AB Komisyonu yetkilisi Şarku'l Avsat'a konuştu: Suudi Arabistan ile geniş kapsamlı bir stratejik ortaklık kurmayı hedefliyoruz

AB Komisyonu Ortadoğu ve Kuzey Afrika Departmanı Direktörü Stefano Sannino, Husilerin terör örgütü olarak tanımlanmasının olumsuz sonuçlar doğurabileceğini vurguladı

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Ortadoğu ve Kuzey Afrika Departmanı Direktörü Stefano Sannino (AB)
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Ortadoğu ve Kuzey Afrika Departmanı Direktörü Stefano Sannino (AB)
TT

AB Komisyonu yetkilisi Şarku'l Avsat'a konuştu: Suudi Arabistan ile geniş kapsamlı bir stratejik ortaklık kurmayı hedefliyoruz

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Ortadoğu ve Kuzey Afrika Departmanı Direktörü Stefano Sannino (AB)
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Ortadoğu ve Kuzey Afrika Departmanı Direktörü Stefano Sannino (AB)

Üst düzey bir Avrupalı yetkili, Avrupa Birliği'nin (AB) Suudi Arabistan ile geniş bir stratejik ortaklık kurmaya ve karşılıklı çıkar alanlarında ortak gündemi hızlandırmaya çalıştığını, bunun da gelecek yıl yapılacak Körfez-Avrupa zirvesine hazırlık niteliğinde olduğunu söyledi.

AB Komisyonu Ortadoğu ve Kuzey Afrika Departmanı Direktörü Stefano Sannino, Şarku’l Avsat ile yaptığı röportajda, AB ile Körfez ülkeleri arasındaki stratejik yaklaşımın, mevcut koşullar altında özellikle enerji alanında ekonomik iş birliğine odaklandığını belirtti. Sannino, bunun yalnızca Körfez ülkelerinin şu anki rolü nedeniyle değil, aynı zamanda bu ülkelerin yenilenebilir enerji ve modern teknoloji alanlarında gelecekte üstlenebileceği potansiyel rol nedeniyle önemli olduğunu vurguladı.

ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze planı hakkında yorum yapan Sannino, planı ‘Gazze'nin ve halkının geleceği için çok önemli unsurlar içeren tutarlı bir plan’ olarak nitelendirdi. Sannino, ‘AB’nin, planın uygulanmasında üzerine düşen sorumluluğu üstlenmeye hazır’ olduğunu ifade etti.

Husileri ‘terör örgütü’ olarak sınıflandırmaya gelince, Sannino bu yaklaşımı reddederek şöyle dedi: “Değerlendirmemize göre, bu adım pek bir şey değiştirmeyebilir, hatta en yüksek bedeli ödeyen Yemen halkı için olumsuz sonuçlar doğurabilir. Ancak bu, Husilerin oluşturduğu tehlikeyi görmezden geldiğimiz anlamına gelmez.”

İki devletli çözüm için çabalar

Sannino, Suudi Arabistan ile Fransa'nın son dönemdeki çabalarının ve Birleşmiş Milletler'de (BM) iki devletli çözüm için yapılan toplantıların ‘iki devletli çözümü ve İsrail ile barış içinde yan yana yaşayabilecek bir Filistin devleti kurma fikrini korumaya yönelik ortak kararlılığı yansıtan, son derece önemli bir girişim’ olduğunu kaydetti.

Sannino, “Bu yaklaşım önemli bir siyasi ağırlığa sahip… Filistin devletinin kurulması hedefine odaklanarak bu yoldan sapılmamasını sağlamak için çabaları sürdürmek çok önemli” ifadelerini kullandı.

AB'nin, özellikle AB Komisyonu'nun iki devletli çözümü destekleme konusunda çok aktif olduğunu ve ‘Filistin Yönetimi'nin en büyük mali destekçisi olduğunu’ belirten Sannino sözlerini şöyle sürdürdü: “Geçtiğimiz nisan ayında, 1,6 milyar euro değerinde bir mali paket onayladık. Hem Filistin Yönetimi'nin bütçesini desteklemek hem de Filistin ekonomisini desteklemek için bu paketi uygulamaya başladık. Sadece birkaç gün önce, AB Akdeniz Komiseri, Filistin Yönetimi'ne 400 milyon euroluk kredi içeren bir anlaşmayı Filistin tarafıyla imzaladı.”

Filistin Yönetimi'nin reformu

Sannino, AB'nin Filistin Yönetimi tarafından başlatılan reform sürecini yakından takip ettiğini belirterek, bu konuda Filistin Yönetimi ile yakın iş birliği içinde çalıştıklarını bildirdi.

dcfrgt
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, İki Devletli Çözüm Uygulama Koalisyonu’nun üst düzey bakanlar toplantısına başkanlık ediyor. (Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı)

Sannino, “Ortak bir reform planı geliştirdik ve bu planın uygulanmasına başlandı. Bu, özellikle ABD'nin önerdiği 21 maddelik planı dikkate alırsak önemli bir adım. Çünkü bu reformlar, Filistin Yönetimi’nin Gazze Şeridi’ne geri dönüşünü mümkün kılacak temel unsurlardan biri olarak görülüyor. Bu çerçevede, AB Komisyonu Başkanı birkaç gün önce Filistin devleti için bir bağışçı grubu oluşturma fikrini duyurdu. Amaç, kaynakları seferber etmek. Zira Filistin Yönetimi şu anda reform programını sürdürebilmek için ciddi bir finansman ihtiyacı içinde. Ayrıca, işler olumlu yönde ilerlerse, yakın gelecekte Gazze Şeridi’nin yeniden inşası çabalarına da destek sağlanabilir” şeklinde konuştu.

AB, Trump'ın planını uygulamaya hazır

Sannino, Trump'ın pazartesi akşamı açıklanan Gazze planının başarısı konusunda iyimser olduğunu dile getirdi. Sannino, “Planın başarılı olacağına dair iyimserim. Plan gerçekten tutarlı ve uzun süredir savaşın acısını çeken Gazze ve halkının geleceği ile ilgili çok önemli unsurlar içeriyor. Bu unsurlar üzerinde bir anlaşmaya varılmasını umuyorum. AB, bunların uygulanmasında üzerine düşen sorumluluğu üstlenmeye hazır” dedi.

Suudi Arabistan ile geniş kapsamlı ortaklık

Sannino, AB'nin Suudi Arabistan ile geniş kapsamlı bir stratejik ortaklık kurmaya çalıştığını ve ortak çalışmaların şimdiden başladığını belirtti. Sannino, “İstediğimiz şey -ki bu ziyaret sırasında yaptığımız görüşmelerin de bir parçasıydı-, ortak ilgi alanlarındaki konulara dair hızlıca uygulanabilecek ortak bir gündemin belirlenmesini hızlandırmak. Bu gündem, gelecek yıl düzenlenecek AB ile Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) arasındaki zirvede temel alınarak geliştirilecek. Her iki tarafın liderlerinden de, toplumlarımızın yararına somut sonuçlar elde edilmesine yönelik açık bir talep var” ifadelerini kullandı.

scd
Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Ekim 2024'teki KİK-AB zirvesinde AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Charles Michel ile birlikte (SPA)

Körfez ile ekonomik iş birliği

Sannino'ya göre AB, mevcut koşullar altında Körfez ülkeleriyle ekonomik iş birliğini, ‘yalnızca Körfez ülkelerinin şu anki rolü nedeniyle değil, aynı zamanda bu ülkelerin yenilenebilir enerji ve modern teknoloji alanlarında gelecekte üstlenebileceği potansiyel rol nedeniyle’ son derece önemli görüyor.

ty
2024 yılında Brüksel'de düzenlenen ilk KİK-AB zirvesine katılan Avrupa ve Körfez liderlerinin hatıra fotoğrafı (AFP)

Sannino sözlerine şöyle devam etti: “Ticaret ve yatırımın teşvik edilmesinin yanı sıra, dijitalleşme ve yapay zekâ alanlarında da karşılıklı çıkarlar var. Burada, bölge için, özellikle Suudi Arabistan için ve AB için hayati önem taşıyan eğitim, bilimsel araştırma, yüksek öğretim, kültür ve spor alanlarından bahsediyoruz. Bu alanlar sayesinde toplumlarımız arasında yeni köprüler kurabiliriz.”

Serbest ticaret müzakereleri

Sannino, toplu müzakerelerle paralel olarak Körfez ülkeleriyle ikili serbest ticaret müzakereleri başlatmanın, süreci kolaylaştırmayı ve olumlu sonuçlar elde etmeyi amaçladığını söyledi. Sannino, “İkili boyutun bölgesel boyutu ortadan kaldırmadığını, aksine onu tamamladığını düşünüyorum. İkili müzakerelerin bölgesel müzakerelerde ilerlemeyi kolaylaştıracağı umuduyla, her iki yolu da paralel olarak izlemeye çalışıyoruz. Bölge genelinde ortak sorunlar var, ancak aynı zamanda her ülkenin dikkate alınması gereken kendine özgü özellikleri de var. Bu nedenle, olumlu bir sonuca ulaşmak için her iki yolu da paralel olarak izliyoruz” şeklinde konuştu.

Husilerin terör örgütü olarak sınıflandırılması

Kızıldeniz'de devam eden deniz taşımacılığına yönelik saldırılar ışığında AB'nin Husileri terör örgütü olarak sınıflandırma niyeti sorulduğunda Sannino şunları söyledi: “Bu konu uzun uzun tartışıldı ve soru her zaman şuydu: Yemen'deki durum ve bunun Kızıldeniz'deki seyrüsefer özgürlüğüne etkileriyle başa çıkmanın en iyi yolu nedir? Değerlendirmemize göre, bu adım (Husileri terör örgütü olarak tanımak) pek bir şey değiştirmeyebilir, hatta özellikle en yüksek bedeli ödeyen Yemen halkı için olumsuz sonuçlar doğurabilir.”

sdfrgt
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Ortadoğu ve Kuzey Afrika Departmanı Direktörü Stefano Sannino, Riyad'daki Diriye Projesi’ni ziyareti sırasında (AB)

Sannino sözlerini şu ifadelerle noktaladı: “Bu, Husilerin, bölgenin istikrarı ve güvenliği üzerindeki etkisini tanımadığımız anlamına gelmez. Bu nedenle, Yemen hükümetini desteklemeye, meşru yetkililerle iş birliği yapmaya ve Yemen halkına yardım sağlamaya devam ediyoruz.”



Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
TT

Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)

Dünya liderleri, Pazar günü Sydney’in Bondi Sahili’nde düzenlenen Yahudi kutlamasına yönelik saldırıyı şiddetle kınadı. Saldırıda en az 12 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, olayı “Avustralya’daki Yahudilere yönelik bir saldırı. Hanuka Bayramı’nın ilk günü, normalde sevinç ve inançla kutlanması gereken bir gün…” sözleriyle değerlendirdi ve polis ile güvenlik güçlerinin olaya karışanları tespit etmek için çalıştığını söyledi.

frgt
Avustralya Güvenlik İstihbarat Teşkilatı (ASIO) Güvenlik Genel Direktörü Mike Burgess, Sidney'deki Bondi Plajı saldırısının ardından 14 Aralık 2025'te Canberra'daki Parlamento Binası'nda düzenlenen basın toplantısında konuşuyor (EPA)

Avustralya muhalefet partisi Liberal Parti lideri Susan Lee, “Avustralyalılar bu akşam derin bir yas içinde. Şiddet ve nefret, toplumumuzun kalbini vurdu… Hepimizin bildiği ve sevdiği Bondi’de” ifadelerini kullandı.

frgt
Avustralya Federal Polisi'nde ulusal güvenlikten sorumlu geçici komiser yardımcısı Nigel Ryan (EPA)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, “Bu dünyada antisemitizme yer yok. Kalplerimiz bu korkunç saldırının kurbanları, Yahudi toplumu ve Avustralya halkı ile birlikte” dedi.

Saldırıya ilişkin tepkilerini dile getiren dünya liderleri arasında İngiltere Başbakanı Keir Starmer, olayın “son derece üzücü haberler” olduğunu söyledi. Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon ise, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın bir aile gibi olduğunu belirterek, Bondi’deki saldırının kurbanlarıyla dayanışma içinde olduklarını ifade etti.

sd
Avustralya polisi ve acil durum ekipleri, 14 Aralık 2025'te Bondi Plajı'ndaki silahlı saldırı olayının yaşandığı yere yakın bir bölgede çalışıyor (EPA)

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar, saldırının “Yahudi topluluğuna yönelik antisemitizmin bir sonucu” olduğunu ifade etti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Avustralya ve Yahudilerle dayanışma içindeyiz. Şiddet, nefret ve antisemitizme karşı birleşiyoruz” açıklamasında bulundu.

İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares, Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson da benzer şekilde saldırıyı kınayarak, kurbanlar ve ailelerine başsağlığı dileklerini iletti.

ABD ve Kanada yetkilileri de saldırıyı terör eylemi olarak nitelendirerek, kurbanlara ve Avustralya halkına destek mesajı verdi. Almanya’daki Yahudi Derneği ise yaptığı açıklamada, “Derin bir şok içindeyiz. Antisemitizm öldürür” ifadelerini kullandı.

New South Wales Başbakanı Chris Minns, “Hanuka’nın ilk günü kutlanan bir bayram, ne yazık ki bu korkunç saldırı nedeniyle kabusa dönüştü. En az 12 kişi hayatını kaybetti, saldırganlardan biri de öldü” dedi.


Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
TT

Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)

Bondi Plajı’nda düzenlenen Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında yaşanan ve en az 12 kişinin yaşamını yitirdiği saldırıya dair ortaya çıkan görüntülerde, bir sivilin saldırgana müdahale ederek silahını elinden aldığı görüldü. Söz konusu davranış, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, çok sayıda kişinin hayatının kurtarılmış olabileceği değerlendirildi.

Görüntülerde, otoparkta beyaz tişört giymiş bir kişinin, tüfek taşıyan koyu renkli tişörtlü saldırgana hızla yaklaştığı, arkasından saldırarak silahı ele geçirdiği ve ardından silahı saldırgana doğrulttuğu görülüyor. Saldırganın dengesini kaybederek geriye doğru çekildiği ve köprüye doğru yöneldiği, kahraman vatandaşın silahı daha sonra yere bıraktığı anlar videoda net şekilde yer alıyor.

Olay anına ait görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayılırken, çok sayıda kullanıcı müdahalede bulunan kişinin cesaretini övdü ve bu davranışın birçok insanın hayatını kurtarmış olabileceğini dile getirdi. Avustralya merkezli News.com.au sitesi, kahraman olarak anılan kişinin Sidney’de yaşayan ve Sutherland’da bir manav işleten 43 yaşındaki Ahmed el-Ahmed olduğunu duyurdu.

İki çocuk babası olan Ahmed’in, bu müdahalesi sırasında iki kurşunla yaralandığı, kuzeninin 7News kanalına yaptığı açıklamayla doğrulandı. Duygusal görüntülerde, 43 yaşındaki manavın saldırganlardan birinin silahını zorla aldığı anlar dikkat çekti.

h
Viral videodan bir görüntü (ABC Avustralya Haber Ağı)

Reuters, güvenilir görüntüler üzerinden videonun doğruluğunu teyit etti. Ajans ayrıca, söz konusu görüntülerdeki saldırganların, daha sonra polis tarafından çevrelendiği doğrulanan kişilerle aynı kişiler olduğunu, kıyafetlerinden yola çıkarak belirlediğini aktardı. Şüpheli saldırganlardan birinin öldürüldüğü, diğerinin ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı bildirildi.

“Nefreti körüklüyor” açıklaması

Saldırıdan saatler sonra açıklama yapan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ağustos ayında Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’ye bir mektup gönderdiğini ve Canberra yönetimini “antisemitizm ateşini körüklemekle” suçladığını söyledi.

Albanese hükümetinin Filistin devletini tanımayı da içeren politikalarının, Yahudi karşıtlığını teşvik ettiğini ve sokaklarda yayılmasına neden olduğunu savunan Netanyahu “Antisemitizm bir kanserdir. Liderler sessiz kaldığında yayılır. Zayıflığın yerini eylem almalıdır” ifadelerini kullandı.

Saldırıyı “dehşet verici” olarak nitelendiren Netanyahu, “Bu soğukkanlı bir cinayettir. Ne yazık ki her dakika kurbanların sayısı artıyor. En uç kötülüğü gördük. Aynı zamanda Yahudi kahramanlığının zirvesine de tanık olduk” dedi. Netanyahu, kendisinin Yahudi olduğunu söyleyen ve saldırganlardan birinin silahını alan bir sivile atıfta bulundu.

Netanyahu açıklamasında, “Küresel antisemitizme karşı bir mücadele içindeyiz. Bununla mücadele etmenin tek yolu onu açıkça kınamak ve kararlılıkla karşı durmaktır. İsrail’de yaptığımız da budur. Ordumuz, güvenlik güçlerimiz, hükümetimiz ve halkımızla birlikte bunu sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Avustralya hükümetine dolaylı eleştirilerde bulunan Netanyahu, “Kınamayan, hatta teşvik edenleri kınamayı sürdüreceğiz. Özgür ülkelerin liderlerinden beklenen adımları atmaları için baskı yapmaya devam edeceğiz. Teslim olmayacağız, eğilmeyeceğiz ve atalarımızın yaptığı gibi mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.


Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
TT

Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)

United Airlines’a ait bir Boeing 777-200ER uçağı, kalkış sırasında meydana gelen motor arızası nedeniyle pistte çıkan yangın sonucu dün Tokyo’ya gitmek üzere havalandığı Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri dönmek zorunda kaldı.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin aktardığına göre United Airlines şirketi, “UAL803, kalkıştan kısa bir süre sonra Washington’daki Dulles Uluslararası Havalimanı’na geri döndü ve motorlarından birinde meydana gelen güç kaybını gidermek için güvenli bir şekilde indi” açıklamasını yaptı ve 275 yolcu ve 15 mürettebat arasında yaralanan olmadığını belirtti.

Açıklamaya göre yolcuların başka bir uçakla United Airlines uçuşunun asıl varış noktası olan Tokyo Haneda Havalimanı'na götürmesi planlanıyor.

ABD'nin başkenti Washington’daki en büyük havaalanı olan Dulles Uluslararası Havaalanı’nın sözcüsü, uçağın saat 12:20 civarında (17:20 GMT) kalktığını ve olayın ‘pist yakınlarındaki bazı ağaçlarda yangına neden olduğunu’ söyledi.

Sözcü, açıklamasına şöyle devam etti:

“Yangın söndürüldü, uçak Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndü, saat 13.30 civarında güvenli bir şekilde indi ve havalimanı itfaiye ekipleri tarafından incelendi.”

Hasar gören pistin sınırlı bir süre için kapatıldığını açıklayan sözcü, Dallas Uluslararası Havaalanı'nda birkaç pist olduğu için diğer uçuşların etkilenmediğini de sözlerine ekledi.

rfgtyh
Uçak Dulles Uluslararası Havalimanı'na indikten sonra, bir acil müdahale aracı pistin yakınlarındaki yangını söndürmeye çalışıyor (Reuters)

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), uçağın ‘kalkış sırasında motor arızası’ yaşadığı için Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndüğünü açıkladı, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. FAA, olayı soruşturacağını belirtti.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) da resmi bir soruşturma açıp açmayacağına karar vermek için şu anda olayla ilgili verileri topladığını duyurdu.

Havacılık haber ağı AIRLIVE, uçağın motorunun kalkış sırasında alev aldığını ve pistin sonunda yangına neden olduğunu bildirdi.

AIRLIVE, olayın ardından acil iniş denemesi öncesinde uçağın ağırlığını azaltmak için kritik bir güvenlik prosedürü olan yakıt boşaltma manevrası yaptığının görüldüğü bildirdi.

AIRLIVE tarafından yayınlanan uçak kayıt bilgilerine göre uçak 1998 kasımında Continental Airlines'a teslim edilmiş, daha sonra United Airlines tarafından satın alınmış ve (2024 yılından beri GE Aerospace olarak bilinen) iki General Electric motorla donatılmıştı.