New York'ta dün düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) konferansında uluslararası çoğunluk, Filistinliler için bağımsız bir devlet kurmanın ‘ödül değil, hak’ olduğu ve Gazze Şeridi'ndeki savaşın sona erdirilmesi için adalet arzusunu dile getirdi.
Suudi Arabistan ve Fransa'nın ortak başkanlığında düzenlenen ‘Filistin sorununun barışçıl çözümü ve iki devletli çözümün uygulanması’ konulu üst düzey BM konferansında, Fransa ilk kez Filistin devletini tanıdı. Katılımcılar, iki devletli çözümün bölgede barış için tek seçenek olduğunu vurguladılar.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, BM Genel Kurulu'nun 80. oturumu öncesinde, dünya çapında birçok ülkenin liderleri ve temsilcilerinin katıldığı konferansa başkanlık etti.
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman adına bir konuşma yapan Faysal bin Ferhan, Macron'a, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'e ve BM Genel Kurulu Başkanlığı’na teşekkür ederek, konferansı ‘barışı sağlamak ve iki devletli çözümü uygulamaya yönelik uluslararası taahhüdü yinelemek için tarihi bir fırsat’ olarak nitelendirdi.
Faysal bin Ferhan, konferansın ‘İsrail işgal makamlarının Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere karşı sürdürdüğü saldırgan tutum ve acımasız suçlar, Batı Şeria ve Kudüs'teki ihlaller ve en sonuncusu kardeş ülke Katar'a yönelik acımasız saldırı olmak üzere Arap ve İslam ülkelerinin egemenliğine yönelik tekrarlanan saldırılar devam ederken düzenlendiğini’ belirtti.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, konferansın ‘İsrail'in bölgesel ve uluslararası güvenlik ve istikrarı tehdit eden, bölgedeki barış çabalarını baltalayan saldırgan uygulamalarında ısrarcı olduğunu teyit ettiğini ve iki devletli çözümün bölgede kalıcı ve adil bir barışın sağlanmasının tek yolu olduğu yönündeki kesin inancı pekiştirdiğini’ söyledi.
Faysal bin Ferhan, Fransa Cumhurbaşkanı’nın ‘Filistin devletini tanıyan tarihi tutumuna, birçok ülkenin bu cesur tutumu benimsemesine ve Filistin sorununun barışçıl çözümü ve iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin New York Deklarasyonu'nu kabul eden BM Genel Kurulu kararının 142 ülke tarafından onaylanmasına’ dikkat çekti. Tüm bunların ‘uluslararası toplumun Filistin halkına adalet sağlamak ve uluslararası referanslar, ilgili BM kararları ve Arap Barış Girişimi'ne uygun olarak tarihi ve yasal haklarını pekiştirmek istediğini yansıttığını’ belirtti.
Faysal bin Ferhan, “Suudi Arabistan, Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmek, Filistin egemenliğini tehdit eden tüm tek taraflı hamleleri durdurmak, bölgedeki çatışmayı sona erdirmek ve 1967 sınırları içinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devleti kurmak için bu konferansın sonuçlarının uygulanmasını takip etmek amacıyla Fransa ve barış çağrısı yapan tüm ülkelerle ortaklıklarını sürdürmeye kararlı” dedi.
Filistin devletini tanıyan veya tanıma niyetini açıklayan ülkelere teşekkür eden Faysal bin Ferhan, diğer ülkelere de ‘iki devletli çözümü uygulamaya koyma ve Ortadoğu'da kalıcı ve kapsamlı bir barış sağlama çabalarını desteklemede derin bir etkiye sahip olacak ve bölgenin güvenlik, istikrar ve refah içinde olduğu yeni bir gerçeklik yaratacak bu tarihi adımı atmaya’ çağırdı.
Fransa Cumhurbaşkanı ise İsrail ve Filistin halkları arasında barışın sağlanması için ülkesinin Filistin devletini tanıdığını duyurdu. “Barış zamanı geldi” diyen Cumhurbaşkanı, bu adımın ‘Fransa'nın Ortadoğu'daki tarihi taahhüdünü yerine getirdiğini’ vurguladı.
Filistin'de bir Fransız büyükelçiliğinin açılmasının ‘tüm rehinelerin’ serbest bırakılması ve Gazze Şeridi'nde ateşkes ilan edilmesine bağlı olduğunu vurgulayan Macron, ‘İsrail ve Filistin'in barış ve güvenlik içinde yan yana yaşadığı iki devletli bir çözümün mümkün olmasını sağlamak için elinden gelen her şeyi yapacağına’ söz verdi.
“Rehinelerin serbest bırakılmasının ve Gazze Şeridi'ndeki savaşın sona erdirilmesinin zamanı geldi” diyen Macron, Hamas'ın büyük ölçüde zayıfladığını ve savaşın devam etmesinin hiçbir gerekçesi olmadığını belirtti. Macron ayrıca, mevcut durumun devam etmesinin İbrahim Anlaşmaları ve Camp David Anlaşmaları'nı tehlikeye attığına dair endişelerini dile getirdi.
Konuşmasını telekonferans yoluyla yapan Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Suudi Arabistan, Fransa ve iki devletli çözüme ilişkin New York Deklarasyonu’na katılan ülkelere teşekkür etti. Savaşı sona erdirmenin ve rehineleri serbest bırakmanın gerekliliğini vurgulayan Abbas, Mısır-Katar-ABD arabuluculuğunun rolünü övdü.
Abbas, “Filistin devleti, Batı Şeria'daki Filistin hükümetine bağlı geçici bir idari komite aracılığıyla, Arap ve uluslararası destek ve katılımla Gazze Şeridi'nin yönetimi ve güvenliğinden tam olarak sorumlu olmaya yetkili tek kurumdur. Hamas yönetimde hiçbir rol oynamayacak. Hamas ve diğer gruplar silahlarını Filistin Yönetimi'ne teslim etmek zorunda. Çünkü biz tek bir silahsız devlet, tek bir yasa ve tek bir meşru güvenlik gücü istiyoruz” ifadelerini kullandı.
İşgalci İsrail’in suçlarını, sivillerin öldürülmesini ve hapsedilmesini kınayan Abbas, yerleşim faaliyetlerinin, ilhakın, yerleşimci terörünün, Müslümanların ve Hristiyanların kutsal mekanlarına yönelik saldırıların sona erdirilmesi çağrısında bulundu.
Abbas, ‘yönetimi, şeffaflığı ve hukukun üstünlüğünü teşvik eden kapsamlı bir reform gündemini uygulamaya koymayı’ taahhüt etti. Bu gündem, iki yıl içinde Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) standartlarına uygun olarak mali sistem ve eğitim müfredatının reformunu ve mahkumların ve şehitlerin ailelerine yapılan tüm önceki ödemelerin iptal edilmesinden sonra birleşik bir sosyal refah sisteminin kurulmasını içeriyor.
Abbas, savaşın sona ermesinden sonraki bir yıl içinde cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri düzenlemeyi ve devletin Gazze Şeridi’ndeki yönetimi devralmasını sağlamak için üç ay içinde geçici bir anayasa taslağı hazırlamayı taahhüt ettiğini açıkladı.
Filistin Devlet Başkanı, New York konferansında onaylanan barış planını belirli bir zaman çizelgesi içinde ve uluslararası denetim ve garantiler altında uygulamak için ABD Başkanı Donald Trump, Suudi Arabistan, Fransa, BM ve tüm ortaklarla iş birliği yapmaya hazır olduğunu ifade etti. Abbas, İsrail'i, kan dökülmesini durdurmak ve bölgede adil ve kapsamlı bir barış sağlamak için derhal müzakere masasına oturmaya çağırdı.
Filistin meselesi, dün Fransa, Belçika, Lüksemburg ve diğer ülkeler tarafından Filistin devletinin art arda tanınmasıyla uluslararası ilginin odağında yer aldı.
Filistin devletinin tanınması, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu öfkelendirdi. Netanyahu, bu adımların ‘Hamas'a ödül’ olduğunu ve Gazze Şeridi'ndeki savaşın barışçıl bir şekilde sona ermesi ihtimalini zedeleyeceğini iddia etti. Netanyahu, önümüzdeki saatlerde New York'ta ABD Başkanı Donald Trump ile yapacağı görüşmenin ardından İsrail'in bir yanıt vereceği tehdidinde bulundu. Netanyahu, önümüzdeki cuma günü BM Genel Kurulu'nda bir konuşma yapacak.
Dünyanın önde gelen ülkeleri tarafından Filistin devletinin tanınması, BM'nin Filistin-İsrail çatışmasına adil bir çözüm bulmakta neredeyse 80 yıldır başarısız olmasının ardından, Ortadoğu'da barış çabalarının ilerlemesi umutlarını yeniden canlandırdı.
Geçtiğimiz pazar günü Filistin devletine yönelik tarihi tanınma kararları alındı. Bunlardan en dikkat çekici olanı, yaklaşık 80 yıl önce İsrail'in kurulmasında tartışmalı bir rol oynayan Birleşik Krallık'tan geldi. Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, Birleşik Krallık'ın dış politikasında önemli bir değişiklik yaparak Filistin devletini resmi olarak tanıdığını açıkladı. Bu karar, Kanada ve Avustralya'nın da aynı kararı almasıyla neredeyse eşzamanlı olarak geldi.
Filistin Dışişleri Bakanı Dr. Farsin Ağabekian, uluslararası tanınma dalgası ve iki devletli çözümü somutlaştırmak için düzenlenen uluslararası konferansın Suudi Arabistan'ın desteği olmadan mümkün olamayacağını vurguladı.
Ağabekian, Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, Suudi Arabistan'ın konferansın ilk kez gündeme gelmesinden bu yana Fransa ile yakın iş birliği içinde çalıştığını ve New York Deklarasyonu'nun hazırlanmasına ve BM Genel Kurulu tarafından kabul edilmesine kadar uzanan bir dizi uluslararası çabada Filistin devleti ile tam bir koordinasyon içinde olduğunu söyledi. Ağabekian, bu adımların, ‘Filistin-İsrail çatışmasına radikal bir çözüm bulmak ve Filistin devletini kurmak için uluslararası irade ve konsensüsü uygulamak üzere bir takvim ve somut adımlar doğrultusunda Filistin devletinin kurulması konusunda uluslararası bir uzlaşı sağlanmasına katkıda bulunduğunu’ bildirdi.
Filistin devletinin küresel bir dalga olarak tanınması, İsrail'in Gazze savaşındaki davranışlarına yönelik uluslararası öfkeyi yansıtıyor. BM uzmanlarına göre, bu davranışlar Hamas'ı ortadan kaldırmanın ötesine geçerek Filistinlilere karşı bir ‘soykırıma’ dönüştü.
Londra'daki Filistin misyonunda dün Filistin bayrağı göndere çekilirken, Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı Yvette Cooper, Birleşik Krallık'ın Filistin devletini tanımasına yanıt olarak İsrail'i Batı Şeria'nın bazı bölgelerini ilhak etmemesi konusunda uyardı.
Diğer yandan İsrail'in BM Daimî Temsilcisi Danny Danon, Gazze savaşını tartışmak üzere bugün yapılacak BM Güvenlik Konseyi toplantısına, Yahudi Yeni Yılı (Roş Aşana) ile çakıştığı için ‘talihsiz’ bir zamanlama olduğu gerekçesiyle ülkesinin katılmayacağını açıkladı.
BM Güvenlik Konseyi'nin tartışmalarından doğrudan etkilenen bir taraf olarak İsrail, BM Genel Kurulu'nun Gazze savaşını tartışmaya ayırdığı oturumda bir konuşma yapmaya davet edildi.
Danon, BM Güvenlik Konseyi'nin dönem başkanlığına yazdığı mektupta, “İsrail heyetinin, Yahudi Yeni Yılı ile çakıştığı için bu toplantıya katılmayacağını bildirmek isterim” dedi.