Sobhi Frangieh
Suriye hükümeti ile ABD arasında DEAŞ’la mücadele konusundaki koordinasyon ivme kazanırken Suriye'nin DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu’na (DMUK) katılımı konusunda yeni bir müzakere süreci başlıyor. Bu müzakereler, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'nın New York ziyareti sırasında veya ziyaretin ardından Suriye'nin resmi olarak DMUK’a katılmasıyla sonuçlanabilir. Suriye hükümeti, bu adımdan büyük heyecan duyuyor. Çünkü bu adım. Fırat'ın doğusu meselesine ilişkin gelecekteki anlaşmaları etkileyecek en önemli gelişmelerden biri.
Suriye hükümeti, müzakere sürecinde yararlanabileceği Washington ile birkaç başarılı koordinasyon örneğine imza attı. Bunların başında geçtiğimiz ağustos ayında Irak'taki DEAŞ lideri Salah Numan'ın Atma beldesinde hedef alındığı DMUK operasyonu geliyor. Edinilen bilgilere göre Salah Numan, Suriye'de örgütü yeniden canlandırmak için stratejik bir vizyona sahip önemli bir liderlerden biriydi. Ayrıca, daha önce öldürülen diğer iki DEAŞ lideri, Hacj Taysir ve Şefik Numan'ın da kardeşiydi.
Şarku’l Avsat’ın Al-Majalla'dan aktardığı habere göre Suriye hükümeti Washington ile koordinasyon kurmayı ve DMUK’a katılmayı, birçok sorunu çözmek için büyük bir fırsat olarak görüyor. Bunların başında, Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) Suriye'de DEAŞ ile mücadelede tek ortak olarak uluslararası desteği sürdürmek için kullandığı argümanı ortadan kaldırmak geliyor. Bunun yanında Suriye'nin DEAŞ ile mücadele için DMUK’a katılması, Şam'a uluslararası destek açısından daha büyük bir siyasi ivme kazandıracak. Üçüncü konu ise, Suriye hükümetinin Suriye'de güvenliği sağlama çabalarına gerçek bir tehdit olarak gördüğü örgüte karşı mücadelede destek alabilmek.
Suriye, eski rejimin düşmesinden bu yana, DEAŞ ile mücadelenin önemini vurgulamaya çalışmış ve Washington ile yaptığı birden fazla toplantıda DMUK ile koordinasyon içinde olmaya hazır olduğunu açıklamıştı.
Öte yandan DEAŞ, güvensizlik ortamını sürdürme stratejisi çerçevsinde bireysel operasyonlar gerçekleştirmek amacıyla, Suriye'deki yeni gerçekliğe uyum sağlamaya ve bu bölgelerdeki küçük hücreler aracılığıyla yeni coğrafi alanlara yayılmaya çalışıyor. Al-Majalla'nın edindiği bilgilere göre DEAŞ, yeni Suriye devletini şeytanlaştırarak ve İsrail veya Suriyelileri öldüren rejimin kalıntıları ve İran destekli milislerle iş birliği yapmakla suçlayarak eski ve yeni üyeleri saflarına çekmeye çabalıyor.
Beşşar Esed rejiminin düşmesi, DEAŞ’a, rejimin düşüşünden önce çizilen fiili sınırlar nedeniyle varlık göstermediği bölgelere hücrelerini taşıma fırsatı verdi. Rejimin düşüşünün ilk günlerinde oluşan güvenlik boşluğundan yararlanan DEAŞ, üyelerini Fırat Nehri'nin doğusu ve Suriye'nin güneyine doğru Badiye (çöl) bölgesinin yanı sıra Humus, Hama ve Şam kırsalına taşımaya başladı. Daha sonra, ‘İslam devletinin desteklenmesi’ bahanesiyle Deyrizor ilindeki bazı tüccarlardan ‘haraç’ kesmenin yanı sıra çeşitli bölgelerde bireysel operasyonlar ve üye edinme yoluyla gücünü pekiştirmek için yeni bir strateji başlatmıştı.
Suriye, DMUK ve somut adımlar
Suriye’nin yeni yönetimi, rejimin düşüşünden bu yana DEAŞ ile mücadelenin önemini vurgulamaya çalışmış ve Washington ile yaptığı birden fazla toplantıda, örgütün ortadan kaldırılmasının Suriye’nin yanı sıra uluslararası çıkarlar açısından da önemli olduğu gerekçesiyle DMUK ile koordinasyon içinde çalışmaya hazır olduğunu açıklamıştı. İki aydan kısa bir süre içinde, Washington’ın Şam’a, Şam yakınlarındaki Seyyide Zeyneb bölgesinde DEAŞ’a bağlı bir hücrenin faaliyetleri hakkında istihbarat bilgisi sağladığına dair haberler medyada yer aldı. Bunu, iki DMUK operasyonu izledi. İlki, geçtiğimiz temmuz ayında Halep kırsalında, Şam ile koordineli olarak DEAŞ’ın liderlerinin hedef alındığı operasyon, ikincisi ise geçtiğimiz ağustos ayında İdlib kırsalında örgütün lideri Salah Numan'ın hedef alındığı operasyondu.
DEAŞ, Suriye'de yeni bir strateji izlemeye çalışıyor. Bu strateji, üyelerinin kamu güvenlik teşkilatına ve yeni Suriye ordusuna sızmaya çalışmaktan ibaret.
ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Amiral Brad Cooper, bu ayın başlarında eşi ile ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack'ı taşıyan bir ABD uçağıyla Suriye'ye geldi. Cooper ve Barrack, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile görüştü. Al-Majalla’nın edindiği bilgilere göre görüşmede Şam ve Washington arasında DEAŞ’la mücadelede koordinasyon çabalarının geliştirilmesi, Suriye'nin DMUK’a katılımı ve ABD güçlerinin ve Suriye'deki üslerinin geleceği gibi konular ele alındı. Ayrıca, SDG ile müzakereler ve önümüzdeki aylarda Suriye hükümeti ile SDG arasında bir anlaşmaya varılma olasılığı da görüşüldü.
Toplantının ardından Suriye Cumhurbaşkanlığı, toplantının Suriye'de IŞİD'e karşı mücadele ve Şam ile Washington arasındaki iletişim kanallarının genişletilmesi dahil olmak üzere stratejik ortaklığın güçlendirilmesine yönelik ortak taahhüdü yansıttığını belirtti. CENTCOM tarafından yayınlanan açıklamada, Cooper ve Barrack'ın Suriye'de DEAŞ ile mücadelede verdiği destekten dolayı Cumhurbaşkanı Şara’ya teşekkür ettikleri de belirtildi. Açıklamada, Suriye'deki DEAŞ tehdidinin sona erdirilmesinin, örgütün ABD topraklarında saldırı düzenleme riskini azaltacağı kaydedildi.
Suriye heyetinin BM Genel Kurulu toplantılarına katılmak üzere ABD'ye yaptığı tarihi ziyaret, Şam ve Washington'un DEAŞ ile mücadele çabalarında koordinasyonu artırma hedeflerini pekiştiren bir dönüm noktası oldu. Ziyaret ayrıca, Fırat'ın doğusundaki sorunlar ve İsrail ile güvenlik anlaşmasıyla ilgili konularda anlaşmaya varılmasının önündeki bazı engelleri de ortadan kaldırdı. Şara, İsrail ile güvenlik görüşmelerinin ‘önümüzdeki günlerde’ sonuç verebileceğini söyledi. ABD merkezli haber sitesi Axios'a konuşan ABD Kongre Üyesi Lindsey Graham, Suriye'nin İsrail ile yeni bir güvenlik anlaşması yolunda resmi adımlar atması ve DMUK'ya katılması halinde, Suriye'ye uygulanan yaptırımların kaldırılmasına yönelik çabaları destekleyeceğini açıkladı. Graham'ın açıklamaları, Suriye hükümeti heyetinin yaklaşan Birleşmiş Milletler toplantıları sırasında ve bu toplantıların kenarında en çok ilgileneceği en önemli konuları yansıttı.
Şam'ın siyasi düzeydeki çabaları, Suriye'deki değişime ayak uydurmaya çalışan DEAŞ’a karşı sahada yürütülen çabalarla örtüşüyor. Suriyeli yetkililer, DEAŞ’ın Suriye'deki tehdidinin giderek arttığını birçok kez dile getirdiler. Yetkililerin Suriye'deki azınlıkları hedef aldığını belirttiği yeni bir strateji benimsediler. Bu stratejinin bir örneği, geçtiğimiz haziran ayında Mar Elias Kilisesi'ne düzenlenen bombalı saldırıdır. Bu saldırıda ibadet eden onlarca kişi hayatını kaybetmiş, onlarcası da yaralanmıştı.
Suriye hükümeti eylül ayı boyunca Deyrizor, Humus ve çevresi, Halep çevresi, Rakka çevresi, Suriye’nin güneyi ve Badiye bölgesine yakın diğer Suriye bölgelerinde DEAŞ hücrelerini hedef alan ondan fazla güvenlik operasyonu düzenledi. Suriye hükümeti güçleri bu ayın başında, Palmira (Tedmur) kırsalında patlayıcı kemerler, bombalar ve RPG fırlatıcılarının olduğu, DEAŞ’a ait silah deposuna el koydu. Suriye hükümeti tarafından gerçekleştirilen operasyonların artması, bir yandan DEAŞ hücrelerine sızma ve bunları ortaya çıkarma kabiliyetinin geliştiğini, diğer yandan ise DEAŞ’ın hücrelerini yeni coğrafi bölgelere yayarak genişlediğini gösteriyor.
DEAŞ’ın yeni stratejisi ne ve sınırları nerede?
Yeniden genişlemeyi ve askeri ve sosyal kazanımlar elde etmeyi umut eden DEAŞ, Suriye'de Genel Güvenlik Teşkilatı’na ve yeni Suriye ordusuna sızmaya, insan gücünü artırmak için yeni hücreler ve üyeler edinmeye, eski Suriye rejimi ordusunun personelini ve İran destekli milisleri hedef alarak halkın desteğini kazanmaya ve Suriye'de güvenlik ortamını istikrarsızlaştırmak ve güvenlik boşluğundan yararlanarak hücrelerini ve askeri teçhizatını yeniden konuşlandırmak için ara sıra askeri operasyonlar düzenlemeye dayalı yeni bir strateji izliyor.
DEAŞ, tüm bunların yanı sıra Suriye'de Genel Güvenlik Teşkilatı güçlerine ve SDG'ye karşı çok sayıda ve düzensiz saldırılar gerçekleştiriyor.
Al Majalla’nın edindiği bilgilere göre DEAŞ, son birkaç ay içinde bazı üyelerini Suriye Genel Güvenlik Teşkilatı’na ve orduya katılmak üzere göndermeye çalıştı. Amaç, bir yandan bu kişilerin örgüt için muhbirlik yapmasını sağlamak, diğer yandan da Genel Güvenlik Teşkilatı ve yeni Suriye Ordusu saflarında örgütün ideolojisini yaymak için onlarla iş birliği yapmaktı. Bu girişimler, Suriye hükümetinin çeşitli bölgelerdeki vatandaşlardan ve devlete bağlı kuruluşlardan elde ettiği bilgiler sayesinde engellendi. Bu durum, Suriye hükümetini Genel Güvenlik Teşkilatı ve ordunun tüm üyelerinin geçmişlerini gözden geçirmeye ve kendi bölgelerinde onları aramaya itti. Ayrıca DEAŞ’ın stratejisi, İran destekli milislerin stratejisiyle tutarlı olduğundan mevcut ve muhtemel üyelerin dosyalarını incelemek için bir süreliğine askere alımları askıya aldı. DEAŞ, eski üyelerinden bazılarını Genel Güvenlik Teşkilatı ve ordunun saflarına sokmaya çalıştı. Çeşitli kaynaklara göre Suriye hükümeti, DEAŞ ve İran destekli milisler gibi başka amaçlar için Suriye devletinin saflarına katılmaya çalışan ve bağlantıları olan bazı kişileri sınır dışı etti veya tutukladı. Suriye hükümetinin, yeni personel alımında yoğun araştırma yapmak ve eski DEAŞ üyeleri ve bulundukları yerler hakkında istihbaratını güçlendirmek suretiyle, bu örgütlerin saflarına sızmasını önlemek için önemli çabalar sarf etmesi gerektiği bir gerçek.
DEAŞ'ın Deyrizor, Suriye’nin güneyi ve Humus’ta yeni üye kazanma girişimlerine dair bilgi sahibi birçok kaynağa göre yeni Suriye hükümetini şeytanlaştırarak ve Batı, DMUK ve İsrail ile iş birliği yapmakla suçlayarak yeni üyeler kazanmaya çalışan DEAŞ, yeni üyelere aylık 400 dolara kadar maaş teklif ediyor. Genel Güvenlik Teşkilatı son üç hafta içinde, Halep, Deyrizor ve Dera kırsalında, örgüte üye toplayan çok sayıda DEAŞ üyesini tutukladı.
DEAŞ’ın kamuoyunu kendi tarafına çekmek ve yeni üyeler kazanmak için eski rejimin ordusu ve İran destekli milisleri hedef almaya çalıştığı, böylece, ‘geçiş dönemi adaletini sağlama’ konusunda kendisinin hükümetten daha güçlü olduğu fikrini yaymaya çalıştığı bildiriliyor. Suriye hükümetinin Suriye rejimi ordusunun eski personeliyle ve İran destekli milisleriyle uzlaşmayı kabul etmesine halkın gösterdiği öfkenin ardından bu girişimlerini başlatan DEAŞ, bu kişilere karşı intikam almaya katılmanın, Suriye rejiminin eski liderlerini ve üyelerini infaz ederek intikam ve geçiş dönemi adaleti talep edenleri yatıştırmaya çalışırken, kendisi için bir fırsat olduğunu düşünüyor.
DEAŞ, tüm bunların yanı sıra Suriye'de Genel Güvenlik Teşkilatı güçlerine ve SDG'ye karşı çok sayıda ve düzensiz saldırılarda bulunuyor. Örgütün sosyal medya sayfalarına ve kanallarına göre son dört hafta içinde Dera, Deyrizor, Haseke ve Hama'da küçük hücreler tarafından 15'ten fazla saldırı düzenlendi. DEAŞ tarafından yayınlanan en-Nebe dergisine ve örgütün yayınladığı videolara göre SDG'ye ait iki petrol tankeri hedef alındı. Ayrıca rejimin düşüşünden bu yana ilk kez, Dera ilinin Azraa ilçesi yakınlarındaki Nahta beldesinde bir Genel Güvenlik Taşkilatı mensubunun öldürüldüğü anları gösteren bir video yayınlayan örgüt Talul es-Safa bölgesinde Suriye hükümetine karşı düzenlenen ve Suriye hükümet güçlerinin yedi üyesinin öldürüldüğü bir saldırının sorumluluğunu da üstlendi.
DEAŞ ile mücadele, Suriye güvenliğine yönelik tehdidi nedeniyle Suriye hükümetinin en önemli önceliklerinden biri olmaya devam ediyor. Bu görev, yerel, bölgesel ve uluslararası düzeyde ortak çabalar gerektiriyor.
Dergi ayrıca yerel kaynaklardan, örgüte bağlı grupların son zamanlarda Deir ez-Zor vilayetinde ve Halep kırsalında tüccar ve meslek sahiplerinden para talep etmeye başladığını ve onları öldürmekle veya iş yerlerini hedef almakla tehdit ettiklerini öğrendi. Bu bilgilere göre, tehdit edilen kişiler Genel Güvenlik Teşkilatı’na başvurarak uğradıkları gasp olayını bildirdiler. Genel Güvenlik Teşkilatı bu grupları tuzağa düşürmek için konuyu gizlice takip ediyor. DEAŞ, son yıllarda SDG bölgelerindeki tüccarlardan ‘zekât, emirlik vergisi, halifeliğe destek ve İslam Devleti'ne destek’ gibi isimler altında para toplamaya yöneldi. Özellikle son dönemde ağır darbeler alan örgütün, hücrelerini ve hareketlerini desteklemek ve maaşları finanse etmek için mümkün olduğunca fazla para toplamaya çalıştığı görülüyor. DEAŞ, özellikle İran destekli milislerle yaptığı anlaşma çerçevesinde Talul es-Safa ve el-Badiye bölgesi yakınlarındaki kontrolü altındaki bölgelere müdahale etmemeleri karşılığında el-Badiye bölgesinde uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yoluyla elde ettiği finansman kaynağını onlara devredip bu kaynağı kaybettiği için farklı yollara başvuruyor.
DEAŞ ile mücadele, örgütün Suriye’nin güvenliğini tehdit etmesi nedeniyle Suriye hükümetinin en önemli önceliklerinden biri olmaya devam ediyor. Bu görev, yerel, bölgesel ve uluslararası düzeyde ortak çabalar gerektiriyor. Suriye'nin DMUK'ya katılımı, Suriye hükümetinin, Suriye'de yaşanan siyasi ve güvenlik değişikliklerinin sonucu olarak gücünün ve coğrafi yayılımının değişen koşullarına uyum sağlamaya çalışan ve bunu sürdüren örgüte karşı mücadele kapasitesini güçlendirme yolunda yeni bir adım olabilir.