Küresel uyuşturucu ağları, Avrupa'yı fethetmek için Afrika'daki nüfuzlarını sağlamlaştırıyor

Balkanlar, Latin Amerika'dan Kara Kıta üzerinden kokain kaçakçılığında faaliyet gösteren en önemli gruplar arasında yer alıyor

Uyuşturucu kaçakçılığı ağları, Batı Afrika'daki zorlu güvenlik koşullarından faydalanıyor (AFP)
Uyuşturucu kaçakçılığı ağları, Batı Afrika'daki zorlu güvenlik koşullarından faydalanıyor (AFP)
TT

Küresel uyuşturucu ağları, Avrupa'yı fethetmek için Afrika'daki nüfuzlarını sağlamlaştırıyor

Uyuşturucu kaçakçılığı ağları, Batı Afrika'daki zorlu güvenlik koşullarından faydalanıyor (AFP)
Uyuşturucu kaçakçılığı ağları, Batı Afrika'daki zorlu güvenlik koşullarından faydalanıyor (AFP)

Sagir el-Haydari

Uluslararası Organize Suçlara Karşı Küresel Girişim (GITO) tarafından yakın zamanda yayınlanan bir rapor, başta Balkan ağları olmak üzere, Afrika'daki uluslararası uyuşturucu ağlarının artan faaliyetleri konusunda alarm zilini çaldı.

Balkan ağları, Avrupa'nın kalbine doğru kokain kaçakçılığında faaliyet gösteren en önemli gruplar arasında yer alıyor. Bu grup, odak noktasını Batı Afrika'ya kaydırdı ve bu durum, bölgenin Latin Amerika'dan Avrupa'ya uyuşturucu kaçakçılığı için stratejik bir koridor olarak önemini yansıtıyor.

GITO'ya göre, “bu ağların Batı Afrika'ya kayması, Avrupa'da uyuşturucuya olan talebin artması ve yetkililerin Latin Amerika'dan yaşlı kıtaya uzanan geleneksel koridorlar üzerindeki kontrolünün sıkılaşmasıyla birlikte gerçekleşti.”

Yüzde 30

Suç şebekeleri, Senegal, Sierra Leone, Gine-Bissau, Cape Verde ve Gambiya gibi ülkelerdeki faaliyetlerini genişletmek için Batı Afrika'daki limanların genişlemesinden yararlanmaya çalışıyor.

Raporda, “Balkan ağları küresel sahnede önemli bir konuma ulaştı ve yaşlı kıtadaki kokain ticaretinde yer alan en önemli ağlar arasında sayılıyor” ifadesi yer aldı. Tedarik zincirlerindeki varlıklarını güçlendirmek için Hollandalı suç örgütleri ve “PCC” olarak bilinen Brezilyalı “Birinci Başkent Komutanlığı” örgütüyle kurdukları ittifaklardan yararlandıkları belirtildi.

Afrika meseleleri konusunda uzman siyasi araştırmacı Sultan Alban, “Avrupa'da kokaine olan talebin artması, Latin Amerika'dan yaşlı kıtaya uzanan klasik kaçakçılık rotaları üzerindeki kontrollerin sıkılaştırılmasına yol açan temel faktörlerden biri. Bu durum, Balkan ağlarını, yeni rotalar aramaya itti ve Batı Afrika öne çıktı. Bölge, yeni limanlara ve bu maddeleri taşımak için uygun imkânlara sahip, ancak zayıf denetim mekanizmalarından ve güvenlik icraatlarında eksikliklerden muzdarip, bu da onu uluslararası suç örgütlerinin yerleşmesi için uygun bir ortam haline getiriyor” dedi.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı röportajda Alban, “Bu suç ağlarının başarısı, Avrupa'dan Afrika'ya, Asya'ya ve hatta Primero Comundo gibi organize suç örgütlerini de içeren Brezilya'ya uzanan kıtalararası ittifakların güçlenmesiyle bağlantılı. Bu, onların uluslararası kokain kaçakçılığı zincirlerini kontrol etmelerine olanak tanıyor ve bu maddelerin Batı Afrika'dan Avrupa'ya limanlar aracılığıyla dağıtımını kolaylaştırıyor” şeklinde konuştu.

cdfgthyu
Batı Afrika ülkeleri kaçakçılık ağları ile mücadelede zorluklarla karşı karşıya (AFP)

Alban sözlerini şöyle sürdürdü: “Batı Afrika ülkeleri uyuşturucu kaçakçılığı ağlarıyla mücadelede yapısal zorluklarla karşı karşıya. Güvenlik zaafiyeti, ulusal ve uluslararası otoriteler arasındaki zayıf koordinasyon ve sınırlı teknik kabiliyetler, hatta zayıf askeri lojistik, mücadeleyi engelliyor ve bu ülkelerin sınırlarını kontrol etme kabiliyetlerini kısıtlıyor” dedi. Ardından ekledi, “Güvenlik ekipmanları eksikliği ve diğer sorunlar var. Ancak son zamanlarda Avrupa hükümetleri ile bazı özel uluslararası programların desteği sayesinde güvenlik icraatlarının artırılması gibi, bu durumun iyileştiğine dair işaretler de bulunuyor.”

Alban, suç ağlarının artan faaliyetlerinin Sahra bölgesinde şiddetin, istikrarsızlığın ve yerel terörizmin finansmanının artmasına yol açtığına dikkat çekti. Alban, “Bazı tahminlere göre kaçak kokainin yüzde 30'unun Batı Afrika'dan geçtiğini ve bu oranın artacağını” belirtti.

İdeal bir bölge

Bu uyarılar, Batı Afrika'nın “JNIM” yani Cemaat Nusrat ul-İslam vel Müslimin (İslam ve Müslümanlar İçin Destek Cemaati) gibi silahlı ve radikal örgütlerin artan faaliyetleriyle karmaşık bir güvenlik durumu yaşadığı bir dönemde yapılıyor. Bu örgüt, son zamanlarda saldırılarını yoğunlaştırmayı büyük ölçüde başardı ve Mali ile Burkina Faso rejimlerini daha da kötüsüyle tehdit ediyor.

İngiliz hükümetinin kısmi desteğiyle hazırlanan GITO raporu, “uyuşturucu kaçakçılığı rotalarının genişlemesini engellemek için kolluk kuvvetleri, liman yetkilileri ve diğer paydaşlar arasında kıtalararası iş birliğinin güçlendirilmesi” çağrısında bulundu.

Le Diplomat dergisinin genel yayın yönetmeni, tarihçi ve jeopolitik bilimci Roland Lombardi, Batı Afrika'yı sınır ötesi suç ağları için “ideal bir gri bölge” olarak nitelendirdi. Lombardi, “Bu ağlar, Batı Afrika'yı Avrupa yönünde büyük bir kaçakçılık bölgesi haline getirmek için çeşitli faktörlerden yararlanıyor. Bunlardan en önemlisi, yeterli hükümet kontrolüne tabi olmayan Gine Körfezi gibi stratejik limanlar ve kırılgan kurumları ve yaygın yolsuzluk nedeniyle devletlerin zayıflığı. Gine-Bissau bunun en iyi örneği ve milenyumun başından beri Afrika'nın uyuşturucu devleti olarak tanımlanıyor” diye açıkladı.

Lombardi, “diğer faktörler arasında suç ortaklıkları da yer alıyor. Zira Balkan ağları, Latin Amerikalı muadilleriyle ve Batı Afrika'daki siyasi ve askeri örgütler, hatta bazen aşırılık yanlıları gibi yerel aktörler ile pragmatik ittifaklar kurmada usta. Avrupa'daki artan talepten bahsetmiyoruz bile. Zira Avrupa artık kokain için en kazançlı pazar konumunda ve Amerika Birleşik Devletleri'ni geride bıraktı” diye vurguladı.

Endişe verici sonuçlar

Lombardi, “Bu faaliyetin, uyuşturucu parasının yolsuzluğu körüklemesi ve yerel elitlerin suç ekonomisine bağımlılığını artırması nedeniyle Batı Afrika'daki devletlerin zayıflaması da dahil olmak üzere endişe verici sonuçları olacağı” konusunda uyardı. Şunu da ekledi: “Dahası, bu faaliyet organize suç-terörizm yakınlaşmasına yol açacaktır. Sahel'in bazı bölgelerinde uyuşturucu ticareti, Mağrip el-Kaidesi ve Büyük Sahra'daki İslam Devleti gibi silahlı ve cihatçı örgütlere bir finansman kaynağı sunarak direnme güçlerini pekiştirmektedir.”

yu
Afrika limanları, Avrupa'ya yönelen uyuşturucu kaçakçılığı ağları için bir sığınak (AFP)

Bu durum, Avrupa'ya yönelik tehdidi daha da artıracaktır. Yaşlı kıtadaki kötüleşen kokain krizine ek olarak, bu durum mafyaların Rotterdam, Anvers, Marsilya, Valensiya ve diğerleri gibi Avrupa limanlarına sızmasını da artırıyor ve suç ve yolsuzluk açısından istikrarsızlaştırıcı etkiler yaratıyor” diye vurguladı.

Net bir plan yok

Bu, Batı Afrika'daki uyuşturucu kaçakçılığı ağlarının artan faaliyetlerine dair ilk uyarı değil. Geçen yıl Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi tarafından yayınlanan bir raporda, Burkina Faso, Mali, Nijer, Çad ve Moritanya'yı içeren Afrika'nın Sahel bölgesinin bu zehirli maddelerin kaçakçılarının kalesi haline geldiği uyarısı yer alıyordu.

Afrika meseleleri konusunda uzman siyasi araştırmacı Muhammed Turşin, “Afrika'daki suç ağlarının faaliyetleri, kırılgan güvenlik ve meydan okumalar ile boğuşan ülkelerin içinde bulunduğu durumlardan yararlanma girişiminin bir sonucu” dedi. “Afrika'nın bu suç örgütleri için sürekli bir sığınak haline geldiğine inanıyorum çünkü rejimler istikrarsız, askeri darbeler ve terör örgütlerinin yoğun faaliyetleriyle boğuşuyor” diye ekledi.

Turşin. “Bölgedeki rejimler, silahlı örgütlerle çatışmalar ve mücadeleler ile meşgul oldukları için bu faaliyetlerle başa çıkamıyorlar. Bu, suç örgütlerinin kaçakçılık faaliyetlerinde radikal ve silahlı örgütlerle bile ittifak kurarak istismar etmeye çalıştığı bir kusur” diye konuştu.

Turşin, “Bölge ülkelerinin şu anda bu problemi ele almak için net bir planları yok ve uyuşturucu kaçakçılığı ağlarının bu faaliyeti şüphesiz yeni güvenlik sorunlarına yol açacaktır” diye ekledi.



Ukraynalı askerler, Rus işgali altındaki hastaneden üç yıl sonra kurtarıldı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Ukraynalı askerler, Rus işgali altındaki hastaneden üç yıl sonra kurtarıldı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Ukrayna Deniz Kuvvetleri Komutanı, Rusya topraklarının derinliklerindeki bir hastanede üç yıl boyunca saklanan 4 Ukraynalı askerin kurtarıldığını açıkladı.

Komutan Oleksiy Neyijpapa, Facebook'ta yaptığı açıklamada, askerlerin 2022'deki bir çatışmada yaralandığını, Ukrayna'nın Rusya işgali altındaki topraklarında bulunan bir hastanede kaldığını ve burada "vicdanlı doktorların" onları Rus gizli servis ajanlarından korumaya yardımcı olduğunu söyledi.

Bir deniz piyadesi, üç Ulusal Muhafız ve askerlerin saklanmasına yardım eden bir sağlık çalışanı tahliye edildi.

Neyijpapa, kurtarma operasyonunu duyuran ve operasyonun nasıl gerçekleştirildiğine dair ayrıntılar veren bir gönderide "Bizim çocuklar hiç şansları yokmuş gibi görünürken hayatta kaldı" dedi.

dfgthy
Askerlerin saklanmasına yardımcı olan bir sağlık çalışanı da tahliye edildi (Ukrayna Deniz Kuvvetleri Komutanı)

Tahliye çalışmaları, kısa süre önce Moskova-Kiev esir takasında verilen bir deniz piyadesinin, ikizinin 2022'de Ukrayna'nın doğusundaki çatışmalar sırasında ağır yaralandığını söylemesinin ardından başladı.

Neyijpapa, "Bu bilgiyi edindikten sonra özel tahliye tedbirlerine başlama kararı aldım" dedi.

Daha sonra bu askerin ikiz kardeşiyle birlikte, üç yıldan uzun süredir orada kalmaya zorlanan üç Ukrayna Ulusal Muhafız askerinin de bu hastanede olduğu ortaya çıktı.

Güvenlik gerekçesiyle hastanenin yerini ya da askerlerin kimliğini açıklamadı.

Birkaç aşamaya bölünen operasyon, donanmanın Angels (Melekler) adlı özel kuvvetler birimi tarafından gerçekleştirildi. Neyijpapa bu birimin kuruluşundan bu yana 88 kişiyi Rus topraklarından kurtardığını söylüyor.

rtgyu
Cumhurbaşkanlığı Askeri Personel ve Aile Üyelerinin Haklarının Korunmasından Sorumlu Komiseri Olga Reshetylova, kısa bir süre önce takas edilen bir deniz piyadesinin ikiz kardeşinin 2022'de Ukrayna'nın doğusundaki çatışmalarda yaralandığını öğrendi (Ukrayna Deniz Kuvvetleri Komutanı)

Komutan "Bu bir inanç hikayesi" diye ekledi. 

Bizim çocuklar hiç şansları yokmuş gibi görünürken hayatta kaldı. Bu, düşman topraklarının kalbinden bile asker çıkarabilen Angels'ın gücüyle ilgili. Ve bizden olanı asla terk etmediğimizi bir kez daha kanıtladılar.

Duygusal bir videoda, bir askerin 4 yıldır görmediğini söylediği, kurtarılan kardeşini beklediği an görülüyor.

Videoda "Onu çok özledim. Şimdi onunla buluşacağım. Böyle bir şeyi atlatmak kolay değil" diyor.

"Askerlerimiz şu anda güvende ve nihayet yakınlarının yanındalar" diyen Neyijpapa, birimin "şimdiden 88 kişiyi kurtardığını ve Ukraynalı askerler için hiçbir şeyin imkansız olmadığını bir kez daha kanıtladığını" sözlerine ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski temmuzda yaptığı açıklamada, Kiev'in 2022'den bu yana 6 bin 400'den fazla Ukraynalının Rus esaretinden kurtulmasını sağladığını söylemişti. Bu askerlerin 5 bin 857'si Rusya ve Ukrayna arasında gerçekleşen bir dizi esir takası sırasında serbest bırakıldı. Bu takasların çoğu, Moskova ve Kiev heyetlerinin bu yıl mayısta yeniden yüz yüze görüşmelere başlamasının ardından gerçekleşti.

Independent Türkçe


Katar, ABD’nin Doha’daki İsrail saldırısından önce Katar’ı bilgilendirdiği yönündeki Beyaz Saray açıklamalarını yalanladı

Salı günü Doha'da Hamas liderlerini hedef alan İsrail saldırısında hasar gören bir bina (Reuters)
Salı günü Doha'da Hamas liderlerini hedef alan İsrail saldırısında hasar gören bir bina (Reuters)
TT

Katar, ABD’nin Doha’daki İsrail saldırısından önce Katar’ı bilgilendirdiği yönündeki Beyaz Saray açıklamalarını yalanladı

Salı günü Doha'da Hamas liderlerini hedef alan İsrail saldırısında hasar gören bir bina (Reuters)
Salı günü Doha'da Hamas liderlerini hedef alan İsrail saldırısında hasar gören bir bina (Reuters)

Beyaz Saray Salı günü, Başkan Donald Trump'ın Özel Temsilcisi Steve Witkow'un Katar Dışişleri Bakanlığı'nın yalanladığı Doha'ya yönelik İsrail saldırısı hakkında Katar'ı önceden bilgilendirdiğini açıkladı.

Beyaz Saray sözcüsü Caroline Levitt gazetecilere, “Başkan Trump, Özel Temsilci Steve Whitford'a Katar'a yaklaşan saldırı hakkında bilgi vermesini talimat verdi ve o da bunu yaptı” dedi.

Levitt, ABD ordusunun İsrail saldırısından önce Trump yönetiminin diğer taraflarını da bilgilendirdiğini, ancak İsrail'in önceden orduyu bilgilendirip bilgilendirmediğine dair açıklama yapmayı reddetti.

Katar Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Macid Al-Ensari, Twitter hesabından “Katar'ın saldırıdan önceden haberdar edildiğine dair dolaşan iddialar tamamen asılsızdır” dedi. Ensari, ABD'li yetkilinin telefonunun, saldırıdan kaynaklanan patlamaların hala duyulduğu sırada geldiğini açıkladı.

Beyaz Saray sözcüsü, ABD başkanının saldırıdan sonra İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Katar Emiri ile görüştüğünü ve Katar Emiri'ne “böyle bir olayın kendi topraklarında tekrarlanmayacağına” dair güvence verdiğini söyledi.

Beyaz Saray, Trump'ın İsrail'in Katar'daki Hamas hedeflerine yönelik saldırısının üzücü olduğunu ve bölgedeki barışı teşvik etmediğini düşündüğünü ifade ettiğini söyledi.


Saldırılar Netanyahu'yu hazırlıksız yakalarken Hamas, “Trump'ın mayınlarından” çekiniyor

Dün Kudüs'teki bir otobüs durağında meydana gelen saldırının olay yerinde polis memurları ve kurtarma ekipleri. Netanyahu olay yerini inceledi (AP)
Dün Kudüs'teki bir otobüs durağında meydana gelen saldırının olay yerinde polis memurları ve kurtarma ekipleri. Netanyahu olay yerini inceledi (AP)
TT

Saldırılar Netanyahu'yu hazırlıksız yakalarken Hamas, “Trump'ın mayınlarından” çekiniyor

Dün Kudüs'teki bir otobüs durağında meydana gelen saldırının olay yerinde polis memurları ve kurtarma ekipleri. Netanyahu olay yerini inceledi (AP)
Dün Kudüs'teki bir otobüs durağında meydana gelen saldırının olay yerinde polis memurları ve kurtarma ekipleri. Netanyahu olay yerini inceledi (AP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu dün iki büyük saldırıya maruz kaldı. İlki Kudüs'te yedi İsraillinin öldürüldüğü silahlı bir saldırıydı, ikincisi ise İsrail ordusunun Gazze'nin kuzeyinde Hamas'ın düzenlediği saldırıda dört askerinin öldürüldüğünü açıklamasıydı.

Netanyahu ve hükümet yetkilileri hiç vakit kaybetmeden, büyük bir güvenlik ihlali olarak değerlendirilen saldırının gerçekleştiği, hükümetin merkezinin bulunduğu Kudüs'e gittiler. Silahlı iki kişi, Kudüs yakınlarındaki Ramot Yerleşimi Kavşağı’nda bir yolcu otobüsüne ateş açtı. Polis tarafından yapılan açıklamada saldırganların etkisiz hale getirildikleri bildirildi. Netanyahu, “Şunu açıkça belirtmek isterim ki, bu olaylar terörle mücadele kararlılığımızı daha da güçlendiriyor” diyerek savaşlarına devam edeceğinin sinyalini verdi.

Hamas ve İslami Cihad hareketleri, saldırıyı üstlenmedi, ancak övdü. Dün akşam itibariyle, soruşturmalar faillerin bağlantılarını ortaya çıkarmadı. Filistin Yönetimi’nden yapılan açıklamada “Filistinli ve İsrailli sivillere yönelik her türlü saldırı’ kınandı. Açıklamada, ‘kaynağı ne olursa olsun, her türlü şiddet ve terörizmi reddetme’ çağrısı yapıldı.

Öte yandan Hamas kaynakları, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin Gazze'deki savaşı sona erdirmek için kendilerine sunduğu fikirlerin ‘ortadan kaldırılması gereken birçok mayınlı madde’ içerdiğini belirtti. Aynı kaynaklar, kendilerine sunulanları sert bir tutum sergilemeden ele almaya açık olduklarını vurguladı.

Diğer taraftan İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, “Bugün Gazze semalarına güçlü bir kasırga vuracak” diyerek tehdit etti.