Türkiye'de "ara transfer" dönemi sona erdi

"Ara transfer" olarak adlandırılan ikinci transfer ve tescil dönemi sonlandı.

Türkiye'de "ara transfer" dönemi sona erdi
TT

Türkiye'de "ara transfer" dönemi sona erdi

Türkiye'de "ara transfer" dönemi sona erdi

Futbolda 11 Ocak'ta başlayan ve 29 gün süren ara transfer dönemi kapandı. Trendyol Süper Lig'de mücadele eden 20 kulüpten 19'u kadrosuna en az bir oyuncu dahil etti.

Ara transferde 19 kulüp 87 futbolcu ile sözleşme imzaladı.

Ara transferde alınan futbolcular

Süper Lig takımlarının ikinci transfer ve tescil döneminde kadrosuna kattığı futbolcular şöyle:

Yukatel Adana Demirspor: Jose Rodriguez, Stivan Mendoza, Abat Aymbetov, Breyton Fougeu, Nabil Alioui, Milad Mohammadi, Maestro, Motez Nourani, Youcef Atal

Corendon Alanyaspor: Ui-Jo Hwang, Ahmed Hassan, Daniel Kehinde Akinlosotu

RAMS Başakşehir: Josef De Suoza, Davidson, Olivier Kemen, Hamza Ljukovac

Beşiktaş: Jonas Svensson, Joe Worrall, Ernest Muci, Al-Musrati

Çaykur Rizespor: Muammer Sarıkaya, Canberk Yurdakul, Ozan Koç, David Akintola

VavaCars Fatih Karagümrük: Andrea Bertolacci, Koray Günter, Tonio Teklic, Dimitrios Kourbelis, Emre Mor, Salvotore Sirigu, Marcos Vinicius Amaral Alves

Fenerbahçe: Çağlar Söyüncü, Leonardo Bonucci, Rade Krunic, Serdar Dursun

Galatasaray: Derrick Köhn, Carlos Vinicius, Serge Aurier

Gaziantep FK: Aliou, Deian Sorescu, Halil Bağcı, Brian Acosta, Jamiro Monteiro

Atakaş Hatayspor: Doğukan Sinik, Abdülkadir Parmak, Cemali Sertel, Halil Dervişoğlu, Rui Pedro

İstanbulspor: Emrehan Gedikli

Kasımpaşa: Emre Gedik, Trazie Thomas, Jackson Porozo, Oğulcan Çağlayan, Loret Sadiku, Rochinha

Mondihome Kayserispor: Duckens Nazon, Otabek Shukurov, Mehdi Bourabia

TÜMOSAN Konyaspor: Valon Ethemi, Anderson Niangbo, Emmanuel Boateng, Filip Damjanovic, Bouly Sambou, Jakup Slowik, Alassane Ndao, Teenage Hadebe

MKE Ankaragücü: Riccardo Saponara, Ertaç Özbir, Alexis Flips, Kazımcan Karataş, Christian Bassogog, Abdurrahim Dursun

Siltaş Yapı Pendikspor: Umut Nayir, Badou Ndiaye, Mame Thiam

Yılport Samsunspor: Benito Raman, Muammer Yıldırım, Arbnor Muja

EMS Yapı Sivasspor: Bartuğ Elmaz, Kerem Atakan Kesgin, İbrahim Akdağ, Djordje Nikolic, Mijo Caktas, Azizbek Turgunboev, Queensy Menig, Hüseyin Arslan

Trabzonspor: Thomas Meunier

Ara transferde takımlar 87 futbolcu transfer etti

Yaklaşık 1 ay süren dönemde Süper Lig'de mücadele eden 20 kulübün 19'u kadrosuna yeni futbolcular dahil etti. Takımlar, 87 oyuncuyla sözleşme imzaladı.

Ara transfer dönemini en hareketli geçiren takım, birçok yıldız oyuncuyla yollarını ayıran Yukatel Adana Demirspor oldu. Adana temsilcisi 9 oyuncu transfer etti. Bu takımı sekizer transferle düşme hattından kurtulmaya çalışan TÜMOSAN Konyaspor ile ilk 10'u hedefleyen EMS Yapı Sivasspor izledi.

VavaCars Fatih Karagümrük'ün 7, Kasımpaşa ve MKE Ankaragücü'nün altışar transfer gerçekleştirdiği ara dönemde Gaziantep FK 5 transfer yaptı.

En az transfere ise birer oyuncuyla İstanbulspor ile Trabzonspor imza attı.

Antalyaspor transfer yapamadı

Süper Lig'de kadrosuna yeni futbolcu katamayan tek takım Bitexen Antalyaspor oldu.

Transfer yasağı bulunan Akdeniz temsilcisi, ara transferde yeni oyuncu alamadı.

Takımlar yabancı oyuncuyu tercih etti

Alınan futbolcuların 63'ünü yabancı uyruklular, 24'ünü yerli oyuncular oluşturdu. Süper Lig temsilcilerinin kadrosuna kattığı 63 yabancı futbolcu, 39 ülkenin pasaportunu taşıyor.

En fazla Senegalli ve Arnavut

Süper Lig temsilcileri, ara transferde en fazla Senegalli ve Arnavut futbolcu transfer etti.

Ara transferde alınan yabancı oyuncular arasında en fazla transfer edilen ülke vatandaşı 5 futbolcuyla Senegalli ve Arnavutlar oldu. İtalyanlar ile Brezilyalılar dörder futbolcuyla ikinci, Fildişi Sahili ise 3 oyuncuyla 3. sırada yer aldı.

Belçika, Hırvatistan, Kamerun, Nijerya, Özbekistan, Bosna Hersek, Portekiz ve Sırbistan vatandaşı ikişer oyuncunun transfer olduğu Süper Lig'de birer Almanya, Angola, Ekvator, Fransa, Gana, Güney Kore, Haiti, Honduras, İngiltere, İran, İspanya, Kazakistan, Kolombiya, Kongo, Norveç, Polonya, Romanya, Tunus, Cezayir, Hollanda, Fas, Yeşil Burun Adaları, Mısır, Libya, Zimbabve ve Yunanistan vatandaşı sözleşme imzaladı.

Sekiz kulübün tüm tercihi yabancı

Süper Lig'de ara transfer döneminde yeni oyuncu alan 19 kulübün 8'i tercihinin tamamını yabancıdan yana kullandı.

Sezonun ilk yarısında forma giyen birçok yıldız oyuncusuyla yollarını ayıran Adana temsilcisi 9, düşme hattındaki TÜMOSAN Konyaspor ara transferde 8 futbolcu aldı. Bunların tamamının yabancı olması dikkati çekti.

Alanyaspor (3), RAMS Başakşehir (4), Beşiktaş (4), Galatasaray (3), Mondihome Kayserispor (3) ve Trabzonspor (1) aldığı tüm oyuncularda tercihi yabancıdan yana oldu.

Atakaş Hatayspor, Çaykur Rizespor, VavaCars Fatih Karagümrük, Fenerbahçe, Gaziantep FK, Atakaş Hatayspor, İstanbulspor, Kasımpaşa, MKE Ankaragücü, Siltaş Yapı Pendikspor, Yılport Samsunspor ve EMS Yapı Sivasspor, yabancının yanı sıra yerli futbolcu da tercih etti.

En genci Rizespor

Çaykur Rizespor, transferlerinde en düşük yaş ortalaması yakalayan kulüp oldu.

Ara transferde dört futbolcuyu kadrosuna dahil eden Karadeniz temsilcisinin transferlerinin yaş ortalaması 24,5'te kaldı.

En genç ve en yaşlı

İkinci transfer ve tescil döneminde sözleşme imzalanan en yaşlı futbolcu Salvotore Sirigu oldu.

Fatih Karagümrük'ün kadrosuna kattığı İtalyan kaleci Sirigu, 37 yaşla ara transferin en yaşlı oyuncusu konumunda. Sirigu'yu Fenerbahçe'nin 36 yaşındaki stoperi Leonardo Bonucci izledi.

En genç futbolcu ise 6 Ocak 2004 doğumlu Yukatel Adana Demirsporlu Breyton Fougeu oldu.



Kanatsız uçuş: Kayakla atlama hakkında her şey

Kayakla atlamada sporcular saatte 100 kilometre hızı aşabiliyor (Reuters)
Kayakla atlamada sporcular saatte 100 kilometre hızı aşabiliyor (Reuters)
TT

Kanatsız uçuş: Kayakla atlama hakkında her şey

Kayakla atlamada sporcular saatte 100 kilometre hızı aşabiliyor (Reuters)
Kayakla atlamada sporcular saatte 100 kilometre hızı aşabiliyor (Reuters)

Adrenalin'den herkese merhaba. Bu hafta motor sporları ve dövüş etkinliklerinden değil, adrenalinin doruk noktasına ulaştığı bir başka spor dalı olan kayakla atlamadan bahsedeceğiz. 

Kayakla atlama, kış sporları içinde hem tarihi hem de görsel etkisiyle en çarpıcı dallardan biri. Bir sporcunun onlarca metre yükseklikten kendini boşluğa bırakıp rüzgarla mücadele ederek süzülmesi, bu branşı yalnızca bir yarış değil, aynı zamanda bir cesaret gösterisine dönüştürüyor.

  
Kayakla Atlama Dünya Kupası da bu sporun geldiği noktayı görmek için en doğru adreslerden biri. Ancak bu noktaya gelene kadar kayakla atlama uzun bir yolculuktan geçti.

Kayakla atlamanın kökleri 19. yüzyıl Norveç'ine uzanıyor. İlk dönemlerde bu spor, bugünkü anlamda bir yarıştan çok, kimin daha uzağa atlayabildiğini görmek için yapılan yerel denemelerden ibaretti.

Ahşap kayaklar, basit rampalar ve neredeyse hiçbir güvenlik önlemi olmadan yapılan atlayışlar, sporun ne kadar riskli başladığını açıkça gösteriyor. Zamanla bu denemeler organize yarışlara dönüştü ve kayakla atlama, İskandinav ülkelerinin sınırlarını aşarak Avrupa'nın geri kalanına yayıldı.

Bu gelişimin en önemli dönüm noktalarından biri, 1925'te düzenlenen ilk Kayakla Atlama Dünya Kupası oldu. O dönemde yalnızca erkek sporcuların katıldığı bu organizasyon, kayakla atlamayı uluslararası bir spor haline getirdi.

İlk şampiyonalarda atlayış mesafeleri bugüne kıyasla oldukça kısa olsa da sporcuların cesareti ve rekabet duygusu bugünküyle yarışır düzeydeydi. Dünya Kupası, yıllar içinde hem sporcular hem de organizatörler için bir referans noktası haline geldi.

Erkekler Kayakla Atlama Dünya Kupası tarihine bakıldığında, bazı ülkelerin bu spora damga vurduğu hemen fark ediliyor. Norveç, Finlandiya, Avusturya ve Almanya, uzun yıllar boyunca hem teknik hem de sportif açıdan öne çıktı.

Özellikle Finlandiyalı Matti Nykanen, kayakla atlama dendiğinde akla gelen ilk isimlerden biri oldu. Nykanen'in Dünya Kupaları ve Olimpiyatlar boyunca sergilediği performans, bu sporun küresel popülaritesini ciddi şekilde artırdı. Onun ardından gelen nesiller, kayakla atlamanın sınırlarını biraz daha ileri taşımaya başladı.

Zaman içinde pistler büyüdü, tepe boyutları arttı ve sporcular daha uzun mesafelere ulaşmaya başladı. Bununla birlikte ekipman teknolojisi de ciddi bir değişim geçirdi.

Eski dönemlerde ağır ve kontrolü zor kayaklar kullanılırken, günümüzde daha hafif ve aerodinamik malzemeler öne çıkıyor.

Sporcuların giydiği tulumlar bile rüzgarla etkileşim göz önünde bulundurularak tasarlanıyor. Bu gelişmeler, performansı artırırken aynı zamanda kuralların da sıkılaşmasına neden oldu.

Kayakla atlamada kadınların Dünya Kupası sahnesine çıkması ise çok daha geç bir tarihte gerçekleşti.

Kadınlar, ilk kez 2009'da Kayakla Atlama Dünya Kupası'nda resmi olarak yarışma fırsatı buldu. Bu geç başlangıç, sporda uzun süre tartışma konusu oldu.

Ancak kadın kayakla atlamanın kısa sürede gösterdiği gelişim, bu tartışmaları büyük ölçüde geride bıraktı. Japonya, Almanya, Avusturya ve Norveçli sporcular, kadınlar kategorisinde üst düzey rekabetin oluşmasında başrol oynadı.

Kadın kayakla atlamanın simge isimlerinden biri olan Sara Takanashi, bu alandaki dönüşümün en net örneklerinden biri.

Dünya Kupası yarışlarında kırdığı rekorlar ve performansları, kadın sporcuların teknik ve fiziksel olarak bu branşta ne kadar ileri gidebileceğini gösterdi. Kadınlar yarışlarının şampiyona programına eklenmesi, yalnızca bir sportif gelişme değil, aynı zamanda kayakla atlamanın geleceği açısından da önemli bir adım oldu.

Kayakla Atlama Dünya Kupası, hem erkekler hem de kadınlar için benzer bir yarış yapısıyla ilerliyor. Normal tepe ve büyük tepe yarışları, sporcuların farklı koşullara ne kadar hızlı uyum sağlayabildiğini ortaya koyuyor.

Takım yarışlarıysa bireysel yeteneklerin yanı sıra ülkelerin sistemli çalışmasının da ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Rüzgarın yönü, hızındaki küçük değişimler ve pistin durumu, yarışın kaderini saniyeler içinde değiştirebiliyor.

Bu yüzden kayakla atlama, yalnızca fiziksel güçle açıklanabilecek bir spor değil. Sporcular, atlayış sırasında vücut pozisyonlarını milimetrik hesaplarla ayarlamak zorunda kalıyor.

En ufak bir hata, metrelerce mesafe kaybı anlamına gelebiliyor. Dünya Kupası da tam olarak bu noktada devreye giriyor ve en istikrarlı, en soğukkanlı sporcuları öne çıkarıyor.

Kayakla atlamanın bugünkü haline ulaşmasında organizasyonların ve uluslararası federasyonların da payı büyük.

Güvenlik önlemleri yıllar içinde ciddi şekilde artırıldı. Pist tasarımları, sporcuların iniş sırasında daha kontrollü bir şekilde yere basmasını sağlayacak biçimde geliştirildi.

Aynı zamanda ekipman kontrolleri sıkılaştırıldı ve herkes için eşit koşullar yaratılmaya çalışıldı. Bu sayede spor, geçmişe kıyasla çok daha güvenli bir yapıya kavuştu.

Kayakla atlama dışarıdan bakıldığında kısa bir koşu, bir sıçrayış ve ardından süzülmeden ibaret gibi görünebilir. Oysa işin teknik tarafı, atlayışın her saniyesine yayılan karmaşık bir denge ve kontrol sürecine dayanıyor. Bir sporcunun havadayken ne kadar ileri gideceğini belirleyen şey yalnızca gücü değil; hız, vücut pozisyonu, kayak açısı ve rüzgarla kurduğu ilişki oluyor.

Her şey pistin başında, iniş rampasına girmeden önce başlıyor. Sporcu, mümkün olan en dengeli ve ritmik kaymayla maksimum hıza ulaşmaya çalışıyor. Bu noktada amaç, hızlanırken vücudu gereksiz yere hareket ettirmemek. En ufak bir dengesizlik, rampa sonunda yapılacak sıçramayı doğrudan etkiliyor.

Sporcular, rampaya yaklaşırken dizlerini hafif kırık tutuyor ve gövdeyi öne doğru sabit bir açıyla konumlandırıyor. Bu duruş, sıçrama anında gücün doğrudan kayaklara aktarılmasını sağlıyor.

Sıçrama, yani "take-off" anı, uçuşun kaderini belirleyen en kritik nokta. Sporcu, rampanın ucunda kayakları pistten ayırırken ne çok erken ne de geç davranabiliyor.

Erken sıçrama, hız kaybına yol açarken; geç sıçrama, açıyı bozarak havalanmayı zorlaştırıyor. Bu nedenle sporcular, rampanın ucundaki milimetrik noktayı defalarca antrenman yaparak ezberliyor. Bacaklardan gelen itiş, gövde ve kalça pozisyonuyla birleştiğinde sporcu havaya düzgün bir şekilde yükseliyor.

Havalanma sonrası başlayan uçuş evresi, kayakla atlamanın görsel açıdan en tatmin edici ama aynı zamanda en teknik bölümü. Günümüzde neredeyse tüm sporcular "V stili" adı verilen tekniği kullanıyor.

Bu teknikte kayaklar önde açılarak V harfi şeklini alıyor. Kayakların bu şekilde açılması, havayla temas yüzeyini artırıyor ve sporcuya daha fazla kaldırma kuvveti sağlıyor.

Ancak V stilinin etkili olabilmesi için kayakların açısı, sporcunun vücut pozisyonuyla uyum içinde olmalı. Aksi halde bu avantaj hızla dezavantaja dönüşebiliyor.

Uçuş sırasında gövde neredeyse kayaklarla paralel hale geliyor. Sporcu, göğsünü kayaklara yaklaştırarak havayı "yakalamaya" çalışıyor. Kollar genellikle vücuda yakın tutuluyor, çünkü açılan kollar hava direncini artırarak dengeyi bozabiliyor.

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Viessmann FIS Ski Jumping World Cup (@fisskijumping)'in paylaştığı bir gönderi

Başın pozisyonu da büyük önem taşıyor. Sporcu genellikle bakışlarını ileriye sabitliyor ve boynu mümkün olduğunca sabit tutuyor. Bu duruş, hem aerodinamik yapıyı koruyor hem de havadayken ani hareketlerin önüne geçiyor.

Rüzgar, uçuş kontrolünde en büyük dış etkenlerden biri. Karşıdan gelen hafif bir rüzgar, sporcunun daha uzun süre havada kalmasına yardımcı oluyor. Yandan esen rüzgarlarsa dengeyi ciddi şekilde zorlayabiliyor.

Bu nedenle sporcular, havadayken küçük vücut hareketleriyle dengeyi sürekli ayarlıyor. Dizlerin ve ayak bileklerinin çok küçük hareketleri, kayakların açısını ve yönünü kontrol etmeye yardımcı oluyor. Bu ayarlamalar dışarıdan fark edilmese de uçuşun birkaç metre daha uzamasını sağlayabiliyor.

İnişe yaklaşırken uçuş tekniği yeniden değişiyor. Sporcu, yavaş yavaş V stilini daraltıyor ve kayakları birbirine yaklaştırıyor. Amaç, yere en stabil şekilde temas etmek. İniş sırasında ağırlık genellikle öne veriliyor ve dizler darbe emici bir görev üstleniyor. Denge kaybı yaşanmaması için gövde hafif öne eğik tutuluyor. Hakemler, inişin temizliğine ve sporcunun dengesini koruyup korumadığına özellikle dikkat ediyor.

Kayakla atlamada kullanılan ekipman da uçuş kontrolünün önemli bir parçası. Kayakların uzunluğu, sporcunun boyu ve kilosuna göre belirleniyor. Çok uzun kayaklar daha fazla kaldırma sağlarken, kontrolü zorlaştırabiliyor. Tulumlarsa rüzgarı belirli bir şekilde yönlendirecek biçimde tasarlanıyor ancak kurallar bu konuda son derece katı. Tulumun vücuda tam oturması gerekiyor; fazla bol kıyafetler avantaj sağladığı için kabul edilmiyor.

Tüm bu teknik detaylar, kayakla atlamayı reflekslerden çok bilgi ve tekrar üzerine kurulu bir spor haline getiriyor. Uçuş sırasında yapılan her küçük ayar, yıllar süren antrenmanların ve sayısız denemenin sonucu. Dünya Kupası gibi üst düzey organizasyonlarda fark yaratan da tam olarak bu oluyor: Havadayken sakin kalabilen, vücudunu rüzgarla uyum içinde yönlendirebilen ve inişi temiz yapabilen sporcular, birkaç metrelik farklarla zirveye çıkıyor.

Kayakla atlamada uçuş, boşluğa bırakılan bir an değil, başından sonuna kadar kontrol edilen, hesaplanan ve hissedilen bir süreç. Sporcu pistten ayrıldığı anda işi bitmiyor, asıl mücadele tam da o anda başlıyor.

Kış sporları Eurosport kanallarından takip edilebiliyor.

Kaynaklar: Red Bull, TKF, FIS


Basketbolu bırakan NBA yıldızı, balıkçı oldu

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Basketbolu bırakan NBA yıldızı, balıkçı oldu

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

NBA yıldızı Ben Simmons, üst düzey basketbola olası dönüşünü erteleyip profesyonel balıkçılık kariyerine yönelmeyi tercih etti.

Sport Fishing Championship'te (SFC) takım satın alan 29 yaşındaki oyuncu, South Florida Sails'ı yönetecek.

2021'de kurulan SFC'de 16 elit balıkçılık kulübü, profesyonel açık deniz tuzlu su balıkçılığı yapıyor.

Üç kez NBA All-Star'a (2019–2021) seçilen Simmons, ligdeki son maçını 13 Nisan'da LA Clippers formasıyla Golden State Warriors'a karşı oynamış ve Kaliforniya'daki kısa süreli macerasını yılda 1,1 milyon dolarlık minimum sözleşmeyle tamamlamıştı.

NBA'de 9 yıl geçiren Simmons, bu sürede 203 milyon dolar kazandı. 2016'da draft edilen oyuncu, yıldızını Sixers'ta parlatmıştı.

2022'de Nets'e geçtikten sonra, 2024'te yıl Clippers'a katılmıştı.

Simmons, bu sezon geri dönüşüyle ​​ilgili sorulan soruya "Sadece orada bulunmak için yer doldurmanın anlamı olduğunu düşünmüyorum" dedi.

Bunun biraz bencilce olduğunu düşünüyorum... Ama rekabet edebilmek için en yetenekli halime ve fiziksel zirveme ulaşmak istiyorum. Aksi takdirde bana hiçbir faydası olmaz. Belki bu yılın ortasını, hatta belki de gelecek sezonu düşünüyorum.

Balıkçılık sporuna yönelik tutkusunu sosyal medyada sergileyen Simmons, bunun "sıkıcı ve zorlu" olabileceğini kabul etse de sonuçta "çok eğlenceli" olduğunu vurguladı.

Simmons, Andscape'e, "Çok niş bir spor" diye konuştu.

Ve bilmeyince bilinmiyor. Ama bir kez deneyimlenince ve oraya gidip neyle ilgili olduğu görülünce, sporun doğasına hayran kalınıyor. Ve bu, balıkçılık sporunda her zaman ilgimi çeken bir şey. Teknik. Ve bunun içinde insanların anlamadığı çok şey var. Milyon dolarlık gemilerde balık tutan bu adamlar günlerce denizde kalıyor. Yani yorucu ve zorlu ama çok eğlenceli. Bu, deneyimlenmesi, içine girilmesi ve neyle ilgili olduğunun görülmesi gereken dünyalardan biri.

Independent Türkçe


Afrika Kupası’nda Regragui’yi düşündüren kriz: Fas’ta savunma hattı sakatlıklarla sarsıldı

Fas Milli Takımı kaptanı Romain Saiss (AFP)
Fas Milli Takımı kaptanı Romain Saiss (AFP)
TT

Afrika Kupası’nda Regragui’yi düşündüren kriz: Fas’ta savunma hattı sakatlıklarla sarsıldı

Fas Milli Takımı kaptanı Romain Saiss (AFP)
Fas Milli Takımı kaptanı Romain Saiss (AFP)

2025 Afrika Uluslar Kupası’na galibiyetle başlayan Fas Milli Takımı’nda skor ve genel hava güven verse de, savunma hattındaki sakatlıklar teknik direktör Walid Regragui’nin ilk haftadan itibaren hesaplarını zorlaştırdı.

Komorlar maçında Romain Saiss’in karşılaşmanın ilk dakikalarında sakatlanarak oyundan çıkması dikkat çekti. Tecrübeli savunmacının yerine Jawad El Yamiq dahil olurken, Katar’ın Al Sadd kulübünde forma giyen Saiss’in kapsamlı sağlık kontrollerinden geçeceği ve turnuvanın geri kalanında oynayıp oynayamayacağının bu tetkiklerin ardından netleşeceği belirtildi.

Savunmadaki sıkıntılar bununla da sınırlı kalmadı. Nayef Aguerd’in durumu da belirsizliğini koruyor. Bazı kaynaklar oyuncunun grup maçlarının kalanında forma giyemeyebileceğini öne sürerken, diğer kaynaklar yapılan kontrollerin uyluk bölgesindeki ağrılar nedeniyle tamamen önlem amaçlı olduğunu ve henüz resmî bir sakatlık tespiti bulunmadığını ifade ediyor.

Adam Masina’nın da sağlık kontrolünden geçirilmesi bekleniyor. Tecrübeli oyuncu açılış maçında yedek kulübesinde kalırken, fiziksel durumu hakkında henüz resmî bir açıklama yapılmadı.

Teknik ve sağlık ekibi, Saiss, Aguerd ve Masina’nın durumuna ilişkin sessizliğini koruyor. Çarşamba sabahı itibarıyla üç oyuncunun da sağlık durumunu ve grup maçlarındaki olası durumlarını netleştiren resmî bir bilgilendirme yayımlanmadı.

Saiss ve Aguerd’in yokluğunun kesinleşmesi hâlinde Regragui’nin savunmada Jawad El Yamiq ile Abdelhamid Ait Boudlal’dan oluşan tamamen yeni bir ikiliye yönelmesi gerekecek. Bu durum, turnuvanın erken aşamasında uyum ve savunma istikrarı açısından ciddi bir sınav anlamına geliyor.

Fas Millî Takımı, gruptaki bir sonraki maçında cuma günü Mali ile karşılaşacak, grup etabını ise pazartesi günü Zambiya maçıyla tamamlayacak.