Üst düzey bir Avrupalı yetkili, Avrupa Birliği'nin (AB) Suudi Arabistan ile geniş bir stratejik ortaklık kurmaya ve karşılıklı çıkar alanlarında ortak gündemi hızlandırmaya çalıştığını, bunun da gelecek yıl yapılacak Körfez-Avrupa zirvesine hazırlık niteliğinde olduğunu söyledi.
AB Komisyonu Ortadoğu ve Kuzey Afrika Departmanı Direktörü Stefano Sannino, Şarku’l Avsat ile yaptığı röportajda, AB ile Körfez ülkeleri arasındaki stratejik yaklaşımın, mevcut koşullar altında özellikle enerji alanında ekonomik iş birliğine odaklandığını belirtti. Sannino, bunun yalnızca Körfez ülkelerinin şu anki rolü nedeniyle değil, aynı zamanda bu ülkelerin yenilenebilir enerji ve modern teknoloji alanlarında gelecekte üstlenebileceği potansiyel rol nedeniyle önemli olduğunu vurguladı.
ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze planı hakkında yorum yapan Sannino, planı ‘Gazze'nin ve halkının geleceği için çok önemli unsurlar içeren tutarlı bir plan’ olarak nitelendirdi. Sannino, ‘AB’nin, planın uygulanmasında üzerine düşen sorumluluğu üstlenmeye hazır’ olduğunu ifade etti.
Husileri ‘terör örgütü’ olarak sınıflandırmaya gelince, Sannino bu yaklaşımı reddederek şöyle dedi: “Değerlendirmemize göre, bu adım pek bir şey değiştirmeyebilir, hatta en yüksek bedeli ödeyen Yemen halkı için olumsuz sonuçlar doğurabilir. Ancak bu, Husilerin oluşturduğu tehlikeyi görmezden geldiğimiz anlamına gelmez.”
İki devletli çözüm için çabalar
Sannino, Suudi Arabistan ile Fransa'nın son dönemdeki çabalarının ve Birleşmiş Milletler'de (BM) iki devletli çözüm için yapılan toplantıların ‘iki devletli çözümü ve İsrail ile barış içinde yan yana yaşayabilecek bir Filistin devleti kurma fikrini korumaya yönelik ortak kararlılığı yansıtan, son derece önemli bir girişim’ olduğunu kaydetti.
Sannino, “Bu yaklaşım önemli bir siyasi ağırlığa sahip… Filistin devletinin kurulması hedefine odaklanarak bu yoldan sapılmamasını sağlamak için çabaları sürdürmek çok önemli” ifadelerini kullandı.
AB'nin, özellikle AB Komisyonu'nun iki devletli çözümü destekleme konusunda çok aktif olduğunu ve ‘Filistin Yönetimi'nin en büyük mali destekçisi olduğunu’ belirten Sannino sözlerini şöyle sürdürdü: “Geçtiğimiz nisan ayında, 1,6 milyar euro değerinde bir mali paket onayladık. Hem Filistin Yönetimi'nin bütçesini desteklemek hem de Filistin ekonomisini desteklemek için bu paketi uygulamaya başladık. Sadece birkaç gün önce, AB Akdeniz Komiseri, Filistin Yönetimi'ne 400 milyon euroluk kredi içeren bir anlaşmayı Filistin tarafıyla imzaladı.”
Filistin Yönetimi'nin reformu
Sannino, AB'nin Filistin Yönetimi tarafından başlatılan reform sürecini yakından takip ettiğini belirterek, bu konuda Filistin Yönetimi ile yakın iş birliği içinde çalıştıklarını bildirdi.
Sannino, “Ortak bir reform planı geliştirdik ve bu planın uygulanmasına başlandı. Bu, özellikle ABD'nin önerdiği 21 maddelik planı dikkate alırsak önemli bir adım. Çünkü bu reformlar, Filistin Yönetimi’nin Gazze Şeridi’ne geri dönüşünü mümkün kılacak temel unsurlardan biri olarak görülüyor. Bu çerçevede, AB Komisyonu Başkanı birkaç gün önce Filistin devleti için bir bağışçı grubu oluşturma fikrini duyurdu. Amaç, kaynakları seferber etmek. Zira Filistin Yönetimi şu anda reform programını sürdürebilmek için ciddi bir finansman ihtiyacı içinde. Ayrıca, işler olumlu yönde ilerlerse, yakın gelecekte Gazze Şeridi’nin yeniden inşası çabalarına da destek sağlanabilir” şeklinde konuştu.
AB, Trump'ın planını uygulamaya hazır
Sannino, Trump'ın pazartesi akşamı açıklanan Gazze planının başarısı konusunda iyimser olduğunu dile getirdi. Sannino, “Planın başarılı olacağına dair iyimserim. Plan gerçekten tutarlı ve uzun süredir savaşın acısını çeken Gazze ve halkının geleceği ile ilgili çok önemli unsurlar içeriyor. Bu unsurlar üzerinde bir anlaşmaya varılmasını umuyorum. AB, bunların uygulanmasında üzerine düşen sorumluluğu üstlenmeye hazır” dedi.
Suudi Arabistan ile geniş kapsamlı ortaklık
Sannino, AB'nin Suudi Arabistan ile geniş kapsamlı bir stratejik ortaklık kurmaya çalıştığını ve ortak çalışmaların şimdiden başladığını belirtti. Sannino, “İstediğimiz şey -ki bu ziyaret sırasında yaptığımız görüşmelerin de bir parçasıydı-, ortak ilgi alanlarındaki konulara dair hızlıca uygulanabilecek ortak bir gündemin belirlenmesini hızlandırmak. Bu gündem, gelecek yıl düzenlenecek AB ile Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) arasındaki zirvede temel alınarak geliştirilecek. Her iki tarafın liderlerinden de, toplumlarımızın yararına somut sonuçlar elde edilmesine yönelik açık bir talep var” ifadelerini kullandı.
Körfez ile ekonomik iş birliği
Sannino'ya göre AB, mevcut koşullar altında Körfez ülkeleriyle ekonomik iş birliğini, ‘yalnızca Körfez ülkelerinin şu anki rolü nedeniyle değil, aynı zamanda bu ülkelerin yenilenebilir enerji ve modern teknoloji alanlarında gelecekte üstlenebileceği potansiyel rol nedeniyle’ son derece önemli görüyor.
Sannino sözlerine şöyle devam etti: “Ticaret ve yatırımın teşvik edilmesinin yanı sıra, dijitalleşme ve yapay zekâ alanlarında da karşılıklı çıkarlar var. Burada, bölge için, özellikle Suudi Arabistan için ve AB için hayati önem taşıyan eğitim, bilimsel araştırma, yüksek öğretim, kültür ve spor alanlarından bahsediyoruz. Bu alanlar sayesinde toplumlarımız arasında yeni köprüler kurabiliriz.”
Serbest ticaret müzakereleri
Sannino, toplu müzakerelerle paralel olarak Körfez ülkeleriyle ikili serbest ticaret müzakereleri başlatmanın, süreci kolaylaştırmayı ve olumlu sonuçlar elde etmeyi amaçladığını söyledi. Sannino, “İkili boyutun bölgesel boyutu ortadan kaldırmadığını, aksine onu tamamladığını düşünüyorum. İkili müzakerelerin bölgesel müzakerelerde ilerlemeyi kolaylaştıracağı umuduyla, her iki yolu da paralel olarak izlemeye çalışıyoruz. Bölge genelinde ortak sorunlar var, ancak aynı zamanda her ülkenin dikkate alınması gereken kendine özgü özellikleri de var. Bu nedenle, olumlu bir sonuca ulaşmak için her iki yolu da paralel olarak izliyoruz” şeklinde konuştu.
Husilerin terör örgütü olarak sınıflandırılması
Kızıldeniz'de devam eden deniz taşımacılığına yönelik saldırılar ışığında AB'nin Husileri terör örgütü olarak sınıflandırma niyeti sorulduğunda Sannino şunları söyledi: “Bu konu uzun uzun tartışıldı ve soru her zaman şuydu: Yemen'deki durum ve bunun Kızıldeniz'deki seyrüsefer özgürlüğüne etkileriyle başa çıkmanın en iyi yolu nedir? Değerlendirmemize göre, bu adım (Husileri terör örgütü olarak tanımak) pek bir şey değiştirmeyebilir, hatta özellikle en yüksek bedeli ödeyen Yemen halkı için olumsuz sonuçlar doğurabilir.”
Sannino sözlerini şu ifadelerle noktaladı: “Bu, Husilerin, bölgenin istikrarı ve güvenliği üzerindeki etkisini tanımadığımız anlamına gelmez. Bu nedenle, Yemen hükümetini desteklemeye, meşru yetkililerle iş birliği yapmaya ve Yemen halkına yardım sağlamaya devam ediyoruz.”