Emperyalizmin farklı biçimlerde geri dönüşü

ABD ikili emperyalizm uyguluyor; dünya genelindeki 800 askeri üssünün yanı sıra, dolar üzerinden bir ekonomik ve finansal hakimiyeti bulunuyor

 Garton Ash, “Avrupa'nın yeni imparatorluk türlerine karşı koyabilmek için liberal bir imparatorluk kurması gerektiğini” savunuyor (Sosyal medya)
Garton Ash, “Avrupa'nın yeni imparatorluk türlerine karşı koyabilmek için liberal bir imparatorluk kurması gerektiğini” savunuyor (Sosyal medya)
TT

Emperyalizmin farklı biçimlerde geri dönüşü

 Garton Ash, “Avrupa'nın yeni imparatorluk türlerine karşı koyabilmek için liberal bir imparatorluk kurması gerektiğini” savunuyor (Sosyal medya)
Garton Ash, “Avrupa'nın yeni imparatorluk türlerine karşı koyabilmek için liberal bir imparatorluk kurması gerektiğini” savunuyor (Sosyal medya)

Hepsi emperyalist. Biçimleri ne kadar farklı olursa olsun, bir emperyalist ile diğeri arasında hiçbir fark yok. “Küresel Güney”deki güçler arasında pratikte var olmayan bir şey, yani “iyi” ve “kötü” emperyalizmler arasındaki ayrım üzerine süregelen tartışma anlamsız. Küçük ve orta ölçekli ülkelerin emperyalistler arasındaki oyunda artık bir role sahip olmalarına gelince, bu geçmişte mümkün olmayan bir ayrıcalık. Emperyalizmler arasındaki nüfuz, pazar ve tesis yarışına gelince, bu eski yarışın yeni araçlarla devamı niteliğinde.

Resim göründüğü kadar basit değil. 19. yüzyıl ve öncesindeki emperyalizmler 20. yüzyılda sona erdi ve 21. yüzyılda ya da en azından bu yüzyılda 19. yüzyıl politikalarına geri döndüler. Bazıları askeri güç ve aynı eski formülle geri döndü. Diğerleri ise teknoloji, yapay zekâ ve finansal gücü kullanarak yeni bir formda geri döndü.

Ölümünden yıllar önce, Mısırlı solcu düşünür Semir Emin, ABD, Fransa, Almanya, İngiltere ve Japonya'nın ulusal emperyalizmlerine alternatif olarak ABD, Avrupa Birliği (AB) ve Japonya’dan oluşan “kolektif emperyalizm” hakkında bir makale yazmıştı. Emin, her şeyin tek bir ülkede değil “dünyada üretildiği”, sanayinin birçok ülkeden gelen parça ve malzemelere dayandığı “küreselleşmiş bir üretim”den bahsediyordu. “Egemen ekonomik oligarşi, kolektif emperyalizm üçlüsündeki egemen tekellerle aynı saftadır” diyordu.

Yakın zamanda ise Alasdair Roberts, “Süper Güçler: 21. Yüzyılın İmparatorlukları” başlıklı bir kitap yayınladı. Kitabında Rusya'ya atıfta bulunmadan, dört modern süper gücün “Çin, Hindistan, ABD ve AB” olduğunu belirtiyor. 2050 yılına kadar dünya nüfusunun yüzde 40'ının bu dört ülkede yaşayacağını öngörüyor. Bunların “imparatorluk olmayabileceğini ama emperyal sorumlulukları olduğunu ve tarihte bu kadar ağır bir yük taşıyan rejimler” olmadığını öne sürüyor.

Devlet Başkanı Vladimir Putin'in ülkesinin “emperyal emelleri” olmadığı iddiasını kabul edersek, o zaman soru şudur: 700 bin Rus askeri Ukrayna'da ne yapıyor? Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, ülkesine ve Rusya'ya “Küresel Güney ülkelerini birleştirme” görevini veriyorsa, bu göreve ne ad vereceğiz? Bu, ikili Amerikan ve Avrupa emperyalizmi karşısında ikili küresel Güney emperyalizminin liderliğinden başka bir şey midir? Portekizlilerin, İspanyolların, Hollandalıların ve Belçikalıların imparatorluk dönemlerine duydukları özlemi atlatıp atlatmadıklarını kesin olarak belirlemek zor. Ancak İngilizlerin, Fransızların, Japonların ve Almanların imparatorlukların yokluğuna uyum sağlayamadıklarını söylemek kolay. Ruslar, Çinliler ve Amerikalılar ise açıkça emperyalizmi uyguluyorlar.

Gürcistan'ın bazı kısımlarını, Kırım'ı ve Ukrayna'nın dört bölgesini işgal eden Rusya, önünde “kutsal bir görev” olduğunu belirtiyor: Rusya liderliğindeki Avrasya projesini hayata geçirmek. Başkan Jimmy Carter'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Profesör Zbigniew Brzezinski, “Rusya, Ukrayna olmadan imparatorluk olmaktan çıkar” diye yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre Kont Nikolay Troçki’nin temelini attığı ve bugün Putin'in ilham kaynağı olduğu söylenen Aleksandr Dugin tarafından da benimsenen Avrasyacılık, jeopolitik ve ideolojik bir projedir. Dugin’e göre “Dört kara medeniyeti -Çin, Rusya, Hindistan ve İran- geçmişte İngiltere ve Fransa, günümüzde ise ABD olmak üzere üç deniz, aristokrat ve Atlantik medeniyetiyle ebedi bir çatışma içindedir.”

Çin, emperyal emellerini “Kuşak ve Yol” projesi aracılığıyla gerçekleştiriyor. Altyapıya odaklanıyor gibi görünen bu proje kapsamında şimdiye kadar 150'den fazla ülkeyle anlaşmalar imzalandı. Bunun en basit örneği, Çin'in şu anda Afrika ve Asya'da çok sayıda limanda faaliyet göstermesidir; bunların en önemlileri Angola'daki Cayo, Sri Lanka'daki Hambantota, Ekvator Ginesi'ndeki Bana, Pakistan'daki Gwadar, Kamerun'daki Kribi, Kamboçya'daki Ream, Pasifik Okyanusu'ndaki Espiritu Adası'ndaki Luganville, Mozambik'teki Nacala ve Moritanya'daki Nuakşot limanlarıdır.

ABD ise ikili emperyalizm uyguluyor; dünya genelindeki 800 askeri üssünün yanı sıra, dolar üzerinden bir ekonomik ve finansal hakimiyeti bulunuyor. Harvard Üniversitesi Avrupa Çalışmaları Profesörü Timothy Garton Ash'e göre AB ise “imparatorluk sonrası bir imparatorluk”tur. Nasıl mı? “O, tek bir milletin egemenliğinde olmayan, hukukla yönetilen, aynı zamanda liberal ve bilhassa Putin'in Ukrayna'yı işgal ederek Rus İmparatorluğu'nu yeniden kurma girişiminden sonra, otoriter olan bir Avrupa imparatorluğu”dur.

Dahası Garton Ash, “Avrupa'nın yeni imparatorluk türlerine karşı koymak için liberal bir imparatorluk üretmesi ve çöken Rus imparatorluğunun geri dönmesini ve bir Çin imparatorluğunu önlemek için Amerikan imparatorluğuyla stratejik ortaklık kurması gerektiğine” inanıyor. Bu, Çin ve Rusya'nın “sınırsız ortaklık” çerçevesinde planladığının tam aksidir. Tarihçi Gerund Snade'in dediği gibi, ABD ise “NATO aracılığıyla davet üzerine bir imparatorluktur.” Yale Üniversitesi’nden tarihçi Timothy Snyder’e gelince “Özgürlüğe Giden Yol” adlı kitabında, AB ile Putin yönetimindeki Rusya arasındaki çatışmanın “entegrasyon veya imparatorluk” arasında bir seçim olduğunu belirtiyor. Ancak entegrasyon bir devletin sonu değil, gelişmiş bir süreçtir.

Şi'nin “Çin Rüyası” sloganı, Amerikan başkanlarının “Tepe üstündeki şehir” ve “Vazgeçilmez bir devlet” sloganları, Putin'in Çarlık Rusyası dışişleri bakanı Aleksandr Gorçakov'dan ödünç aldığı “Rusya öfkelenmez, hazırlanır” sloganı ve Narendra Modi'nin Hindistan'daki “Vishvaguru” yani “dünyanın öğretmeni” sloganı arasında, küçük devletler büyük güçler arasında önemli roller oynuyor. “21. Yüzyılın İmparatorlukları” kitabına göre, “Büyük güçler, geniş toprakları ve çeşitli halkları yöneten hem imparatorluk hem de devlet unsurlarına sahip melez oluşumlardır.”

Brookings Enstitüsü'nden Robert Kagan'ın “hegemonya emperyalizmden farklıdır, çünkü hegemonya başkalarının nüfuz altına girmeye zorlanmasıdır; emperyalizm ise bir amaç veya hedeften ziyade bir koşul veya durumdur” şeklindeki açıklamasını kabul etmek zor. Hegemonya, emperyalizmin yalnızca yumuşak bir biçimidir. Emperyalizm ise biçimi ne olursa olsun, halklara karşı acımasızdır. “Dünya devleti”ne gelince bu, sağlam bir siyasi gerçekliğe toslayan filozofların hayalidir. “Herkesten yeteneğine göre, herkese ihtiyacına göre” toplumu ise Marksizm adına yöneten 70 yıllık bir iktidarın ardından doğmadı, aksine sonunda çöken totaliter bir sistemde doğdu.

Sorun şu ki, Robert Tucker'ın “emperyalizmin cazibesi” dediği şey, özgürlüğün cazibesinden daha güçlü olmaya devam ediyor. Rus düşünür Aleksandr Yakovlov'un dediği gibi, emperyalizm “şaşırtıcı bir şekilde büyüyor ancak o kadar çelişkilerle dolu ki, 70 Karl Marx bile onu analiz edemez.”

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.



Rus İHA’larına karşı savaş uçaklarından 16 bin kat daha ucuz küçük füzeler

Nordic Air Defence'ın yayınladığı, İHA karşıtı savunma sisteminin bilgisayar ortamında oluşturulmuş görüntüleri (Telegraph)
Nordic Air Defence'ın yayınladığı, İHA karşıtı savunma sisteminin bilgisayar ortamında oluşturulmuş görüntüleri (Telegraph)
TT

Rus İHA’larına karşı savaş uçaklarından 16 bin kat daha ucuz küçük füzeler

Nordic Air Defence'ın yayınladığı, İHA karşıtı savunma sisteminin bilgisayar ortamında oluşturulmuş görüntüleri (Telegraph)
Nordic Air Defence'ın yayınladığı, İHA karşıtı savunma sisteminin bilgisayar ortamında oluşturulmuş görüntüleri (Telegraph)

Bir savaş uçağından 16 bin kat daha ucuz olan yeni bir İsveç savunma sistemi, havaalanları üzerinde uçan Rus insansız hava araçlarını (İHA) düşürebiliyor.

Stockholm merkezli bir teknoloji şirketi olan Nordic Air Defence, havaalanları ve fabrikalar gibi kritik yerlerin üzerinde uçan İHA’ları düşürmek için ‘kinetik enerji’ kullanan düşük maliyetli bir mini füze geliştirdi.

Kruger 100 önleme füzesi, kızılötesi sensörler kullanarak düşman İHA’larını yüksek hızda takip edip düşürüyor ve bu sayede sivil alanlarda patlayıcı mermilerden daha güvenli bir şekilde kullanılabiliyor.

Nordic Air Defence CEO'su Karl Rosander, Telegraph gazetesine verdiği demeçte, “Havaalanlarına yapılan bu izinsiz girişler, kamu alanlarını İHA’lardan korumak için onları basitçe vurmaktan daha sofistike bir çözüme ihtiyaç olduğunu gösteren en iyi örnek. Sadece elektrikle çalışan küçük bir önleme füzesi geliştiriyoruz. Bu füze, herhangi bir savaş başlığı veya patlayıcı içermiyor ve yüksek hızda seyreden İHA’yı düşürüyor. Bu, polisin onu sivil ortamlarda kullanabileceği anlamına geliyor. Havaalanları üzerinde patlayıcılar fırlatmak istemiyoruz. Bu nedenle bu sistem Danimarka'da yaşananlar için ideal olacak, pahalı füzelerin fırlatılmasını önleyecek” ifadelerini kullandı.

AB'ye yönelik İHA tehdidi

Avrupa Birliği (AB) liderleri, Danimarka, Norveç ve Almanya'da bir dizi şüpheli Rus İHA’sı ihlali sonrasında havaalanlarını savunmak için acil çözümler arıyor.

Karşılaştıkları en büyük zorluk, güvenlik. Çünkü sivil alanlar üzerinde güçlü füzelerle İHA’ları düşürmek, ölüm ve yaralanma riskinin yanı sıra kritik altyapıya zarar verme riskini de beraberinde getiriyor.

Bir diğer önemli endişe ise maliyet. Çünkü Rus İHA’larının tanesi bin sterlin kadar düşük bir fiyata mal olabilirken, NATO'nun Polonya'da başarıyla uyguladığı savaş uçağı konuşlandırma taktiği, buna kıyasla aşırı pahalı.

Rusya'nın kullandığı İran İHA'ları (Reuters)Rusya'nın kullandığı İran İHA'ları (Reuters)

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte bu hafta yaptığı açıklamada, “Bin veya iki bin dolarlık İHA’ları, yarım milyon hatta bir milyon dolarlık füzelerle vurmak kabul edilemez” dedi.

Rosander tarafından tasarlanan Kruger sisteminin en büyük avantajı, tahmini maliyetinin 5 bin doları (3 bin 700 sterlin) geçmemesi. Bu maliyet, geçtiğimiz ay Polonya üzerinde uçan İHA’ları imha etmek için kullanılan F-15 ve F-35 savaş uçaklarının fiyatının çok altında.

Mobil İHA önleme çözümü

Şarku’l Avsat’ın Telegraph’tan aktardığına göre bu sistem, İHA’ların kara kuvvetleri için sürekli bir tehdit oluşturduğu Ukrayna gibi savaş bölgelerinde de faydalı olacak. Sistem, askerlerin, havadan engellemesi veya vurması giderek zorlaşan bomba yüklü İHA’ları vurmasına olanak tanıyacak.

Ukrayna'da şu anda kullanılan İHA önleme sistemleri de, onları vurarak düşüren kinetik füzeler yerine patlayıcı savaş başlıklarıyla donatılmış askeri versiyonlar.

Şirket tarafından yayınlanan görüntülerde, bomba taşıyan iki quadcopter dronun bir askeri konvoya yaklaştığı bir savaş senaryosu gösteriliyor. Kinetik füzelerle donatılmış bir araç, İHA’ları hedeflerine ulaşmadan önce durdurmak ve imha etmek için araca monte edilmiş bir sistemden mermi ateşliyor.

Almanya'da İHA görülmesi

Münih Havalimanı bu hafta, Avrupa'ya yönelik şüpheli bir Rus İHA saldırısı nedeniyle bir geceliğine kapatıldı. İHA'lar ilk olarak perşembe günü saat 22:30 civarında, ardından bir saat sonra tekrar görüldü.

O akşam 12'den fazla uçuş ertelendi veya iptal edildi. Yolcular, uçuşların yeniden başlamasına izin verilen ertesi sabaha kadar havaalanında portatif yataklarda uyumak zorunda kaldı.

Dün geç saatlerde yeni İHA ihbarları nedeniyle Münih Havalimanı bir süre kapatılmak zorunda kalındı. Bu olaydan bir gün önce, İHA'lar nedeniyle 30'dan fazla uçuş iptal edilmişti. (AFP)Dün geç saatlerde yeni İHA ihbarları nedeniyle Münih Havalimanı bir süre kapatılmak zorunda kalındı. Bu olaydan bir gün önce, İHA'lar nedeniyle 30'dan fazla uçuş iptal edilmişti. (AFP)

Geçtiğimiz hafta Almanya'nın kuzeybatısındaki Schleswig-Holstein eyaletinde, bir yakıt rafinerisinin, elektrik santralinin, hastanenin ve tersanenin etrafında uçan İHA'lar görüldü.

Bu olay, geçen hafta Danimarka ve Norveç'teki havaalanlarına, ayrıca Aalborg ve Karup'taki Danimarka askeri tesislerine yapılan İHA saldırılarının ardından yaşandı.

Küçük füzeler, AB liderlerinin değerlendirdiği tek yeni İHA önleme sistemi değil. Liderler, ‘İHA duvarı’ olarak adlandırılan bir yapının inşasını da araştırıyorlar. Telegraph’a göre bu duvar, Rusya ve onun ana bölgesel müttefiki Belarus ile Avrupa'nın doğu sınırında konuşlandırılan radarlar ve hava savunma sistemlerinden oluşacak.

AB dün, Ukrayna ve çoğunluğu Baltık ve İskandinav ülkelerinden olmak üzere 10 diğer AB üye ülkesini davet ederek, İHA duvarının nasıl inşa edileceğine ilişkin ilk resmi görüşmelerini gerçekleştirdi.

Başlangıçta, son yıllarda Kremlin'e yakınlaşan Macaristan ve Slovakya görüşmelere dahil edilmedi. Ancak, her iki ülke de daha sonra Brüksel'deki toplantıya temsilcilerini gönderdi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (DPA)Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (DPA)

İHA duvarının eksiklikleri

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, bu hafta Kopenhag'da düzenlenen zirvede şunları söyledi: “İHA üretimimizi ve İHA karşıtı yeteneklerimizi artırmamız gerekiyor. Buna, herhangi bir dış müdahaleyi önleyebilecek ve elbette etkisiz hale getirebilecek bir Avrupa İHA karşıtı önlemler ağı kurmak da dahil.”

Ancak uzmanlar, bir İHA duvarının çok pahalı olabileceğini ve yalnızca Rusya veya Beyaz Rusya topraklarından başlatılan İHA saldırılarının kara üzerinden uçmasını engelleyebileceğini söyledi.

Bu bağlamda Rosander, sistemin mimarisini ve teknolojisini standartlaştırarak doğu kanadı genelinde etkinliğini sağlamak gerektiğini vurguladı. Rosander, “Tüm Avrupa için tek bir standart üzerinde anlaşmaya varılmalı. Bu gerçekten büyük bir zorluk. Bunu başarmak için çok katmanlı ve karmaşık bir çözüm gerekiyor. Her şeyi kontrol eden tek bir sistem üzerinde birleşmeliyiz” ifadelerini kullandı.

Bu, doğu kanadındaki tüm AB ülkelerinin tam siyasi taahhüdünü de gerektiriyor. Aksi takdirde Rus İHA sürülerinin kolayca sızabileceği bir hava sahası boşluğu oluşacak.

İHA duvarının Avrupa için çözümün sadece bir parçası olmasının bir başka nedeni de, AB sınırları içinde İHA'ların fırlatılmasını önlemede işe yaramaması. Bunu göz önünde bulundurarak, bazı Avrupa ülkeleri İHA'lara karşı savunmalarını iyileştirmek için ulusal düzeyde kendi reformları üzerinde çalışıyor.


Erdoğan Hamas'ın yanıtını memnuniyetle karşıladı: Hamas barışa hazır olduğunu gösterdi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (AFP)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (AFP)
TT

Erdoğan Hamas'ın yanıtını memnuniyetle karşıladı: Hamas barışa hazır olduğunu gösterdi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (AFP)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (AFP)

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bugün yaptığı açıklamada, ülkesinin Hamas'ın ABD'nin Gazze'deki savaşı sona erdirme önerisine verdiği yanıtı memnuniyetle karşıladığını vurguladı.

Anadolu Ajansı’nın haberine göre İstanbul Sultanbeyli'deki projelerin toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada Erdoğan, "Gazzeli çocukların acılarını Birleşmiş Milletler'de sergileyerek dünya gündemine taşıdık ve bu konuyu ABD Başkanı (Donald) Trump ile detaylı bir şekilde görüştük" ifadelerini kullandı.

Gazze ateşkes planını değerlendiren Erdoğan, "Tüm taraflar sorumlu davranırsa, akan kanın durdurulması ve barışın sağlanması mümkün... Amacımız, Gazze'deki kardeşlerimizin bir an önce huzur, barış ve güvenliğe kavuşmasını sağlamaktır" şeklinde konuştu.

İsrail'i Gazze Şeridi'ndeki saldırılarını derhal durdurmaya ve "barış umutlarının sönmesine izin vermemeye" çağıran Erdoğan, "Hamas barışa olan istekliliğini ortaya koydu ve bununla bölgemizde kalıcı barışın yolu açıldı." dedi.


Hamaney'in gazetesi İsrail ile yeni bir savaş bekliyor

İran'a ait bir füze, Lider Ali Hamaney ve Tahran'da İsrail saldırılarında öldürülen Devrim Muhafızları komutanlarının fotoğraflarının bulunduğu bir pankartın yanında sergileniyor (Reuters)
İran'a ait bir füze, Lider Ali Hamaney ve Tahran'da İsrail saldırılarında öldürülen Devrim Muhafızları komutanlarının fotoğraflarının bulunduğu bir pankartın yanında sergileniyor (Reuters)
TT

Hamaney'in gazetesi İsrail ile yeni bir savaş bekliyor

İran'a ait bir füze, Lider Ali Hamaney ve Tahran'da İsrail saldırılarında öldürülen Devrim Muhafızları komutanlarının fotoğraflarının bulunduğu bir pankartın yanında sergileniyor (Reuters)
İran'a ait bir füze, Lider Ali Hamaney ve Tahran'da İsrail saldırılarında öldürülen Devrim Muhafızları komutanlarının fotoğraflarının bulunduğu bir pankartın yanında sergileniyor (Reuters)

İran kurumları, İsrail ile yeni bir savaş olasılığı konusunda çelişkili sinyaller verirken, resmi açıklamalar kapsamlı bir çatışma tehdidi ile herhangi bir saldırı niyetinin reddi arasında gidip geliyor. İran Dini Lideri Ali Hamaney'e yakınlığıyla bilinen Keyhan gazetesi, İran'daki kötüleşen ekonomik durumun "12 günlük savaş" olarak nitelendirdiği sürecin bir uzantısı olduğu göz önüne alındığında, ABD ve İsrail ile bir çatışmanın "çok muhtemel" olduğunu belirtti.

Gazete, bu savaşın İran'da iç yaralar bıraktığını ve yetkililerin yakın gelecekte yaşanabilecek yeni bir çatışmaya hazırlıklı olmaları gerektiğini belirterek, uluslararası sistemde "tarihi bir değişim" olarak nitelendirdiği duruma işaret etti.

İran Devrim Muhafızları Koordinatör Yardımcısı Muhammed Rıza Nakdi, "düşmanın savaşın dördüncü gününden beri ateşkes için yalvardığını" söyledi. Nakdi, İran'ın İsrail tehditlerinden korkmadığını da belirterek, bir çatışma durumunda İran'ın vereceği tepkinin "sahada uygulanana kadar sert ve inanılmaz" olacağını vurguladı.

Öte yandan, İsrail web sitesi Ynet, güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberinde, İran'ın İsrail'e doğrudan bir saldırı düzenleme niyetine dair herhangi bir belirti olmadığını ve Tel Aviv'in Tahran'a karşı önleyici bir saldırı planlamadığını belirtti.

Şarku’l Avsat’ın Ynet’ten aktardığına göre balistik füze tesislerinin yeniden inşasına dair haberlere rağmen, İran nükleer programında şu anda zenginleştirme veya silah üretimine yönelik somut bir faaliyet görülmüyor.

Kaynaklar mevcut aşamadaki asıl tehlikenin, İran içindeki siyasi ve medya söylemlerinin artması sonucunda İran rejiminin "yanlış hesaplama" yapma olasılığında yattığını açıkladı.

İran Dini Lideri Hamaney ile görüşme sırasında Devrim Muhafızları komutanlarının arkadan görünüşü (Hamaney'in web sitesi)İran Dini Lideri Hamaney ile görüşme sırasında Devrim Muhafızları komutanlarının arkadan görünüşü (Hamaney'in web sitesi)

İranlı dini ve siyasi figürler son haftalarda Tahran'ın çatışmaya hazır olduğunu vurguladılar. Tahran'ın Cuma imamı Ahmed Hatemi, İran'ın saldırıya uğraması halinde "Tel Aviv ve Hayfa'yı yerle bir edeceğini" söyledi. Bu arada, Milletvekili Sara Fallahi, "bir sonraki çatışmanın ülkenin tüm gücüyle yürütüleceğini" ifade etti.

Ancak Milletvekili İsmail Kevseri, son dönemdeki bazı askeri hareketliliklerin "psikolojik savaşın" bir parçası olduğunu ve illa ki yeni bir savaşın patlak vereceği anlamına gelmediği değerlendirmesinde bulundu.

İdam Cezaları

İlgili bir gelişmede, İran haber ajansları, yetkililerin bugün "Siyonist yapı için çalışan ayrılıkçı bir terör ağının" altı üyesini ve bir din adamını öldürmekten hüküm giymiş bir Kürt militanı idam ettiğini bildirdi. Ajanslara göre sanıklar, ülkenin güneybatısındaki Ahvaz Eyaleti'ne bağlı Muhammede kentinde dört güvenlik görevlisinin öldürülmesi ve bir bombalama eylemi de dahil olmak üzere "kanlı" operasyonlar planladıklarını ve gerçekleştirdiklerini itiraf ettiler.

Ajanslar haberlerinde, idam edilen kişilerin "Siyonist yapıyla temas halinde" olduklarını ve "düşman yabancı kuruluşlardan destek aldıklarını" belirterek, faaliyetlerinin son yıllarda bölgedeki "vatandaşların güvenliğine yönelik tekrarlayan bir tehdit" oluşturduğunu vurguladı.

Ancak, İran devlet medyasında sıklıkla yer alan "ayrılıkçı gruplar" ifadesi, İran'daki dini ve kültürel azınlıkların haklarını savunmak için faaliyet gösteren İranlı muhalif grupları da kapsayabilir.

Tahran son yıllarda Tel Aviv'i, nükleer tesislerin hedef alınması ve önde gelen bilim insanlarının öldürülmesi de dahil olmak üzere, topraklarındaki sızma ve sabotaj operasyonlarının arkasında olmakla defalarca suçladı.

Tahran geçen yıl, Mossad bağlantılı olduğunu, suikastlar gerçekleştirdiğini ve hassas bilgileri kaçırdığını iddia ettiği birkaç casus şebekesini çökerttiğini duyurdu.

Bir operasyonda, İran'ın İsrail istihbarat servisinin sağladığını iddia ettiği ileri teknolojiyi kullanarak İsfahan eyaletindeki bir sanayi merkezini havaya uçurmayı planlayan bir grup tutuklandı.