2024'ün en iyi 10 UFC maçı

El değiştiren kemerler, sürpriz nakavtlar, tartışmalı kararlar ve unutulmaz anlar

Islam Makhachev'in, Dustin Poirier'i pes ettirdiği maç, Dağıstanlı dövüşçünün en zorlu kemer savunması olarak görüldü. Makhachev, 19 Ocak 2025'te unvanını Arman Tsarukyan'a karşı korumaya çalışacak (Zuffa LLC)
Islam Makhachev'in, Dustin Poirier'i pes ettirdiği maç, Dağıstanlı dövüşçünün en zorlu kemer savunması olarak görüldü. Makhachev, 19 Ocak 2025'te unvanını Arman Tsarukyan'a karşı korumaya çalışacak (Zuffa LLC)
TT

2024'ün en iyi 10 UFC maçı

Islam Makhachev'in, Dustin Poirier'i pes ettirdiği maç, Dağıstanlı dövüşçünün en zorlu kemer savunması olarak görüldü. Makhachev, 19 Ocak 2025'te unvanını Arman Tsarukyan'a karşı korumaya çalışacak (Zuffa LLC)
Islam Makhachev'in, Dustin Poirier'i pes ettirdiği maç, Dağıstanlı dövüşçünün en zorlu kemer savunması olarak görüldü. Makhachev, 19 Ocak 2025'te unvanını Arman Tsarukyan'a karşı korumaya çalışacak (Zuffa LLC)

Dünyanın en prestijli karma dövüş sanatları (MMA) organizasyonu UFC'de el değiştiren kemerler, sürpriz nakavtlar, tartışmalı kararlar ve unutulmaz anlarla harika bir yılı daha geride bıraktık.

5 sıklette şampiyonluk unvanı el değiştirirken, 1 sıkletteki boş kemer de yeni sahibini buldu. 

ntyhum7ı
MMA hayranları 2025'te ağırsıkletteki iki şampiyonun karşı karşıya gelmesini istiyor (UFC)

Dövüş severler ekran başına ya da ring yanına geçerken maç içinde başabaş dövüş ve dengelerin değişmesini izlemeyi umuyor. Ancak bir müsabaka kemer maçı olunca seyir zevki doğrudan yükselmiyor.

Adrenalin'de bu hafta, 2024'ün en çekişmeli ve eğlenceli maçlarını sıralıyoruz. 

10. Dricus Du Plessis-Israel Adesanya 

Dricus Du Plessis, UFC 305'in ana maçında ortasıklet kemerini korurken, iki rakip arasındaki çekişmeli dövüşte Israel Adesanya'yı 4. rauntta pes ettirdi.

İlk üç raundun her biri yakın geçti ve iki dövüşçü zaman zaman öne çıktı. Adesanya üçüncü rauntta ivme kazandıktan sonra DDP, 4. rauntta Adesanya'yı açıkça inciten bir sol yumruk savurdu. Birkaç tane daha soldan sonra onu yere serdi. Ardından hemen arkasına geçip onu boğmaya başladı.

Bu, dövüşün içinde kalmasıyla ve önüne çıkan her fırsatı değerlendirmesiyle bilinen ortasıklet şampiyonununa göre bile etkileyici bir performanstı. UFC'deki serisini 8 galibiyet ve 0 yenilgiyle sürdürürken, 83,9 kilonun zirvesinde yer almaya devam ediyor.

9. Zhang Weili-Yan Xiaonan  

UFC 300'ün ortak ana etkinliğinde UFC Samasıklet Şampiyonu Zhang Weili, ortak karar sonucunda Yan Xiaonan'ı yenerek kemerini korudu. 

Zhang ilk rauntta rakibini boğarak pes ettirmeye çok yaklaşmıştı ancak gong sesi onu kurtardı. İkinci rauntta da Yan'a ağır bir üstünlük kuran Zhang, üçüncü ve 4. rauntta yorgunluğun da etkisiyle darbeler almaya başladı. 

Ancak Zhang raundun ilerleyen bölümlerinde mücadeleyi yere taşıyıp kontrolü eline alarak geri kalan bölümde isabetli vuruşlar yaptı. Son rauntta, Zhang bir kez daha dövüşü yere taşıdı ve Yan'ı etkisiz hale getirerek maç bitene kadar yakın vuruşlar yaptı.

Üç yan hakem de maçı Zhang lehine puanladı ve Zhang, 52,5 kilodaki ikinci kemer savunmasını yapmış oldu. Bu çekişmeli ve zorlu mücadelenin ardından şampiyonu neyin beklediğini görmek ilginç olacak. 

8. Dan Hooker-Mateusz Gamrot 

Dan Hooker ve Mateusz Gamrot arasındaki dövüş, yetenekli hafifsıkletlerin 15 dakika boyunca dişe diş mücadele ettiği, beklendiği kadar rekabetli ve eğlenceli geçen bir maçtı.

Gamrot iyi başladı, boksunu geliştirdiğini gösterdi ve boğuşmaya girmeden önce Hooker'ı ayakta incitti. Hooker iyi savunma yaptı ve ilk raundun sonuna doğru Polonyalı rakibini sendeletti. İkinci raunt son derece çekişmeli geçti. Hooker daha etkili vuruşlar yaptı ancak Gamrot ayakta kalmayı başarırken Yeni Zelandalı rakibini de yere serdi. Üçüncü raundun çoğu kısmında iki dövüşçü yumruklaştı, Gamrot ara sıra boğuşmaya çalıştı ancak bu saldırılar Hooker tarafından büyük ölçüde durduruldu.

uıkl
Dan Hooker ve Mateusz Gamrot, UFC 305'te karşı karşıya gelmişti (Zuffa LLC)

Kazananı belirlemek yan hakemlere kaldı. 10'lar ve 9'lar toplandığında, iki elit hafıfsıklet dövüşçünün etkileyici maçı sonunda eli havaya kaldırılan isim Hooker oldu. 

7. Brandon Royval-Tatsuro Taira 

Brandon Royval ve Tatsuro Taira arasındaki sineksıklet ana müsabakası, her iki dövüşçünün de 56,7 kiloda en iyiler arasında olduğunu gösteren, anında klasiğe dönüşen bir maçtı.

Başından itibaren Royval'ın daha iyi vurduğu ve Taira'nın daha iyi boğuştuğu bir dövüş oldu. 

Üçüncü raundun başında Roval rakibine üstünlük kurarken, sonundaysa Japon dövüşçü toparlanıp saldırmaya başladı.

fbrg
Japon dövüşçü, MMA kariyerindeki ilk mağlubiyetini aldı (Zuffa LLC)

Taira 4. raundun tamamını Royval'ın sırtında geçirirken, Amerikalı dövüşçü son rauntta rakibinin arkasına geçen isimdi.

Maçın sonucu puana gitti ve ayrık kararla oktagondan mutlu ayrılan Royval, kemer yarışında kalmayı sürdürdü. Taira da yenilmesine rağmen sineksıklette ciddi bir tehdit olduğunu kanıtladı. 

6. Mateusz Rebecki-Myktybek Orolbai 

Rebecki ve Orolbai, 72,5 kiloda çıktıkları maçta Abu Dabi'deki Etihad Arena'da üç raunt boyunca harika bir mücadele sundu. 

Puanlar 29-28, 29-28 ve 28-29 Rebecki lehineydi. Rebecki yoluna 20 galibiyet ve 2 mağlubiyetle devam ederken, Orolbai 13 galibiyetinin yanında ikinci yenilgisini almış oldu. 

Orolbai ilk rauntta arka arkaya sol yumruklar yemesine rağmen devrilmeyerek sertliğini gösterse de sağ gözü neredeyse kapanmıştı. Oktagondaki doktorun dövüşe devam etmesine izin verdiği Orolbai ikinci rauntta isabet yakalamaya başlarken, Rebecki sağlam durmayı başardı. Üçüncü rauntta da son saniyeye kadar başabaş süren dövüşte iki rakibin de yüzü kanla kaplandı.

5. Dustin Poirier-Benoit Saint Denis 

Benoit Saint Denis'nin yükselişini durduran Dustin Poirier, boğucu baskı ve zorlayıcı vuruşlara dayanarak rakibini ikinci rauntta nakavt etmeyi başardı.

Saint Denis tüm dövüş boyunca Poirier'in karşısındaydı, ilk rauntta savunmasına aldırmadan onu hırpaladı, güreş kabiliyetini ve fiziksel gücünü kullanarak üstünlüğü ele geçirdi. İkinci rauntta Poirier ellerini biraz daha serbest bırakmaya başladı ve Saint Denis'yi yere yıktı. Yerde vurduğu darbelerle de işi bitirdi.

Bu, bir mağlubiyetin ardından yükselen bir tehdide karşı dövüşerek risk alan ve bundan en iyi şekilde yararlanan Dustin için büyük bir nakavttı. ABD'li dövüşçü bu sonuçla UFC'deki galibiyet sayısını 22'ye çıkardı.  

4. Islam Makhachev-Dustin Poirier

Islam Makhachev, 5. rauntta rakibini pes ettirerek aldığı galibiyetin ardından UFC hafifsıklet şampiyonluğunu sürdürüdü.

Şampiyon, ilk rauntta Poirier'i hızlıca yere aldı, arkasına geçti ve raundun geri kalanında orada kaldı. Poirier raunt boyunca iyi savunma yaptı ve dövüşün geri kalanı daha kavgalı ve çekişmeli geçti. Dustin, rakibinin yere alma denemelerini iyi savunurken Makhachev, şampiyonluk döneminin ilk kanlı ve yorucu mücadelesinde zorlandı. 

İki dövüşçü de kanlar içindeydi ama son raunda girerken Makhachev, Poirier'in raundun ortasında oktagonun merkezinde tökezlemesine neden oldu ve atağa geçti. Şampiyon, rakibini boğarak hızlıca pes ettirdi.

Hafifsıklette üstünlüğünü sürdüren Makhachev için bu, art arda üç başarılı kemer savunması ve 14 galibiyet anlamına geliyordu. Makhachev sıkletinde üst üste en çok başarılı unvan savunması yapan 4 isimle eşit durumda ve Anderson Silva'ya ait üst üste UFC zaferi rekorunun iki galibiyet gerisinde yer alıyor.

3. Max Holloway-Justin Gaethje 

Max Holloway, UFC 300'ün ana kartındaki maçta Justin Gaethje'ye karşı ustaca bir performans sergileyerek görebileceğiniz en müthiş nakavtlardan biriyle galibiyete uzandı.

Eski tüysıklet şampiyonu uzun kollarından yararlanarak Gaethje'ye isabetli vuruşlar yaptı ve daha sonra da döner tekmeyle rakibinin burnunu kırdı. Max iyi vuruşlar yapmaya devam etti ve ilk 15 dakika boyunca kendisine gelen darbeleri güzelce savuşturdu.

Gaethje 4. rauntta daha başarılı oldu, Holloway'i düşürdü ve Hawaiilinin hırpalanmış ön bacağına alçak tekmeler atmaya devam etti. Ancak Holloway 5. rauntta karşılık verdi. Sonraysa o ünlü ana gelindi.

Son 10 saniyeye girildiğinde Holloway, UFC 199'da Ricardo Lamas'a yaptığı gibi Gaethje'yi ortada kendisiyle çarpışmaya davet etti. Gaethje bunu kabul etti ve ikili yumruklaşmaya başladı, Holloway Gaethje'nin çenesine bir sağ yumruk indirerek onu nakavt etti.

Bu maç beklendiği kadar büyüleyiciydi ve 65 kiloda 1000 güne yakın hüküm süren Holloway'in BMF (En Belalı Dövüşçü) kemerini teyit eden çılgın bir bitirişle kesinlikle muazzam bir gösteriydi.

2. Alex Pereria-Khalil Rountree Jr. 

Pek çok kişinin beklediğinden çok daha çekişmeli geçen karşılaşmada Alex Pereira hafifağır sıklet unvanını bu yıl üçüncü kez başarıyla korudu ve UFC 307'nin ana maçında rakibi Khalil Rountree Jr.'ı 4. rauntta nakavt etti.

Rountree Jr. ilk iki rauntta en etkili darbeleri indirdi, çünkü hızı ve solak gardı şampiyonu biraz yavaşlatmış gibi görünüyordu. Ancak dövüş ilerledikçe ve Pereira mesafesini ve zamanlamasını ayarladıkça Las Vegaslıyı cezalandırmaya başladı. 4. rauntta sert ve seri yumruklarıyla onu yere serdi. 

Pereira'nın bu noktaya kadar UFC'deki başarısı eşsiz çünkü "Poatan", 200 günden kısa sürede üç başarılı kemer savunması yaptı. Rountree Jr. çabası için büyük bir övgüyü hak ediyor ancak Brezilyalı şampiyon kafese her adım attığında muazzam bir tehdit olmayı sürdürüyor.

1. Esteban Ribovics-Daniel Zellhuber 

UFC 306'nın ana kartının ikinci maçında Zellhuber ve Ribovics, olağanüstü bir kickboks mücadelesinde kozlarını paylaştı.

İlk iki raunt boyunca, yükselen hafifsıkletler aynı seviyedeydi. Zellhuber daha çeşitli darbelerle isabet yakalarken Ribovics de temel vuruşlarla rakibini incitti. Üçüncü rauntta iki dövüşçü de birbirini hırpalarken yan hakemleri zor bir puanlama bekliyordu. 

Bu maç tam bir kıran kırana mücadeleydi ve çok yakındı, bu da herkesi hakemlerin müsabakayı nasıl puanlayacağını merak etmeye itti. Üç yan hakem de müsabakayı 29-28 olarak değerlendirirken, Ribovics ayrık kararla kazanan isim oldu.

Bu, iki yükselen yetenek ve Dana White's Contender Series çıkışlı dövüşçü arasında kesinlikle heyecan verici bir mücadeleydi.

Yararlanılan kaynaklar: UFC, ESPN



Kanatsız uçuş: Kayakla atlama hakkında her şey

Kayakla atlamada sporcular saatte 100 kilometre hızı aşabiliyor (Reuters)
Kayakla atlamada sporcular saatte 100 kilometre hızı aşabiliyor (Reuters)
TT

Kanatsız uçuş: Kayakla atlama hakkında her şey

Kayakla atlamada sporcular saatte 100 kilometre hızı aşabiliyor (Reuters)
Kayakla atlamada sporcular saatte 100 kilometre hızı aşabiliyor (Reuters)

Adrenalin'den herkese merhaba. Bu hafta motor sporları ve dövüş etkinliklerinden değil, adrenalinin doruk noktasına ulaştığı bir başka spor dalı olan kayakla atlamadan bahsedeceğiz. 

Kayakla atlama, kış sporları içinde hem tarihi hem de görsel etkisiyle en çarpıcı dallardan biri. Bir sporcunun onlarca metre yükseklikten kendini boşluğa bırakıp rüzgarla mücadele ederek süzülmesi, bu branşı yalnızca bir yarış değil, aynı zamanda bir cesaret gösterisine dönüştürüyor.

  
Kayakla Atlama Dünya Kupası da bu sporun geldiği noktayı görmek için en doğru adreslerden biri. Ancak bu noktaya gelene kadar kayakla atlama uzun bir yolculuktan geçti.

Kayakla atlamanın kökleri 19. yüzyıl Norveç'ine uzanıyor. İlk dönemlerde bu spor, bugünkü anlamda bir yarıştan çok, kimin daha uzağa atlayabildiğini görmek için yapılan yerel denemelerden ibaretti.

Ahşap kayaklar, basit rampalar ve neredeyse hiçbir güvenlik önlemi olmadan yapılan atlayışlar, sporun ne kadar riskli başladığını açıkça gösteriyor. Zamanla bu denemeler organize yarışlara dönüştü ve kayakla atlama, İskandinav ülkelerinin sınırlarını aşarak Avrupa'nın geri kalanına yayıldı.

Bu gelişimin en önemli dönüm noktalarından biri, 1925'te düzenlenen ilk Kayakla Atlama Dünya Kupası oldu. O dönemde yalnızca erkek sporcuların katıldığı bu organizasyon, kayakla atlamayı uluslararası bir spor haline getirdi.

İlk şampiyonalarda atlayış mesafeleri bugüne kıyasla oldukça kısa olsa da sporcuların cesareti ve rekabet duygusu bugünküyle yarışır düzeydeydi. Dünya Kupası, yıllar içinde hem sporcular hem de organizatörler için bir referans noktası haline geldi.

Erkekler Kayakla Atlama Dünya Kupası tarihine bakıldığında, bazı ülkelerin bu spora damga vurduğu hemen fark ediliyor. Norveç, Finlandiya, Avusturya ve Almanya, uzun yıllar boyunca hem teknik hem de sportif açıdan öne çıktı.

Özellikle Finlandiyalı Matti Nykanen, kayakla atlama dendiğinde akla gelen ilk isimlerden biri oldu. Nykanen'in Dünya Kupaları ve Olimpiyatlar boyunca sergilediği performans, bu sporun küresel popülaritesini ciddi şekilde artırdı. Onun ardından gelen nesiller, kayakla atlamanın sınırlarını biraz daha ileri taşımaya başladı.

Zaman içinde pistler büyüdü, tepe boyutları arttı ve sporcular daha uzun mesafelere ulaşmaya başladı. Bununla birlikte ekipman teknolojisi de ciddi bir değişim geçirdi.

Eski dönemlerde ağır ve kontrolü zor kayaklar kullanılırken, günümüzde daha hafif ve aerodinamik malzemeler öne çıkıyor.

Sporcuların giydiği tulumlar bile rüzgarla etkileşim göz önünde bulundurularak tasarlanıyor. Bu gelişmeler, performansı artırırken aynı zamanda kuralların da sıkılaşmasına neden oldu.

Kayakla atlamada kadınların Dünya Kupası sahnesine çıkması ise çok daha geç bir tarihte gerçekleşti.

Kadınlar, ilk kez 2009'da Kayakla Atlama Dünya Kupası'nda resmi olarak yarışma fırsatı buldu. Bu geç başlangıç, sporda uzun süre tartışma konusu oldu.

Ancak kadın kayakla atlamanın kısa sürede gösterdiği gelişim, bu tartışmaları büyük ölçüde geride bıraktı. Japonya, Almanya, Avusturya ve Norveçli sporcular, kadınlar kategorisinde üst düzey rekabetin oluşmasında başrol oynadı.

Kadın kayakla atlamanın simge isimlerinden biri olan Sara Takanashi, bu alandaki dönüşümün en net örneklerinden biri.

Dünya Kupası yarışlarında kırdığı rekorlar ve performansları, kadın sporcuların teknik ve fiziksel olarak bu branşta ne kadar ileri gidebileceğini gösterdi. Kadınlar yarışlarının şampiyona programına eklenmesi, yalnızca bir sportif gelişme değil, aynı zamanda kayakla atlamanın geleceği açısından da önemli bir adım oldu.

Kayakla Atlama Dünya Kupası, hem erkekler hem de kadınlar için benzer bir yarış yapısıyla ilerliyor. Normal tepe ve büyük tepe yarışları, sporcuların farklı koşullara ne kadar hızlı uyum sağlayabildiğini ortaya koyuyor.

Takım yarışlarıysa bireysel yeteneklerin yanı sıra ülkelerin sistemli çalışmasının da ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Rüzgarın yönü, hızındaki küçük değişimler ve pistin durumu, yarışın kaderini saniyeler içinde değiştirebiliyor.

Bu yüzden kayakla atlama, yalnızca fiziksel güçle açıklanabilecek bir spor değil. Sporcular, atlayış sırasında vücut pozisyonlarını milimetrik hesaplarla ayarlamak zorunda kalıyor.

En ufak bir hata, metrelerce mesafe kaybı anlamına gelebiliyor. Dünya Kupası da tam olarak bu noktada devreye giriyor ve en istikrarlı, en soğukkanlı sporcuları öne çıkarıyor.

Kayakla atlamanın bugünkü haline ulaşmasında organizasyonların ve uluslararası federasyonların da payı büyük.

Güvenlik önlemleri yıllar içinde ciddi şekilde artırıldı. Pist tasarımları, sporcuların iniş sırasında daha kontrollü bir şekilde yere basmasını sağlayacak biçimde geliştirildi.

Aynı zamanda ekipman kontrolleri sıkılaştırıldı ve herkes için eşit koşullar yaratılmaya çalışıldı. Bu sayede spor, geçmişe kıyasla çok daha güvenli bir yapıya kavuştu.

Kayakla atlama dışarıdan bakıldığında kısa bir koşu, bir sıçrayış ve ardından süzülmeden ibaret gibi görünebilir. Oysa işin teknik tarafı, atlayışın her saniyesine yayılan karmaşık bir denge ve kontrol sürecine dayanıyor. Bir sporcunun havadayken ne kadar ileri gideceğini belirleyen şey yalnızca gücü değil; hız, vücut pozisyonu, kayak açısı ve rüzgarla kurduğu ilişki oluyor.

Her şey pistin başında, iniş rampasına girmeden önce başlıyor. Sporcu, mümkün olan en dengeli ve ritmik kaymayla maksimum hıza ulaşmaya çalışıyor. Bu noktada amaç, hızlanırken vücudu gereksiz yere hareket ettirmemek. En ufak bir dengesizlik, rampa sonunda yapılacak sıçramayı doğrudan etkiliyor.

Sporcular, rampaya yaklaşırken dizlerini hafif kırık tutuyor ve gövdeyi öne doğru sabit bir açıyla konumlandırıyor. Bu duruş, sıçrama anında gücün doğrudan kayaklara aktarılmasını sağlıyor.

Sıçrama, yani "take-off" anı, uçuşun kaderini belirleyen en kritik nokta. Sporcu, rampanın ucunda kayakları pistten ayırırken ne çok erken ne de geç davranabiliyor.

Erken sıçrama, hız kaybına yol açarken; geç sıçrama, açıyı bozarak havalanmayı zorlaştırıyor. Bu nedenle sporcular, rampanın ucundaki milimetrik noktayı defalarca antrenman yaparak ezberliyor. Bacaklardan gelen itiş, gövde ve kalça pozisyonuyla birleştiğinde sporcu havaya düzgün bir şekilde yükseliyor.

Havalanma sonrası başlayan uçuş evresi, kayakla atlamanın görsel açıdan en tatmin edici ama aynı zamanda en teknik bölümü. Günümüzde neredeyse tüm sporcular "V stili" adı verilen tekniği kullanıyor.

Bu teknikte kayaklar önde açılarak V harfi şeklini alıyor. Kayakların bu şekilde açılması, havayla temas yüzeyini artırıyor ve sporcuya daha fazla kaldırma kuvveti sağlıyor.

Ancak V stilinin etkili olabilmesi için kayakların açısı, sporcunun vücut pozisyonuyla uyum içinde olmalı. Aksi halde bu avantaj hızla dezavantaja dönüşebiliyor.

Uçuş sırasında gövde neredeyse kayaklarla paralel hale geliyor. Sporcu, göğsünü kayaklara yaklaştırarak havayı "yakalamaya" çalışıyor. Kollar genellikle vücuda yakın tutuluyor, çünkü açılan kollar hava direncini artırarak dengeyi bozabiliyor.

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Viessmann FIS Ski Jumping World Cup (@fisskijumping)'in paylaştığı bir gönderi

Başın pozisyonu da büyük önem taşıyor. Sporcu genellikle bakışlarını ileriye sabitliyor ve boynu mümkün olduğunca sabit tutuyor. Bu duruş, hem aerodinamik yapıyı koruyor hem de havadayken ani hareketlerin önüne geçiyor.

Rüzgar, uçuş kontrolünde en büyük dış etkenlerden biri. Karşıdan gelen hafif bir rüzgar, sporcunun daha uzun süre havada kalmasına yardımcı oluyor. Yandan esen rüzgarlarsa dengeyi ciddi şekilde zorlayabiliyor.

Bu nedenle sporcular, havadayken küçük vücut hareketleriyle dengeyi sürekli ayarlıyor. Dizlerin ve ayak bileklerinin çok küçük hareketleri, kayakların açısını ve yönünü kontrol etmeye yardımcı oluyor. Bu ayarlamalar dışarıdan fark edilmese de uçuşun birkaç metre daha uzamasını sağlayabiliyor.

İnişe yaklaşırken uçuş tekniği yeniden değişiyor. Sporcu, yavaş yavaş V stilini daraltıyor ve kayakları birbirine yaklaştırıyor. Amaç, yere en stabil şekilde temas etmek. İniş sırasında ağırlık genellikle öne veriliyor ve dizler darbe emici bir görev üstleniyor. Denge kaybı yaşanmaması için gövde hafif öne eğik tutuluyor. Hakemler, inişin temizliğine ve sporcunun dengesini koruyup korumadığına özellikle dikkat ediyor.

Kayakla atlamada kullanılan ekipman da uçuş kontrolünün önemli bir parçası. Kayakların uzunluğu, sporcunun boyu ve kilosuna göre belirleniyor. Çok uzun kayaklar daha fazla kaldırma sağlarken, kontrolü zorlaştırabiliyor. Tulumlarsa rüzgarı belirli bir şekilde yönlendirecek biçimde tasarlanıyor ancak kurallar bu konuda son derece katı. Tulumun vücuda tam oturması gerekiyor; fazla bol kıyafetler avantaj sağladığı için kabul edilmiyor.

Tüm bu teknik detaylar, kayakla atlamayı reflekslerden çok bilgi ve tekrar üzerine kurulu bir spor haline getiriyor. Uçuş sırasında yapılan her küçük ayar, yıllar süren antrenmanların ve sayısız denemenin sonucu. Dünya Kupası gibi üst düzey organizasyonlarda fark yaratan da tam olarak bu oluyor: Havadayken sakin kalabilen, vücudunu rüzgarla uyum içinde yönlendirebilen ve inişi temiz yapabilen sporcular, birkaç metrelik farklarla zirveye çıkıyor.

Kayakla atlamada uçuş, boşluğa bırakılan bir an değil, başından sonuna kadar kontrol edilen, hesaplanan ve hissedilen bir süreç. Sporcu pistten ayrıldığı anda işi bitmiyor, asıl mücadele tam da o anda başlıyor.

Kış sporları Eurosport kanallarından takip edilebiliyor.

Kaynaklar: Red Bull, TKF, FIS


Basketbolu bırakan NBA yıldızı, balıkçı oldu

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Basketbolu bırakan NBA yıldızı, balıkçı oldu

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

NBA yıldızı Ben Simmons, üst düzey basketbola olası dönüşünü erteleyip profesyonel balıkçılık kariyerine yönelmeyi tercih etti.

Sport Fishing Championship'te (SFC) takım satın alan 29 yaşındaki oyuncu, South Florida Sails'ı yönetecek.

2021'de kurulan SFC'de 16 elit balıkçılık kulübü, profesyonel açık deniz tuzlu su balıkçılığı yapıyor.

Üç kez NBA All-Star'a (2019–2021) seçilen Simmons, ligdeki son maçını 13 Nisan'da LA Clippers formasıyla Golden State Warriors'a karşı oynamış ve Kaliforniya'daki kısa süreli macerasını yılda 1,1 milyon dolarlık minimum sözleşmeyle tamamlamıştı.

NBA'de 9 yıl geçiren Simmons, bu sürede 203 milyon dolar kazandı. 2016'da draft edilen oyuncu, yıldızını Sixers'ta parlatmıştı.

2022'de Nets'e geçtikten sonra, 2024'te yıl Clippers'a katılmıştı.

Simmons, bu sezon geri dönüşüyle ​​ilgili sorulan soruya "Sadece orada bulunmak için yer doldurmanın anlamı olduğunu düşünmüyorum" dedi.

Bunun biraz bencilce olduğunu düşünüyorum... Ama rekabet edebilmek için en yetenekli halime ve fiziksel zirveme ulaşmak istiyorum. Aksi takdirde bana hiçbir faydası olmaz. Belki bu yılın ortasını, hatta belki de gelecek sezonu düşünüyorum.

Balıkçılık sporuna yönelik tutkusunu sosyal medyada sergileyen Simmons, bunun "sıkıcı ve zorlu" olabileceğini kabul etse de sonuçta "çok eğlenceli" olduğunu vurguladı.

Simmons, Andscape'e, "Çok niş bir spor" diye konuştu.

Ve bilmeyince bilinmiyor. Ama bir kez deneyimlenince ve oraya gidip neyle ilgili olduğu görülünce, sporun doğasına hayran kalınıyor. Ve bu, balıkçılık sporunda her zaman ilgimi çeken bir şey. Teknik. Ve bunun içinde insanların anlamadığı çok şey var. Milyon dolarlık gemilerde balık tutan bu adamlar günlerce denizde kalıyor. Yani yorucu ve zorlu ama çok eğlenceli. Bu, deneyimlenmesi, içine girilmesi ve neyle ilgili olduğunun görülmesi gereken dünyalardan biri.

Independent Türkçe


Afrika Kupası’nda Regragui’yi düşündüren kriz: Fas’ta savunma hattı sakatlıklarla sarsıldı

Fas Milli Takımı kaptanı Romain Saiss (AFP)
Fas Milli Takımı kaptanı Romain Saiss (AFP)
TT

Afrika Kupası’nda Regragui’yi düşündüren kriz: Fas’ta savunma hattı sakatlıklarla sarsıldı

Fas Milli Takımı kaptanı Romain Saiss (AFP)
Fas Milli Takımı kaptanı Romain Saiss (AFP)

2025 Afrika Uluslar Kupası’na galibiyetle başlayan Fas Milli Takımı’nda skor ve genel hava güven verse de, savunma hattındaki sakatlıklar teknik direktör Walid Regragui’nin ilk haftadan itibaren hesaplarını zorlaştırdı.

Komorlar maçında Romain Saiss’in karşılaşmanın ilk dakikalarında sakatlanarak oyundan çıkması dikkat çekti. Tecrübeli savunmacının yerine Jawad El Yamiq dahil olurken, Katar’ın Al Sadd kulübünde forma giyen Saiss’in kapsamlı sağlık kontrollerinden geçeceği ve turnuvanın geri kalanında oynayıp oynayamayacağının bu tetkiklerin ardından netleşeceği belirtildi.

Savunmadaki sıkıntılar bununla da sınırlı kalmadı. Nayef Aguerd’in durumu da belirsizliğini koruyor. Bazı kaynaklar oyuncunun grup maçlarının kalanında forma giyemeyebileceğini öne sürerken, diğer kaynaklar yapılan kontrollerin uyluk bölgesindeki ağrılar nedeniyle tamamen önlem amaçlı olduğunu ve henüz resmî bir sakatlık tespiti bulunmadığını ifade ediyor.

Adam Masina’nın da sağlık kontrolünden geçirilmesi bekleniyor. Tecrübeli oyuncu açılış maçında yedek kulübesinde kalırken, fiziksel durumu hakkında henüz resmî bir açıklama yapılmadı.

Teknik ve sağlık ekibi, Saiss, Aguerd ve Masina’nın durumuna ilişkin sessizliğini koruyor. Çarşamba sabahı itibarıyla üç oyuncunun da sağlık durumunu ve grup maçlarındaki olası durumlarını netleştiren resmî bir bilgilendirme yayımlanmadı.

Saiss ve Aguerd’in yokluğunun kesinleşmesi hâlinde Regragui’nin savunmada Jawad El Yamiq ile Abdelhamid Ait Boudlal’dan oluşan tamamen yeni bir ikiliye yönelmesi gerekecek. Bu durum, turnuvanın erken aşamasında uyum ve savunma istikrarı açısından ciddi bir sınav anlamına geliyor.

Fas Millî Takımı, gruptaki bir sonraki maçında cuma günü Mali ile karşılaşacak, grup etabını ise pazartesi günü Zambiya maçıyla tamamlayacak.