Şanghay Zirvesi, Çin'in liderliğindeki yeni dünya düzenini şekillendiriyor

Rusya, Pekin ile stratejik iş birliğini güçlendiriyor... Hindistan, ‘Batı karşıtı kampın’ tarafına geçiyor

Çin ve Rusya devlet başkanları ile Hindistan Başbakanı, pazartesi günü Tianjin'de düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Zirvesi'nin açılışında bir araya geldi. (EPA)
Çin ve Rusya devlet başkanları ile Hindistan Başbakanı, pazartesi günü Tianjin'de düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Zirvesi'nin açılışında bir araya geldi. (EPA)
TT

Şanghay Zirvesi, Çin'in liderliğindeki yeni dünya düzenini şekillendiriyor

Çin ve Rusya devlet başkanları ile Hindistan Başbakanı, pazartesi günü Tianjin'de düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Zirvesi'nin açılışında bir araya geldi. (EPA)
Çin ve Rusya devlet başkanları ile Hindistan Başbakanı, pazartesi günü Tianjin'de düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Zirvesi'nin açılışında bir araya geldi. (EPA)

Çin'in pazartesi günü ev sahipliği yaptığı Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Zirvesi, kuruluşundan neredeyse çeyrek asır sonra örgütün ikinci doğuşu olabilir. Rus çevreleri, üye ülkelerin, özellikle Rusya, Çin ve Hindistan'ın öncelikleri için ortak bir temel oluşturan ve önemli bir dönüm noktası olarak nitelendirilen zirvenin sonuçlarını bu şekilde değerlendiriyor.

sfgthy
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çinli mevkidaşı Şi Cinping (Reuters)

Rus analistlerin önemli bir kısmının edindiği izlenim, Rusya-Çin iş birliği mekanizmalarının genişlemesiyle veya bazı büyük medya kuruluşları tarafından ‘düşmanca’ olarak nitelendirilen zirvenin Batı'ya gönderdiği mesajlarla sınırlı değil. Hindistan'ın ‘Batı karşıtı kampa geçişi’, zirvede en dikkat çeken olaydı. Zirvede, Hindistan ile Çin arasındaki geleneksel gerilimleri geride bırakmaya yönelik adımlara atıfta bulunuldu.

Batı'ya karşı duran zirve

Zirvenin sonuç bildirisinde, genel olarak Batı'nın ve özel olarak ABD'nin benimsediği ‘tek taraflı önlemler’ karşısında Rusya'nın bakış açısının benzeri görülmemiş bir şekilde yakınlaştığı ve ‘jeopolitik çatışmanın yoğunlaştığı koşullarda küresel istikrarı destekleme’ konusunda ortak bir istek olduğu belirtildi.

Moskova, ortak bildirinin özellikle daha adil bir uluslararası sistem inşa etmek için mekanizmalar konusunda Rusya ve Çin'in anlatısını teyit eden güçlü ve yeni tonunu vurguladı. Ayrıca, dünya halklarının kahramanca eylemlerinin tarihsel hafızasını ve İkinci Dünya Savaşı'ndan çıkarılan dersleri koruma ihtiyacını vurguladı. Buna ek olarak, istikrarlı uluslararası ilişkiler ve sürdürülebilir kalkınmanın temeli olan devletlerin iç işlerine karışmama ve güç kullanmama ilkelerine bağlı kalınması çağrısında bulundu.

ŞİÖ üye ülkeleri ayrıca, uluslararası kalkınma sorunlarının ele alınmasında çatışmayı reddeden bir siyasi çizgi izlemeyi taahhüt ettiler ve terörizm, ayrılıkçılık ve aşırılıkçılıkla ortak mücadeleyi sürdürme kararlılıklarını yinelediler.

ŞİÖ, terörizmi her türlü biçimiyle şiddetle kınadı ve terörizmle mücadelede çifte standartların kabul edilemez olduğunu vurguladı. ŞİÖ üye ülkeleri, üye ülkeler arasında iş birliğini derinleştirmek için öncelikli görevleri ve temel yönelimleri belirleyen 2035 yılına kadar geçerli olacak bir ‘kalkınma stratejisi’ kabul etti.

Ancak ortak çıkarlar ve örgütün üye ülkelerinin karşı karşıya olduğu yeni zorluklar hakkında yapılan konuşmalardan, dünya nüfusunun yarısından fazlasını oluşturan ve üye ülkeleri küresel gayri safi yurt içi hasılanın (GSYİH) yaklaşık dörtte birini üreten bu grubun, üye ülkelerin güvenliğine yönelik yeni tehditlerle mücadele için küresel bir merkez haline gelmeye yönelik adımlar atmaya karar verdiği anlaşıldı. Örgütün 10 daimî üye ülkesi olduğu, bunların en önemlilerinin Çin, Rusya ve Hindistan'dan oluşan dev üçlü olduğu ve ayrıca 14 gözlemci statüsünde ülke bulunduğu biliniyor.

ghyuı
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Hindistan Başbakanı Narendra Modi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)

Ancak yeni olan husus, örgütün üye devletlerinin, ‘gözlemci’ ve ‘diyalog ortağı’ statülerini yeni bir ‘ŞİÖ ortağı’ statüsünde birleştirmek için bir yol belirlemiş olmaları. Bu, üyelik sayısının daha da artmasına kapı açıyor ve gözlemci devletler için bu ortaklığı ek bir kazanç haline getiriyor. Bu da ekonomik politikada ve krizlerin çözümü için ortak yollar belirlemede daha geniş bir rol oynama fırsatlarını daha da artırıyor.

Ortak bildiride yansıtıldığı üzere, zirvenin sonuçlarına ilişkin bu Rus anlayışı, zirve sırasında yapılan ikili görüşmelerde doğrudan teyit edildi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping arasındaki görüşmede, ‘iki ülke arasındaki benzeri görülmemiş düzeyde yüksek iş birliği’ övgüyle karşılandı.

Putin, “Savaş kardeşliği, karşılıklı güven ve iş birliği ile ortak çıkarları savunmadaki kararlılığın hatırası, kapsamlı ortaklık ve stratejik iş birliğinin temelini oluşturmaktadır” dedi. Toplantıya vesile olan İkinci Dünya Savaşı'nın 80’inci yıldönümüne atıfta bulunan Putin, “Avrupa ve Asya'daki askeri operasyonlarda zaferin elde edilmesinde iki ülkenin oynadığı hayati rol, tarihi gerçeği ve adaleti savunmak için hazır olduğumuzun kanıtı. Büyükbabalarımız ve babalarımız barış ve özgürlük için ağır bir bedel ödedi. Bunu unutmuyoruz, hatırlıyoruz. Bu, bugün ve gelecekteki başarılarımızın temelidir” ifadelerini kullandı.

Stratejik ortaklığı pekiştirmek için atılacak adımlar

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ise “Rusya ve Çin, İkinci Dünya Savaşı'nın başlıca kazananlarıdır” dedi. Rusya ile Çin arasındaki ilişkilerin zamanın sınavından başarıyla geçtiğini ve ülkeler arası ilişkiler için bir model haline geldiğini vurgulayan Şi, “Çin, iki ülkenin halklarının kalkınmasında birbirlerini desteklemek ve uluslararası adaleti savunmak için Rusya ile iş birliği yapmaya hazır... Çin, daha adil ve rasyonel bir küresel yönetim sistemi oluşturmak için Rusya ile iş birliği yapmaya hazır” şeklinde konuştu.

Şi, ülkesinin Rusya ile üst düzey ilişkileri güçlendirmeye ve her iki ülke için önemli konularda tutumlarını koordine etmeye devam edeceğini vurguladı.

Birleşmiş Milletler (BM), ŞİÖ, BRICS bloğu ve G20 gibi uluslararası forum ve platformlarda model iş birliği projeleri oluşturulması ve çıkarların ve iş birliğinin daha derinlemesine entegrasyonunun teşvik edilmesi gerektiğini vurguladı.

İki devlet başkanının görüşmesi kapsamında, çeşitli alanlarda iş birliğini derinleştirmek için adımlar atması dikkat çekici. Önemli stratejik projelerle ilgili anlaşmalar da dahil olmak üzere yaklaşık 20 önemli belgenin imzalanmasıyla, iki ülke enerji ve gaz tedariki dahil olmak üzere birçok alanda stratejik ortaklıklarını hızla pekiştirmeye çalışıyor gibi görünüyor. Rusya'nın Gazprom şirketi, Sibirya'nın Gücü boru hattı üzerinden gaz arzını artırmak ve ağı yeni bir boru hattıyla tamamlamak için Çin Ulusal Petrol Şirketi (CNPC) ile stratejik anlaşmalar imzaladığını duyurdu. Böylece Sibirya'nın Gücü boru hattı (Rusya'dan Çin'e uzanan bir gaz boru hattı) güzergâhı üzerinden yapılan tedarik, yıllık 38 milyar metreküpten 44 milyar metreküpe çıkarılacak.

İki taraf ayrıca, uçak endüstrisinde iş birliğini geliştirme konusunda da anlaştı. Şarku’l Avsat’ın Rusya'nın en büyük haber ajanslarından Ria Novosti’den aktardığına göre Moskova, uçak motoru üretim teknolojilerini Çin'e aktarabilir. Genel olarak, iş birliğini genişletmeye yönelik yeni anlaşmalar enerji, havacılık, yapay zekâ, tarım, eğitim ve medya gibi çeşitli alanları kapsıyor. Rusya Doğrudan Yatırım Fonu (RDIF) da Çin pazarındaki Rus şirketlerini ve Rusya pazarındaki Çinli şirketleri desteklemek için stratejik bir ortaklık başlatıldığını duyurdu.

Yeni bir uluslararası sistem

Rusya ve Çin liderleri arasındaki toplantıda, ortak sonuç bildirisinde Ukrayna krizi ve Putin'in ABD Başkanı Donald Trump ile Alaska'da yaptığı son görüşmeye hiçbir atıfta bulunulmaması dikkat çekici. Rus analistlere göre bu ihmal, Washington'a, Moskova ile Pekin arasındaki ittifakın yeni bir aşamaya geçtiğini ve ABD'nin iki taraf arasında bir ayrılık yaratma ya da Moskova ile yakınlaşmasını Çin'e karşı kullanma çabalarını baltaladığını açıkça gösteren bir sinyal. Ria Novosti, Chapman Üniversitesi iletişim ve küresel çalışmalar profesörü Wenshan Jia'nın, ‘ikili toplantı ve ŞİÖ Zirvesi’nin dünyaya Batı hegemonyasının mantığından farklı yeni bir yönetim modeli gösterdiğini’ söylediğini aktardı. Jia, zirvenin ‘küresel sistemin yeniden yapılandırıldığı kritik bir dönemde’ gerçekleştiğini ifade etti.

zxsdfrg
Pazartesi günü Çin'in Tianjin kentinde düzenlenen zirve sırasında Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) liderlerinin toplu fotoğrafı (EPA)

Jia, “Ukrayna çatışması, Batı bloğu içinde artan anlaşmazlıklar ve ABD Başkanı Donald Trump'ın tek taraflı yaklaşımı (Önce Amerika) ışığında, tüm üye devletlerin ve gözlemci devletlerin katıldığı ŞİÖ Zirvesi, çok taraflı bir yaklaşım ve eşit istişareler yoluyla uluslararası topluma Batı hegemonyasının mantığından farklı yeni bir yönetim modeli sundu” dedi.

Bu bağlamda uzmanlar, ‘Rusya, Hindistan ve Çin liderleri arasındaki eşit etkileşimin, Batı'nın hâkim olduğu ve hâlâ hiyerarşi damgasını taşıyan G7 sistemine tamamen zıt bir unsur olarak öne çıktığını’ belirtti.

Bazı uzmanlar, ‘Batı medyasının ilgisinin artık ŞİÖ liderleri tarafından kabul edilen belgelere değil, Batı karşısında Rusya, Hindistan ve Çin arasındaki birliği göstermeye odaklandığını’ düşünüyor.

Rus medyasının Batılı meslektaşlarının şu anlamlı ifadesini alıntılaması dikkat çekiciydi: “Batı karşıtı güçler, Çin lideri Şi Cinping'in etrafında toplanıyor.” Bu ifadeler, Pekin'in hem toplu hem de ikili olarak ev sahipliği yaptığı toplantıların ‘Batı açısından kafa karıştırıcı çağrışımlara sahip siyasi bir hesaplaşma’ teşkil ettiğini ima ediyordu.

Ria Novosti, Batı gazetelerinden alıntı yaparak şöyle yazdı: “Gözlemciler, ŞİÖ Zirvesi’nde imzalanan anlaşmaları hatırlamayabilirler, ancak o çarpıcı görüntü uzun süre zihinlerinde kalacak... Dünyanın en kalabalık, en güçlü ve en anti-Amerikan ülkelerinin liderleri yan yana oturarak yemek yediler, güldüler ve daha yakın iş birliği yapılması gerektiği konusunda başlarını sallayarak onay verdiler. Bu, Batılı gözlemcileri tedirgin etmek için açıkça tasarlanmış bir gösteriydi. Elbette tüm bunların merkezinde Çin lideri vardı... At nalı şeklindeki masada Şi Cinping diğerlerinden uzakta oturuyordu. Onur konuğu şüphesiz Vladimir Putin'di.

Hindistan Washington'a sırtını dönüyor

Zirveden çıkan en dikkat çekici manşetlerden biri, Hindistan ve Çin arasında eşi görülmemiş bir yakınlaşma olmasıdır. Siyasi analist Alexander Nazarov, “Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer” diye yazdı. Bu, ABD ve Hindistan için mükemmel bir benzetmedir. Trump'ın Hindistan'a karşı sert tutumu (özellikle yüzde 50'lik gümrük vergisi uygulaması), Yeni Delhi'nin Moskova'ya karşı Batı'nın yaptırımlarını atlatmak için Moskova ile iş birliği yapmasından değil, Hindistan'ın 2024'te yüzde 6,5'e ulaşan ve özellikle Çin ve ABD'yi geride bırakan hızlı ekonomik büyümesinden kaynaklanıyor. Çin, ABD'nin dikkatini başka yöne çevirdiği sırada ekonomik bir dev haline gelerek iyi bir örnek teşkil ettiğinden, Washington Hindistan'da da aynı durumun tekrarlanmasından korkuyor.

rgtuı
15 Ağustos 2025'te Alaska'nın Anchorage kentinde ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)

Hindistan Başbakanı Narendra Modi'nin Trump'ın telefonlarına dört kez cevap vermemesi, Çin'e yaptığı gösterişli ziyaret ve hem Çin hem de Hindistan'ın ilişkilerini güçlendirme ve gerginlikleri geride bırakma arzularını açıklamaları Washington'a güçlü bir mesaj gönderdi.

Ancak Hindistan, ABD ve Çin arasında nasıl bir manevra yapmaya çalışırsa çalışsın, Şanghay Zirvesi tarihi bir olaya sahne oldu. Rus analistler Hindistan-Çin ilişkilerindeki gelişmeleri beklerken, Modi'nin Putin ile görüşmesi sırasında kullandığı meydan okuyan üsluba daha fazla dikkat çekildi. Hindistan Başbakanı, Rusya Devlet Başkanı'na “Hindistan ve Rusya zor zamanlarda bile yan yana durur” dedi. Ukrayna'daki savaşı sona erdirmek için son zamanlarda gösterilen çabaları memnuniyetle karşılayan Modi, “En zor durumlarda bile Hindistan ve Rusya her zaman yan yana yürüdü. Yakın iş birliğimiz sadece iki ülkenin halkları için değil, aynı zamanda küresel barış, istikrar ve refah için de önemlidir” ifadelerini kullandı.



Putin: Kiev ile müzakereler başarısız olursa, hedefimize askeri yollarla ulaşacağız

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Şanghay İşbirliği Örgütü'nün (ŞİÖ) Tianjin'deki zirvesine ve Pekin'deki askerî geçit törenine katılmak üzere Çin'e yaptığı ziyaretin ardından düzenlediği basın toplantısında (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Şanghay İşbirliği Örgütü'nün (ŞİÖ) Tianjin'deki zirvesine ve Pekin'deki askerî geçit törenine katılmak üzere Çin'e yaptığı ziyaretin ardından düzenlediği basın toplantısında (Reuters)
TT

Putin: Kiev ile müzakereler başarısız olursa, hedefimize askeri yollarla ulaşacağız

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Şanghay İşbirliği Örgütü'nün (ŞİÖ) Tianjin'deki zirvesine ve Pekin'deki askerî geçit törenine katılmak üzere Çin'e yaptığı ziyaretin ardından düzenlediği basın toplantısında (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Şanghay İşbirliği Örgütü'nün (ŞİÖ) Tianjin'deki zirvesine ve Pekin'deki askerî geçit törenine katılmak üzere Çin'e yaptığı ziyaretin ardından düzenlediği basın toplantısında (Reuters)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin dün yaptığı açıklamada, Kiev ile anlaşmaya varılamaması halinde Ukrayna ile çatışmanın devam edeceğini söyledi.

Putin, Çin'e yaptığı dört günlük ziyaretin sonunda düzenlediği basın toplantısında, “Ukrayna konusunda bir anlaşmaya varamazsak, hedeflerimizi askeri yollarla gerçekleştireceğiz” dedi.

72 yaşındaki Putin, zafere olan güvenini yineleyerek, “Rusya güçleri tüm cephelerde başarılı bir şekilde ilerliyor... Ukrayna Silahlı Kuvvetleri zor durumda” ifadelerini kullandı.

Rusya Devlet Başkanı ayrıca, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'nin müzakere yapma meşruiyetini sorguladı ve Zelenskiy'nin anayasal görev süresinin geçen yıl sona erdiği yönündeki argümanını yineledi.

Zelenskiy, anayasaya göre görev süresi sona erdikten sonra da görevde kalmasına izin veren sıkıyönetim altında Ukrayna'yı yönetmeye devam ediyor.

Putin, Zelenskiy ile diyaloğu ‘çıkmaz sokak’ olarak nitelendirdi, ancak aynı zamanda Rusya ve Ukrayna devlet başkanları arasında bir görüşme için baskı yapan ABD Başkanı Donald Trump'ı övdü.

Putin, yeni ABD yönetiminin tutumu sayesinde ‘tünelin sonunda ışık gördüğünü’ vurguladı ve “Mantık hâkim olursa, Ukrayna'daki çatışmada kabul edilebilir bir sonuca ulaşılabilir” dedi.

Putin, bu sonucun somut olarak neye benzeyeceğini belirtmedi, ancak Rusya'nın komşusu için güvenlik garantilerini doğrudan toprak talepleriyle ilişkilendirdiğini reddetti.

ABD Başkanı Donald Trump ise CBS News'e yaptığı açıklamada, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'nin henüz barış anlaşması imzalamaya hazır olmadığını, ancak ‘bir şeyler olacağını ve bunu başaracağını’ söyledi.

Trump, Putin ve Zelenskiy arasında doğrudan görüşme olasılığı konusunda belirsizlik artmasına rağmen, Rusya ile Ukrayna arasında barış anlaşması sağlanması için çabalarını sürdüreceğini vurguladı.

ABD Başkanı, Rusya, Ukrayna veya diğer savaşan ülkelerle yaptığı birçok diplomatik müzakerede izlediği yaklaşımın, liderleri bir odada bir araya getirip, onları derhal bir anlaşmaya varmaya zorlamak olduğunu söyledi.

sdfg
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)

Bu yaklaşımın hızlı bir çözüm aranırken bile sabır gerektirdiğini açıklayan Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiha, bu yılki diğer barış anlaşmalarında bu yaklaşımın meyvesini verdiğine inandığını belirtti. Sibiha dün, Avusturya, Vatikan, İsviçre, Türkiye ve üç Körfez ülkesi dahil en az yedi ülkenin, 3,5 yıldan fazla süredir devam eden savaşı sona erdirmek amacıyla Ukrayna ve Rusya devlet başkanları arasında bir toplantıya ev sahipliği yapmaya hazır olduğunu açıkladığını ifade etti.


İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında 84 Filistinli hayatını kaybetti

Gazze Şeridi sınırındaki İsrail tankları (AFP)
Gazze Şeridi sınırındaki İsrail tankları (AFP)
TT

İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında 84 Filistinli hayatını kaybetti

Gazze Şeridi sınırındaki İsrail tankları (AFP)
Gazze Şeridi sınırındaki İsrail tankları (AFP)

İsrail'in bugün şafak vaktinden itibaren Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerine düzenlediği saldırılarda 84 Filistinli hayatını kaybetti.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, sağlık kaynaklarına dayanarak, ‘şehitler arasında, işgal güçlerinin Han Yunus'un güneyinde bir grup vatandaşı hedef almasının ardından yardım bekleyen üç vatandaşın da bulunduğunu’ bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın WAFA’dan aktardığına göre işgal güçlerinin, Gazze Şeridi’nin orta kesiminde bulunan Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki çadırlarını bombalaması sonucu yedi vatandaş yaşamını yitirdi. WAFA, ‘işgal uçaklarının Gazze'nin es-Sabra ve Tel el-Heva mahallelerinde yerinden edilmiş kişileri barındıran bir evi ve çadırı bombalaması sonucu üçü çocuk olmak üzere yedi vatandaşın yaşamını yitirdiğini, çok sayıda kişinin ise yaralandığını’ kaydetti.

Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı ise bugün yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'nde açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısının 131'i çocuk olmak üzere 370'e yükseldiğini ve son 24 saat içinde Gazze Şeridi'nde açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle üç yeni ölüm vakası daha kaydedildiğini belirtti.


İsrail: Gazze şehrine yapılacak saldırı bir milyon Filistinlinin yerinden edilmesine neden olacak

Gazze şehrinin güneyinde insanlar ve eşyalarının tahliyesi, 2 Eylül 2025 (AFP)
Gazze şehrinin güneyinde insanlar ve eşyalarının tahliyesi, 2 Eylül 2025 (AFP)
TT

İsrail: Gazze şehrine yapılacak saldırı bir milyon Filistinlinin yerinden edilmesine neden olacak

Gazze şehrinin güneyinde insanlar ve eşyalarının tahliyesi, 2 Eylül 2025 (AFP)
Gazze şehrinin güneyinde insanlar ve eşyalarının tahliyesi, 2 Eylül 2025 (AFP)

İsrail Savunma Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili dün yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze şehrini kontrol altına almak için düzenlediği saldırının bir milyon Filistinliyi yerinden edeceğini söyledi. Fransız Haber Ajansı AFP'nin aktardığına göre yetkili bu kişiler için yeni bir ‘insani yardım bölgesi’ kurulması planlarından bahsetti.

Hamas'ın 7 Ekim 2023 tarihinde İsrail'e saldırmasının ardından başlayan savaş, Gazze Şeridi'nde yaşayan iki milyondan fazla insanın büyük çoğunluğunu evlerini defalarca kez terk etmeye zorladı.

İsrail hükümeti geçtiğimiz ağustos ayında kuşatılmış ve harap olmuş Filistin topraklarının en büyük şehri olan Gazze'yi kontrol altına alma planını onayladı. İsrail, bu hafta on binlerce yedek askeri çağırdıktan sonra kuvvetlerini seferber etmeye başladı.

Gazze Şeridi'nin kuzeyinde bulunan bu şehirde yaklaşık bir milyon kişi yaşıyor.

d8ı
Gazze Şeridi'nin kuzeyinden gelen Filistinli mülteciler, eşyalarını da yanlarına alarak Gazze şehrinin batısındaki er-Raşid Caddesi üzerindeki bir mülteci kampına kaçarken, 2 Eylül 2025 (EPA)

İsrail ordusuna bağlı Filistin Topraklarındaki Hükümet Aktivitelerini Koordinasyon Birimi'nde (COGAT) görevli üst düzey bir yetkili, son günlerde insanların kuzeyden güneye doğru hareket ettiğini söyledi.

Kimliğinin açıklanmaması şartıyla gazetecilere konuşan Savunma Bakanlığı yetkilisi, “Şimdiye kadar yaklaşık 70 bin Gazzeli Gazze Şeridi’nin kuzeyinden ayrıldı” dedi. Aynı yetkili, İsrail makamlarının ‘bir milyon kişinin’ güneye kaçmasını beklediğini, ancak bunun için bir zaman dilimi belirtmediğini açıkladı.

Geçen ayın sonunda İsrail ordusu, Gazze şehri sakinlerinin yerinden edilmesinin ‘kaçınılmaz’ olduğunu doğruladı. Şehir, ‘tehlikeli savaş bölgesi’ olarak ilan edildi.

Uluslararası Kızılhaç Komitesi, şehir sakinlerini tahliye etmenin ‘imkansız’ olduğunu ve bu konudaki planların ‘uygulanamaz’ olduğunu değerlendirdi.

7u8ı
Gazze Şeridi sınırında İsrail'in güneyinde konuşlu İsrail tankları, 3 Eylül 2025 (AFP)

Yetkili, İsrail'in ‘insani yardım bölgesi belirlemeye çalıştığını’ ve bunun önümüzdeki günlerde resmi olarak duyurulacağını belirtti.

Yetkiliye göre bu bölge Gazze'nin merkezindeki bazı mülteci kamplarından güneydeki el-Mevasi kıyı bölgesine kadar uzanacak ve doğuya doğru genişleyecek.

İsrail, savaşın başındayken bu bölgeyi ‘insani yardım bölgesi’ olarak sınıflandırmıştı, ancak buradaki yerinden edilmiş insanların çadırları İsrail ordusunun tekrar tekrar düzenlediği hava saldırılarının hedefi oldu.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Sözcüsü Thameen Al-Kheetan geçtiğimiz ay el-Mevasi'deki Filistinlilerin ‘gıda, su, elektrik ve çadırlar dahil olmak üzere temel hizmet ve malzemelere erişiminin ya çok kısıtlı olduğunu ya da hiç erişimi olmadığını’ açıkladı.

hyjuı
Gazze şehrinin güneyine eşyalarıyla birlikte doluştukları minibüsle yerinden edilen Filistinliler, 2 Eylül 2025 (AFP)

COGAT geçtiğimiz hafta başlarında, ‘bölge sakinlerini korumak için güneye taşıma’ hazırlıklarını duyurdu. Bu hazırlıklar arasında Mısır'dan el-Mevasi bölgesine su taşımak için yeni bir boru hattının inşa edilmesi, İsrail'den gelen su borularının bakım çalışmalarının yapılması ve Gazze Şeridi'nin güneyindeki bir deniz suyunu tuzdan arındırma tesisinin elektrik şebekesine bağlanması yer alıyor.

COGAT, İsrail'in Hamas'ın askeri kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları'nın Komutanı Muhammed es-Sinvar'ı öldürdüğünü iddia ettiği bir operasyonun ardından haftalarca kapalı kalan Han Yunus'taki Avrupa Hastanesi'nin yeniden açılması için çalışmaların başladığını da belirtti.