Trump: Karayip Denizi'nde "uyuşturucu taşıyan" bir denizaltıya saldırdık

ABD Başkanı Donald Trump ve Başkan Yardımcısı J.D. Vance Beyaz Saray'da (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump ve Başkan Yardımcısı J.D. Vance Beyaz Saray'da (Reuters)
TT

Trump: Karayip Denizi'nde "uyuşturucu taşıyan" bir denizaltıya saldırdık

ABD Başkanı Donald Trump ve Başkan Yardımcısı J.D. Vance Beyaz Saray'da (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump ve Başkan Yardımcısı J.D. Vance Beyaz Saray'da (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump dün, ABD ordusunun Karayipler'de bir “uyuşturucu denizaltısına” saldırı düzenlediğini doğruladı ve aynı zamanda Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'nun iki ülke arasındaki gerilimi azaltmak için önemli tavizler sunduğunu belirtti.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Trump, bir muhabirin Maduro'nun anlaşma kapsamında ülkesinin doğal kaynaklarından bazılarını teklif edip etmediği sorusuna yanıt olarak, "Her şeyi teklif etti. Haklısın. Neden biliyor musun? Çünkü Amerika Birleşik Devletleri'ne karşı aptalca davranmak istemiyor” dedi.

Trump, çarşamba günü ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı'na (CIA) Karakas'a karşı gizli operasyonlar yürütmesi için yeşil ışık yaktığını açıkladı ve Venezuela topraklarında uyuşturucu kartellerine karşı saldırılar düzenlemeyi düşündüğünü belirtti.

Bu açıklamaları Maduro'yu öfkelendirdi ve Maduro, “CIA tarafından organize edilen darbeleri” kınayan bir konuşma yaptı, askeri tatbikatlar yapma emri verdi.

Trump dün, Beyaz Saray'da gazetecilere Karayipler'deki yeni saldırı hakkında bir soruya yanıt olarak şunları söyledi: “Bir denizaltıyı saldırdık ve bu denizaltı, büyük miktarda uyuşturucu taşımak için özel olarak tasarlanmış, uyuşturucu taşıyan bir denizaltıydı.”

Bu operasyon, ABD'nin uyuşturucu ile mücadele operasyonu kapsamında olduğunu söylediği Karayipler'deki büyük çaplı askeri harekatın bir parçası.

Bu, Washington ile Karakas arasındaki gerilimin keskin bir şekilde arttığı eylül ayı başından bu yana açıklanan altıncı operasyon.

Bu kampanya Latin Amerika'da geniş çapta kınandı, Karakas'ta ise Trump'ın rejim değişikliği peşinde olduğu yönündeki endişeler artıyor.



Beyaz Saray Sözcüsü, gazetecinin sorusuna "Anan" diye cevap verdi

Beyaz Saray Basın Sözcüsü Karoline Leavitt ve Beyaz Saray İletişim Direktörü Steven Cheung, bir muhabirin ABD Başkanı Donald Trump'ın Vladimir Putin'le yapacağı görüşme için Budapeşte'yi kimin seçtiğini sorması üzerine, "Anan" yanıtını verdi (AP)
Beyaz Saray Basın Sözcüsü Karoline Leavitt ve Beyaz Saray İletişim Direktörü Steven Cheung, bir muhabirin ABD Başkanı Donald Trump'ın Vladimir Putin'le yapacağı görüşme için Budapeşte'yi kimin seçtiğini sorması üzerine, "Anan" yanıtını verdi (AP)
TT

Beyaz Saray Sözcüsü, gazetecinin sorusuna "Anan" diye cevap verdi

Beyaz Saray Basın Sözcüsü Karoline Leavitt ve Beyaz Saray İletişim Direktörü Steven Cheung, bir muhabirin ABD Başkanı Donald Trump'ın Vladimir Putin'le yapacağı görüşme için Budapeşte'yi kimin seçtiğini sorması üzerine, "Anan" yanıtını verdi (AP)
Beyaz Saray Basın Sözcüsü Karoline Leavitt ve Beyaz Saray İletişim Direktörü Steven Cheung, bir muhabirin ABD Başkanı Donald Trump'ın Vladimir Putin'le yapacağı görüşme için Budapeşte'yi kimin seçtiğini sorması üzerine, "Anan" yanıtını verdi (AP)

Katie Hawkinson ABD Muhabiri 

Üst düzey Beyaz Saray yetkilileri, ABD Başkanı Donald Trump'ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le yapacağı görüşmenin yerini kimin seçtiği soran bir muhabire "Anan" dedi.

Trump perşembe günü, Ukrayna'daki savaşın sona ermesini görüşmek üzere yakında Macaristan'ın Budapeşte kentinde Putin'le bir araya geleceğini duyurmuştu. Putin, Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından arandığı için bu seçim soru işaretlerine yol açtı. Öte yandan Associated Press'in haberine göre, mahkemeden ayrılma sürecinde olan Macaristan'ın arama emrini yerine getirmesi pek olası görünmüyor.

HuffPost, Beyaz Saray'a görüşme yerini kimin seçtiğini sorduğunda, Beyaz Saray Basın Sözcüsü Karoline Leavitt'in cevabı "Anan seçti" oldu. Gazetenin aktardığı üzere Beyaz Saray İletişim Direktörü Steven Cheung da "Anan" diye yanıt verdi.

Daha sonra HuffPost muhabiri, bu cevabı komik bulup bulmadığını Leavitt'e sordu.

Leavitt şöyle cevap verdi: 

Kendini gerçekten bir gazeteci sayman bana komik geliyor. Bunu yüzüne karşı söylemiyorlar ama medyadaki meslektaşların da dahil kimsenin ciddiye almadığı radikal solcu bir gazeteci bozuntususun. Bana samimiyetsiz, taraflı ve saçma sapan sorularını mesaj atmayı bırak.

The Independent, Beyaz Saray'a "anan" demenin uygun bir cevap olup olmadığını sorduğunda sözcü Taylor Rogers "Son derece uygun" dedi.

Rogers, "Bu mesajları alan kişi gerçek bir muhabir değil, Demokrat bir aktivist. Sonuç olarak aldığı yanıt son derece uygundu" dedi. 

Beyaz Saray basın ekibi her gün gerçek muhabirlerden gelen yüzlerce ciddi talebi karşılıyor ve yanıtlıyor; partizan gazeteci bozuntularıyla kaybedecek vaktimiz yok!

Cheung da cuma öğleden sonra bu konuşmayla ilgili bir X gönderisini tekrar paylaştı ancak başka bir yorum yapmadı.

The Independent, yanıt hakkı için HuffPost'la temasa geçti.

Beyaz Saray son günlerde söylemini sertleştirmiş gibi görünüyor. Perşembe günü Fox News'a konuşan Leavitt, Demokrat Parti'nin "ana seçmen kitlesinin" "Hamas teröristleri, kaçak göçmenler ve şiddet yanlısı suçlular" olduğunu iddia etmişti.

Leavitt, "Dediğim gibi; antisemitistleri, Hamas teröristlerini, kaçak göçmenleri ve Amerikan sokaklarında serbestçe dolaşmasını istedikleri şiddet yanlısı suçluları da içeren radikal sol tabanlarına hizmet etmekten başka hiçbir şeye tahammülleri yok" demişti.

Independent Türkçe.Independent.co.uk/news


Witkoff ve Kushner, İsrail'in Katar'a düzenlediği saldırının ardından kendilerini ‘ihanete uğramış’ gibi hissetti

Jared Kushner, İsrail ile Hamas arasında ateşkesin yürürlüğe girmesinin ardından Tel Aviv'de yaptığı konuşma sırasında ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un arkasında duruyor. (Reuters)
Jared Kushner, İsrail ile Hamas arasında ateşkesin yürürlüğe girmesinin ardından Tel Aviv'de yaptığı konuşma sırasında ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un arkasında duruyor. (Reuters)
TT

Witkoff ve Kushner, İsrail'in Katar'a düzenlediği saldırının ardından kendilerini ‘ihanete uğramış’ gibi hissetti

Jared Kushner, İsrail ile Hamas arasında ateşkesin yürürlüğe girmesinin ardından Tel Aviv'de yaptığı konuşma sırasında ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un arkasında duruyor. (Reuters)
Jared Kushner, İsrail ile Hamas arasında ateşkesin yürürlüğe girmesinin ardından Tel Aviv'de yaptığı konuşma sırasında ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un arkasında duruyor. (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'ın damadı ve danışmanı Jared Kushner, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun geçen ay Doha'da Hamas liderlerine yönelik saldırı emri vermesinin ardından başkanın ‘İsraillilerin kontrolü biraz kaybettiğini’ düşündüğünü açıkladı.

ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, CBS'nin 60 Minutes programında Kushner ile birlikte verdiği ve pazar günü tam olarak yayınlanacak olan röportajda, “Jared ve ben biraz ihanete uğradığımızı hissettik” dedi.

Witkoff şöyle devam etti: “Bu çok büyük bir etki yarattı. Çünkü Katarlılar, Mısırlılar ve Türkler gibi müzakerelerde çok önemli bir role sahipti... Katarlıların güvenini kaybettik. Böylece Hamas ortadan kayboldu ve onlara ulaşmak çok zorlaştı.”

Kushner, saldırının Trump'ın ‘çok sert davranma ve onların uzun vadeli çıkarlarına aykırı olduğunu düşündüğü şeyleri yapmalarını engelleme zamanının geldiğini’ fark etmesine neden olduğunu bildirdi.

Gazze Şeridi'ne yönelik yaklaşık iki yıllık savaş boyunca İsrail, hem Gazze Şeridi'nde hem de bu tür girişimlerin kendi topraklarında gerçekleştirilmesinin beklenmediği ülkelerde Hamas liderlerini hedef almayı yoğunlaştırdı.

Bu tür bir girişim, Gazze Şeridi'ne sükûnet getirme çabalarını görüşmek üzere hareketin bir heyetini ağırlayan Katar'ın başkenti Doha'da gerçekleşti. Hamas, üst düzey yetkililerinin eylül ayındaki saldırıdan sağ kurtulduğunu doğrularken, beş Hamas mensubu ve bir Katar güvenlik gücü öldürüldü.

İsrail'in saldırıları, Katar'ın başkenti Doha’da Hamas'a ait bir kompleksi hedef aldı. Saldırıda, hareketin liderlik konseyinin üyesi Halil el-Hayye'nin oğlu Hammam el-Hayye, ofis müdürü Cihad Labbad ve arkadaşları Ahmed Memluk, Abdullah Abdulvahid ve Mumin Hassun öldürüldü.

Kaynaklara göre, hedef alınan kompleks, Hamas liderleri ve yetkilileri ile güvenlik görevlilerine ait ofis ve evleri içeriyor. Bunlar arasında Halil el-Hayye'ye ait, özel bir ofis içeren ve dört saldırının en şiddetlisinin hedefi olan orta büyüklükte bir villa da bulunuyor.


İran, nükleer programına ilişkin "kısıtlamalara" artık bağlı olmadığını duyurdu

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (DPA)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (DPA)
TT

İran, nükleer programına ilişkin "kısıtlamalara" artık bağlı olmadığını duyurdu

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (DPA)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (DPA)

İran, bugün 10 yıl önce imzalanan uluslararası anlaşmanın süresinin dolmasıyla birlikte nükleer programıyla ilgili “kısıtlamalara” artık bağlı olmadığını açıkladı.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre İran Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, “İran'ın nükleer programı ve ilgili mekanizmalara getirilen kısıtlamalar da dahil olmak üzere (anlaşmada yer alan) tüm önlemlerin sona erdiği kabul edilmektedir” diyerek “İran'ın diplomasiye olan sarsılmaz bağlılığını” vurguladı.

İran devlet televizyonu bugün İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin Güvenlik Konseyi'ne gönderdiği mektupta, Konsey'in nükleer anlaşmaya ilişkin 2231 sayılı kararının süresinin dolduğunu ve bugün kesin olarak sona erdiğini belirttiğini bildirdi.

Nükleer anlaşmanın, diplomasi ve çok taraflı katılımın çatışmaları çözmenin en başarılı yolları olduğu yönündeki uluslararası toplumun ortak inancını yansıttığını ve Washington'un başlangıçta taahhütlerini yerine getirmekten kaçındığını, ardından anlaşmadan çekildiğini, yasadışı ve tek taraflı yaptırımlarını yeniden uyguladığını, hatta bunları genişlettiğini ifade etti.

ABD eylemlerinin uluslararası hukuku ve BM Şartını ciddi şekilde ihlal ettiğini ve anlaşmanın uygulanmasında ciddi aksaklıklara yol açtığını belirten Arakçi, Avrupa taraflarının taahhütlerini yerine getirmediklerini, bunun yerine İranlı şahıs ve kurumlara ilave yasadışı yaptırımlar uyguladıklarını belirtti.

İranlı bakan, ABD ve Avrupa Üçlüsü'nün aşırı talepler konusundaki ısrarının ve devam eden yaptırımların nükleer anlaşmanın temel amacını baltaladığını söyledi.

Arakçi, ülkesinin "ABD'nin anlaşmaya tam olarak geri dönmesini sağlamak için yapıcı bir angajman yaklaşımı benimsediğini" vurguladı.