trump'ın İsrail ziyaretine hazırlık

Trump, Netanyahu'yu Beyaz Saray'da kabul ediyor, 7 Nisan 2025 (AFP)
Trump, Netanyahu'yu Beyaz Saray'da kabul ediyor, 7 Nisan 2025 (AFP)

Nebil Fehmi

Medya kaynakları, ABD Başkanı Donald Trump'ın önümüzdeki aralık ayında İsrail'i ziyaret etmeyi planladığını bildirdi. Bu bilgi birkaç nedenden dolayı çok dikkatimi çekti. İlk neden, Ortadoğu'nun İsrail'in Gazze'de neden olduğu felaketler ve elinin bölgenin farklı yerlerine ve özellikle de Lübnan, Suriye, İran ve Kızıldeniz'e uzanması, bir gecede değişen olaylar nedeniyle büyük bir çalkantı ve sıkıntı yaşaması. Zamanlamanın değişme olasılığı ve değişen olayların ziyaretin içeriğini etkileyebileceği göz önüne alındığında, ziyaretin erken duyurulması siyasi bir risk taşıyor. Dahası ABD başkanlarının Ortadoğu'ya, özellikle de İsrail'e yapacakları ziyaretlerin, gerçekleşmelerinden birkaç hafta önce duyurulmalarına alışkınız.

Trump'ın ikinci döneminde henüz İsrail'i ziyaret etmemiş olması da bu haberi benim için ilgi çekici kıldı. Son ziyareti sekiz yıl önceydi ve her Amerikan başkanının, İsrail'e ziyareti önemli bir olay ve cömert bir Amerikan desteği ile bağlantılı olmuştur.

Buradaki olay ve destek, İsrail'in Gazze ve Filistin davasına yönelik politikalarına destekleyici bir duruş şeklinde olabilir mi? Bilindiği üzere İsrail yakın zamanda, ABD Özel Temsilcisi Witkoff tarafından ortaya atılan fikirlerin çoğunu içeren bir Mısır-Katar önerisini reddetti. Aynı zamanda Trump’tan da çelişkili açıklamalar geldi; bir yandan Hamas'ı ortadan kaldırmadan ilerleme kaydetmenin zor olduğunu söyledi. Diğer yandan, İsrail'in Nasır Hastanesi’ni hedef alarak beş gazeteci dahil olmak üzere 20 sivili öldürmesinin ardından, çatışmaların ve kayıpların tüm sınırları aştığını ve durdurulması gerektiğini vurguladı. Amerikan başkanlarının ziyaretlerinin sonuçsuz kalmadığı göz önüne alındığında, sonuç İsrail'in işleri istediği gibi sonuçlandırması için daha fazla destek olabilir mi? Kaldı ki yakın zamanda Trump'ın, Gazze'deki ateşkes sonrası aşamaya ilişkin düzenlemeler konusunda damadı Jared Kushner ve eski İngiltere başbakanı Blair ile yaptığı görüşmelere dair haberleri takip ettik. Yahut bu destek, uzlaşmaları kabul edip Gazze'deki operasyonları durdurması karşılığında İsrail'e bir ödül olarak mı verilecek? Ziyaret, ABD-İsrail stratejik güvenlik ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıcı mı olacak? Bunlar ve benzeri sorular, gerçekten kafa karıştırıcı ve son derece önemli.

Haberle ilgilenmemin bir diğer nedeni de ABD Başkanı’nın İsrail'de bulunarak belirli bir siyasi mesaj verme arzusunu yansıtıyor olması. Zira kendisi İsrail tarafıyla sürekli temas halinde ve İsrail Başbakanı’nın eylül ayında BM Genel Kurulu oturumuna katılmak üzere New York'ta bulunmasından, Washington'da kısa görüşmeler yapmak için faydalanılabilir. Tüm bunlar belirli bir pozisyon veya anlaşmanın hazırlandığını gösteriyor.

Haberin dikkatimi çekmesinin dördüncü nedeni ise, Trump'ın kişilik olarak her zaman büyük başarılar ve anlaşmalar için istekli olması; bu da Trump'ın her zamanki abartıları göz önüne alınsa bile, bir şeylerin gelmekte olduğunu doğruluyor. Buna ilave olarak, özellikle bir dizi soruşturma ve dava nedeniyle tehdit altında olduğu için ziyaret ile İsrail'deki konumunu güçlendirmeyi amaçlayan İsrail Başbakanı'nın kişisel nitelikleri ve hırsları da göz ardı edilmemeli. Trump bu durumda onu desteklemekten çekinmeyecektir. Bu nedenle, her ikisi de bu ziyaret sırasında büyük ve çok yönlü bir başarı elde etmek istiyorlar.

Her halükarda, Arap dünyasının olayları yakından takip etmesi ve durumu değerlendirmesi gerektiğine inanıyorum, çünkü ziyaretin mutlaka bir sonucu olacak. Araplar ve İsrail arasındaki son derece hassas koşullar göz önüne alındığında, ziyaretin hazırlanma ve sızdırılma biçimi, Filistin-İsrail barış süreci konusunda iyimser olmak için pek bir neden sunmuyor. Maddi sonuçlara, İsrail'in Ortadoğu jeopolitiğini yeniden yapılandırma hedefleriyle bağlantılı ve ihtiyaçlarına, çıkarlarına göre çeşitli Ortadoğu arenalarında güç kullanma arzusunu destekleyen stratejik, siyasi ve güvenlik sonuçlarının eşlik etmesi muhtemel. Bu ayrıca Trump'ın bölgedeki kargaşaya doğrudan Amerikan askeri müdahalesini azaltma arzusuyla da bağlantılı. Buradan yola çıkarak İsrail'in bağımsız karar alma sürecini kısıtlamadan -ki İsrail buna sıkıca bağlı-, İsrail için bir tür Amerikan güvenlik garantisinin değerlendirilmesi olasılığı dışlanamaz. Bunun ilave askeri desteğin yanı sıra yeni Amerikan silahlarının tedarikine onay vermeyi de içermesi muhtemel. İsrail ayrıca, ziyaret sırasında veya hemen sonrasında, stratejik silahlar ve uzun menzilli atış sistemleri de dahil olmak üzere gelişmiş askeri yetenekler geliştirdiğini de duyurabilir.

Ziyaretin sonuçları, İsrail'in İran'a karşı tutumunda gerilimin yeniden tırmandırılmasına yol açar mı? İsrail, İran-Avrupa ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı arasındaki gerginlik fırsatını değerlendirecek mi? Sonuçlar, İsrail ve Suriye arasında güvenlik düzenlemelerini içeren bir anlaşmasının duyurulması ile mi bağlantılı olacak? Yoksa topraklarının bir kısmının ilhak edilmesiyle veya Lübnan'a daha fazla baskı yapılmasıyla mı? Yahut ABD, İsrail'in Batı Şeria'yı ilhakını mı tanıyacak? Ya da ateşkes, tutuklu ve rehinelerin takası, ABD'nin iki devletli çözüme verdiği destekten resmen geri adım atması, Ukrayna için önerilenlere benzer şekilde toprak tavizleri karşılığında ekonomik uzlaşmaların teşvik edilmesiyle birlikte, İsrail üzerindeki demografik baskıyı azaltmak için Filistinlilerin zorla ve teşviklerle göç ettirilmesi karşılığında, Gazze konusunda özel düzenlemeler mi ilan edilecek?

Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı analize göre Araplar olarak bizim tarafımızdan ziyaretin takip edilmesinin önemini vurgulamamın sebebi, Ortadoğu'nun jeopolitik olarak yeniden çiziliyor olmasıdır. Eski bir Amerikalı yetkilinin bana, İsrail'in Amerikan siyasi sistemiyle başa çıkmada en yetenekli ülke olduğunu, bir alanda iş birliği yapmaya karar verirse, bu onayın bedelini ya da ilerleme veya anlaşma imkânı olmayan meselelerde gerilimi tırmandırmamasının bedelini tahsil etmek için hiçbir fırsatı asla kaçırmadığını söylediğini hatırlıyorum. İki ülke arasındaki en güçlü argümanlar ve iş birliği alanları ise İsrail'in güvenlik ihtiyaçlarıdır; hem de İsrail’in, bölgede hedef alınan demokratik bir devlet ve Amerika Birleşik Devletleri'nin yakın dostu olduğu abartısını içermesine rağmen.

Bu nedenle, Arapların takip etmesi ve hazırlanması, özellikle Arap bölgesel güvenlik hususları açısından zorunlu ve önemli. Bu hususlar, bölgesel güvenliğe ilişkin iş birlikçi bir Arap perspektifi oluşturmak amacıyla ikili ve kolektif Arap istişare ve iletişimlerinin konusu olmalı. Zira özellikle hegemonya kurma hırsı ve arzusu, bir süper gücün doğrudan veya dolaylı desteği, uluslararası alanda hukukun üstünlüğüne karşı zorbalığın ağır bastığı göz önüne alındığında, özellikle Arap olmayan bölgesel tarafların güçlerinin ve potansiyelinin giderek artan baskınlığı, daha fazla dengesizlik ve huzursuzluk yaratıyor.



Güney Sudan'da tekrar başlayan çatışmalarda 14 kişi öldü

Güney Sudan hava sahasına gıda yardımı gönderilmesinin ardından bir kargo uçağının penceresinden Nasir kasabası, (Arşiv-Reuters)
Güney Sudan hava sahasına gıda yardımı gönderilmesinin ardından bir kargo uçağının penceresinden Nasir kasabası, (Arşiv-Reuters)
TT

Güney Sudan'da tekrar başlayan çatışmalarda 14 kişi öldü

Güney Sudan hava sahasına gıda yardımı gönderilmesinin ardından bir kargo uçağının penceresinden Nasir kasabası, (Arşiv-Reuters)
Güney Sudan hava sahasına gıda yardımı gönderilmesinin ardından bir kargo uçağının penceresinden Nasir kasabası, (Arşiv-Reuters)

Güney Sudan ordusu, ülkenin daha önce Birinci Başkan Yardımcısı Riek Machar'ın tutuklanmasına yol açan çatışmaların yaşandığı bir bölgede çıkan çatışmada en az dört asker ve 10 silahlı grup üyesinin öldürüldüğünü açıkladı.

Reuters'ın haberine göre Machar, uzun süredir Devlet Başkanı Salva Kiir'e karşı mücadele ediyor ve mart ayında tutuklanması, uluslararası alanda itidal çağrılarına ve Kiir'in Dinka kabilesi ile Machar'ın Nuer savaşçıları arasında iç savaşın yeniden alevlenmesi korkusuna yol açtı.

Güney Sudan ordu sözcüsü Garang Athini, sözde Beyaz Ordu'ya bağlı savaşçıların pazartesi günü Nasir kasabası yakınlarındaki Yukarı Nil eyaletinde Güney Sudan ordusuna saldırdığını belirtti.

Machar'ın muhalifleri, Beyaz Ordu'nun, Machar'ın liderliğini yaptığı Sudan Muhalif Halk Kurtuluş Hareketi (SPLM-IO) partisine bağlı silahlı bir grup olduğunu söylüyor.

Kasaba, şiddet olaylarının patlak verdiği ve yılın başında Machar'ın tutuklanmasına yol açan bölgede, Sudan'ın kuzeydoğusunda bulunuyor.

Atini, “Beyaz Ordu, bizim pozisyonumuza üç ayrı saldırı düzenlediğini”, çatışmada ordunun dört askerini kaybettiğini, saldırganlardan ise 10 kişinin öldürüldüğünü ifade etti.

Sudan Muhalif Halk Kurtuluş Hareketi (SPLM-IO) ve Beyaz Ordu sözcülerine ulaşılamadı. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Machar ve partisi, Beyaz Ordu ile herhangi bir bağlantıları olduğunu reddediyor.

Kiir, 2018 barış anlaşmasıyla iki liderin sadık savaşçıları arasında yüz binlerce kişinin hayatına mal olan etnik iç savaşın sona ermesinden beri, Machar ile güç paylaşımına dayalı istikrarsız bir hükümette çalışıyordu.

Machar'ın Beyaz Ordu'yu destekleyerek isyan çıkarmaya çalıştığı iddiasıyla tutuklanması, etnik kökenler arasında yeniden çatışma çıkabileceği korkularını artırdı.


Tahran, Batı'nın müzakere koşullarını eleştiriyor

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, bugün Pekin'deki Büyük Halk Sarayı'nda İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkian'ı kabul etti (İran Cumhurbaşkanlığı)
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, bugün Pekin'deki Büyük Halk Sarayı'nda İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkian'ı kabul etti (İran Cumhurbaşkanlığı)
TT

Tahran, Batı'nın müzakere koşullarını eleştiriyor

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, bugün Pekin'deki Büyük Halk Sarayı'nda İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkian'ı kabul etti (İran Cumhurbaşkanlığı)
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, bugün Pekin'deki Büyük Halk Sarayı'nda İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkian'ı kabul etti (İran Cumhurbaşkanlığı)

Tahran dün, Batılı güçlerin, BM yaptırımlarının yeniden uygulanmasını önlemek amacıyla nükleer programıyla ilgili müzakerelerin bu ayın sonuna kadar yeniden başlatılması için öne sürdükleri "mantıksız" koşulları eleştirdi.

İran Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi sekreteri Ali Laricani, Amerikalıların “füzelere kısıtlama getirilmesi gibi, başarılması imkansız olduğunu çok iyi bildikleri konuları gündeme getirerek müzakerelerin önünü kesen pratik bir model önerdiklerini” söyledi. Laricani, “Amerikalılar sadece müzakerelerden bahsediyorlar, ancak müzakere masasına oturmuyorlar" ifadelerini kullandı.

Dışişleri Bakanlığı sözcüsü İsmail Bekayi ise "Avrupa Üçlüsü"nün şartlarını itiraz ederek, "diyalog başlamadan önce dayatılmaması gerektiğini" söyledi.

Pekin'de, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, İranlı mevkidaşı Masud Pezeşkiyan'ı kabul ederken, İran nükleer meselesinin diyalog yoluyla çözülmesi çağrısında bulundu ve güç kullanımını reddetti.


Ukrayna, Rusya ile bağlantılı olduğu iddiasıyla ülkenin en büyük Ortodoks kilisesini yasaklıyor

Ukrayna'nın başkenti Kiev'deki Kiev Pechersk Lavra'nın genel görünümü (Reuters - Arşiv)
Ukrayna'nın başkenti Kiev'deki Kiev Pechersk Lavra'nın genel görünümü (Reuters - Arşiv)
TT

Ukrayna, Rusya ile bağlantılı olduğu iddiasıyla ülkenin en büyük Ortodoks kilisesini yasaklıyor

Ukrayna'nın başkenti Kiev'deki Kiev Pechersk Lavra'nın genel görünümü (Reuters - Arşiv)
Ukrayna'nın başkenti Kiev'deki Kiev Pechersk Lavra'nın genel görünümü (Reuters - Arşiv)

Interfax-Ukrayna haber ajansına göre, etnik meselelerden sorumlu Ukrayna devlet kurumu, Moskova ile bağlantıları olduğu iddiasıyla ülkenin en büyük Ortodoks kilisesini yasaklamak için yasal işlem başlattı.

Haberde, Ukrayna Etnik İşler ve Vicdan Özgürlüğü Devlet Ajansı'nın geçen cuma günü Yüksek İdare Mahkemesi'ne dava açtığı belirtildi.

Etnik İşler Devlet Ajansı Başkanı Viktor Yelenski, Interfax-Ukrayna'ya davanın hızlandırılmasını umduğunu söyledi.

Şarku'l Avsat'ın DPA'dan aktardığına göre yasal statünün kaybı, Ukrayna Ortodoks Kilisesi'nin cemaatlerinin artık merkezi olarak örgütlenemeyeceği anlamına geliyor. Yelenski'ye göre bu, DPA’nın bildirdiği gibi, cemaatlerin başka bir kiliseye geçmek zorunda kalacağı anlamına gelmiyor.

Yaklaşık 10 bin cemaati bulunan Ukrayna Ortodoks Kilisesi, Ukrayna'nın en büyük dini topluluğu olmaya devam ediyor. Daha önce Moskova Patrikhanesi'nin kontrolü altında olan kilise, Patrik Kirill'in Rus işgalini güçlü bir şekilde desteklemesi nedeniyle ondan ayrıldı.

Ukrayna yetkilileri kilisenin bağımsızlığını sorguluyor ve şu anda dini kuruluşların Rusya ile bağlarını sürdürmesini yasaklayan Ağustos 2024'te kabul edilen bir yasa temelinde kiliseyi yasaklamaya çalışıyor.

Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy, kilise başkanı Metropolit Onufriy Perevozni'nin Rus vatandaşlığını gizli tuttuğu gerekçesiyle temmuz ayında Ukrayna vatandaşlığını elinden aldı. Kilise lideri ise bu iddiayı reddediyor.