Fenerbahçe-Galatasaray rekabetinde 398. randevu

Fenerbahçe ile Galatasaray, Trendyol Süper Lig'de yapacakları derbiyle tarihte 398. kez karşı karşıya gelecek

(AA)
(AA)
TT

Fenerbahçe-Galatasaray rekabetinde 398. randevu

(AA)
(AA)

Ülker Stadı'nın bulunduğu "Papazın Çayırı" olarak adlandırılan yerde 17 Ocak 1909 tarihinde yapılan ve Galatasaray'ın 2-0 kazandığı özel maçla başlayan 114 yıllık rekabette, galibiyetlerde ve atılan gol sayısında Fenerbahçe'nin üstünlüğü bulunuyor.

Sarı-lacivertliler, geride kalan 397 maçtan 148'ini kazandı, sarı-kırmızılı ekip ise 127 kez galip geldi. 122 maçta taraflar eşitliği bozamadı.

Fenerbahçe'nin attığı 540 gole, Galatasaray 496 golle karşılık verdi.

Ligde 133. sınav

Fenerbahçe ile Galatasaray, Süper Lig tarihinde 132 kez karşılaştı.

Genel toplamdaki üstünlüğünü lig maçlarına da yansıtan Fenerbahçe, rakibine galibiyet sayısında 52-37 üstünlük kurdu. Ligdeki 43 maç da beraberlikle sonuçlandı.

Lig maçlarında sarı-lacivertliler 162, sarı-kırmızılılar ise 130 gol kaydetti.

Son 10 resmi maç

İki takım arasında oynanan son 10 derbinin 4'ü beraberlikle sonuçlandı.

Rekabetteki son 10 karşılaşmada Fenerbahçe 2, Galatasaray ise 4 kez galip geldi.

Söz konusu 10 derbide Fenerbahçe 8, Galatasaray 14 kez fileleri havalandırdı.

(AA)

İlk golü Galatasaraylı futbolcu Emin Bülent Serdaroğlu attı

İki takım arasındaki rekabette ilk golü, Galatasaraylı futbolcu Emin Bülent Serdaroğlu attı.

17 Ocak 1909'da "Papazın Çayırı" olarak adlandırılan yerde yapılan ilk maçı 2-0 kazanan Galatasaray, rakibinden ilk 7 maçta gol yemedi.

Fenerbahçe ilk galibiyet için 5 yıl bekledi

Fenerbahçe, Galatasaray karşısında ilk golü ve galibiyeti, rekabetteki 8. randevuda elde edebildi.

Union Club sahasında 4 Ocak 1914'te yapılan İstanbul Ligi maçını 4-2 kazanan Fenerbahçe, böylece rakibi karşısında yaklaşık 5 yıl süren suskunluğuna da son vermiş oldu.

Sarı-lacivertli takım adına Galatasaray'a tarihteki ilk golü ise Hasan Kamil Sporel attı.

En az ve en çok seyircili maçlar

Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki maçlarda en az seyirci, 17 Kasım 1922'deki karşılaşmaya geldi.

İttihat Sahası'nda sağanak altında, hakem Fethi Tahsin Başaran'ın şemsiyeyle yönetmek zorunda kaldığı maçı, tamamı biletsiz 14 kişi izledi.

Atatürk Olimpiyat Stadı'nda 21 Eylül 2003'te yapılan lig maçını ise 70 bin 125 seyirci takip etti. Bu sayı, iki takım arasındaki bir maçı izleyen seyirci sayısında rekor olarak tarihe geçti.

Rekabetin golcüleri

Rekabette en fazla golü Fenerbahçeli Zeki Rıza Sporel attı. Sporel, Galatasaray'a karşı oynadığı 42 maçta toplam 27 kez rakip fileleri havalandırdı.

Zeki Rıza Sporel'i, 24 golle yine bir Fenerbahçeli Alaattin Baydar izledi. Fenerbahçeli Lefter Küçükandonyadis'in 20, Galatasaraylı Metin Oktay'ın ise rekabette 19 golü bulunuyor.

Bu arada, iki takımda da forma giyen Tanju Çolak'ın 14'ü Galatasaray, 8'i Fenerbahçe formasıyla olmak üzere rekabette toplam 22 golü var.

Lig maçlarında ise Galatasaraylı Metin Oktay 9, Fenerbahçeli Aykut Kocaman 8 golle takımlarının en golcü isimleri oldu.

Turgay Şeren'in rekoru

Fenerbahçe-Galatasaray maçlarında en çok oynama rekoru merhum Turgay Şeren'e ait.

A Milli Takım ve Galatasaray'ın unutulmaz kalecilerinden Şeren, Fenerbahçe'ye karşı sarı-kırmızılı kaleyi 55 kez korurken, rekabette en çok forma giyen futbolcu unvanını elinde bulunduruyor.

(AA)

Özlem dolu yıllar

İki takım, rekabetin bazı dönemlerinde birbirlerine karşı galibiyet bakımından üstünlük kurmakta zorlandı.

Fenerbahçe üst üste 11, Galatasaray ise 18 maç galip gelemedi. Fenerbahçe, 20 Kasım 1949'da 2-0 kazandığı maçın ardından üst üste 11 maç galip gelemedi ve 22 Şubat 1953'te taraftarlarına 1-0'lık skorla Galatasaray galibiyeti armağan edebildi.

Galatasaray ise 17 Mayıs 1942'de 3-1 kazandığı müsabaka sonrası tam 18 maç galip gelemedi ve 1 Aralık 1946'daki 19. maçta sahadan 1-0 galip ayrıldı.

18 ayrı statta karşılaştılar

Fenerbahçe ile Galatasaray, 397 maçın sığdığı rekabette 18 ayrı statta karşılaştı.

Rakipler İstanbul İnönü, Ali Sami Yen, Fenerbahçe, Taksim, Şeref, Ankara 19 Mayıs, Atatürk Olimpiyat, İzmir Atatürk, Ankaragücü, Türk Telekom, Yeni Erzurum (şimdiki adı Erzurum Kazım Karabekir), Offenbach, Frankfurt, Köln, Mönchengladbach Borussia Park, Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kadir Has, Manisa 19 Mayıs ve Antalya statlarında sahaya çıktı.

Heyecanı iki takımda da yaşayanlar

Birçok oyuncu, futbolculuk hayatında iki takım formasını da giyme şansını buldu.

Son dönemde iki takımda da oynayan futbolcular şunlar:

Raşit Çetiner, Güngör Tekin, Erdoğan Arıca, Engin Verel, Mehmet Oğuz, Erhan Önal, Arif Kocabıyık, İlyas Tüfekçi, Tanju Çolak, Semih Yuvakuran, Selçuk Yula, Hasan Vezir, Benhur Babaoğlu, Elvir Boliç, Sedat Balkanlı, Saffet Sancaklı, Ahmet Yıldırım, Sergen Yalçın, Emre Aşık, Fatih Akyel, Elvir Baliç, Haim Michael Revivo, Abdullah Ercan, Mehmet Yozgatlı, Stjepan Tomas, Servet Çetin, Emre Belözoğlu, Caner Erkin, Kazım Kazım, Mehmet Topal, Burak Yılmaz, Olcan Adın, Serdar Aziz, Şener Özbayraklı, Tolga Ciğerci, Garry Rodrigues, Sinan Gümüş, Emre Mor.

Bir maçta dörder gol atanlar

Fenerbahçe-Galatasaray rekabetinde şimdiye dek aynı maçta bir futbolcu tarafından en fazla atılan gol sayısı 4 oldu.

Galatasaraylı Celal İbrahim, Cemil Gürgen ve Metin Oktay ile Fenerbahçeli Zeki Rıza Sporel, rakip filelere bir maçta dörder gol atma başarısını gösterdi.

En çok görülen sonuç: 1-0

İki takımın 114 yıllık geçmişinde, geride kalan 397 maçta en çok görülen sonuç 1-0 oldu.

Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki maçlarda tam 74 kez 1-0'lık sonuç ortaya çıktı, 49 kez 2-1'lik skor alındı.

En farklı skorlu maç

İki takım arasında geride kalan maçlarda en farklı skorlu galibiyeti 7-0'lık sonuçla Galatasaray aldı.

İstanbul Ligi'nde 12 Şubat 1911'de yapılan maçı, Galatasaray 7-0 kazandı.

Fenerbahçe'nin farklı skorlu galibiyetleri

Fenerbahçe, rakibi Galatasaray karşısında şimdiye dek en farklı skorlu galibiyeti, 2002-2003 sezonunun ilk yarısında Kadıköy'de yapılan maçta elde etti.

6 Kasım 2002'deki müsabakayı 6-0 kazanan sarı-lacivertli ekip, aynı zamanda lig maçlarında iki takım arasındaki en farklı skorlu galibiyete imza attı.

(AA)

En gollü maçlar

Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki en gollü maçlarda, penaltılar dışında sporseverler toplam sekizer gol gördü.

Ali Sami Yen Stadı'nda 5 Haziran 1983'te yapılan lig maçında rakipler 4-4 berabere kaldı. İki takım arasında 7 Şubat 2001'de oynanan Türkiye Kupası yarı final karşılaşması da 4-4 sonuçlandı.

Yarıda kalan maç ve tarihi kavga

Rakiplerin 23 Şubat 1934 tarihinde yaptıkları İstanbul Ligi maçı, futbolcular arasında çıkan kavga nedeniyle yarıda kaldı.

Taksim Stadı'nda yapılan maçın 60. dakikasında Galatasaraylı Kadri Dağ'ın, Fenerbahçeli M. Reşat Nayir'e attığı tekme ve Kadri'nin üzerine doğru koşan Fenerbahçeli Fikret Arıcan'ın, Galatasaraylı Tevfik tarafından kucaklanıp, saha kenarına atılmasıyla saha bir anda karıştı. İki takım oyuncuları arasında başlayan kavgaya tribünlerdeki seyirciler de katılınca, olaylar büyüdü.

Yarıda kalan maçın ardından toplanan "Mıntıka Futbol Heyeti", Türk spor tarihinin en ağır cezalarından birisini verdi ve Fenerbahçe'den 9, Galatasaray'dan 8 olmak üzere toplam 17 futbolcuyu uzun süreli cezalandırdı.

Bu cezalardan en karlı çıkan takım olan Beşiktaş, sezonu rakiplerinin önünde şampiyon tamamladı.

Yabancı hakemler

Rekabetin geçmişinde yabancı hakemler görev yaptı.

Bunlar arasında Çek, İngiliz, Yunan, İtalyan, Avusturyalı, Alman, İsviçreli, Rumen, Macar, Yugoslav, Belçikalı ve Bulgar hakemler bulunuyor.

Tarihten yapraklar

Galatasaraylı Bahri Altıntabak, Fenerbahçeli Şeref Has ile Nezihi Tosuncuk, rekabet tarihinde hem kendi kalesine hem de rakip kaleye gol atan oyuncular oldu.

Şevki Şenlen, Raşit Çetiner, İlyas Tüfekçi, Hasan Vezir, Saffet Sancaklı ve Tanju Çolak, hem Galatasaray hem de Fenerbahçe formasıyla rekabette gol atma sevinci yaşadı.

Rekabette takım değiştiren oyuncular arasında eski takımlarında kaptanlık bandını taktıktan sonra transfer olan futbolcular, Fenerbahçe kaptanıyken Galatasaray'a geçen Naci Erdem ve Galatasaray kaptanıyken Fenerbahçe'ye geçen Mehmet Oğuz olarak kayıtlarda yer aldı.

Rekabet dostlukla güzel

Rekabetin 114 yıllık geçmişinde pek çok centilmenlik gösterisi yaşandı.

İki kulüp arasındaki rekabette son yıllarda artan gerilime rağmen geçmişte futbolcu ve yöneticilerin centilmence davranışları, bu zevkli mücadeleye renk kattı.

Spor tarihçilerinin derlemelerine göre, bir derbi öncesi Fenerbahçe Başkaptanı Galip Kulaksızoğlu, Galatasaraylılara, "Oberle kardeşler hasta, Hasan da sakatlanmış. Sizi karşımızda eksik kadroyla görmek istemiyoruz. Dilerseniz maçı erteleyelim." diye haber göndererek maçın ertelenebileceğini iletti.

Fenerbahçe'nin bu önerisini kabul eden Galatasaray, oyuncuların iyileşmesinden sonra, 20 Ekim 1914'te yapılan erteleme maçında sarı-lacivertli rakibini 6-1 yendi.

Beraber ev kiralayıp, ava çıkıyorlardı

Aynı kaynaklara göre, rekabetin yeni başladığı dönemlerde Galatasaray ile Fenerbahçe sporcuları, ortak kiraladıkları evde kalıyor ve beraber ava çıkıyorlardı.

İki takım sporcuları geceleri bir araya gelerek sohbet ediyordu. Yine bir gece sohbetin koyulaştığı sırada Galatasaray'dan Ali Sami Yen, Fenerbahçelileri, "Said, yarın bizimle maçınız var. Git yat ve dinlen." diye uyardı.

Ertelemeyi önerdiler

Rakipler arasında 17 Kasım 1922'de yapılan maç öncesinde ilginç bir durum yaşandı.

Bu tarihte Kadıköy'de iki takımın maçı vardı. Maç öncesi günlerce yağan yağmur sahayı adeta göle çevirmişti. Fenerbahçe Başkaptanı Galip Kulaksızoğlu, Galatasaray Kulübüne telefon ederek, "Saha çok kötü, maçı erteleyelim." dedi. Galatasaray Başkaptanı Necip Şahin, bunun üzerine, "Anamız bizi bugün için doğurdu Galip Bey. Gelip maçı oynayacağız." diye cevapladı. Galatasaray, Kadıköy'e gelip maça çıktı ve Fenerbahçe karşılaşmayı 3-0 kazandı.

Birleşme durumu ve ortak takım kurma düşüncesi

Rakiplerin kuruluşlarının ilk yıllarında birleşme durumlarının bile ortaya çıktığı, hatta iki kulüp başkanının ortak takım kurma konusunda anlaştıkları iddia edildi.

Galatasaray Kulübünün resmi yayın organı Galatasaray dergisinin 2003 Şubat sayısında, Adnan Işık'ın belgelere dayandırarak verdiği haberde, 1912 yılında Galatasaray Kulübü Başkanı Ali Sami Yen ile Fenerbahçe Kulübü Başkanı Hulusi Bey'in ortak imzayla kayıt altına aldıkları belgenin, birleşmeseler dahi iki kulübün yabancılara karşı ortak bir takım kurma konusunda anlaştıklarını, hatta tüzüğü bile hazırladıklarını gösterdiği kaydedildi.

Bilerek kaçırılan penaltı

Rakiplerin 23 Ocak 1925'te Taksim Stadı'nda yaptıkları Vatan Gazetesi Kupası maçında ilginç bir olay yaşandı.

Fenerbahçe'nin kazandığı penaltı sonrası, atış öncesinde stadın büyük balkon kısmı çöktü. Fenerbahçeli Cafer Çağatay, bu gelişme üzerine penaltı atışında topu bilerek kaleci Ulvi Yanal'a teslim etti.

Karma takım: "FenerSaray"

Fenerbahçe ile Galatasaray, 1934 yılında Türkiye'ye davet ettikleri yabancı takımlarla birer kez hazırlık maçı yaptıktan sonra, üçüncü maçı "Fenerbahçe-Galatasaray Karması" şeklinde oynadılar.

Bu karmanın forması ise iki kulübün renklerinin karışımı olan lacivert, sarı ve kırmızıdan oluştu.

Canaydın'dan centilmenlik dersi

Son yıllarda iki takım arasındaki maçların genelinde olaylar yaşanırken, Galatasaray Kulübünün merhum başkanı Özhan Canaydın, rekabete centilmence yaklaşımıyla alkış aldı.

Sarı-kırmızılı ekibin 6 Kasım 2002'de Kadıköy'de rakibine 6-0'lık sonuçla tarihi hezimete uğradığı maçta, başkan sıfatıyla ilk Fenerbahçe derbisini izleyen Özhan Canaydın'ın, rakibinin attığı golleri alkışlayarak Fenerbahçeli yöneticileri kutlaması, müsabakaya damgasını vurdu.

Merhum Canaydın, bu centilmenlik gösterisi nedeniyle camiasından bazı tepkiler görse de Dünya Fair Play Konseyi (CIFP) tarafından 2002 Dünya Fair Play Ödülü'ne layık görüldü. Özhan Canaydın ayrıca, bu davranışı nedeniyle Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) tarafından düzenlenen Fair Play Sportif Davranış Ödülü'nü aldı.



Dünyanın en prestijli bisiklet yarışı Fransa Bisiklet Turu nedir?

En iyi genç sürücüye verilen beyaz formayı giyen Alman Florian Lipowitz, Fransa Bisiklet Turu'nun 18. etabında Col de la Loze'yi tırmanıyor (AP)
En iyi genç sürücüye verilen beyaz formayı giyen Alman Florian Lipowitz, Fransa Bisiklet Turu'nun 18. etabında Col de la Loze'yi tırmanıyor (AP)
TT

Dünyanın en prestijli bisiklet yarışı Fransa Bisiklet Turu nedir?

En iyi genç sürücüye verilen beyaz formayı giyen Alman Florian Lipowitz, Fransa Bisiklet Turu'nun 18. etabında Col de la Loze'yi tırmanıyor (AP)
En iyi genç sürücüye verilen beyaz formayı giyen Alman Florian Lipowitz, Fransa Bisiklet Turu'nun 18. etabında Col de la Loze'yi tırmanıyor (AP)

Adrenalin'den herkese merhaba. Bu hafta şu anda gerçekleştirilen ve dünyanın en prestijli spor organizasyonlarından biri olan Tour de France'i inceleyeceğiz.

Fransa Bisiklet Turu'na geçmeden önce bu etkinliğin bir parçası olduğu yol bisikleti yarışlarına bakalım.

Yol bisikleti yarışı 

Yol bisikleti yarışlarında sporcular genellikle asfalt zeminde uzun mesafeleri yüksek hızlarda kat ediyor. Bu disiplin, bisiklet sporunun en bilinen ve prestijli dalı. En meşhur örneği Tour de France olan bu yarışlarda bireysel performansın yanı sıra takım stratejileri de büyük rol oynuyor. Fiziksel dayanıklılık, taktik ve hız, yol bisikleti yarışlarında kazananı belirleyen unsurlardan bazıları. 
 

cdvfgthyj
Avustralya'lı Ben O'Connor, 18. etabı kazanan bisikletçi oldu (AP) 

Tour de France

Her yıl temmuzda başlayan ve iki gün tatil dahil 23 gün süren Fransa Bisiklet Turu, 21 etaptan oluşuyor. 3 bin 338 kilometre boyunca heyecanın dinmeyeceği organizasyonu bu yıl 23 takımdan 184 bisikletçi katılıyor. 

Bir gazetenin reklam kampanyası olarak başlayan Fransa Bisiklet Turu (Tour de France), artık dünyanın en prestijli bisiklet yarışı. 1903'te L'Auto gazetesinin talebi üzerine genç muhabir Géo Lefèvre, satışları artırmak için 6 aşamalı bir "Fransa Turu" yarışması önerdi.

İlk Tur'a katılan 60 bisikletçi Lyon, Marsilya, Toulouse, Bordeaux ve Nantes şehirlerinden geçip Paris'e geri döndü. Yarış, bitirilebileceğine dair şüphelere rağmen büyük bir sansasyon yarattı. Fakat bu bilinirlik beraberinde tartışmaları da getirdi. 1904'teki turda, 1903 şampiyonu Maurice Garin dahil ilk 4 sırayı alan bisikletçiler hile ve müdahale nedeniyle diskalifiye edildi. Garin bir daha asla kazanamadı ve 1904 şampiyonluğu Henri Cornet'e geçti.

Kaotik başlangıcının ardından Tur, üç haftalık zorlayıcı bir formata kavuştu. Organizatörler Henri Desgrange ve Lefèvre sınırları zorluyordu: İspanya'yla Fransa'yı birbirinden ayıran Pireneler sıradağlarını da yarışa dahil ettiler. Hatta anlatılanlara göre şampiyon Octave Lapize, Tourmalet geçidine tırmanırken organizatörler için "katiller" demiş. Ertesi yıl 2 bin 600 m yüksekliğindeki Galibier dahil Alpleri de eklediler ve mesafeyi 4 bin 800 kilometrenin üzerine çıkardılar. 

1919'da, kaosun ortasında düzeni sağlamak için Desgrange, liderlere ilk maillot jaune (sarı mayo) ödülünü verdi. Bu ödül, L'Auto gazetesinin kağıdının rengiyle uyumlu olduğu için seçildi. O andan itibaren seyirciler sarı mayoyu kimin giydiğine ya da giyebileceğine odaklanıyor ve bu gelenek hâlâ devam ediyor.

Bisikletçilerden saatler önce parkura çıkıp kalabalığı eğlendiren ve yarışın masraflarını karşılayan sponsor araçlarıyla geçit arabalarından oluşan tanıtım konvoyu, Tur'a 1930'da dahil oldu. 

1936 yılındaysa Fransız işçilere ücretli izin zorunlu hale getirildi ve böylece her temmuzda düzenlenen troisième semaine (üçüncü hafta) yarışı yazın bir ritüeli haline geldi.

Yüzyılın ortasına gelindiğinde Fransa Bisiklet Turu, artık ülkenin kültürel dokusunun bir parçasıydı: Dağ yollarında tezahürat yapan kalabalıklar, deniz kenarına yapılan geziler kadar Fransız yazının tipik bir özelliği haline gelmişti. 

fgthyju
Fransız Bernard Hinault ve ABD'li Greg Lemond, 1986'daki Tour de France'ta 18. etabın bitiş çizgisini birlikte geçiyor (Reuters) 

Tour de France, dünya savaşları sırasında düzenlenmedi ancak 1947'den sonra savaş sonrası bir rönesans yaşadı. Fransız bisikletçiler 1940'ların sonu ve 1950'lerde hakimiyet kurarken Louison Bobet, üç kez üst üste kazandı (1953–55). Jacques Anquetil 1960'ların başında 5 şampiyonluk elde etti. Anquetil ve Raymond Poulidor arasındaki rekabet efsanevi hale geldi.

Tur'un en büyük şampiyonları 1970'lerde çıktı. Acımasız yarışları nedeniyle "Yamyam" lakaplı Belçikalı Eddy Merckx, Fransa Bisiklet Turu'nu 5 kez kazandı (1969-72, 1974) ve 34 etap zaferiyle rekor kırdı.

Hakimiyeti çıtayı belirleyen Merckx, genel olarak gelmiş geçmiş en dominant bisikletçi kabul ediliyor. Onun ardından, Tour de France'ı 5 kazanan Fransız Bernard Hinault (1978–85) ve 5 kez üst üste kazanan İspanyol Miguel Indurain (1991–95) geldi. Anquetil, 1960'larda 5 zafer kazanan ilk bisikletçi olmuştu ve bu zaferleri 1957 ile 1964 yılları arasında elde etmişti.

1980'lerde ve 1990'larda Tur daha küresel hale geldikçe, dünyanın dört bir yanından şampiyonlar ortaya çıktı. Amerikalı Greg LeMond üç kez kazandı (1986, 1989, 1990) ve Avrupalı dışından gelen ilk şampiyon olarak yarışın uluslararası statüsünü pekiştirdi.

LeMond'un gelişi ve İspanya, Britanya, Kolombiya, Avustralya ve diğer ülkelerden çıkan şampiyonların sayısının artması, Tur'u kazanmanın artık sadece Fransızlar veya Belçikalıların tekelinde olmadığını açıkça gösterdi. 1990'da LeMond'un üçüncü zaferi, Tur'un gerçek bir "dünya" etkinliği haline geldiğinin kanıtı olarak geniş çapta kutlandı.

Ancak Tour de France'in muhteşem tarihinde skandallar da var. Özellikle doping, bu yarışa defalarca gölge düşüren en büyük unsur. 1998 Festina Olayı, bir dönüm noktasydı. Festina takımının arabasını durduran polis, büyük miktarda yasaklı madde buldu. Birkaç gün içinde Festina takımının tamamı yarıştan ihraç edildi. Bu olay, bisiklet sporunun en iyi takımlarından birinde yürütülen "planlı bir doping programı"nı ortaya çıkardı ve Dünya Dopingle Mücadele Ajansı'nın (WADA) kurulmasını hızlandırdı.

Daha sıkı testler yapılmaya başlansa da bisiklet sporunun güvenilirliği sarsıldı: Özellikle Fransız taraftarlar, 1998'deki kavgaları ve suçlamaları hiç unutmadıkları için yarışlara yeniden güven duymuyor. 

Doping nedeniyle mirası altüst olan en ünlü şampiyonsa Lance Armstrong. Teksaslı sporcu, kanseri yenerek 7 kez üst üste Tour de France'ı kazandı (1999-2005) ve uluslararası bir ikon haline geldi.

Ancak onlarca yıldır süren şüpheler, ABD Dopingle Mücadele Ajansı (USADA) tarafından kapsamlı bir soruşturma açılmasına neden oldu. 2012'de sporun yönetim organı Uluslararası Bisiklet Birliği (UCI), USADA'nın "spor tarihinin en sofistike, profesyonel ve başarılı doping programı"nın Armstrong'un zaferlerini mümkün kıldığı yönündeki bulgularını resmen kabul etti. Armstrong'un 7 şampiyonluğu da elinden alındı.

fghyjukı
Lance Armstrong, "Beni 1995'e, herkesin doping yaptığı günlere geri gönderseniz muhtemelen yine yapardım" diyor (Reuters)

Dönemin UCI Başkanı Pat McQuaid, kararın ardından "Lance Armstrong'un bisiklet sporunda yeri yok" açıklamasını yapmıştı.

Dopingden yakalanan başka şampiyonlar da var. Örneğin 2010 şampiyonu Alberto Contador, clenbuterol kullanımı nedeniyle bir unvanından mahrum bırakıldı ve çeşitli dönemlerden birçok bisikletçi doping testlerinde başarısız oldu. Doping, Tur'un her dönemini lekeleme tehdidi oluşturan hassas bir konu olmaya devam ediyor.

Güvenlik sorunları da tartışmalara yol açıyor. Dağ inişleri ve dar yollar, kazaların ciddi sonuçlara yol açabileceği anlamına geliyor. 1995'te İtalyan Fabio Casartelli, yüksek hızda bir iniş kazasında trajik bir şekilde hayatını kaybetti ve bu olay, daha sonra kaskların zorunlu hale getirilmesine neden oldu. 

Son yıllarda seyircilerin müdahaleleri de kazalara neden oluyor. Örneğin, 2023 Turu'nda, yola eğilen bir taraftar 15. etapta büyük bir zincirleme kazaya neden oldu: Sarı mayonun favorisi Jonas Vingegaard da dahil Jumbo-Visma takımının bisikletçileri sert bir şekilde düştü ve takım daha sonra yasal işlem başlatmayı bile düşündü.

Polis, coşkulu kalabalık ve bisikletçilerin güvenliğini arasında denge kurmak zorunda: Organizatörler, hayranların parkura geçmemelerini ve tehlikeli duman bombaları kullanmamalarını istese de uzun dağ etaplarını denetlemek, yarış yetkilileri için "sağlık ve güvenlik kabusu" olmaya devam ediyor.

Tur, aynı zamanda siyasi veya sosyal protestolar için beklenmedik bir sahne haline geldi. Dikkat çeken olaylar arasında iklim aktivistlerinin eylemleri de yer aldı. 2022'deki 10. etapta, Dernière Rénovation grubundan birkaç protestocu kendilerini yola yapıştırarak yarışan grubu engelledi ve iklim değişikliği konusunda acil önlem alınmasını talep etti. Yarış, protestocular kaldırılana kadar durduruldu. Bu eylemler dünya çapında manşetlere taşındı ve diğerlerini gelecekteki yarışlarda benzer aksaklıklar yaratmaya teşvik etti. 

Uluslararası politika da yarışta yer buldu: Bu yıl 17. etap boyunca düzinelerce seyirci, bisikletçiler geçerken Filistin bayrakları sallayıp "Özgür Filistin" yazılı pankartlar açtı, sloganlar attı ve İsrail destekli Israel–Premier Tech takımının ihraç edilmesini istedi. Bu takımdaki bir İsrailli bisikletçi kendini güvende hissetmediğinden şikayet etti.

dfghyju
Dieulefit adlı yaklaşık 3 bin nüfuslu bir kasabada mağaza işleten Vanessa Huguenin, Tur'un görünürlüğünden yararlanmak için bu etkinliğin yaklaşık iki aydır planlandığını söyledi (Reuters)

Tour de France gelişmeye devam ediyor. Modern takımlar son derece taktiksel ve genellikle veriye dayalı stratejilerle yönetiliyor. Güç ölçerlerin, aerodinamik analizlerin ve gerçek zamanlı radyo iletişiminin kullanımı, yarışları çok kontrollü hale getirdi. Hatta geleneksellikten yana bazıları bunun yarışın spontanlığını yok ettiği eleştirisinde bulunuyor.

2025'te Groupama-FDJ patronu Marc Madiot, sürekli iletişimin bisikletçileri “uzaktan kontrol ettiğini” ve kaza riskini artırdığını savunarak, yarış radyolarının ve güç ölçerlerin yasaklanmasını önererek tartışmayı yeniden alevlendirdi. Onun yorumları daha geniş bir tartışmayı yansıtıyor: Radyolar olmadan bisikletçiler daha içgüdüsel kararlar almak zorunda kalabilirler ancak takımlar radyoların kazaları veya mekanik arızaları hemen bildirerek güvenliği de artırdığını savunuyorlar.

Yararlanılan kaynaklar: The Guardian, Rouleur, AP, Aspetar, Reuters