Yeni bir araştırmaya göre kalp hastalığı riskini azaltmada etkili olduğu saptanan, egzersiz, sağlıklı beslenme ve sosyal etkileşim gibi yaşam tarzı değişiklikleri, insanları demanstan da koruyabilir.
Florida Atlantic Üniversitesi'nden araştırmacıların, bu günlük alışkanlıkların bilişsel gerilemenin artan yükünü düşürmeye katkı sağlayabileceğini tespit etmesi, bilişsel işlev kaybının yaşlanmanın kaçınılmaz bir parçası olmadığını gösteriyor.
Dünya çapında yaklaşık 60 milyon kişi demans hastası ve çalışmalar, bu sayının 2050'ye gelindiğinde en az iki katına çıkabileceğini öne sürüyor.
Bilim insanları, dünyanın birçok yerinde kardiyovasküler hastalık kaynaklı ölümler azalırken bu durumun görüldüğünü söylüyor.
Önceki araştırmalar fiziksel hareketsizlik, kötü beslenme, obezite, alkol tüketimi gibi, yaşam tarzıyla bağlantı risk faktörlerinin; hipertansiyon, diyabet, depresyon gibi rahatsızlıkların ve sosyal veya zihinsel izolasyonun bilişsel gerilemeye katkıda bulunduğunu göstermişti.
American Journal of Medicine'da yayımlanan yeni çalışmada, kalp hastalığı riskini azaltmada etkili olduğu kanıtlanan terapötik yaşam tarzı değişikliklerinin aynılarının, bilişsel gerilemenin önüne geçmeye de fayda sağlayabileceği tespit edildi.
Çalışmanın ortak yazarı Charles H. Hennekens, "Kardiyovasküler hastalıklardan kaynaklanan ölümler 2000'den bu yana azalırken, Alzheimer'dan kaynaklanan ölümler yüzde 140'tan fazla arttı" diyor.
Dr. Hennekens şu ifadeleri kullanıyor:
Aynı zamanda demans riskinin yüzde 45'e kadarının, yaşam tarzı ve çevreyle ilgili değiştirilebilir faktörlere bağlanabileceği tahmin ediliyor.
Bilim insanları gerileme yaşama riski yüksek yaşlı yetişkinlerde kapsamlı yaşam tarzı değişikliklerinin, bilişsel sonuçları iyileştirip iyileştiremeyeceğini test etmek için ABD'de bu türden ilk büyük ölçekli klinik çalışmayı gerçekleştirdi.
Araştırmacılar, yapılandırılmış, ekip tabanlı bir yaşam tarzı müdahalesine rasgele atanan katılımcıların, iki yıl boyunca genel bilişte istatistiksel ve klinik açıdan anlamlı gelişmeler sergilediğini söylüyor.
Araştırmacılar, katılımcıların dikkat, planlama ve karar verme gibi yönetici işlevlerinde kazanımlar kaydetti.
Katılımcılar, düzenli fiziksel aktivite yapmanın yanı sıra Akdeniz ve Dash diyetleri gibi beslenme düzenleri uyguladı, bilişsel uyarıcılara maruz kaldı ve sosyal etkileşime girdi.
Bulgular, daha önce kalp hastalığı ve kanseri azalttığı görülen yaşam tarzı değişikliklerinin, beyin sağlığı için de dönüştürücü bir potansiyel taşıdığına işaret ediyor.
Bilim insanları fiziksel aktivitenin, beyin türevli nörotrofik faktörü artırarak etki ettiğinden şüpheleniyor. Bu sayede hipokampus büyümesi desteklenirken, aynı zamanda kan akışı iyileşiyor ve iltihaplanma azalıyor.
Diğer yandan fiziksel aktiviteyi Akdeniz veya Dash diyetiyle tamamlamak, oksidatif stresi azaltabilir ve insülin direncinin yanı sıra kardiyovasküler hastalık risklerini de iyileştirebilir.
Çalışmanın bir diğer yazarı Parvathi Perumareddi, "Klinik uygulama, halk sağlığı ve hükümet politikaları üzerindeki etkileri muazzam bir potansiyele sahip" diyor.
Dr. Perumareddi şu ifadeleri kullanıyor:
Hekimler artık hastalarının bilişsel gerilemeyi önlemesine veya yavaşlatmasına fayda sunacak güçlü, kanıta dayalı araçlara sahip; ilaçların ötesine geçen bu araçlar, genellikle düşük riskli ve uygun maliyetli oluyor.
Bilim insanları beyin sağlığını korumak için yaşam tarzına dayalı stratejilere yatırım yapılması çağrısında bulunuyor.
Dr. Perumareddi, "Bunu yapmak yalnızca risk altındaki bireylere fayda sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda bilişsel gerilemeyle ilgili ulusal ve küresel ölçekte bakım yüklerini azaltmada güçlü bir araç görevi görecek" diyor.
Independent Türkçe