Ilia Topuria, Max Holloway'i nakavt ederek UFC tüysıklet kemerini korudu

Max Holloway (solda) ve Ilia Topuria (AP)
Max Holloway (solda) ve Ilia Topuria (AP)
TT

Ilia Topuria, Max Holloway'i nakavt ederek UFC tüysıklet kemerini korudu

Max Holloway (solda) ve Ilia Topuria (AP)
Max Holloway (solda) ve Ilia Topuria (AP)

Max Holloway'i tarihi bir nakavatla yenen Ilia Topuria, UFC 308'de tüysıklet şampiyonu unvanıyla yoluna sorunsuz bir şekilde devam etti.

Gergin ve çekişmeli geçen iki raundun ardından Topuria, üçüncü rauntta Holloway'i sağ kroşeyle sarstı ve ardından sol kroşeyle eski şampiyonu yere düşürdü.

27 yaşındaki Topuria daha sonra yere atlayarak rakibine hızla vurmaya başlayıp maçı bitirdi ve 32 yaşındaki Hawaiiliyi nakavt eden ilk dövüşçü oldu.

Böylece Topuria, uzun süredir kemerini koruyan Alexander Volkanovski'yi nakavt ettiği şubattaki unvan maçı galibiyetinin üzerine bir yenisini daha eklemiş oldu.

Cumartesi günü Abu Dabi'de elde ettiği sonuçla Topuria yenilgisizliğini korudu ve Gürcü asıllı İspanyol dövüşçü profesyonel kariyerini 16-0'a yükseldi.

Topuria galibiyetinin ardından Octagon'da "Vay canına, dürüst olmak gerekirse ne diyeceğimi bilmiyorum" dedi.

Max Holloway gibi bir efsaneyi yenmek... Kariyerimde bana çok ilham verdi, gelecek nesil için harika bir örnek oldu. Umarım ben de gelecek nesile onun bana örnek oluşunun küçük bir parçası kadar örnek olurum. Onu birçok yumrukla yakaladım ama tam olarak o sağ yumrukta bunu hissettim. Bunu yüzünde gördüm. Geri adım atmaya başladı ve Max Holloway'de bunu çok sık göremezsiniz. Kardeşim köşeden bana 'Bastırmaya devam et' dedi. Ve sonunda nakavtı aldım.

Daha sonra kafese Volkanovski girdi. Birbirlerine karşılıklı saygı gösterdiler ve Topuria, Avustralyalıya rövanş maçı teklif etme sözü verdi.

Topuria, 35 yaşındaki Volkanovski'ye "Bunu tekrar yapacağız, bunu hak ediyorsun" dedi ve ring kenarında bulunan, unvan maçı için yükselen rakibi Diego Lopes'e de teşekkür etti.

UFC 308'in diğer ana müsabakasında ortasıklet karşılaşmasının ilk raundunda eski şampiyon Robert Whittaker'ı pes ettiren  Khamzat Chimaev de yenilmezliğini sürdürdü.

Independent Türkçe



İnsanoğlunun karbonhidrat sevgisi 800 bin yıl öncesine dayanıyormuş

Makarna gibi nişasta içeren gıdaları sindirmeye yarayan genler, 12 bin yıl önce ciddi bir artış göstermiş (Unsplash)
Makarna gibi nişasta içeren gıdaları sindirmeye yarayan genler, 12 bin yıl önce ciddi bir artış göstermiş (Unsplash)
TT

İnsanoğlunun karbonhidrat sevgisi 800 bin yıl öncesine dayanıyormuş

Makarna gibi nişasta içeren gıdaları sindirmeye yarayan genler, 12 bin yıl önce ciddi bir artış göstermiş (Unsplash)
Makarna gibi nişasta içeren gıdaları sindirmeye yarayan genler, 12 bin yıl önce ciddi bir artış göstermiş (Unsplash)

İnsanların karbonhidrat sevgisinin 800 bin yıl önceye dayandığı keşfedildi. Türk bilim insanı, evrimsel antropolog Dr. Ömer Gökçümen'in liderliğindeki araştırma, insanların nişastayı sindirmesini sağlayan genlerin tarihini masaya yatırdı.

Patatesten makarnaya herhangi bir nişastalı yiyecek ağza atıldığı anda, tükürükteki amilaz enzimiyle parçalanmaya başlıyor. 

İnsanların tarih boyunca değişen besin kaynaklarına adapte olmasını sağlayan bu enzimi üreten genlerin kritik önem taşıdığı uzun zamandır biliniyor.

ABD'deki Buffalo Üniversitesi'nden Dr. Gökçümen, "Ne kadar çok amilaz genine sahipseniz, o kadar çok amilaz üretebilir ve o kadar çok nişastayı etkin bir şekilde sindirebilirsiniz" diye açıklıyor.

Bilim insanları bu genin insanlarda ne zaman çoğalmaya başladığını anlamak için AMY1 adlı bu geni inceledi. 

Aralarında 45 bin yıl önceye dayanan örneklerin de yer aldığı 68 eski insan genomunu analiz eden ekip, şaşırtıcı bulgular edindi. 

Saygın hakemli dergi Science'ta dün (17 Ekim) yayımlanan çalışmada, avcı-toplayıcılarda AMY1 geninin ortalama 5 kopyası olduğu sonucuna varıldı. Yani Avrasya'daki ilk insanlar, tarım yaparak buğday gibi bitkileri yetiştirmeye ve nişasta alımını artırmaya başlamadan çok önce çeşit çeşit AMY1 kopyalarına sahipmiş.

Araştırmacılar ayrıca bu genin Neandertaller ve Denisova insanlarında da kopyalandığını kaydetti.

Jackson Genomik Tıp Laboratuvarı'ndan Kwondo Kim, ortak yazarı olduğu çalışmayı şöyle değerlendiriyor:

Bu, AMY1 geninin ilk olarak 800 bin yıldan daha uzun bir süre önce, insanlar Neandertallerden ayrılmadan çok önce ve sanılandan çok daha eski bir zamanda kopyalanmış olabileceğini gösteriyor.

Yeni araştırma ayrıca 12 bin yıl önce başlayan tarımın AMY1 geninin daha fazla çeşitlenmesine yol açtığını gösteriyor.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da geçen ay yayımlanan başka bir araştırmada da Avrupa'daki insanların son 12 bin yılda ortalama AMY1 kopya sayısını 4'ten 7'ye çıkardığı saptanmıştı.

İki çalışmada da avcı-toplayıcıların fazladan amilaz genlerine sahip olmasının evrimsel bir avantaj kazandırdığına dair kanıt bulamadı. Ancak bu durumun tarımın ortaya çıkmasıyla değiştiği düşünülüyor.

Bilim insanları hem Avrupa'da hem de Asya'nın bazı bölgelerinde AMY1'in doğal seçilim tarafından tercih edildiğine işaret eden kanıtlar saptadı.

Dr. Gökçümen, "AMY1 kopya sayısı daha yüksek bireyler muhtemelen nişastayı daha verimli bir şekilde sindiriyor ve daha fazla yavruya sahip oluyordu" diyerek ekliyor: 

Nihayetinde soyları, uzun bir evrimsel zaman dilimi boyunca daha düşük kopya sayısına sahip olanlardan daha iyi duruma gelerek AMY1 kopya sayısının çoğalmasına yol açtı.

Bilim insanları bu genin genellikle nişastayı sindirmeye yaradığını düşünüyor. Ancak Dr. Gökçümen, belki de vücuda yiyecek girdiğinin sinyalini veriyor olabileceğini öne sürüyor.

Bu durumda amilaz, daha fazla insülin üretimine ve nişastadaki şekerin daha fazla emilmesine yol açabilir. 

Dr. Gökçümen, bu özelliğin özellikle kıtlık zamanlarında avantaj sağlayacağına değiniyor. "Etrafta çok fazla ekmek varsa, sorun yok" diyen evrimsel antropolog ekliyor: 

Ama eğer zar zor hayatta kalıyorsanız, o zaman bunun bir ölüm kalım meselesi olacağını düşünüyorum.

Diğer yandan Pensilvanya Eyalet Üniversitesi'nden genetik antropoloji uzmanı Dr. George Perry, doğal seçilimde amilaz geninin baskın çıkmasının, başka yerlerden bölgeye giden gruplarla da açıklanabileceğini düşünüyor:

Bu iki makale de beni gerçekten heyecanlandırdı ancak kesin bir kanıt sunduklarını söyleyemem.

Independent Türkçe, Popular Science, New York Times, Science, Nature