Bu yıl 80’inci Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul toplantıları sırasında gerçekleşen Filistin Meselesine Çözüm Bulunması ve İki Devletli Çözümün Hayata Geçirilmesi Konulu Yüksek Düzeyli Uluslararası Konferans’ta, İsrail'e barış fırsatını değerlendirmesi, çözüme açık bir taahhütte bulunması, Filistinlilere yönelik şiddeti ve kışkırtmayı sona erdirmesi, işgal altındaki topraklarda yerleşim faaliyetlerini, arazi müsaderesini ve ilhakı durdurması ve yerleşimcilerin şiddetine son vermesi için çağrısı yapıldı.
Suudi Arabistan ve Fransa'nın öncülüğünde gerçekleşen konferansta, İsrail'den ayrıca E1 projesini geri çekmesi ve herhangi bir ilhak planından açıkça vazgeçmesi istenirken ‘her türlü ilhakın uluslararası toplum için kırmızı çizgi olduğunu, ciddi sonuçlar doğuracağını ve mevcut ve gelecekteki barış anlaşmalarına doğrudan bir tehdit oluşturduğu’ vurgulandı.
Konferans başkanlığı tarafından yapılan ortak açıklamada, Ortadoğu'da barış, güvenlik ve istikrar için tarihi ve belirleyici bir anda BM genel merkezinde bir araya gelen ülkelerin çabalarına övgüyle birlikte “Biz burada toplanırken, İsrail'in Gazze Şehri'ne yönelik kara harekatının tırmanmasıyla Gazze'deki insani trajedi daha da kötüye gidiyor ve siviller ile tutuklular bu devam eden savaşın haksız bedelini ödüyorlar” ifadeleri yer aldı.
Konferansın sonucunda New York Deklarasyonu'nun kabul edildiği ve bu deklarasyonun BM Genel Kurulu’nda 142 oyla olağanüstü bir destek gördüğü belirtilen açıklamada, uluslararası toplumun iki devletli çözüme olan sarsılmaz bağlılığı teyit edilirken, Filistinliler, İsrailliler ve bölgedeki tüm halklar için daha iyi bir gelecek yolunda geri dönüşü olmayan bir yol çizdiğini ve şiddet döngüsüne ve tekrarlanan savaşlara ilkesel ve gerçekçi bir alternatif sunduğunu belirtildi.
‘Uluslararası toplumun sözlerden eyleme geçme zamanının geldiği’ vurgulanan açıklamada, konferanstan çıkan 17 çalışma grubu başkanının ‘iki devletli çözümün hızlı bir şekilde uygulanması için bir yol haritası çizmek’ amacıyla yaptıkları önemli çabalara övgüde bulunuldu.
Suudi Arabistan ve Fransa, tüm ülkeleri pratik, somut ve geri dönüşü olmayan adımlarla New York Deklarasyonu'nun uygulanmasını hızlandırmaya çağırırken BM üyelerinin taahhütlerini ve aldıkları önlemleri memnuniyetle karşıladıklarını belirttiler.
Açıklamada Fransa ile birlikte Avustralya, Belçika, Kanada, Lüksemburg, Malta, Portekiz, İngiltere, Danimarka, Andorra, Monako ve San Marino'nun Filistin Devleti’ni tanıma kararının memnuniyetle karşılandığı belirtilirken henüz bu adımı atmamış ülkelere buna katılmaları çağrısı yapıldı.
Gazze'deki savaşı sona erdirmek ve tüm rehinelerin serbest bırakılmasını sağlamak bizim en önemli önceliklerimiz olmaya devam ediyor. Kalıcı bir ateşkes, tüm rehinelerin serbest bırakılması, esirlerin takası, Gazze'nin tüm bölgelerine insani yardımın engelsiz ulaştırılması ve İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'nden tamamen çekilmesi çağrısında bulundu.
Suudi Arabistan ve Fransa, Filistinliler ve İsrailliler için bir gelecek sağlamak amacıyla New York Deklarasyonu uyarınca Filistin Yönetimi'nin daveti ve BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) yetkisi temelinde geçici bir uluslararası istikrar misyonunun konuşlandırılmasını destekleme taahhütlerini teyit ettiler. Ayrıca, aralarında ABD Güvenlik Koordinatörü, Avrupa polisi ve Avrupa Birliği'nin (AB) Refah Sınır Kapısı’na yönelik misyonlarının da olduğu mevcut programlardan yararlanarak Filistinli polis ve güvenlik güçlerinin eğitimi ve donatılmasına desteklerini bir kez daha teyit ettiler.
Açıklamada, Gazze Şeridi ve Batı Şeria'nın Filistin Yönetimi çatısı altında birleştirilmesinin önemi vurgulanarak, Filistin Yönetimi tarafından açıklanan ‘tek devlet, tek hükümet, tek yasa ve tek ordu’ politikası memnuniyetle karşılandı ve bu politikanın uygulanmasına destek vermeye devam edileceği taahhüt edildi.
Açıklamada, Gazze’deki savaşı sona erdirmeye yönelik ve egemen bir Filistin devleti kurma hedefine uygun olarak, uluslararası destek ve katılımla, Hamas'ın Gazze Şeridi'ndeki yönetimine son verilmesi, silahsızlandırılması ve silahlarının Filistin Yönetimi'ne teslim edilmesi gerektiği yeniden vurgulandı.
Suudi Arabistan ve Fransa, konferansın ve Filistin Devleti'nin giderek artan tanınırlığının, İsrail ile barış ve güvenlik içinde yan yana yaşayan, bağımsız, demokratik ve ekonomik olarak yaşayabilir bir Filistin devleti kurmayı amaçladığını açıkladılar.
Riyad ve Paris, Mahmud Abbas'ın barışçıl bir çözüm için taahhüdü, şiddet ve terörizmi reddetmeye devam etmesi, Filistin devletinin silahlı bir devlet olmaya niyetli olmadığı yönündeki açıklaması ve tüm tarafların egemenliğine tam saygı göstererek tüm taraflara hizmet edecek güvenlik düzenlemeleri üzerinde çalışmaya hazır olduğu yönündeki açıklaması dahil olmak üzere duyurduğu tarihi taahhütlerini överken, ‘Filistin Yönetimi'nin yönetim yapısında daha fazla reform gerçekleştirme’ konusunda Abbas'a desteklerini teyit ettiler.
Açıklamada, Filistin Yönetimi'nin uygulamaya başladığı reformların memnuniyetle karşılandığı belirtildi. Bu reformlar arasında, yürürlüğe giren mahkum yardım sistemi ve AB’nin denetimi ve Suudi Arabistan'ın desteği altında okul müfredatının reformu da yer alıyor. Ayrıca, ateşkesin ardından bir yıl içinde demokratik ve şeffaf genel ve cumhurbaşkanlığı seçimleri düzenleme taahhüdü de memnuniyetle karşılandı. Bu seçimler, Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) tüzüğü ve ilkelerine bağlı Filistin güçleri arasında demokratik rekabete olanak tanıyacak.
Açıklamada ayrıca, Filistin Yönetimi'nin bütçesi için acil fon sağlamak amacıyla Filistin'i Destekleme Acil Durum Koalisyonu'nun kurulması memnuniyetle karşılandı. Tüm ülkeler ve uluslararası kuruluşlar bu çabaya katılmaya çağrıldı.
İsrail'in el koyduğu Filistin'in gümrük gelirlerini derhal serbest bırakması talebinin yinelendiği açıklamada, Paris Ekonomi Protokolü'nün revize edilmesi ve bu fonların transferi için yeni bir çerçeve oluşturulması konusunda kararlılığı teyit edildi.
Ayrıca, İsrail'in uluslararası hukuka uygun olarak iki devletli çözümü tehdit eden uygulamalarına son verene kadar, üye devletlerin iki devletli çözüme aykırı tek taraflı önlemlere ve uluslararası hukuk ihlallerine karşı aldıkları somut önlemler memnuniyetle karşılandı.
Suudi Arabistan ve Fransa, Arap Barış Girişimi'nde de belirtildiği üzere İsrail işgalinin sona erdirilmesi ve ilgili BM kararlarına dayalı olarak İsrailliler ve Filistinliler arasında adil ve kalıcı bir barışın sağlanmasının, tam bölgesel entegrasyonun gerçekleştirilebilmesinin tek yolu olduğunu teyit ettiler.
Riyad ve Paris, Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nın deneyimlerinden yararlanarak, herkesin güvenliğini garanti altına alan ve daha istikrarlı bir Ortadoğu'nun önünü açan bölgesel bir güvenlik sistemi kurma fırsatlarını araştırma taahhüdünü memnuniyetle karşıladıklarını ifade ettiler.
Açıklamada, uluslararası hukuk ve ilgili BM kararları çerçevesinde Ortadoğu'da kapsamlı, adil ve kalıcı bir barışın sağlanması amacıyla Suriye-İsrail ve Lübnan-İsrail ilişkilerinin yeniden canlandırılmasına yönelik çabaların desteklendiği yinelendi.
Suudi Arabistan ve Fransa ayrıca, Ortadoğu’daki tüm halkların barış ve güvenliğini sağlamak ve karşılıklı tanıma ve tam bölgesel entegrasyonu gerçekleştirmek için tüm ülkeleri bu uluslararası harekete katılmaya çağırdı.