Hizbullah Suudi Arabistan'ın kapısını çalıyor

Naim Kasım, Hizbullah’ın silahlarının Lübnan veya Suudi Arabistan'a yönelik olmadığını söyledi

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım (AP)
Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım (AP)
TT

Hizbullah Suudi Arabistan'ın kapısını çalıyor

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım (AP)
Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım (AP)

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım dün yaptığı şaşırtıcı açıklamada, Suudi Arabistan'ı Hizbullah’la yeni bir sayfa açmaya çağırdı. Bu hareket, Hizbullah’ın Riyad'a yönelik söyleminde niteliksel bir değişim olarak nitelendirildi. Bölgenin ‘tehlikeli bir dönüm noktası’ ile karşı karşıya olduğuna ve Hizbullah’ın silahlarının Lübnan, Suudi Arabistan veya başka herhangi bir ülkeye değil, İsrail'e yönelik olduğuna atıfta bulunan bu çağrı, hem Lübnan iç sahnesine yansıması hem de Hizbullah’ın bölgesel denklemdeki konumu açısından birden fazla anlam taşıyor. Uzun bir gerginlik ve düşmanlık döneminin ardından, bu sinyalin gerçekten Hizbullah’tan mı yoksa perde arkasındaki İran'dan mı geldiği, yoksa hassas bir bölgesel dönemde sadece geçici bir siyasi mesaj mı olduğu sorusu ortaya çıkıyor.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı röportajda, Ortadoğu uzmanı Riyad Kahveci, Lübnan'daki bazı kişilerin Naim Kasım'ın açıklamalarını, özellikle de bu açıklamaların İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Laricani ile Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman arasındaki görüşmenin ardından gelmesi göz önüne alındığında, Hizbullah'ın tutumunda önemli ve şaşırtıcı bir değişiklik olarak gördüklerini söyledi.

Kahveci, “Kasım'ın açıklaması başarılı olmadı. Öncelikle Suudi Arabistan siyasi bir örgüt değil, bugün bölgedeki en büyük ve en güçlü ülke olarak kabul edilen bir devlettir. Ayrıca, Kasım’ın açıklaması Riyad'ın kabul etmeyeceği belirli koşullar bağlamında yapılmış gibi sunuldu. Öte yandan Suudi Arabistan, Lübnan'daki örgütlere değil, Lübnan devletine hitap ediyor ve tutumu açık. Suudi Arabistan, savaş ve barış konularında tek karar verici ve silahların tek sahibi olarak Lübnan devletini destekliyor. Bu nedenle Hizbullah, Suudi Arabistan ile ilişkilerini normalleştirmek istiyorsa, Lübnan hükümetinin silahlarını teslim etme ve herhangi bir ittifaka dahil olmayan veya herhangi bir bölgesel gündeme bağlı olmayan bir Lübnan siyasi partisine dönüşme kararlarını uygulamalı” ifadelerini kullandı.

Kahveci sözlerini şöyle noktaladı: “Eylemlerini ve tutumunu düzeltmesi gereken Suudi Arabistan değil, Hizbullah. Doğru yöne giden yol, silahlarını teslim etmek ve Lübnan'daki devlet projesine katılmakla başlar.”



İsrail basını: Muhalefet kanadından dört partinin liderleri seçimlere hazırlık için bir cephe oluşturma konusunda anlaştı

İsrail muhalefet partisi Yeş Atid'in lideri Yair Lapid (DPA)
İsrail muhalefet partisi Yeş Atid'in lideri Yair Lapid (DPA)
TT

İsrail basını: Muhalefet kanadından dört partinin liderleri seçimlere hazırlık için bir cephe oluşturma konusunda anlaştı

İsrail muhalefet partisi Yeş Atid'in lideri Yair Lapid (DPA)
İsrail muhalefet partisi Yeş Atid'in lideri Yair Lapid (DPA)

İsrail gazetesi Haaretz dün, İsrail muhalefetinden dört partinin liderlerinin önümüzdeki dönemde yapılacak olası seçimlere hazırlık amacıyla birleşik cephe oluşturma konusunda anlaşmaya vardıklarını bildirdi.

Gazete, cephenin görevinin bir sonraki hükümetin temel ilkelerini belirlemek, bir anayasa taslağı hazırlamak ve İsrail'in ‘Yahudi, demokratik ve Siyonist devlet’ kimliğini korumak olacağını yazdı.

Ön saflarda muhalefet partisi Yeş Atid'in lideri Yair Lapid, Yisrael Beiteinu Partisi’nin lideri Avigdor Lieberman, Yachad Partisi’nin lideri Gadi Eizenkot ve Demokratik Parti'nin lideri Yair Golan yer aldı.

İsrial gazetesi Haaretz, dört liderin son haftalarda birkaç tur görüşme yaptığını ve bir sonraki toplantıyı ekim ayı başlarında yapma konusunda anlaştıklarını belirtti.

Haaretz, Naftali Bennett ve Benny Gantz'ın yaklaşan toplantılara katılmalarının beklendiğini yazdı.


Taliban: Bagram Hava Üssü'nün ABD kontrolüne geri verilmesi konusunda anlaşmaya varılması ‘imkânsız’

ABD birliklerinin çekilme sürecinin son gününde Bagram Hava Üssü'nün dışındaki bir kontrol noktasında duran Afgan askerleri... 2 Temmuz 2021 (Reuters)
ABD birliklerinin çekilme sürecinin son gününde Bagram Hava Üssü'nün dışındaki bir kontrol noktasında duran Afgan askerleri... 2 Temmuz 2021 (Reuters)
TT

Taliban: Bagram Hava Üssü'nün ABD kontrolüne geri verilmesi konusunda anlaşmaya varılması ‘imkânsız’

ABD birliklerinin çekilme sürecinin son gününde Bagram Hava Üssü'nün dışındaki bir kontrol noktasında duran Afgan askerleri... 2 Temmuz 2021 (Reuters)
ABD birliklerinin çekilme sürecinin son gününde Bagram Hava Üssü'nün dışındaki bir kontrol noktasında duran Afgan askerleri... 2 Temmuz 2021 (Reuters)

Afganistan’daki Taliban hükümetinden bir yetkili, ABD Başkanı Donald Trump'ın Bagram Hava Üssü'nün ABD'ye iade edilmemesi halinde ülkeye belirsiz yaptırımlar uygulayacağı tehdidinde bulunmasının ardından, bugün Bagram Hava Üssü konusunda bir anlaşmaya varmanın ‘imkânsız’ olduğunu bildirdi.

Yerel basında yer alan açıklamalara göre, Taliban hükümetinin Genelkurmay Başkanı Fasihuddin Fitrat, “Son zamanlarda, bazıları Bagram Hava Üssü'nü geri almak için Afganistan ile müzakerelere başladıklarını söylediler” dedi.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Fitrat, “Afganistan topraklarının bir santimetrekaresi üzerinde bile anlaşma yapılması imkânsız. Buna ihtiyacımız yok” ifadelerini kullandı.

ABD Başkanı Donald Trump dün, Taliban'ın Bagram Hava Üssü'nü ABD'ye iade etmemesi halinde Afganistan'a belirsiz yaptırımlar uygulayacağı tehdidinde bulundu.

Trump, Truth Social platformunda şunları yazdı: “Afganistan, Bagram Hava Üssü'nü onu inşa edenlere, yani ABD'ye iade etmezse kötü şeyler olacak.”

Bu belirsiz tehdit, Trump'ın Birleşik Krallık’a yaptığı resmi ziyaret sırasında ABD'nin üssün kontrolünü geri alması fikrini ortaya atmasından birkaç gün sonra geldi.

Afganistan'ın en büyük hava üssü olan Bagram, 11 Eylül 2001 saldırılarının ardından Washington'un Taliban'a karşı savaşında önemli bir dayanak noktasıydı.

ABD ve NATO güçleri, Temmuz 2021'de kaotik bir şekilde Bagram'dan çekildi ve Taliban, Afganistan'ın büyük bir bölümünü kontrol altına aldıktan sonra tüm ülke üzerinde hakimiyetini sıkılaştırdı.

Trump, iktidara döndüğünden beri üssün terk edilmesini eleştirdi ve ABD'nin Afganistan'dan çekilmesini yönetme şekli nedeniyle selefi Joe Biden'ı suçladı. Beyaz Saray muhabirleri dün geç saatlerde, ABD Başkanı’na Bagram Hava Üssü'nü geri almak için ABD askerleri göndermeyi düşünüp düşünmediğini sordu. Trump ise şu yanıtı verdi: “Bu konuyu şu an konuşmayacağız. Ancak Afganistan ile görüşüyoruz ve o üssü geri istiyoruz. Geri vermezlerse, ne yapacağımı göreceksiniz.”


Analiz haber: Rusya’nın Estonya semalarında uçan savaş uçakları, Putin'in ABD ve NATO'ya gönderdiği bir mesaj

ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Alaska'nın Anchorage kentinde bir araya geldi, 15 Ağustos 2025 (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Alaska'nın Anchorage kentinde bir araya geldi, 15 Ağustos 2025 (Reuters)
TT

Analiz haber: Rusya’nın Estonya semalarında uçan savaş uçakları, Putin'in ABD ve NATO'ya gönderdiği bir mesaj

ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Alaska'nın Anchorage kentinde bir araya geldi, 15 Ağustos 2025 (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Alaska'nın Anchorage kentinde bir araya geldi, 15 Ağustos 2025 (Reuters)

ABD’li analist Max Boot, Batılı uzmanların geçen hafta en az 19 Rus insansız hava aracının Polonya hava sahasına girmesinin kaza mı yoksa kasıtlı mı olduğu konusunda hâlâ tartıştıklarını söylüyor. Cuma günü geldiğinde, üç Rus MiG-31 savaş uçağının Estonya hava sahasına alışılmadık derecede uzun bir süre (12 dakika) girdiğini ve NATO savaş uçakları olan İtalyan F-35'lerin onları durdurmak için acilen havalandığını bildirdi.

Alman Haber Ajansı DPA’nın aktardığına göre Estonya Dışişleri Bakanı Maagus Tsahkna, yazılı olarak yaptığı açıklamada şunları söyledi:

"Rusya bu yıl Estonya hava sahasını dört kez ihlal etti, bu da başlı başına kabul edilemez bir durum. Ancak bugün üç savaş uçağının hava sahamızı ihlal ettiği bu olay, küstahlığıyla eşi benzeri görülmemiş bir olaydır.”

Ancak, Amerikan Dış İlişkiler Konseyi'nin Jane J. Kirkpatrick Ulusal Güvenlik Araştırmaları Vakfı'nın kıdemli üyesi, konsey tarafından yayınlanan bir raporda, Estonya olayının Polonya'ya yapılan saldırıdan sadece dokuz gün sonra meydana geldiğini (ve bir Rus İHA’sının Romanya üzerinde uçmasından sadece beş gün sonra), bu olayların sadece kazalar olmayabileceği, aksine Rusya'nın NATO'yu sindirmek için test ediyor olabileceği sonucunu pekiştirdi.

Ancak, Amerikan Dış İlişkiler Konseyi'nin (CFR) Jane J. Kirkpatrick Ulusal Güvenlik Araştırmaları Vakfı'nın kıdemli üyesi olan Boot, CFR tarafından yayınlanan bir raporda, Estonya olayının Polonya'ya yapılan saldırıdan sadece dokuz gün sonra meydana geldiğini (ve bir Rus insansız hava aracının Romanya üzerinde uçmasından sadece beş gün sonra) meydana geldiğini belirterek, bu olayların sadece kazalar olmayabileceği, aksine Rusya'nın NATO'yu sindirmek için test ediyor olabileceği sonucunu pekiştirdi.

Bu sonucu destekleyen kanıtlar bulunuyor. Boot'a göre 2023 ile 2024 yılları arasında Rusya'nın Avrupa'daki sabotaj operasyonları üç katından fazla arttı.

ABD gazetesi New York Times, geçtiğimiz hafta yetkililerin sadece geçtiğimiz yıl içinde Rusya ve diğer düşmanların Batı enerji sistemlerini bozduğunu, ulusal seçimlere müdahale ettiğini, kargo uçaklarına yangın çıkaran cihazlar yerleştirmeyi planladığını ve faillerin kimliklerini gizlemek için gizli saldırılarla sağlık hizmetleri ağlarına ve yasal kayıtlara sızdığını söylediğini aktardı.

Öte yandan Rusya’nın 28 Ağustos'ta Kiev'e düzenlediği ve 23 kişinin hayatını kaybettiği hava saldırısında Avrupa Birliği (AB) ve Bİrlişik Krallık’ın uluslararası eğitim ve kültürel fırsatlardan sorumlu en büyük organizasyonu British Council ofisleri de zarar gördü.

Bu saldırı, Avrupalı NATO liderleri arasında öfke ve endişe uyandırdı. Bu, bir veya iki münferit olay olabilir. Ancak Boot, “Tüm olaylar münferit miydi?” sorusunu sorup “Bu pek olası değil” diye ekledi.

Bu eylemler, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Avrupa'ya Ukrayna'ya verdiği desteği azaltması için bir mesaj gönderdiği şeklinde yorumlandı. Ancak Boot'a göre daha endişe verici başka bir olasılık daha var. O da Putin, Baltık cumhuriyetleri gibi üye ülkelere yönelik Rus saldırganlığına NATO'nun tepkisini test ediyor olabilir. Peki ABD liderliğindeki NATO üyesi diğer ülkeler onlara yardım edecek mi, etmeyecek mi?

Eğer Putin bunu öğrenmeye çalışıyorsa, aldığı ılık tepki endişe verici. NATO liderleri, cephe hattındaki ülkelerin hava sahasını savunmak için Eastern Guardian adlı yeni bir girişim başlattıklarını duyurdu. Danimarka buna iki F-16 ve bir fırkateyn, Fransa üç Rafale savaş uçağı ve Almanya dört Eurofighter Typhoon model avcı uçağı ile katkıda bulunuyor ve daha fazla katkı yapılması bekleniyor.

Ancak, ABD’nin tepkisi hayal kırıcıydı ve aslında hiç tepki vermedi. Başkan Donald Trump, Polonya hükümeti bunun kasıtlı bir provokasyon olduğunu ısrarla belirtmesine rağmen, Rusya’nın insansız hava araçlarının (İHA) Polonya'ya girmesinin kazara olabileceğini defalarca öne sürdü.

Trump, Rusya'nın eylemlerini kınamak yerine sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda “Rusya'yı Polonya hava sahasını insansız hava araçlarıyla ihlal etmeye iten nedir? Bu, sert bir uyarıdan çok bir komedyenin giriş konuşmasına benziyor” diye yazdı.

Fox News geçtiğimiz perşembe günü Trump'a insansız hava araçları (İHA) hakkında tekrar soru sorduğunda, Trump, Polonya'ya girişlerinin kazara olmuş olabileceğini yineledi, ancak “Yine de o kadar yaklaşmamaları gerekirdi” diye eklemeyi ihmal etmedi.

Trump, Birleşik Krallık ziyareti sırasında İngiltere Başbakanı Keir Starmer ile düzenlediği ortak basın toplantısında, Putin'in barışa ulaşma çabalarına iş birliği yapmamasından duyduğu hayal kırıklığını dile getirdi. Putin’in kendisini hayal kırıklığına uğrattığını ifade eden ABD Başkanı, “Yani, çok sayıda insanı öldürüyor ve öldürdüğünden daha fazlasını kaybediyor. Ancak bu ABD’yi etkilemiyor” dedi. Trump, Putin'i saldırganlığı nedeniyle cezalandırma niyetinde olmadığını da sözlerine ekledi.

Trump, 13 Eylül'de Truth Social üzerinden yaptığı paylaşımda harekete geçmemek için yeni bir bahane sunarak “Tüm NATO ülkeleri aynı fikirde olup aynı şeyi yapmaya başladığında ve tüm NATO ülkeleri Rusya'dan petrol almayı bıraktığında, Rusya'ya önemli yaptırımlar uygulamaya hazırım” diye yazdı. Trump ayrıca Avrupalıların “Çin'e yüzde 50 ile yüzde 100 arasında gümrük vergisi’ uygulamalarını umduğunu da ekledi.

Avrupa'nın Rusya'dan enerji ithalatı 2022 yılından bu yana yüzde 89 oranında azaldı. Avrupa, planlanandan bir yıl önce, 2026 yılı sonuna kadar Rusya'dan sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ithalatını tamamen durdurmayı planlıyor. Macaristan ve Slovakya, Rusya'dan önemli miktarda petrol satın alan tek iki Avrupa ülkesi olmaya devam ediyor ve her iki ülke de Trump'ın popülist müttefikleri tarafından yönetiliyor.

Amaç, Putin'e saldırganlığını sona erdirmesi için baskı yapmaksa, ABD, Putin'e en yakın iki Avrupalı lider olan Macaristan Cumhurbaşkanı Viktor Orbán ve Slovakya Başbakanı Robert Fico'nun yaptırım kampanyasına katılmasını beklemeden yeni yaptırımlar uygulamalı.

Ancak Trump, Hindistan'a Rusya'dan petrol alımı nedeniyle yüzde 50 gümrük vergisi uygularken, göreve geldiğinden bu yana Moskova'ya herhangi bir ek yaptırım uygulamadı. Hatta Rusya'yı, diğer tüm ülkelere uyguladığı “karşılıklı” gümrük vergilerinden muaf tuttu.

Boot'a göre Putin'e Ukrayna'daki savaşı sürdürmenin ve saldırganlığını NATO üyesi komşu ülkelere yaymanın bedelini ödeyemeyeceği mesajını vermenin tek yolu olarak, Trump’ın Putin’e karşı sert bir tutum sergilemek istememesi nedeniyle, ABD Kongresi'nin onun onayını beklemeden harekete geçip Rusya’ya sert yaptırımlar uygulaması ve Ukrayna'ya ek askeri yardım sağlaması zamanı geldi.