Beşiktaş, deplasmanda Adana Demirspor'u 4-1 yendi

Fotoğraf: Eren Bozkurt/AA
Fotoğraf: Eren Bozkurt/AA
TT

Beşiktaş, deplasmanda Adana Demirspor'u 4-1 yendi

Fotoğraf: Eren Bozkurt/AA
Fotoğraf: Eren Bozkurt/AA

Spor Toto Süper Lig'in 35. haftasında Beşiktaş, deplasmanda Adana Demirspor'u 4-1 yendi.
7. dakikada sol taraftan ceza sahasına giren Akintola'nın vuruşunda top, savunmadan döndü.

8. dakikada Redmond ile paslaşarak ceza sahasına giren Gedson Fernandes'in sol çaprazdan yaptığı vuruşta kaleci Ertaç Özbir, topu kornere çeldi.

9. dakikada Cenk Tosun'un ceza sahası sol çaprazından yaptığı vuruşta kaleci Ertaç Özbir, ayaklarıyla topu çıkardı.

17. dakikada çalımlarla ceza sahasına giren Cherif Ndiaye'den önce kalesinden çıkan Mert Günok, son anda yatarak topu kontrol etti.

19. dakikada Adana Demirspor öne geçti. Ev sahibi ekip, sağ taraftan kazandığı taç atışını hızlı kullandı. Colley'den seken top, ceza alanındaki Belhanda'nın önünde kaldı. Bu futbolcunun vuruşunda, meşin yuvarlak ağlarla buluştu: 1-0.

31. dakikada Gedson Fernandes'in ceza alanı dışından yerden sert şutunda, kaleci Ertaç Özbir yatarak topa hakim oldu.

43. dakikada sağ kanattan Rosier'in ortasında kale sahası civarından Aboubakar'ın kafa vuruşunda, top dışarı çıktı.

45+1. dakikada çalımlarla ceza sahasına giren Redmond'un kale sahası çizgisine doğru yaptığı ortada oluşan karambol sonrası savunma, topu kornere attı.

45+4. dakikada Beşiktaş beraberliği yakaladı. Hadziahmetovic'in sağ kanatta uzak mesafeden ortasında topla buluşan Aboubakar'ın sol ayağıyla gelişine yaptığı vuruşta meşin yuvarlak yakın köşeden ağlara gitti: 1-1.

Maçın ilk yarısı, 1-1 sona erdi.

46. dakikada Beşiktaş öne geçti. Gedson Fernandes, sol tarafta rakibini geçerek ceza sahasına girdi ve sağ ayağıyla uzak köşeye yaptığı vuruşla meşin yuvarlağı filelere gönderdi: 1-2.

61. dakikada ceza sahası dışından sağ çaprazdan Yusuf Sarı'nın şutunda, kaleci Mert Günok topa hakim oldu.

64. dakikada sol kanattan Rodrigues'in ortasında uzak direkteki Yusuf Sarı'nın vuruşunda, Masuaku'ya çarpan top kornere çıktı.

70. dakikada Beşiktaş penaltı kazandı. Sağ taraftan kullanılan köşe atışı sonrasında ceza sahası içinde Saiss, Cherif Ndiaye ile mücadelesinde yerde kaldı. Maçın hakemi Mustafa Kürşad Filiz, penaltı noktasını gösterdi. 72. dakikada penaltıyı kullanan Cenk Tosun, farkı 2'ye çıkardı: 1-3.

90+2. dakikada Beşiktaş bir penaltı daha kazandı. Geri pasta kaleci Ertaç Özbir ile mücadele eden Gedson Fernandes, yerde kaldı. Pozisyonun devamında maçı durduran hakem Filiz, VAR'dan gelen uyarı sonrası saha kenarında pozisyonu izledi ve penaltı noktasını gösterdi. 90+5. dakikada penaltıyı kullanan Aboubakar, kendisinin ikinci, takımının dördüncü golünü kaydetti: 1-4.

Beşiktaş, sahadan 4-1 galip ayrıldı.

Adana Demirspor Yardımcı Antrenörü Russo: Dördüncülüğü garantilediğimiz bir hafta oldu
Spor Toto Süper Lig'in 35. haftasında Beşiktaş'a 4-1 yenilen Adana Demirspor'da yardımcı antrenör Daniele Russo, "Dördüncülüğü garantilediğimiz bir hafta oldu. Kulübümüz ve oyuncularımız için tarihi bir sonuç." dedi.

Teknik direktör Vincenzo Montella'nın karşılaşmada kırmızı kart görmesi nedeniyle basın toplantısına katılan yardımcı antrenör Russo, maçın ardından soyunma odasında futbolcuların hepsini tebrik ettiklerini belirtti.

Futbolcuların maça çok iyi bir performansla başladığını vurgulayan Russo, "Dördüncülüğü garantilediğimiz bir hafta oldu. Kulübümüz ve oyuncularımız için tarihi bir sonuç." ifadelerini kullandı.

İtalyan teknik adam, ilk yarı çok iyi oynadıklarını, devre arasına girdikleri 1-1'lik skoru hak etmediklerini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"İlk yarıyı daha fazla gol atarak da bitirebilirdik. İkinci yarıda da iyi bir şekilde başladık. Sonrasında gol yedik ama böyle büyük bir takıma karşı açıkçası kendi performansımızı değerlendirmeye baktığımızda çok iyi bir maç oynadığımızı söyleyebiliriz. İlk yarı özellikle bütün sahayı kapattık, daralttık ve birkaç gol fazlasıyla bitirebilirdik. Maalesef sonuç bu şekilde. Üzüldüğümüz tek nokta, sahamızdaki yenilmezliğimizi bitirmemiz. Futbolcularımızın hepsini tebrik ettik. Çünkü onların sayesinde çok tarihi bir sonuca vardık ve baktığınızda hak ettiğimiz bir sonuçtu. Dördüncülüğü garantilememiz çok önemliydi."

Beşiktaş Teknik Direktörü Güneş: Hak ettiğimiz bir galibiyeti aldığımızı düşünüyorum
Beşiktaş'ın teknik direktörü Şenol Güneş, Yeni Adana Stadı'ndaki maçın ardından düzenlenen basın toplantısında, Adana Demirspor'un bu senenin yıldızı olarak lige renk kattığını, hak ettiği dördüncülüğü garantilediğini, bugün de üçüncü olabilmek için kendilerini zorlamak istediğini belirtti.

Rakiplerinin motivasyonlarının güzel olduğunu ifade eden Güneş, şunları söyledi:

"Biz de oyuna düşündüğümüzün altında başladık, yavaş başladık. Uyurgezer gibiydik. Yediğimiz gol zaten ilk yarının hepsini anlatıyor. Taçta bile oyuna dönmeyen bir takım olarak söylenecek bir şey bulamıyorum. Ayağımızda olan topu kaybettik. Rakibi karşılamada eksik kaldık. Bir iki pozisyon bulduk ama daha iyi olmalıydık. Ama tamamına bakarsak maçta hak ettiğimiz bir galibiyeti aldığımızı düşünüyorum. Oyuncuları tebrik ediyorum. Başarılarının devamını diliyorum."

Güneş, "Geriye düştüğünüz son 5 maçı kazandınız. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna, gülerek, "Soracağım oyunculara 'Niye böyle yapıyorsunuz?' diye. Bir daha yapmasınlar." cevabını verdi.

Deneyimli teknik adam, şöyle devam etti:

"Bir Trabzon maçı 0-0 bitti. 'Keşke gol yeseydik.' diyoruz o zaman. Bazen böyle oluyor ama dediğiniz doğru. Biz başında da kazanmak için sahaya çıkıyoruz. Gol yedikten sonra da... Önemli olan bu. Hırslı, kazanma ruhu olan ama aynı zamanda aklını iyi kullanan takım olmak gerekirken oyun başlarında konsantrasyon, motivasyon etkisi olabilir. Yavaş oyunlarımız, adaptasyonlarımız, hızlı tempolu oynamamak gibi dertlerimiz var herhalde. Hep söylüyorum yeni yeni takım olmaya başladık. Bir takım olduğumuzu gösteriyoruz. Ama bu takımın oynadığı oyundan sonra oyuncuları da yeterli görüp eğer rehavete giderseler bugünleri ararlar. Beklenti büyüdükten sonra o beklentiye cevap vermek, çok çalışmak ve daha güzel oyunlar, sonuçlar almak gerekiyor. Onun farkında olmak gerekiyor. Bugün zaten onu hissettik."

Devre arasında değiştirmeyi düşündüğü futbolcuların ikinci yarıda maça asılmalarının güzel bir şey olduğunu aktaran Güneş, "Bu güzel ama oyunun başından sonuna kadar hep öyle güzel olmalı. Beşiktaş'ın, yeni bir anlayışla, bir oyun felsefesiyle lige renk katarken bugünkü oyunu bile yeterli görmemesi gerekiyor. Sonuçlar ne olursa olsun. Her oyuncu kendini geliştirmeli. İyinin üzerine yeni iyiler koyup takımı büyütmeli. Bir rekabet olacak, hem bu sene için hem gelecek sene için." ifadelerini kullandı.

Güneş, "Ligin kaderini etkileyen masabaşı kararı var. Ligden düşecek takım sayısı azaltıldığı için ligin kaderi de etkileniyor. Beşiktaş'ın iki maçı kaldı. İkinci devredeki performansınızı ve bu kararları nasıl değerlendirirsiniz?" sorusunu, "Masabaşı kararlara girmek istemiyorum." şeklinde yanıtladı.

Futbol oynamayı düşünen takım ve oyuncuların önünü açmak gerektiğini ifade eden Güneş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bizim aldığımız puanların iyi olması, takımın iyi olmasıyla orantılı. Oyuncuların iyi olmasıyla orantılı. Ama dediğinize de yüzde 100 katılıyorum. Yani bu ligin sonuçları ne olursa olsun mantık dışı, hukuk dışı bir lig. Yani bunu suçlamak için söylemiyorum."

Ligde takımların bazı haftalarda maçları olmamasına değinen Güneş, "Lig planlanırken ligi iyi planlamak lazım." dedi.

Güneş, "Maçın hakemine her iki teknik adamın yoğun itirazları vardı. Adana Demirspor Teknik Direktörü Vincenzo Montella, kırmızı kart gördü. Nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna şöyle cevap verdi:

"Hakemle ilgili çok şey yapmak istemedim ama maç içerisinde ben bu kadar sinirlendiğimi hatırlamıyorum. Biraz sağlığım bozuktu herhalde. Midem rahatsızdı. Belki ondan olabilir. Ama verdiği faullerin birçoğunda yani seyirci baskısı altına verildiğini hissettiğim için söyledim. Penaltıdır, goldür, onları söylemiyorum. O aynı şekilde Montella için de geçerli. Ben niye dışarı atıldığını göremedim. 'Sahaya girdi' falan diyorlar ama biz de girdik sahaya. Hakeme dokunmuşsa onu bilmiyorum. Üzüldüm yani. Çünkü başarılı, iyi giden, iyi bir ekibin hocası."



Kanatsız uçuş: Kayakla atlama hakkında her şey

Kayakla atlamada sporcular saatte 100 kilometre hızı aşabiliyor (Reuters)
Kayakla atlamada sporcular saatte 100 kilometre hızı aşabiliyor (Reuters)
TT

Kanatsız uçuş: Kayakla atlama hakkında her şey

Kayakla atlamada sporcular saatte 100 kilometre hızı aşabiliyor (Reuters)
Kayakla atlamada sporcular saatte 100 kilometre hızı aşabiliyor (Reuters)

Adrenalin'den herkese merhaba. Bu hafta motor sporları ve dövüş etkinliklerinden değil, adrenalinin doruk noktasına ulaştığı bir başka spor dalı olan kayakla atlamadan bahsedeceğiz. 

Kayakla atlama, kış sporları içinde hem tarihi hem de görsel etkisiyle en çarpıcı dallardan biri. Bir sporcunun onlarca metre yükseklikten kendini boşluğa bırakıp rüzgarla mücadele ederek süzülmesi, bu branşı yalnızca bir yarış değil, aynı zamanda bir cesaret gösterisine dönüştürüyor.

  
Kayakla Atlama Dünya Kupası da bu sporun geldiği noktayı görmek için en doğru adreslerden biri. Ancak bu noktaya gelene kadar kayakla atlama uzun bir yolculuktan geçti.

Kayakla atlamanın kökleri 19. yüzyıl Norveç'ine uzanıyor. İlk dönemlerde bu spor, bugünkü anlamda bir yarıştan çok, kimin daha uzağa atlayabildiğini görmek için yapılan yerel denemelerden ibaretti.

Ahşap kayaklar, basit rampalar ve neredeyse hiçbir güvenlik önlemi olmadan yapılan atlayışlar, sporun ne kadar riskli başladığını açıkça gösteriyor. Zamanla bu denemeler organize yarışlara dönüştü ve kayakla atlama, İskandinav ülkelerinin sınırlarını aşarak Avrupa'nın geri kalanına yayıldı.

Bu gelişimin en önemli dönüm noktalarından biri, 1925'te düzenlenen ilk Kayakla Atlama Dünya Kupası oldu. O dönemde yalnızca erkek sporcuların katıldığı bu organizasyon, kayakla atlamayı uluslararası bir spor haline getirdi.

İlk şampiyonalarda atlayış mesafeleri bugüne kıyasla oldukça kısa olsa da sporcuların cesareti ve rekabet duygusu bugünküyle yarışır düzeydeydi. Dünya Kupası, yıllar içinde hem sporcular hem de organizatörler için bir referans noktası haline geldi.

Erkekler Kayakla Atlama Dünya Kupası tarihine bakıldığında, bazı ülkelerin bu spora damga vurduğu hemen fark ediliyor. Norveç, Finlandiya, Avusturya ve Almanya, uzun yıllar boyunca hem teknik hem de sportif açıdan öne çıktı.

Özellikle Finlandiyalı Matti Nykanen, kayakla atlama dendiğinde akla gelen ilk isimlerden biri oldu. Nykanen'in Dünya Kupaları ve Olimpiyatlar boyunca sergilediği performans, bu sporun küresel popülaritesini ciddi şekilde artırdı. Onun ardından gelen nesiller, kayakla atlamanın sınırlarını biraz daha ileri taşımaya başladı.

Zaman içinde pistler büyüdü, tepe boyutları arttı ve sporcular daha uzun mesafelere ulaşmaya başladı. Bununla birlikte ekipman teknolojisi de ciddi bir değişim geçirdi.

Eski dönemlerde ağır ve kontrolü zor kayaklar kullanılırken, günümüzde daha hafif ve aerodinamik malzemeler öne çıkıyor.

Sporcuların giydiği tulumlar bile rüzgarla etkileşim göz önünde bulundurularak tasarlanıyor. Bu gelişmeler, performansı artırırken aynı zamanda kuralların da sıkılaşmasına neden oldu.

Kayakla atlamada kadınların Dünya Kupası sahnesine çıkması ise çok daha geç bir tarihte gerçekleşti.

Kadınlar, ilk kez 2009'da Kayakla Atlama Dünya Kupası'nda resmi olarak yarışma fırsatı buldu. Bu geç başlangıç, sporda uzun süre tartışma konusu oldu.

Ancak kadın kayakla atlamanın kısa sürede gösterdiği gelişim, bu tartışmaları büyük ölçüde geride bıraktı. Japonya, Almanya, Avusturya ve Norveçli sporcular, kadınlar kategorisinde üst düzey rekabetin oluşmasında başrol oynadı.

Kadın kayakla atlamanın simge isimlerinden biri olan Sara Takanashi, bu alandaki dönüşümün en net örneklerinden biri.

Dünya Kupası yarışlarında kırdığı rekorlar ve performansları, kadın sporcuların teknik ve fiziksel olarak bu branşta ne kadar ileri gidebileceğini gösterdi. Kadınlar yarışlarının şampiyona programına eklenmesi, yalnızca bir sportif gelişme değil, aynı zamanda kayakla atlamanın geleceği açısından da önemli bir adım oldu.

Kayakla Atlama Dünya Kupası, hem erkekler hem de kadınlar için benzer bir yarış yapısıyla ilerliyor. Normal tepe ve büyük tepe yarışları, sporcuların farklı koşullara ne kadar hızlı uyum sağlayabildiğini ortaya koyuyor.

Takım yarışlarıysa bireysel yeteneklerin yanı sıra ülkelerin sistemli çalışmasının da ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Rüzgarın yönü, hızındaki küçük değişimler ve pistin durumu, yarışın kaderini saniyeler içinde değiştirebiliyor.

Bu yüzden kayakla atlama, yalnızca fiziksel güçle açıklanabilecek bir spor değil. Sporcular, atlayış sırasında vücut pozisyonlarını milimetrik hesaplarla ayarlamak zorunda kalıyor.

En ufak bir hata, metrelerce mesafe kaybı anlamına gelebiliyor. Dünya Kupası da tam olarak bu noktada devreye giriyor ve en istikrarlı, en soğukkanlı sporcuları öne çıkarıyor.

Kayakla atlamanın bugünkü haline ulaşmasında organizasyonların ve uluslararası federasyonların da payı büyük.

Güvenlik önlemleri yıllar içinde ciddi şekilde artırıldı. Pist tasarımları, sporcuların iniş sırasında daha kontrollü bir şekilde yere basmasını sağlayacak biçimde geliştirildi.

Aynı zamanda ekipman kontrolleri sıkılaştırıldı ve herkes için eşit koşullar yaratılmaya çalışıldı. Bu sayede spor, geçmişe kıyasla çok daha güvenli bir yapıya kavuştu.

Kayakla atlama dışarıdan bakıldığında kısa bir koşu, bir sıçrayış ve ardından süzülmeden ibaret gibi görünebilir. Oysa işin teknik tarafı, atlayışın her saniyesine yayılan karmaşık bir denge ve kontrol sürecine dayanıyor. Bir sporcunun havadayken ne kadar ileri gideceğini belirleyen şey yalnızca gücü değil; hız, vücut pozisyonu, kayak açısı ve rüzgarla kurduğu ilişki oluyor.

Her şey pistin başında, iniş rampasına girmeden önce başlıyor. Sporcu, mümkün olan en dengeli ve ritmik kaymayla maksimum hıza ulaşmaya çalışıyor. Bu noktada amaç, hızlanırken vücudu gereksiz yere hareket ettirmemek. En ufak bir dengesizlik, rampa sonunda yapılacak sıçramayı doğrudan etkiliyor.

Sporcular, rampaya yaklaşırken dizlerini hafif kırık tutuyor ve gövdeyi öne doğru sabit bir açıyla konumlandırıyor. Bu duruş, sıçrama anında gücün doğrudan kayaklara aktarılmasını sağlıyor.

Sıçrama, yani "take-off" anı, uçuşun kaderini belirleyen en kritik nokta. Sporcu, rampanın ucunda kayakları pistten ayırırken ne çok erken ne de geç davranabiliyor.

Erken sıçrama, hız kaybına yol açarken; geç sıçrama, açıyı bozarak havalanmayı zorlaştırıyor. Bu nedenle sporcular, rampanın ucundaki milimetrik noktayı defalarca antrenman yaparak ezberliyor. Bacaklardan gelen itiş, gövde ve kalça pozisyonuyla birleştiğinde sporcu havaya düzgün bir şekilde yükseliyor.

Havalanma sonrası başlayan uçuş evresi, kayakla atlamanın görsel açıdan en tatmin edici ama aynı zamanda en teknik bölümü. Günümüzde neredeyse tüm sporcular "V stili" adı verilen tekniği kullanıyor.

Bu teknikte kayaklar önde açılarak V harfi şeklini alıyor. Kayakların bu şekilde açılması, havayla temas yüzeyini artırıyor ve sporcuya daha fazla kaldırma kuvveti sağlıyor.

Ancak V stilinin etkili olabilmesi için kayakların açısı, sporcunun vücut pozisyonuyla uyum içinde olmalı. Aksi halde bu avantaj hızla dezavantaja dönüşebiliyor.

Uçuş sırasında gövde neredeyse kayaklarla paralel hale geliyor. Sporcu, göğsünü kayaklara yaklaştırarak havayı "yakalamaya" çalışıyor. Kollar genellikle vücuda yakın tutuluyor, çünkü açılan kollar hava direncini artırarak dengeyi bozabiliyor.

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Viessmann FIS Ski Jumping World Cup (@fisskijumping)'in paylaştığı bir gönderi

Başın pozisyonu da büyük önem taşıyor. Sporcu genellikle bakışlarını ileriye sabitliyor ve boynu mümkün olduğunca sabit tutuyor. Bu duruş, hem aerodinamik yapıyı koruyor hem de havadayken ani hareketlerin önüne geçiyor.

Rüzgar, uçuş kontrolünde en büyük dış etkenlerden biri. Karşıdan gelen hafif bir rüzgar, sporcunun daha uzun süre havada kalmasına yardımcı oluyor. Yandan esen rüzgarlarsa dengeyi ciddi şekilde zorlayabiliyor.

Bu nedenle sporcular, havadayken küçük vücut hareketleriyle dengeyi sürekli ayarlıyor. Dizlerin ve ayak bileklerinin çok küçük hareketleri, kayakların açısını ve yönünü kontrol etmeye yardımcı oluyor. Bu ayarlamalar dışarıdan fark edilmese de uçuşun birkaç metre daha uzamasını sağlayabiliyor.

İnişe yaklaşırken uçuş tekniği yeniden değişiyor. Sporcu, yavaş yavaş V stilini daraltıyor ve kayakları birbirine yaklaştırıyor. Amaç, yere en stabil şekilde temas etmek. İniş sırasında ağırlık genellikle öne veriliyor ve dizler darbe emici bir görev üstleniyor. Denge kaybı yaşanmaması için gövde hafif öne eğik tutuluyor. Hakemler, inişin temizliğine ve sporcunun dengesini koruyup korumadığına özellikle dikkat ediyor.

Kayakla atlamada kullanılan ekipman da uçuş kontrolünün önemli bir parçası. Kayakların uzunluğu, sporcunun boyu ve kilosuna göre belirleniyor. Çok uzun kayaklar daha fazla kaldırma sağlarken, kontrolü zorlaştırabiliyor. Tulumlarsa rüzgarı belirli bir şekilde yönlendirecek biçimde tasarlanıyor ancak kurallar bu konuda son derece katı. Tulumun vücuda tam oturması gerekiyor; fazla bol kıyafetler avantaj sağladığı için kabul edilmiyor.

Tüm bu teknik detaylar, kayakla atlamayı reflekslerden çok bilgi ve tekrar üzerine kurulu bir spor haline getiriyor. Uçuş sırasında yapılan her küçük ayar, yıllar süren antrenmanların ve sayısız denemenin sonucu. Dünya Kupası gibi üst düzey organizasyonlarda fark yaratan da tam olarak bu oluyor: Havadayken sakin kalabilen, vücudunu rüzgarla uyum içinde yönlendirebilen ve inişi temiz yapabilen sporcular, birkaç metrelik farklarla zirveye çıkıyor.

Kayakla atlamada uçuş, boşluğa bırakılan bir an değil, başından sonuna kadar kontrol edilen, hesaplanan ve hissedilen bir süreç. Sporcu pistten ayrıldığı anda işi bitmiyor, asıl mücadele tam da o anda başlıyor.

Kış sporları Eurosport kanallarından takip edilebiliyor.

Kaynaklar: Red Bull, TKF, FIS


Basketbolu bırakan NBA yıldızı, balıkçı oldu

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Basketbolu bırakan NBA yıldızı, balıkçı oldu

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

NBA yıldızı Ben Simmons, üst düzey basketbola olası dönüşünü erteleyip profesyonel balıkçılık kariyerine yönelmeyi tercih etti.

Sport Fishing Championship'te (SFC) takım satın alan 29 yaşındaki oyuncu, South Florida Sails'ı yönetecek.

2021'de kurulan SFC'de 16 elit balıkçılık kulübü, profesyonel açık deniz tuzlu su balıkçılığı yapıyor.

Üç kez NBA All-Star'a (2019–2021) seçilen Simmons, ligdeki son maçını 13 Nisan'da LA Clippers formasıyla Golden State Warriors'a karşı oynamış ve Kaliforniya'daki kısa süreli macerasını yılda 1,1 milyon dolarlık minimum sözleşmeyle tamamlamıştı.

NBA'de 9 yıl geçiren Simmons, bu sürede 203 milyon dolar kazandı. 2016'da draft edilen oyuncu, yıldızını Sixers'ta parlatmıştı.

2022'de Nets'e geçtikten sonra, 2024'te yıl Clippers'a katılmıştı.

Simmons, bu sezon geri dönüşüyle ​​ilgili sorulan soruya "Sadece orada bulunmak için yer doldurmanın anlamı olduğunu düşünmüyorum" dedi.

Bunun biraz bencilce olduğunu düşünüyorum... Ama rekabet edebilmek için en yetenekli halime ve fiziksel zirveme ulaşmak istiyorum. Aksi takdirde bana hiçbir faydası olmaz. Belki bu yılın ortasını, hatta belki de gelecek sezonu düşünüyorum.

Balıkçılık sporuna yönelik tutkusunu sosyal medyada sergileyen Simmons, bunun "sıkıcı ve zorlu" olabileceğini kabul etse de sonuçta "çok eğlenceli" olduğunu vurguladı.

Simmons, Andscape'e, "Çok niş bir spor" diye konuştu.

Ve bilmeyince bilinmiyor. Ama bir kez deneyimlenince ve oraya gidip neyle ilgili olduğu görülünce, sporun doğasına hayran kalınıyor. Ve bu, balıkçılık sporunda her zaman ilgimi çeken bir şey. Teknik. Ve bunun içinde insanların anlamadığı çok şey var. Milyon dolarlık gemilerde balık tutan bu adamlar günlerce denizde kalıyor. Yani yorucu ve zorlu ama çok eğlenceli. Bu, deneyimlenmesi, içine girilmesi ve neyle ilgili olduğunun görülmesi gereken dünyalardan biri.

Independent Türkçe


Afrika Kupası’nda Regragui’yi düşündüren kriz: Fas’ta savunma hattı sakatlıklarla sarsıldı

Fas Milli Takımı kaptanı Romain Saiss (AFP)
Fas Milli Takımı kaptanı Romain Saiss (AFP)
TT

Afrika Kupası’nda Regragui’yi düşündüren kriz: Fas’ta savunma hattı sakatlıklarla sarsıldı

Fas Milli Takımı kaptanı Romain Saiss (AFP)
Fas Milli Takımı kaptanı Romain Saiss (AFP)

2025 Afrika Uluslar Kupası’na galibiyetle başlayan Fas Milli Takımı’nda skor ve genel hava güven verse de, savunma hattındaki sakatlıklar teknik direktör Walid Regragui’nin ilk haftadan itibaren hesaplarını zorlaştırdı.

Komorlar maçında Romain Saiss’in karşılaşmanın ilk dakikalarında sakatlanarak oyundan çıkması dikkat çekti. Tecrübeli savunmacının yerine Jawad El Yamiq dahil olurken, Katar’ın Al Sadd kulübünde forma giyen Saiss’in kapsamlı sağlık kontrollerinden geçeceği ve turnuvanın geri kalanında oynayıp oynayamayacağının bu tetkiklerin ardından netleşeceği belirtildi.

Savunmadaki sıkıntılar bununla da sınırlı kalmadı. Nayef Aguerd’in durumu da belirsizliğini koruyor. Bazı kaynaklar oyuncunun grup maçlarının kalanında forma giyemeyebileceğini öne sürerken, diğer kaynaklar yapılan kontrollerin uyluk bölgesindeki ağrılar nedeniyle tamamen önlem amaçlı olduğunu ve henüz resmî bir sakatlık tespiti bulunmadığını ifade ediyor.

Adam Masina’nın da sağlık kontrolünden geçirilmesi bekleniyor. Tecrübeli oyuncu açılış maçında yedek kulübesinde kalırken, fiziksel durumu hakkında henüz resmî bir açıklama yapılmadı.

Teknik ve sağlık ekibi, Saiss, Aguerd ve Masina’nın durumuna ilişkin sessizliğini koruyor. Çarşamba sabahı itibarıyla üç oyuncunun da sağlık durumunu ve grup maçlarındaki olası durumlarını netleştiren resmî bir bilgilendirme yayımlanmadı.

Saiss ve Aguerd’in yokluğunun kesinleşmesi hâlinde Regragui’nin savunmada Jawad El Yamiq ile Abdelhamid Ait Boudlal’dan oluşan tamamen yeni bir ikiliye yönelmesi gerekecek. Bu durum, turnuvanın erken aşamasında uyum ve savunma istikrarı açısından ciddi bir sınav anlamına geliyor.

Fas Millî Takımı, gruptaki bir sonraki maçında cuma günü Mali ile karşılaşacak, grup etabını ise pazartesi günü Zambiya maçıyla tamamlayacak.