İran geniş çaplı füze tatbikatlarına başladı

Ulusal Güvenlik Konseyi'ne bağlı Nour News Ajansı tarafından yayınlanan bir fotoğrafta, yeri belirtilmeyen füze tatbikatları görülüyor.
Ulusal Güvenlik Konseyi'ne bağlı Nour News Ajansı tarafından yayınlanan bir fotoğrafta, yeri belirtilmeyen füze tatbikatları görülüyor.
TT

İran geniş çaplı füze tatbikatlarına başladı

Ulusal Güvenlik Konseyi'ne bağlı Nour News Ajansı tarafından yayınlanan bir fotoğrafta, yeri belirtilmeyen füze tatbikatları görülüyor.
Ulusal Güvenlik Konseyi'ne bağlı Nour News Ajansı tarafından yayınlanan bir fotoğrafta, yeri belirtilmeyen füze tatbikatları görülüyor.

İran medyası, ülke genelindeki çeşitli illerde füze denemelerinin başladığını bildirdi.

İran Devrim Muhafızları'na bağlı Fars Haber Ajansı, görgü tanıklarının ifadelerine ve vatandaşlardan gelen haberlere dayanarak, İran genelinde çeşitli yerlerde füze denemelerinin yapıldığını belirtti.

Haberlere göre, füzeler Loristan eyaletinin başkenti Hürremabad'da, Batı Kürdistan eyaletinin (batı) Mahabad şehrinde, İsfahan'da, Tahran'da (merkez) ve ülkenin kuzeydoğusundaki Horasan eyaletinin başkenti Meşhed'de görüldü.



Sarı hattı etkisiz hale getirmek... Gazze anlaşmasının ikinci aşamasını tehdit eden bir pazarlık kozu

Gazze şehrindeki enkaz yığınları arasında Hamas mensupları ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) üyeleri (AFP)
Gazze şehrindeki enkaz yığınları arasında Hamas mensupları ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) üyeleri (AFP)
TT

Sarı hattı etkisiz hale getirmek... Gazze anlaşmasının ikinci aşamasını tehdit eden bir pazarlık kozu

Gazze şehrindeki enkaz yığınları arasında Hamas mensupları ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) üyeleri (AFP)
Gazze şehrindeki enkaz yığınları arasında Hamas mensupları ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) üyeleri (AFP)

ABD’nin Miami kentinde yapılan Gazze anlaşması çerçevesindeki dörtlü arabuluculuk toplantısının sonuçları, haftalar sürebilecek istişarelere işaret ediyor. İsrail kaynaklarından sızan bilgiler, Gazze Şeridi’nin kontrol altındaki alanının yüzde 50’sinden fazlasını kapsayan ve Hamas’ın bulunmadığı bölgede silahsızlandırma olasılığına dair ipuçları veriyor.

Sızıntılar, sarı hat bölgesinde ikinci aşamadan bağımsız kısmi bir yeniden imar planının hazırlandığını öne sürüyor. Uzmanlar, bu hamleyi, arabulucular ve Hamas üzerinde baskı kurmak için bir araç olarak değerlendiriyor; amaç, Hamas’ın kontrol ettiği bölgelerde silahlarını bırakmasını sağlamak.

Uzmanlar, tek taraflı girişimlerin, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasını aksatabileceğini ve İsrail’in bölgeyi bölme ve tamamen çekilmeme hedeflerine hizmet edebileceğini belirtiyor. İlk aşaması 10 Ekim’de uygulamaya konulan barış planının maddeleri de bu olasılıklara işaret ediyor.

İsrail Kanal 12 televizyonuna konuşan bir güvenlik kaynağı, ordunun sarı hat bölgesinde silahsızlandırma çalışmalarını tamamlamak üzere olduğunu belirtti. Kaynağa göre, söz konusu bölge Gazze Şeridi’nin doğusunda yer alıyor ve toplam alanın yaklaşık yüzde 52’sini kapsıyor.

Ekim ayında imzalanan Gazze anlaşmasından bu yana, sarı hat içinde faaliyet gösteren altı tugay, yer üstü ve yer altındaki altyapının onlarca kilometresini yok etti. Aynı kaynak, Hamas’ın kontrol ettiği bölgelerde silahsızlandırmanın önemine dikkat çekti.

Şarku’l Avsat’ın Times of Israel’den aktardığına göre İsrail ordusu cumartesi günü, Han Yunus’un güneyinde sarı hattın İsrail tarafında Hamas’a ait tünellerin patlatıldığını ve yıkıldığını gösteren görüntüler paylaştı.

Bu adımlar, Yedioth Ahronoth gazetesinin yaklaşık bir hafta önce aktardığı habere göre, Tel Aviv’in, ABD talebi üzerine Gazze Şeridi’nde enkaz kaldırma maliyetlerini karşılamayı ve geniş çaplı mühendislik çalışmalarını üstlenmeyi ilk etapta kabul etmesinin ardından geldi. Haberde, Refah bölgesinde yeniden imar için bir alanın boşaltılmasının planlandığı ifade edildi.

Buna karşılık Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati cumartesi günü yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’nde yeniden imar çalışmalarının acilen başlatılması gerektiğini vurguladı. Abdulati, tek taraflı çözümleri veya Filistin topraklarının demografik ve coğrafi yapısını değiştirme girişimlerini reddettiklerini ve Filistin halkının topraklarından zorla çıkarılmasına izin verilmeyeceğini belirtti.

dcfr
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hattı temsil eden beton blok (AFP)

Mısır Dış İlişkiler Konseyi üyesi ve İsrail konularında uzman akademisyen Ahmed Fuad Enver, sarı hattın silahsızlandırılmasıyla ilgili açıklamaların İsrail tarafından yapılan belirsiz ve baskı amaçlı beyanlar olduğunu belirtti. Enver, bu adımların ikinci aşamayı etkilemeyi amaçladığını vurguladı.

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal ise sızıntıları, arabulucular ve Hamas üzerinde ‘doğrudan baskı’ kurma girişimi olarak nitelendirdi. Nazzal, Hamas’ın silahsızlandırılmasının zaman alacağını ve uygulanmasının zorluklar içereceğini, ayrıca İsrail içinde sahte zafer algısı yaratmayı hedeflediğini ifade etti.

Söz konusu tartışmalar, Miami’de yapılan toplantının sonuçlarıyla eş zamanlı olarak gerçekleşti. Mısır, Katar, Türkiye ve ABD’yi temsil eden arabulucuların açıklamasına göre, ABD’nin gönderdiği diplomat Steve Witkoff’un X hesabından aktardığı mesajda, ikinci aşama görüşmelerinde Gazze’de birleşik otorite altında sivil ve kamu düzeninin korunmasını sağlayacak bir yönetim organının güçlendirilmesine vurgu yapıldığı belirtildi. Arabulucular, geçiş sürecinde sivil ve güvenlik alanları ile yeniden inşayı yönetmek üzere Barış Konseyi’nin kurulması ve aktif hale getirilmesine destek verdiklerini açıkladı.

xscdfg
Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü mensupları, 2023 yılında er-Rimal mahallesinde yıkılan bir binanın enkazı arasında ceset arıyor. (AFP)

Arabulucular, tüm taraflara yükümlülüklerini yerine getirme, itidal gösterme ve denetim mekanizmalarıyla iş birliği yapma çağrısında bulundu. Ayrıca ikinci aşamanın uygulanmasını ilerletmek amacıyla önümüzdeki haftalarda görüşmelerin devam edeceği açıklandı.

Ahmed Fuad Enver, ikinci aşama için geri sayımın başladığını belirterek, “İsrail’in bu aşamaya girmesi için zorunlu bir süreç olacak… Ocak ayında bunu görebiliriz” dedi.

Nizar Nazzal ise Miami toplantısının ikinci aşamanın ana hatlarını çizdiğini, Barış Konseyi, Gazze Yönetim Komitesi ve istikrar güçlerinin oluşturulmasının uygulamaya konduğunu söyledi. Nazzal, buna bağlı olarak İsrail’in, silahsızlandırma ve saldırıların devamı gibi engellere rağmen ABD baskısı altında ikinci aşamaya katılmak zorunda kalacağını ifade etti.


İran: Füze programımız savunma amaçlıdır ve müzakere konusu değildir

Tahran'da düzenlenen askerî geçit töreninde görülen İran balistik füzeleri (Arşiv – Reuters)
Tahran'da düzenlenen askerî geçit töreninde görülen İran balistik füzeleri (Arşiv – Reuters)
TT

İran: Füze programımız savunma amaçlıdır ve müzakere konusu değildir

Tahran'da düzenlenen askerî geçit töreninde görülen İran balistik füzeleri (Arşiv – Reuters)
Tahran'da düzenlenen askerî geçit töreninde görülen İran balistik füzeleri (Arşiv – Reuters)

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi bugün yaptığı açıklamada, İran’ın füze programının savunma amaçlı olduğunu ve müzakere edilemeyeceğini belirtti.

Bekayi, “İran'ın saldırganları caydırmak için tasarlanmış savunma yetenekleri hakkında hiçbir koşulda tartışma yapılmasına yer yoktur” dedi.

Amerikan medyasında yer alan haberlere göre, ABD Başkanı Donald Trump’ın, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’dan İran’ın balistik füze programındaki herhangi bir genişlemenin hızlı bir müdahaleyi gerektirebilecek bir tehdit oluşturduğunu belirten bir brifing alması bekleniyor.

sdf
İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO), ülkenin güneyindeki Hürmüz Boğazı'nda düzenlenen askeri tatbikat sırasında füze ateşledi. (EPA)

İsrailli güvenlik kaynakları, İran’ın nükleer programını yeniden canlandırma yönünde adımlar atmaya başladığına dair bir dizi işaret bulunduğunu, ancak uranyum zenginleştirmeyi henüz yeniden başlatmadığını açıkladı. Şarku’l Avsat’ın Maariv gazetesinden aktardığına göre, son haftalarda İsrail ve ABD’nin önceki saldırılarında tahrip edilen nükleer reaktörler çevresinde sürekli bir hareketlilik gözlemleniyor.

Kaynaklar, ayda ortalama 3 bin balistik füze üretimi için yoğun çabalar sarf edildiğini belirtti. Bu füzeler eski nesil ve düşük isabetli olmasına rağmen, hedeflerine ulaşanlar ciddi yıkıma yol açabiliyor.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ise dün yaptığı açıklamada, Tahran’ın ‘yeni bir saldırı olasılığını göz ardı etmediğini’, ancak ülkenin ‘tam anlamıyla ve öncesine göre daha fazla’ hazır olduğunu belirtti. Arakçi, bu hazırlığın amacının savaşı önlemek olduğunu, savaş istemek olmadığını vurguladı ve İran’ın haziran ayındaki saldırılarda zarar gören altyapıyı yeniden inşa ettiğini kaydetti.

fgt
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ve ekibi, 12 Nisan'da Maskat'ta Amerikan heyetiyle yapılan dolaylı görüşmelerin ardından gerçekleştirilen ilk tur görüşmelerin arasında (Arşiv – AFP)

Nükleer tesislerine yönelik saldırılardan önce İran, uranyumu yüzde 60 oranında zenginleştiriyordu. Bu oran, askeri kullanım seviyesine yakın kabul ediliyor. UAEA, savaşın başlaması sırasında İran’ın yaklaşık 441 kilogram bu düzeyde zenginleştirilmiş uranyuma sahip olduğunu bildirmiş, ancak 13 Haziran’dan bu yana stokları doğrulamanın mümkün olmadığını açıklamıştı.

Batılı ülkeler, bu seviyede zenginleştirmenin sivil bir ihtiyaç olmadığını savunurken, UAEA İran’ın yüzde 60 oranında uranyum zenginleştiren, nükleer silaha sahip olmayan tek ülke olduğunu belirtiyor.


"Annelik savaşı"... Hamile kadınlar ve çocuklar çatışmalarda nasıl hedef haline geldi?

Filistinli bir kadın, Gazze şehrinde İsrail hava saldırısında öldürülen bir bebeği kucağında tutarken ağlıyor (AFP)
Filistinli bir kadın, Gazze şehrinde İsrail hava saldırısında öldürülen bir bebeği kucağında tutarken ağlıyor (AFP)
TT

"Annelik savaşı"... Hamile kadınlar ve çocuklar çatışmalarda nasıl hedef haline geldi?

Filistinli bir kadın, Gazze şehrinde İsrail hava saldırısında öldürülen bir bebeği kucağında tutarken ağlıyor (AFP)
Filistinli bir kadın, Gazze şehrinde İsrail hava saldırısında öldürülen bir bebeği kucağında tutarken ağlıyor (AFP)

İngiliz gazetesi The Guardian tarafından yapılan bir araştırma ve sivil toplum kuruluşu NC Security Insight tarafından derlenen veriler, dünya çapında devam eden çatışmaların ortasında hamile kadınlara ve yeni doğan bebeklere yönelik benzeri görülmemiş düzeyde şiddet uygulandığını ortaya koydu.

Verilere göre, son üç yılda doğum ve kadın sağlığı tesislerine yönelik yaklaşık 300 saldırı ve kesinti yaşandı. Buna ilave olarak, hastanelere ve doğum odalarına yönelik en az 119 doğrudan saldırı vakası meydana geldi.

Bu saldırıların çoğu, yüz binlerce hamile kadının çatışma bölgelerinde mahsur kaldığı Ukrayna, Gazze ve Sudan'da gerçekleşti.

Kadınları ve sağlık personelini hedef almak

Birçok kadın öldürüldü, bazılarına sağlık hizmeti verilmedi, birçoğu ise güvenli olmayan koşullarda doğum yapmaya zorlandı.

Verilere göre ayrıca, en az 68 ebe ve kadın doğum uzmanı öldürüldü, 15'i kaçırıldı ve 101'i tutuklandı; bu olayların bazen kadınlara doğum sırasında yardım ederken meydana geldiği belirtiliyor.

Filistinli bir kadın, geçen eylül ayında Gazze şehrinde İsrail saldırılarında öldürülen bir bebeğin cesedini taşıyor (AFP)Filistinli bir kadın, geçen eylül ayında Gazze şehrinde İsrail saldırılarında öldürülen bir bebeğin cesedini taşıyor (AFP)

Bu rakamlar, yerel, ulusal ve uluslararası medyada ve çevrimiçi veritabanlarında bildirilen olayları içermesi nedeniyle gerçek rakamlardan daha düşük olabilir. Bazı çatışma bölgelerinde iletişim ve bilgi kısıtlıdır.

Geçen yıl, raporlara göre hamilelik veya doğum sırasında ölen kadınların yarısı çatışma bölgelerindeydi. Şarku'l Avsat'ın The Guardian'dan aktardığı habere göre BM Kadın Birimi İcra Direktörü Sima Bahous, “Bunlar savaşın doğal sonuçları değil, üremeye yönelik şiddetin bir örüntüsüdür” değerlendirmesinde bulundu.

Doğum ve doğum bakımı tesisleri

Kadınları ve nitelikli sağlık personelini öldürmenin yanı sıra, saldırılar anne ve çocuk bakım tesislerini tahrip etmekte ve ülkelerin nüfuslarını yeniden inşa etme kabiliyetlerini tehdit etmektedir.

Gazze'de, Birleşmiş Milletler komisyonu, hastanelere ve anne ve doğum tesislerine yönelik saldırıların annelik ve üreme sağlığı hakları üzerindeki etkisini, İsrail'in burada soykırım gerçekleştirdiğini ilan etmenin nedenlerinden biri olarak gösterdi.

Geçtiğimiz temmuz ayında Gazze şehrindeki bir hastanede yakıt kıtlığı nedeniyle bebekler tek bir kuvözü paylaşıyor (Reuters)Geçtiğimiz temmuz ayında Gazze şehrindeki bir hastanede yakıt kıtlığı nedeniyle bebekler tek bir kuvözü paylaşıyor (Reuters)

Ekim ayında ateşkes ilan edilmesine rağmen, Gazze'deki doktorlar, ilaç ve ekipman eksikliği nedeniyle sağlık hizmetlerinin yetersizliği yüzünden kadın ve çocukların hala hayatını kaybettiğini söylüyor. Bir Birleşmiş Milletler ajansı yetkilisi, Gazze'deki kadınların hastanelere ulaşamadıkları için yol kenarındaki enkazda doğum yaptıklarına dair raporlar aldığını söyledi.

El-Avde Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü Başkanı Dr. Adnan Radi, “Hasta koğuşları, ameliyathaneler ve doğum koğuşları roket ve bombaların doğrudan hedefi oldu” dedi.

Ukrayna'da, 2022'nin başından bu yana en az 80 doğum ve yenidoğan tesisi hasar gördü veya yıkıldı.

Ukrayna'nın doğusundaki Donetsk şehrinde bulunan Pokrovsk Doğumevi'nde yeni doğmuş bir bebek (Reuters)Ukrayna'nın doğusundaki Donetsk şehrinde bulunan Pokrovsk Doğumevi'nde yeni doğmuş bir bebek (Reuters)

Guardian'ın araştırması, psikolojik stresin doğum sırasında komplikasyonları önemli ölçüde artırdığını ortaya koydu.

Ukrayna'nın güneyindeki Herson kentinde, savaşın başlamasından bu yana doğum hastanesi beş kez saldırıya uğradı. Kadın doğum bölümü başkanı Petro Marinkovsky, “Rusya bizi kasıtlı olarak hedef alıyor” diyor.

Sudan'da, özellikle 28 Ekim'de, 30 kadın El Faşir'deki Suudi doğum hastanesinde barınıyordu ki, ülkenin iç savaşının en korkunç olaylarından biri meydana geldi. Hızlı Destek Kuvvetleri'nden (HDK) silahlı adamlar hastaneye baskın düzenledi. Raporlara göre, 460'tan fazla hasta ve refakatçileri öldürüldü.

O gece hastanede çalışan 28 yaşındaki laboratuvar teknisyeni Abdul Rabbo Ahmed, bilinen az sayıdaki kurtulanlardan biriydi. “Kadınların ve çocukların çığlıklarını duydum. Hastanedeki herkesi öldürüyorlardı. Kaçabilenlerimiz kaçtı” dedi.

Sudanlı bir kadın, çocuğuyla birlikte küçük kasabasından kaçarak Çad'daki Adré kampına sığınmak zorunda kaldı (AP)Sudanlı bir kadın, çocuğuyla birlikte küçük kasabasından kaçarak Çad'daki Adré kampına sığınmak zorunda kaldı (AP)

İnsan hakları örgütleri bu katliamı “tarif edilemez derecede korkunç” olarak nitelendirmiş ve çatışma bölgelerinde mahsur kalan milyonlarca sivilin korunmasının çöküşünün, en kötü örneklerinden biri olarak tanımlamıştır.

Myanmar'da, iç savaşın sürdüğü son iki yıl içinde tıbbi tesisler bombalandı ve düzinelerce ebe ve hasta tutuklandı, öldürüldü veya yaralandı.

Garanti yok, kovuşturma yok

Şu anda, 676 milyon kadın ölümcül çatışma bölgelerinin 50 kilometre yakınında yaşıyor. Bu, 1990'lardan bu yana kaydedilen en yüksek seviye ve anne sağlığı hizmetlerini hedef alanlara karşı savaş suçları için herhangi bir koruma ve kovuşturma yapılmaması da buna katkıda bulunuyor.

Sivil toplum örgütü Physicians for Human Rights'ın insan hakları avukatı Payal Shah, hesap verebilirliğin olmaması nedeniyle bir “cezasızlık kültürü” oluştuğunu söylüyor. Shah, “Üreme sağlığına yönelik saldırılar, doğumları engellediği veya bir grubun hayatta kalmasını imkansız hale getirdiği için soykırım eylemleridir” değerlendirmesinde bulunuyor

Tıp uzmanları, anne ölümlerinin çoğunun rutin prosedürlerle önlenebilir olduğunu, ancak savaş sırasında sağlık sistemlerinin çökerek güvenli doğum koşullarını ortadan kaldırabileceğini söylüyor.

İnsan hakları örgütleri, korkunun kadınları bir zamanlar güvenli kabul edilen tesislerden uzaklaştırdığını ve onları özel tıbbi yardım veya acil bakım hizmetlerine erişim olmadan evde doğum yapmak gibi riskler almaya zorladığını söylüyor.