ABD Başkanı Donald Trump, Pekin ile ekonomik bir anlaşma imzalamaya çalışırken, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, ABD tarafından ‘Tayvan'ın bağımsızlığına karşı olduğunu belirten’ bir bildiri yayınlanmasını umuyor. Çin, bu hamle ile bu küçük ada ülkesini uluslararası arenadan tecrit etmek ve kontrolünü ele geçirmek istiyor.
Wall Street Journal’a (WSJ) göre Çin Devlet Başkanı Şi, içeride iktidarını güçlendirmek ve en önemli unsurlarından biri Tayvan'ın kontrolü olan ‘Çin rüyasını’ gerçekleştirmek için ABD Başkanı Trump'a baskı uygulayarak ABD'nin Tayvan'ın bağımsızlığına karşı olduğunu’ belirten resmi bir açıklama yapmasını istiyor.
Washington, eski Başkan Joe Biden'ın görev süresi boyunca Çin’e Tayvan’ın bağımsızlığını desteklemediğini garanti etse de Şi, Pekin'in bu ada ülkesine yönelik iddialarını onaylamadan kabul eden ‘Tek Çin’ politikasından sapmayan bu Amerikan tutumundan artık memnun değil.
Çin Devlet Başkanı için Tayvan'ın bağımsızlığını desteklemekten kaçınmak ile buna karşı çıkmak arasındaki fark, sadece bir söylem meselesinden ibaret değil. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre buna karşı çıkıldığının açıklanması, ABD politikasının Tayvan'ın egemenliğine karşı Pekin'in yanında yer aldığı anlamına gelir ve bu da Şi'nin ülkesinde iktidarını güçlendirir.
Biden ile zıtlık
Ancak Trump yönetimi, Tayvan'ın bağımsızlığını desteklemediğini açıkça belirten Biden yönetiminin tutumunu henüz benimsemiyor. Geçtiğimiz şubat ayında, ABD Dışişleri Bakanlığı Tayvan ile ilişkiler hakkında yayınladığı güncellenmiş bir belgeden ‘ABD Tayvan'ın bağımsızlığını desteklemiyor’ ifadesini çıkardı.
Biden'ın aksine Trump, müzakere pozisyonunu zayıflatmamak için Çin'in Tayvan'ı işgal etmesi halinde askeri müdahalenin mümkün olduğunu kamuoyuna açıklamaktan kaçındı. Trump, geçtiğimiz ay Fox News'e verdiği röportajda, Şi'nin kendisine başkanlık koltuğunda olduğu sürece Çin'in Tayvan'ı işgal etmeyeceğine dair söz verdiğini söyledi.
Şi, büyük bir ekonomik anlaşma karşılığında Trump'ın Tayvan konusundaki tutumunu değiştirebileceğine inanıyor. Ancak ABD eski Başkanı Barack Obama yönetimi döneminde Ulusal Güvenlik Konseyi'nde görev yapmış eski yetkili Ivan Mederos, Şi'nin Pekin'in Tayvan üzerindeki nüfuzunu güçlendirmek için Washington ile Taipei arasına nifak sokmaya çalıştığı uyarısında bulundu.
Çinli yetkililer, ABD’li meslektaşlarıyla yaptıkları görüşmelerde Washington'ın Tayvan'ın bağımsızlığına karşı olduğunu resmi olarak açıklaması gerektiğini vurgularken, ABD Dışişleri Bakanlığı sözcülerinden biri yaptığı açıklamada, “Uzun zamandır, herhangi bir tarafın statükoda tek taraflı olarak değişiklik yapmasına karşı olduğumuzu söylüyoruz” demekle yetindi. Sözcü, “Çin, Tayvan Boğazı'ndaki barış ve istikrara en büyük tehdidi oluşturuyor” ifadesini kullandı.
Trump ve Şi'nin TikTok'u nihayet yabancı yatırımcılara satmak için vardıkları anlaşma, bazı üst düzey yetkililer arasında görüşme yapılmasının önünü açtı. İki liderin Güney Kore'de düzenlenecek Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği zirvesinde bir araya gelmesi planlanıyor. Trump'ın 2026 yılının başında Pekin'i ziyaret etmesi ve Şi'nin ise aynı yılın aralık ayında ABD'yi ziyaret etmesi bekleniyor.
Trump ile Tayvan arasındaki belirsiz ilişki
Tayvan ile Trump arasında belirsiz bir ilişki var. Trump yönetimi, Tayvan’a yönelik bazı askeri yardımları askıya almış ve Tayvan Devlet Başkanı Lai Ching-te'ye Latin Amerika gezisi sırasında ABD'de mola verme izni vermeyi reddetmiş, bu da Lai'nin gezisini iptal etmesine neden olmuştu. Tüm bunlar, ABD yönetiminin Tayvan'ı desteklemek yerine Çin ile ticaret anlaşmasına öncelik verip vermediğine dair soru işaretleri yarattı.
Beyaz Saray'a yakın kaynaklar, Trump yönetiminin Çin'i Tayvan'a karşı askeri olarak harekete geçmekten caydırmaya ve Tayvan'ı insansız hava araçları (İHA) ve mühimmat için savunma harcamalarını artırmaya teşvik etmeye odaklandığını söyledi. WSJ’ye göre kaynaklar, Tayvan Devlet Başkanı Lai’ye ABD vizesi verilmemesinin, güvenoyu sırasında Lai'nin partisini destekleyerek Tayvan iç politikasına karışmaktan kaçınmayı amaçladığını belirtti.
Geçtiğimiz ocak ayında, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi'ye, ülkesinin Tayvan'ın bağımsızlığını desteklemediğini özel olarak garanti etti, ancak Pekin, ABD'nin izni olmadan bu görüşmeyi resmi bir açıklamada hızla yayınlayarak Rubio'yu kızdırdı. ABD tarafının görüşmeyle ilgili açıklamasında, Rubio'nun Wang'a Çin'in Tayvan'a yönelik ‘zorlayıcı eylemleri’ hakkındaki endişeleri öne çıktı.
Trump yönetimi, Tayvan'ın bağımsızlığını desteklemediğini kamuoyuna açıklamaktan kaçındı. Bu tutum, Ulusal Güvenlik Konseyi (NSC) Çin, Tayvan ve Moğolistan Politikaları Sorumlusu Ivan Kanapathy'nin geçtiğimiz yıl yazdığı bir makalede, ABD’li yetkililerin bu tür ifadelerden kaçınmaları gerektiğini, çünkü bu ifadelerin Tayvan'da şüphe uyandırdığını ve müttefikleri karıştırdığını savunmuştu. Kanapathy, makalesinde mevcut duruma yönelik tek taraflı herhangi bir değişikliğe karşı çıkarak, daha tarafsız bir mesaj verilmesini önerdi.