Uzmanlar yanıtladı: Zayıflama ilaçları gerçekten ömrü uzatıyor mu?

Yeni bir habere göre internet, uzun yaşam için Ozempic gibi GLP-1 ilaçlarını "mikrodozlama"ya kafayı taktı ancak bunun işe yaradığına dair hiçbir kanıt yok (AFP)
Yeni bir habere göre internet, uzun yaşam için Ozempic gibi GLP-1 ilaçlarını "mikrodozlama"ya kafayı taktı ancak bunun işe yaradığına dair hiçbir kanıt yok (AFP)
TT

Uzmanlar yanıtladı: Zayıflama ilaçları gerçekten ömrü uzatıyor mu?

Yeni bir habere göre internet, uzun yaşam için Ozempic gibi GLP-1 ilaçlarını "mikrodozlama"ya kafayı taktı ancak bunun işe yaradığına dair hiçbir kanıt yok (AFP)
Yeni bir habere göre internet, uzun yaşam için Ozempic gibi GLP-1 ilaçlarını "mikrodozlama"ya kafayı taktı ancak bunun işe yaradığına dair hiçbir kanıt yok (AFP)

İnternet, uzun yaşam için GLP-1 ilaçlarının "mikrodozlama" yöntemiyle kullanılmasına kafayı taktı ancak bilim insanları bunun işe yaradığını gösteren hiçbir kanıt olmadığını söylüyor.

Ozempic ve Mounjaro gibi GLP-1'ler başlangıçta tip 2 diyabet tedavisi amacıyla geliştirilip onaylandı ancak son yıllarda milyonlarca Amerikalı kilo kaybı kontrolü için bu ilaçlara yöneliyor. Washington Post (WP) artık GLP-1'i "mikrodozlama" yöntemiyle kullanma trendinin interneti kasıp kavurduğunu ve bir düzineden fazla tele-sağlık şirketi ve tıbbi kuruluşun uzun yaşam için bu ilaçların düşük dozlarda alınmasını teşvik ettiğini bildiriyor.

WP'ye göre tirzepatid (Zepbound'ın etkin maddesi) ya da semaglutid (Ozempic'in etkin maddesi) gibi ilaçları mikrodozlamayla almanın güvenli ya da etkili olduğunu gösteren neredeyse hiçbir bilimsel kanıt yayımlanmadı.

Scripps Translasyonel Araştırma Enstitüsü Direktörü kardiyolog Eric Topol, WP'ye yaptığı açıklamada GLP-1'i mikrodozlamanın "kanıtla desteklenmediğini" ve "çılgınlık" olduğunu söyledi.

"İnsanların bunu yapması için henüz çok erken" diyen Topol, yine de GLP-1'lerin yaşa bağlı hastalıkları nasıl tedavi edebileceğinin araştırmaya değeceğini belirtti.

WP'ye göre GLP-1'leri mikrodozlamanın daha uzun bir ömür sağlayıp sağlamadığı bilinmese de ilaçların standart dozlarının, vücuttaki iltihaplanmayı azaltmaya katkı sunabileceğine dair kanıtlar var. WP ayrıca GLP-1 hormonunun uyarılmasının, beyni Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıklarla bağlantılı iltihaplanmadan da koruyabileceğini aktarıyor.

Ancak Toronto Üniversitesi'nde öğretim üyesi olan Daniel Drucker, WP'ye yaptığı açıklamada ilacın düşük dozlarının iltihapla gerçekten mücadele edip edemeyeceğinin belirsiz olduğunu söyledi. Ayrıca ne kadar ilacın mikrodoz diye tanımlandığı konusunda da fikir birliği yok.

Ayrıca herhangi bir ilacı daha az kullanmak daha ucuz ve bu da cebinden ödeyen hastalar için mikrodozlamayı daha cazip hale getirebilir. Diğer yandan GLP-1 ilaçlarına yönelik sigorta kapsamı genişliyor ve Medicare ve Medicaid yakında GLP-1 ilaçlarını zayıflama tedavisinde de karşılamaya başlayabilir.

ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) onaylı GLP-1 ilaçlarını üreten ilaç şirketleri de mikrodozlama trendine karşı çıkıyor.

Zepbound ve Mounjaro'yu üreten Eli Lilly'nin bir sözcüsü WP'ye yaptığı açıklamada, şirketin her iki ilaçla ilgili de "mikrodozlamanın yararları veya riskleri hakkında herhangi bir veriye sahip olmadığını" söyledi.

Ozempic'i üreten Novo Nordisk ise WP'ye, şirketin "semaglutidin FDA onayı almamış taklit versiyonlarını satanlar ve GLP-1'ler hakkında halka yanlış bilgi yayan kaynaklarla" ilgili endişelendiğini aktardı.

FDA, GLP-1 ilaçlarının onaylanmamış versiyonlarını kullanmanın "hastalar açısından risk" teşkil edebileceği uyarısında bulunuyor.

The Independent yorum için Eli Lilly ve Novo Nordisk'le temasa geçti.

Independent Türkçe



Beyindeki karar verme sürecinin haritası çıkarıldı

Bir farenin beynindeki 75 bin nöron görülüyor (Dan Birman/Uluslararası Beyin Laboratuvarı)
Bir farenin beynindeki 75 bin nöron görülüyor (Dan Birman/Uluslararası Beyin Laboratuvarı)
TT

Beyindeki karar verme sürecinin haritası çıkarıldı

Bir farenin beynindeki 75 bin nöron görülüyor (Dan Birman/Uluslararası Beyin Laboratuvarı)
Bir farenin beynindeki 75 bin nöron görülüyor (Dan Birman/Uluslararası Beyin Laboratuvarı)

Bilim insanları ilk kez bir memeli beynindeki aktivitenin tam haritasını çıkardı. Bulgular, karar verme süreci hakkında bilinenlere meydan okuyor.

Sinirbilimciler tüm beyindeki aktiviteyi tek tek nöronlar düzeyinde incelemek için uzun zamandır çalışmalar yürütüyor.

Ancak bir elektrotla alınabilecek kayıt miktarı ve tek bir laboratuvarda incelenebilecek örnek sayısının kısıtlı oluşu sorun teşkil ediyordu.

Bu sorunun üstesinden gelmek adına Uluslararası Beyin Laboratuvarı adıyla bir araya gelen dünya çapından 12 laboratuvar, fareler üzerinde ortak bir çalışma yürüttü.

Araştırmada farelere, küçük bir direksiyonla ekrandaki bir hedefi sağa veya sola çekerek ekranın ortasına doğru hareket ettirme görevi verildi.

Ekip, hedefin görünürlüğünü azaltmak için zaman zaman kontrastı düşürdü. Bu sayede farelerin testi başarıyla bitirip ödül alabilmesi için önceki deneyimlerine dayanması gerekti.

Çalışma kapsamında her bir laboratuvar aynı deneyi yaparak beynin farklı bir bölümünü izledi.

Bulguları önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (3 Eylül) iki ayrı makale olarak yayımlanan araştırmada 650 binden fazla nöron ve 279 beyin bölgesinden elde edilen veriler incelendi.

Bilim insanları, karar verme sürecinde beynin "Noel ağacı gibi aydınlandığını" haritalama yöntemiyle ortaya koydu. Bu aktivite, sanılanın aksine beynin pek çok bölgesini aynı anda harekete geçiriyor.

Makalenin yazarlarından Dr. Anne Churchland, "Bu tek tek hücre ölçümlerinin yapılması, çok sayıda hücrenin karar verme sürecini kolektif bir şekilde nasıl desteklediğine dair benzeri görülmemiş bilgiler sağladı" diyerek ekliyor:

Birçoğumuzu şaşırtan şeylerden biri de sürece bu kadar çok beyin bölgesinin katıldığını görmekti.

Araştırmacılar ayrıca önceki beklentilerin (örneğin hedefin sağda veya solda mı olduğuna dair beklentinin) beyin aktivitesinde son derece erken kodlandığını da saptadı.

Sinyaller gözden çıkıp beynin aktarım merkezi talamusa iletilirken bile, hedefin nerede olacağına dair bir beklentinin karar verme üzerinde etkisi olduğu gözlemlendi.

Ekip bunun, duyusal verilerin beyne girdiği andan itibaren önceki bilgilerden etkilenecek şekilde kodlandığını ve farkında olmadan bilinçli karar verme sürecini etkilediğini gösterdiğini söylüyor.

Oxford Üniversitesi'nden Laurence Hunt, yer almadığı çalışmanın bulguları hakkında "Bu, bir sonraki adımda ne görmeyi beklediğimizi şekillendiren şeyin dünyanın gerçek, nesnel durumundan ziyade kendi davranışlarımız ve öznel deneyimlerimiz olduğuna işaret ediyor" diyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Alexandre Pouget ise "Beyin ve etrafındaki dünya deterministik bir sistem oluşturuyor. İnsanlar bundan nefret ediyor ama bu doğru" ifadelerini kullanıyor:

Bu, bir bireyin gerçekten karar vermeden önce ne yapacağını tahmin etmenin belli ölçüde mümkün olduğunu gösteriyor.

Ancak Pouget, yeni bilgiler edindikçe bu beklentinin de değiştiğini belirtiyor.

Bulguların insan beyni için de geçerli olduğunu kesin bir şekilde söylemek mümkün değil. Ancak iki türün beyni arasındaki benzerliklerden dolayı araştırmacılar, insanlarda da benzer bir mekanizmanın işleyebileceğinden şüpheleniyor.

Churchland "Daha önceki çalışmalar, insan ve hayvan davranışlarının beklentiler tarafından çok benzer şekilde yönlendirildiğini göstermişti ve bu durum, altta yatan beyin devrelerinin de benzer olabileceğini düşündürüyor" diye açıklıyor.

Independent Türkçe, IFLScience, New Scientist, Nature


Kolesterolü doğal olarak düşüren 5 etkili besin

Teksas'ta kolesterol seviyelerini ölçmek için bir cihaz kullanan bir doktor (Reuters)
Teksas'ta kolesterol seviyelerini ölçmek için bir cihaz kullanan bir doktor (Reuters)
TT

Kolesterolü doğal olarak düşüren 5 etkili besin

Teksas'ta kolesterol seviyelerini ölçmek için bir cihaz kullanan bir doktor (Reuters)
Teksas'ta kolesterol seviyelerini ölçmek için bir cihaz kullanan bir doktor (Reuters)

Beslenmedeki doymuş yağ, şeker ve fast food tüketiminin fazla olması kolesterol düzeylerinin yükselmesine neden olabilir. Ancak sağlıklı ve dengeli bir beslenme, kolesterol düzeylerini düşürmeye yardımcı olabilir.

Şarku’l Avsat’ın ‘Healthline’ adlı sağlık haberleri sitesinden aktardığına göre bazı gıdalar kolesterol seviyelerini düşürmeye yardımcı olabiliyor.

İşte bu besinler:

Baklagiller

Mercimek, fasulye ve bezelye gibi baklagiller, kolesterolün kan dolaşımına emilimini azaltan çözünür lifin en iyi kaynakları arasında yer alır.

Bu yüzden baklagillerin düzenli tüketimi kan dolaşımındaki kolesterol düzeylerini düşürür ve kalp hastalıklarına karşı koruma sağlar.

Avokado

Tekli doymamış yağlar ve lif açısından zengin bir kaynak olan avokado, kötü kolesterolü (LDL) düşürmeye ve iyi kolesterolü (HDL) yükseltmeye yardımcı olur.

Araştırmacılar 2015 yılında 45 obez yetişkin üzerinde yapılan bir çalışmada, avokadonun LDL seviyelerini değiştirme üzerindeki etkisini ölçtüler ve günde bir avokado yiyen katılımcıların, yemeyenlere göre LDL kolesterol seviyelerinin daha düşük olduğunu gözlemlediler.

fgthy
Yüksek kolesterol kalp hastalığı riskini artırabilir (AFP)

Benzer şekilde, 2016 yılında yapılan on çalışma üzerinde yapılan değerlendirmede, avokado yemenin LDL ve trigliserit düzeylerinin düşmesiyle ilişkili olduğu görüldü.

Yağlı balıklar

Somon ve uskumru gibi yağlı balıklar, trigliserit ve LDL seviyelerini düşürmeye yardımcı olan omega-3 yağ asitleri içerir ve kalp sağlığı üzerinde faydalı etkileri vardır.

Doktorlar, bu balıkların haftada en az iki kez tüketilmesini öneriyor.

Yulaf

Yulaf, beta-glukan adı verilen bir tür çözünür lif içerir. Bu lif, bağırsakta jel benzeri bir madde oluşturarak kolesterolün vücut tarafından emilmesini önlemeye yardımcı olur.

Kabuklu yemişler

Kabuklu yemişler, özellikle badem ve ceviz, doymamış yağlar, lif ve diğer besinler açısından zengindir ve bu gıdalar sağlıklı kolesterol seviyelerinin korunmasına yardımcı olur.

2023 yılında yapılan bir araştırma, kuruyemişlerin kolesterol ve trigliserit düzeylerini düşürmeye yardımcı olduğunu ortaya koydu. 2016 yılında yapılan başka bir araştırma ise, günlük bir porsiyon kuruyemiş tüketmenin kardiyovasküler hastalık riskini yüzde 30 oranında azalttığını gösterdi.

Kabuklu yemişler, yediğinizde sizi tok hissettirir ve genellikle doymuş yağ oranı yüksek olan çikolata, kek ve bisküvi gibi atıştırmalıkların lezzetli ve pratik bir alternatifidir.


Aspirinin tahtı sallantıda: Daha etkilisi bulundu

Stent yerleştirilmiş hastalardan akut koroner sendrom tanısı almışlara farklı gruplar incelendi (Pixabay)
Stent yerleştirilmiş hastalardan akut koroner sendrom tanısı almışlara farklı gruplar incelendi (Pixabay)
TT

Aspirinin tahtı sallantıda: Daha etkilisi bulundu

Stent yerleştirilmiş hastalardan akut koroner sendrom tanısı almışlara farklı gruplar incelendi (Pixabay)
Stent yerleştirilmiş hastalardan akut koroner sendrom tanısı almışlara farklı gruplar incelendi (Pixabay)

Kanı sulandırıcı etkisi nedeniyle onlarca yıldır düşük dozlarda tüketilmesi tavsiye edilen asprinin tahtı sallantıda.

Yaygın kullanılan bir başka ilacın kalp krizi ve felce karşı aspirinden daha etkili olduğu tespit edildi. Klopidogrel adlı bu ilaç, ek bir risk de taşımıyor.

Araştırmanın sonuçları hem hakemli tıp dergisi Lancet'te yayımlanan makalede hem de Madrid'de düzenlenen Avrupa Kardiyoloji Derneği kongresinde açıklandı.  

ABD, Avustralya, Birleşik Krallık, İsviçre ve Japonya gibi farklı ülkelerden bilim insanları, klopidogrelin asprinden "üstün" olduğu sonucuna vardıklarını ve daha geniş çapta kullanılması gerektiğini bildirdi. 

Guardian, bu keşfin dünyadaki sağlık yönergelerinin değişmesine neden olabileceğini belirtti.

Yeni bulgulara göre, klopidogrel kullananların beyne ve kalbe giden damarlarla ilgili büyük bir sorun yaşama riski yüzde 14 daha az.

29 bine yakın koroner arter hastasının yer aldığı 7 farklı deneyin verilerinin kullanıldığı kapsamlı analiz, bu ilacın ciddi kanama riskini artırmadığını da ortaya koydu. 

Dünya çapında 300 milyonu aşkın kişinin muzdarip olduğu koroner arter hastalığı, en yaygın kalp rahatsızlığı konumunda. 

Bu hastalık, kalp kasını besleyen koroner damarlarda kolesterol birikintileri ya da plakların yol açtığı daralma ve tıkanmadan kaynaklanıyor. 

Koroner arter daraldığında ya da tıkandığında bu damarlar kalbe yeterli kan, oksijen ve besin sağlayamıyor ve bunun sonucunda kan akımı azalıyor ya da tamamen kesiliyor.

Independent Türkçe, Guardian, Newsweek