Şam DMUK’a katılmaya hazırlanırken DEAŞ yeni bir strateji geliştiriyor

DEAŞ, daha uzun süre hayatta kalmak ve yeni bölgelere yayılmak için Suriye’deki değişime ayak uydurmaya çalışıyor

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Amiral Brad Cooper, Suriye'nin başkenti Şam'da yaptıkları görüşme öncesinde, 12 Eylül 2025 (AFP)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Amiral Brad Cooper, Suriye'nin başkenti Şam'da yaptıkları görüşme öncesinde, 12 Eylül 2025 (AFP)
TT

Şam DMUK’a katılmaya hazırlanırken DEAŞ yeni bir strateji geliştiriyor

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Amiral Brad Cooper, Suriye'nin başkenti Şam'da yaptıkları görüşme öncesinde, 12 Eylül 2025 (AFP)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Amiral Brad Cooper, Suriye'nin başkenti Şam'da yaptıkları görüşme öncesinde, 12 Eylül 2025 (AFP)

Sobhi Frangieh

Suriye hükümeti ile ABD arasında DEAŞ’la mücadele konusundaki koordinasyon ivme kazanırken Suriye'nin DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu’na (DMUK) katılımı konusunda yeni bir müzakere süreci başlıyor. Bu müzakereler, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'nın New York ziyareti sırasında veya ziyaretin ardından Suriye'nin resmi olarak DMUK’a katılmasıyla sonuçlanabilir. Suriye hükümeti, bu adımdan büyük heyecan duyuyor. Çünkü bu adım. Fırat'ın doğusu meselesine ilişkin gelecekteki anlaşmaları etkileyecek en önemli gelişmelerden biri.

Suriye hükümeti, müzakere sürecinde yararlanabileceği Washington ile birkaç başarılı koordinasyon örneğine imza attı. Bunların başında geçtiğimiz ağustos ayında Irak'taki DEAŞ lideri Salah Numan'ın Atma beldesinde hedef alındığı DMUK operasyonu geliyor. Edinilen bilgilere göre Salah Numan, Suriye'de örgütü yeniden canlandırmak için stratejik bir vizyona sahip önemli bir liderlerden biriydi. Ayrıca, daha önce öldürülen diğer iki DEAŞ lideri, Hacj Taysir ve Şefik Numan'ın da kardeşiydi.

Şarku’l Avsat’ın Al-Majalla'dan aktardığı habere göre Suriye hükümeti Washington ile koordinasyon kurmayı ve DMUK’a katılmayı, birçok sorunu çözmek için büyük bir fırsat olarak görüyor. Bunların başında, Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) Suriye'de DEAŞ ile mücadelede tek ortak olarak uluslararası desteği sürdürmek için kullandığı argümanı ortadan kaldırmak geliyor. Bunun yanında Suriye'nin DEAŞ ile mücadele için DMUK’a katılması, Şam'a uluslararası destek açısından daha büyük bir siyasi ivme kazandıracak. Üçüncü konu ise, Suriye hükümetinin Suriye'de güvenliği sağlama çabalarına gerçek bir tehdit olarak gördüğü örgüte karşı mücadelede destek alabilmek.

Suriye, eski rejimin düşmesinden bu yana, DEAŞ ile mücadelenin önemini vurgulamaya çalışmış ve Washington ile yaptığı birden fazla toplantıda DMUK ile koordinasyon içinde olmaya hazır olduğunu açıklamıştı.

Öte yandan DEAŞ, güvensizlik ortamını sürdürme stratejisi çerçevsinde bireysel operasyonlar gerçekleştirmek amacıyla, Suriye'deki yeni gerçekliğe uyum sağlamaya ve bu bölgelerdeki küçük hücreler aracılığıyla yeni coğrafi alanlara yayılmaya çalışıyor. Al-Majalla'nın edindiği bilgilere göre DEAŞ, yeni Suriye devletini şeytanlaştırarak ve İsrail veya Suriyelileri öldüren rejimin kalıntıları ve İran destekli milislerle iş birliği yapmakla suçlayarak eski ve yeni üyeleri saflarına çekmeye çabalıyor.

s78
Halep'in Mesakin Hanano semtinde, bir Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) üyesi, DEAŞ karşıtı duvar yazısının önünde silahıyla poz verirken, 7 Ocak 2014 (Reuters)

Beşşar Esed rejiminin düşmesi, DEAŞ’a, rejimin düşüşünden önce çizilen fiili sınırlar nedeniyle varlık göstermediği bölgelere hücrelerini taşıma fırsatı verdi. Rejimin düşüşünün ilk günlerinde oluşan güvenlik boşluğundan yararlanan DEAŞ, üyelerini Fırat Nehri'nin doğusu ve Suriye'nin güneyine doğru Badiye (çöl) bölgesinin yanı sıra Humus, Hama ve Şam kırsalına taşımaya başladı. Daha sonra, ‘İslam devletinin desteklenmesi’ bahanesiyle Deyrizor ilindeki bazı tüccarlardan ‘haraç’ kesmenin yanı sıra çeşitli bölgelerde bireysel operasyonlar ve üye edinme yoluyla gücünü pekiştirmek için yeni bir strateji başlatmıştı.

Suriye, DMUK ve somut adımlar

Suriye’nin yeni yönetimi, rejimin düşüşünden bu yana DEAŞ ile mücadelenin önemini vurgulamaya çalışmış ve Washington ile yaptığı birden fazla toplantıda, örgütün ortadan kaldırılmasının Suriye’nin yanı sıra uluslararası çıkarlar açısından da önemli olduğu gerekçesiyle DMUK ile koordinasyon içinde çalışmaya hazır olduğunu açıklamıştı. İki aydan kısa bir süre içinde, Washington’ın Şam’a, Şam yakınlarındaki Seyyide Zeyneb bölgesinde DEAŞ’a bağlı bir hücrenin faaliyetleri hakkında istihbarat bilgisi sağladığına dair haberler medyada yer aldı. Bunu, iki DMUK operasyonu izledi. İlki, geçtiğimiz temmuz ayında Halep kırsalında, Şam ile koordineli olarak DEAŞ’ın liderlerinin hedef alındığı operasyon, ikincisi ise geçtiğimiz ağustos ayında İdlib kırsalında örgütün lideri Salah Numan'ın hedef alındığı operasyondu.

DEAŞ, Suriye'de yeni bir strateji izlemeye çalışıyor. Bu strateji, üyelerinin kamu güvenlik teşkilatına ve yeni Suriye ordusuna sızmaya çalışmaktan ibaret.

ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Amiral Brad Cooper, bu ayın başlarında eşi ile ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack'ı taşıyan bir ABD uçağıyla Suriye'ye geldi. Cooper ve Barrack, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile görüştü. Al-Majalla’nın edindiği bilgilere göre görüşmede Şam ve Washington arasında DEAŞ’la mücadelede koordinasyon çabalarının geliştirilmesi, Suriye'nin DMUK’a katılımı ve ABD güçlerinin ve Suriye'deki üslerinin geleceği gibi konular ele alındı. Ayrıca, SDG ile müzakereler ve önümüzdeki aylarda Suriye hükümeti ile SDG arasında bir anlaşmaya varılma olasılığı da görüşüldü.

Toplantının ardından Suriye Cumhurbaşkanlığı, toplantının Suriye'de IŞİD'e karşı mücadele ve Şam ile Washington arasındaki iletişim kanallarının genişletilmesi dahil olmak üzere stratejik ortaklığın güçlendirilmesine yönelik ortak taahhüdü yansıttığını belirtti. CENTCOM tarafından yayınlanan açıklamada, Cooper ve Barrack'ın Suriye'de DEAŞ ile mücadelede verdiği destekten dolayı Cumhurbaşkanı Şara’ya teşekkür ettikleri de belirtildi. Açıklamada, Suriye'deki DEAŞ tehdidinin sona erdirilmesinin, örgütün ABD topraklarında saldırı düzenleme riskini azaltacağı kaydedildi.

Suriye heyetinin BM Genel Kurulu toplantılarına katılmak üzere ABD'ye yaptığı tarihi ziyaret, Şam ve Washington'un DEAŞ ile mücadele çabalarında koordinasyonu artırma hedeflerini pekiştiren bir dönüm noktası oldu. Ziyaret ayrıca, Fırat'ın doğusundaki sorunlar ve İsrail ile güvenlik anlaşmasıyla ilgili konularda anlaşmaya varılmasının önündeki bazı engelleri de ortadan kaldırdı. Şara, İsrail ile güvenlik görüşmelerinin ‘önümüzdeki günlerde’ sonuç verebileceğini söyledi. ABD merkezli haber sitesi Axios'a konuşan ABD Kongre Üyesi Lindsey Graham, Suriye'nin İsrail ile yeni bir güvenlik anlaşması yolunda resmi adımlar atması ve DMUK'ya katılması halinde, Suriye'ye uygulanan yaptırımların kaldırılmasına yönelik çabaları destekleyeceğini açıkladı. Graham'ın açıklamaları, Suriye hükümeti heyetinin yaklaşan Birleşmiş Milletler toplantıları sırasında ve bu toplantıların kenarında en çok ilgileneceği en önemli konuları yansıttı.

sdfrgt
Suriye'nin doğusundaki Deyrizor kırsalındaki Baguz bölgesine, DEAŞ’ın geriye kalan üyelerinin yoğunlaştığı bölgeye doğru bir kamyona monte edilmiş top ile ateş açan iki SDG üyesi (AFP)

Şam'ın siyasi düzeydeki çabaları, Suriye'deki değişime ayak uydurmaya çalışan DEAŞ’a karşı sahada yürütülen çabalarla örtüşüyor. Suriyeli yetkililer, DEAŞ’ın Suriye'deki tehdidinin giderek arttığını birçok kez dile getirdiler. Yetkililerin Suriye'deki azınlıkları hedef aldığını belirttiği yeni bir strateji benimsediler. Bu stratejinin bir örneği, geçtiğimiz haziran ayında Mar Elias Kilisesi'ne düzenlenen bombalı saldırıdır. Bu saldırıda ibadet eden onlarca kişi hayatını kaybetmiş, onlarcası da yaralanmıştı.

Suriye hükümeti eylül ayı boyunca Deyrizor, Humus ve çevresi, Halep çevresi, Rakka çevresi, Suriye’nin güneyi ve Badiye bölgesine yakın diğer Suriye bölgelerinde DEAŞ hücrelerini hedef alan ondan fazla güvenlik operasyonu düzenledi. Suriye hükümeti güçleri bu ayın başında, Palmira (Tedmur) kırsalında patlayıcı kemerler, bombalar ve RPG fırlatıcılarının olduğu, DEAŞ’a ait silah deposuna el koydu. Suriye hükümeti tarafından gerçekleştirilen operasyonların artması, bir yandan DEAŞ hücrelerine sızma ve bunları ortaya çıkarma kabiliyetinin geliştiğini, diğer yandan ise DEAŞ’ın hücrelerini yeni coğrafi bölgelere yayarak genişlediğini gösteriyor.

DEAŞ’ın yeni stratejisi ne ve sınırları nerede?

Yeniden genişlemeyi ve askeri ve sosyal kazanımlar elde etmeyi umut eden DEAŞ, Suriye'de Genel Güvenlik Teşkilatı’na ve yeni Suriye ordusuna sızmaya, insan gücünü artırmak için yeni hücreler ve üyeler edinmeye, eski Suriye rejimi ordusunun personelini ve İran  destekli milisleri hedef alarak halkın desteğini kazanmaya ve Suriye'de güvenlik ortamını istikrarsızlaştırmak ve güvenlik boşluğundan yararlanarak hücrelerini ve askeri teçhizatını yeniden konuşlandırmak için ara sıra askeri operasyonlar düzenlemeye dayalı yeni bir strateji izliyor.

DEAŞ, tüm bunların yanı sıra Suriye'de Genel Güvenlik Teşkilatı güçlerine ve SDG'ye karşı çok sayıda ve düzensiz saldırılar gerçekleştiriyor.

Al Majalla’nın edindiği bilgilere göre DEAŞ, son birkaç ay içinde bazı üyelerini Suriye Genel Güvenlik Teşkilatı’na ve orduya katılmak üzere göndermeye çalıştı. Amaç, bir yandan bu kişilerin örgüt için muhbirlik yapmasını sağlamak, diğer yandan da Genel Güvenlik Teşkilatı ve yeni Suriye Ordusu saflarında örgütün ideolojisini yaymak için onlarla iş birliği yapmaktı. Bu girişimler, Suriye hükümetinin çeşitli bölgelerdeki vatandaşlardan ve devlete bağlı kuruluşlardan elde ettiği bilgiler sayesinde engellendi. Bu durum, Suriye hükümetini Genel Güvenlik Teşkilatı ve ordunun tüm üyelerinin geçmişlerini gözden geçirmeye ve kendi bölgelerinde onları aramaya itti. Ayrıca DEAŞ’ın stratejisi, İran destekli milislerin stratejisiyle tutarlı olduğundan mevcut ve muhtemel üyelerin dosyalarını incelemek için bir süreliğine askere alımları askıya aldı. DEAŞ, eski üyelerinden bazılarını Genel Güvenlik Teşkilatı ve ordunun saflarına sokmaya çalıştı. Çeşitli kaynaklara göre Suriye hükümeti, DEAŞ ve İran destekli milisler gibi başka amaçlar için Suriye devletinin saflarına katılmaya çalışan ve bağlantıları olan bazı kişileri sınır dışı etti veya tutukladı. Suriye hükümetinin, yeni personel alımında yoğun araştırma yapmak ve eski DEAŞ üyeleri ve bulundukları yerler hakkında istihbaratını güçlendirmek suretiyle, bu örgütlerin saflarına sızmasını önlemek için önemli çabalar sarf etmesi gerektiği bir gerçek.

DEAŞ'ın Deyrizor, Suriye’nin güneyi ve Humus’ta yeni üye kazanma girişimlerine dair bilgi sahibi birçok kaynağa göre yeni Suriye hükümetini şeytanlaştırarak ve Batı, DMUK ve İsrail ile iş birliği yapmakla suçlayarak yeni üyeler kazanmaya çalışan DEAŞ, yeni üyelere aylık 400 dolara kadar maaş teklif ediyor. Genel Güvenlik Teşkilatı son üç hafta içinde, Halep, Deyrizor ve Dera kırsalında, örgüte üye toplayan çok sayıda DEAŞ üyesini tutukladı.

dfrgt
Suriye Cumhurbaşkanı Şara ve Irak İstihbarat Servisi Başkanı Hamid eş-Şatri, Şam’da bir araya geldi, 26 Aralık 2024 (AFP)

DEAŞ’ın kamuoyunu kendi tarafına çekmek ve yeni üyeler kazanmak için eski rejimin ordusu ve İran destekli milisleri hedef almaya çalıştığı, böylece, ‘geçiş dönemi adaletini sağlama’ konusunda kendisinin hükümetten daha güçlü olduğu fikrini yaymaya çalıştığı bildiriliyor. Suriye hükümetinin Suriye rejimi ordusunun eski personeliyle ve İran destekli milisleriyle uzlaşmayı kabul etmesine halkın gösterdiği öfkenin ardından bu girişimlerini başlatan DEAŞ, bu kişilere karşı intikam almaya katılmanın, Suriye rejiminin eski liderlerini ve üyelerini infaz ederek intikam ve geçiş dönemi adaleti talep edenleri yatıştırmaya çalışırken, kendisi için bir fırsat olduğunu düşünüyor.

DEAŞ, tüm bunların yanı sıra Suriye'de Genel Güvenlik Teşkilatı güçlerine ve SDG'ye karşı çok sayıda ve düzensiz saldırılarda bulunuyor. Örgütün sosyal medya sayfalarına ve kanallarına göre son dört hafta içinde Dera, Deyrizor, Haseke ve Hama'da küçük hücreler tarafından 15'ten fazla saldırı düzenlendi. DEAŞ tarafından yayınlanan en-Nebe dergisine ve örgütün yayınladığı videolara göre SDG'ye ait iki petrol tankeri hedef alındı. Ayrıca rejimin düşüşünden bu yana ilk kez, Dera ilinin Azraa ilçesi yakınlarındaki Nahta beldesinde bir Genel Güvenlik Taşkilatı mensubunun öldürüldüğü anları gösteren bir video yayınlayan örgüt Talul es-Safa bölgesinde Suriye hükümetine karşı düzenlenen ve Suriye hükümet güçlerinin yedi üyesinin öldürüldüğü bir saldırının sorumluluğunu da üstlendi.

DEAŞ ile mücadele, Suriye güvenliğine yönelik tehdidi nedeniyle Suriye hükümetinin en önemli önceliklerinden biri olmaya devam ediyor. Bu görev, yerel, bölgesel ve uluslararası düzeyde ortak çabalar gerektiriyor.

Dergi ayrıca yerel kaynaklardan, örgüte bağlı grupların son zamanlarda Deir ez-Zor vilayetinde ve Halep kırsalında tüccar ve meslek sahiplerinden para talep etmeye başladığını ve onları öldürmekle veya iş yerlerini hedef almakla tehdit ettiklerini öğrendi. Bu bilgilere göre, tehdit edilen kişiler Genel Güvenlik Teşkilatı’na başvurarak uğradıkları gasp olayını bildirdiler. Genel Güvenlik Teşkilatı bu grupları tuzağa düşürmek için konuyu gizlice takip ediyor. DEAŞ, son yıllarda SDG bölgelerindeki tüccarlardan ‘zekât, emirlik vergisi, halifeliğe destek ve İslam Devleti'ne destek’ gibi isimler altında para toplamaya yöneldi. Özellikle son dönemde ağır darbeler alan örgütün, hücrelerini ve hareketlerini desteklemek ve maaşları finanse etmek için mümkün olduğunca fazla para toplamaya çalıştığı görülüyor. DEAŞ, özellikle İran destekli milislerle yaptığı anlaşma çerçevesinde Talul es-Safa ve el-Badiye bölgesi yakınlarındaki kontrolü altındaki bölgelere müdahale etmemeleri karşılığında el-Badiye bölgesinde uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yoluyla elde ettiği finansman kaynağını onlara devredip bu kaynağı kaybettiği için farklı yollara başvuruyor.

DEAŞ ile mücadele, örgütün Suriye’nin güvenliğini tehdit etmesi nedeniyle Suriye hükümetinin en önemli önceliklerinden biri olmaya devam ediyor. Bu görev, yerel, bölgesel ve uluslararası düzeyde ortak çabalar gerektiriyor. Suriye'nin DMUK'ya katılımı, Suriye hükümetinin, Suriye'de yaşanan siyasi ve güvenlik değişikliklerinin sonucu olarak gücünün ve coğrafi yayılımının değişen koşullarına uyum sağlamaya çalışan ve bunu sürdüren örgüte karşı mücadele kapasitesini güçlendirme yolunda yeni bir adım olabilir.



Ankara, Suriye'de ‘tek devlet, tek ordu’ ilkesini destekliyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün New York'ta, Millî İstihbarat Teşkilâtı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın ve Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani'nin katılımıyla Suriyeli mevkidaşı Ahmed eş-Şera ile görüşmelerde bulundu. (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün New York'ta, Millî İstihbarat Teşkilâtı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın ve Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani'nin katılımıyla Suriyeli mevkidaşı Ahmed eş-Şera ile görüşmelerde bulundu. (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
TT

Ankara, Suriye'de ‘tek devlet, tek ordu’ ilkesini destekliyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün New York'ta, Millî İstihbarat Teşkilâtı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın ve Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani'nin katılımıyla Suriyeli mevkidaşı Ahmed eş-Şera ile görüşmelerde bulundu. (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün New York'ta, Millî İstihbarat Teşkilâtı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın ve Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani'nin katılımıyla Suriyeli mevkidaşı Ahmed eş-Şera ile görüşmelerde bulundu. (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Türkiye, Suriye hükümeti ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında geçtiğimiz mart ayında imzalanan anlaşmanın uygulanmasını yakından takip ettiğini ve ‘tek devlet, tek ordu’ ilkesi çerçevesinde Şam'ı desteklemeye kararlı olduğunu yineledi.

Millî Savunma Bakanlığı'ndan bir yetkili, SDG'nin Münbic ve Halep'in doğu kırsalında Suriye hükümet güçlerine karşı gerçekleştirdiği son saldırıların, SDG'nin 10 Mart'ta Suriye hükümeti ile imzaladığı Suriye devletine entegre olma anlaşmasına bağlı olmadığını ve bölgesel barış ve istikrara tehdit oluşturduğunu bir kez daha açıkça gözler önüne serdiğini belirtti.

Suriye ordusu ile SDG arasında pazartesi günü Halep'in doğu kırsalındaki Tişrin Barajı yakınlarındaki es-Saidin ekseninde çatışmalar çıktı. SDG, bu eksen üzerindeki es-Saidin, Cebel el-Kaşle ve en-Naimiyye köylerini havan toplarıyla hedef aldı.

Suriye Savunma Bakanlığı Medya ve İletişim Departmanı'na göre, bu olaydan önce SDG cumartesi günü Halep kırsalındaki köylere yönelik saldırılar düzenledi.

frty6
Halep'in doğusunda bulunan Deyr Hafer'deki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) mensupları (Arşiv – AFP)

Medya ve İletişim Departmanı yaptığı açıklamada, Suriye ordusu güçlerinin SDG'nin kendi kontrolü altındaki bir köye füze fırlattığını gözlemlediğini, ancak bunun nedenini bilmediğini kaydetti.

Saha kaynakları daha sonra, Halep'in Deyr Hafer mahallesinde başlayan çatışmaların şehir merkezindeki Kürt mahallesi Şeyh Maksut'a yayıldığını ve mahalleye girmeye çalışan hükümet güçleri ile SDG güçleri arasında çıkan çatışmaların ardından Şam hükümetinin bölgeye takviye güç gönderdiğini bildirdi.

SDG'ye bağlı Halep İç Güvenlik Güçleri tarafından yapılan açıklamada, söz konusu saldırının ‘kontrolden çıkmış’ silahlı gruplar tarafından gerçekleştirildiği belirtildi.

Şam'a yakın destek

Millî Savunma Bakanlığı'nın haftalık basın toplantısında konuşan Türk yetkili, Türkiye'nin özellikle terör örgütleriyle mücadelede Suriye hükümetiyle yakın iş birliğini sürdürmeye ve Suriye'nin istikrarı ve güvenliği ile bölgenin barışı için ‘tek devlet, tek ordu’ ilkesini desteklemeye kararlı olduğunu vurguladı.

Aynı bağlamda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün New York'ta düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu toplantıları arasında Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile yaptığı görüşmede, SDG'nin 10 Mart anlaşmasını uygulamaya koyması gerektiğini ifade etti.

Milliyet gazetesi, birkaç gün önce Şera'nın, SDG'nin aralık ayı sonuna kadar Şam ile yaptığı anlaşmayı uygulamaması halinde Türkiye'nin SDG'ye karşı yeni bir askeri operasyon düzenleyebileceğini söylediğini aktardı.

Öte yandan Türk yetkili, 13 Ağustos'ta iki ülkenin savunma bakanlıkları arasında savunma iş birliği mutabakat zaptının imzalanmasının ardından, Suriye hükümeti ile askeri eğitim ve danışmanlık alanındaki iş birliğinin ivme kazandığını doğruladı.

fvgthy
Suriye Deniz Kuvvetleri Komutanlığı heyeti, Türkiye Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nı ziyaret etti, 23 Eylül 2025. (Millî Savunma Bakanlığı’nın resmi X hesabı)

Suriye Deniz Kuvvetleri Komutanı'nın Ankara'ya yaptığı ziyaretin nedeni hakkındaki bir soruya yanıt olarak Türk yetkili şunları söyledi:

“Suriye'deki yeni hükümetin askeri ve güvenlik kapasitesini güçlendirmek için her türlü kara, deniz ve hava desteğini sağlayacağımızı teyit ettik… Ağustos ayında imzaladığımız mutabakat zaptı ile karşılıklı ziyaretler ivme kazandı. Eğitimler ve ziyaretler karşılıklı olarak devam edecek, komutanların ziyaretleri bu çerçeve içinde gerçekleşecek.”

c
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu'nun resmî davetlisi olarak Ankara’da bulunan Suriye Deniz Kuvvetleri Komutanlığı heyetini karşıladı. (Millî Savunma Bakanlığı’nın resmi X hesabı)

Millî Savunma Bakanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu'nun daveti üzerine, Suriye Deniz Kuvvetleri Komutanı Tuğgeneral Muhammed es-Suud başkanlığındaki bir heyetin Türkiye'yi ziyaret ettiğini duyurdu. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu, Tatlıoğlu'nun huzurunda es-Suud'u kabul etti.

Es-Suud ve beraberindeki heyet, Ankara'daki Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nı ziyaret ettikten sonra, Kocaeli’deki Gölcük Donanma Komutanlığı karargahını ziyaret etti ve Donanma Komutanı Kadir Yıldız ile denizcilik alanında iş birliğini güçlendirme ve ikili ilişkileri geliştirme yollarını görüştü.

Ziyaret kapsamında bir Türk fırkateyninde tur düzenlendi. Tur sırasında Suriye heyetine Türk filosunun teknik ve operasyonel yetenekleri hakkında bilgi verildi.


Fransız mahkemesi, Libya finansmanı davasında Sarkozy'yi suç örgütü kurmaktan suçlu buldu

TT

Fransız mahkemesi, Libya finansmanı davasında Sarkozy'yi suç örgütü kurmaktan suçlu buldu

Eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy (AP)
Eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy (AP)

Fransız yargı organları bugün, eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin 2007 seçim kampanyasının finansmanına yardımcı olması için merhum Libya lideri Muammer Kaddafi'den milyonlarca euro aldığı suçlamasıyla yargılandığı yolsuzluk davasında kararını açıkladı. Mahkeme, Sarkozy'yi suç örgütü kurmaktan suçlu buldu.

70 yaşındaki eski cumhurbaşkanı, ‘kamu fonlarının zimmete geçirilmesini gizleme, seçim kampanyasının yasadışı finansmanı ve suç işlemek için suç örgütü kurmak’ suçlamalarıyla geçtiğimiz ocak ayından bu yana yargılanıyordu.

Soruşturmacılar, Sarkozy'nin Libya hükümetiyle yolsuzluk içeren bir anlaşma yaptığını söylüyor. Bu, Libya ajanları, hüküm giymiş bir terörist ve silah tüccarlarının dahil olduğu ve Kaddafi'nin Sarkozy'nin kampanyasına milyonlarca euroyu Paris'e valizlerle gönderdiği iddialarının yer aldığı karanlık bir dava. Sarkozy, davanın uydurma ve siyasi amaçlı olduğunu söyleyerek, herhangi bir suçu olduğunu defalarca reddetti.

Yasal sorunlarına ve haziran ayında Fransa'nın en yüksek nişanı olan Şeref Nişanı’nın (Légion d'honneur) elinden alınmasına rağmen, Sarkozy Fransız siyasetinde etkili bir figür olmaya devam ediyor.

Sarkozy, görevden ayrıldığından beri hukuki mücadelelerle karşı karşıya. Geçtiğimiz yıl, Fransa'nın en yüksek mahkemesi, yolsuzluk ve nüfuz ticareti suçlamalarından aldığı cezayı onadı ve bir yıl boyunca elektronik kelepçe takmasını emretti. Bu, bir Fransız cumhurbaşkanına ilk kez uygulanan bir yaptırımdı. Kelepçe şu anda çıkarılmış durumda.

Yine geçen yıl temyiz mahkemesi, 2012'deki başarısız yeniden seçilme girişimiyle ilgili yasadışı kampanya finansmanı suçlamasını onadı.


Netanyahu, BM konuşması ve Trump'la görüşme öncesinde Filistin devletinin tanınmasını eleştirdi

ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eşi Sara'yı Beyaz Saray’ın bahçesinde karşıladı. (DPA)
ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eşi Sara'yı Beyaz Saray’ın bahçesinde karşıladı. (DPA)
TT

Netanyahu, BM konuşması ve Trump'la görüşme öncesinde Filistin devletinin tanınmasını eleştirdi

ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eşi Sara'yı Beyaz Saray’ın bahçesinde karşıladı. (DPA)
ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eşi Sara'yı Beyaz Saray’ın bahçesinde karşıladı. (DPA)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bugün Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda konuşma yapmak ve Başkan Donald Trump ile görüşmek üzere ABD'ye giderken, Batı ülkelerinin Filistin devletini tanımasını eleştirdi.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Netanyahu, Gazze Şeridi'nde yaklaşık iki yıl süren savaşın ardından Fransa ve Birleşik Krallık başta olmak üzere Batı ülkeleri tarafından Filistin devletinin tanınmasının İsrail'i ‘hiçbir şekilde’ bağlamadığını vurguladı. Netanyahu, ‘bazı liderlerin Filistin terörüne utanç verici bir şekilde teslim olmasını’ kınadı.

Netanyahu bugün Ben Gurion Havalimanı'ndan ayrılmadan önce yaptığı açıklamada, “BM Genel Kurulu'nda, bizim gerçekliğimiz, İsrail vatandaşlarının gerçekliği, askerlerimizin gerçekliği ve ulusumuzun gerçekliği hakkında konuşacağım… Suçluları kınamak yerine, onlara İsrail'in kalbinde bir devlet vermek isteyen liderleri kınayacağım. Bu olmayacak” ifadelerini kullandı.

Washington'da ABD Başkanı’yla dördüncü kez görüşeceğini belirten Netanyahu, “Onunla zaferlerimizin yarattığı büyük fırsatları ve savaşın hedeflerini (tüm rehineleri geri almak, Hamas'ı yenmek ve barış çemberini genişletmek) tamamlama ihtiyacımızı görüşeceğim” dedi.

Netanyahu'nun açıklamaları, ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un, salı günü New York'ta Trump ile Arap ve Müslüman liderler arasında yapılan toplantıda ‘Ortadoğu ve Gazze Şeridi'nde barış için 21 maddelik yeni bir plan’ sunduğunu açıklamasının ertesi günü geldi.

Witkoff, “Umudumuz var ve önümüzdeki günlerde bir ilerleme açıklayabileceğimizden emin olduğumuzu söyleyebilirim” dedi. Witkoff, söz konusu planın, ‘İsrail'in endişelerini ve bölgedeki tüm komşularının endişelerini ele aldığını’ açıkladı.

Bu gelişme, İsrail'in 7 Ekim 2023'te Hamas'ın saldırısı sonrası başlayan ve neredeyse iki yıldır süren savaşın ardından, Gazze şehrine yönelik hava ve kara saldırılarını sürdürdüğü bir dönemde gerçekleşti.

Gazze Şeridi'ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü, İsrail'in bugünkü saldırılarında en az 15 Filistinlinin hayatını kaybettiğini, bunlardan 11'inin Gazze'nin merkezinde yerinden edilmiş kişilerin kaldığı bir evi hedef alan bombardıman sırasında yaşamını yitirdiğini açıkladı.

Han Yunus'taki Nasır Hastanesi, ‘Ürdün Hastanesi’nin yakınında bulunan Vadi ailesine ait bir evi hedef alan İsrail bombardımanının ardından dört şehit ve birkaç yaralının hastaneye getirildiğini’ bildirdi.