Google Play'deki bir Android uygulaması, insanları bir yıl boyunca gizlice dinlemiş

Uygulama, mağazadan kaldırılana kadar 50 bin kez indirildi

Kötü niyetlerle geliştirilen uygulamalar, cihazınızdan hassas bilgileri toplamak ve geliştiriciye göndermek için başlangıçta verdiğiniz izinleri kullanıyor (Independent Türkçe / Midjourney)
Kötü niyetlerle geliştirilen uygulamalar, cihazınızdan hassas bilgileri toplamak ve geliştiriciye göndermek için başlangıçta verdiğiniz izinleri kullanıyor (Independent Türkçe / Midjourney)
TT

Google Play'deki bir Android uygulaması, insanları bir yıl boyunca gizlice dinlemiş

Kötü niyetlerle geliştirilen uygulamalar, cihazınızdan hassas bilgileri toplamak ve geliştiriciye göndermek için başlangıçta verdiğiniz izinleri kullanıyor (Independent Türkçe / Midjourney)
Kötü niyetlerle geliştirilen uygulamalar, cihazınızdan hassas bilgileri toplamak ve geliştiriciye göndermek için başlangıçta verdiğiniz izinleri kullanıyor (Independent Türkçe / Midjourney)

Google Play uygulama mağazasında yer alan ve çok sayıda kullanıcının indirdiği bir ekran kaydedicinin insanları bir yıl boyunca gözetlediği ortaya çıktı.

Akıllı telefon uygulamaları, indirildikten niteliklerini değiştirebilir ve önceden masum görülen bir uygulama zamanla kötü niyetli bir araca dönüşebilir.

Android telefonlar için ekran kaydedici görevi gören iRecorder Screen Recorder adlı uygulama da başta zararsız bir uygulamaydı. Ancak ArsTechnica'nın haberine göre bir yıl sonra kötü niyetli bir araca dönüştü.

Uygulama ilk olarak Eylül 2021'de yayımlanmıştı. Ancak sonraki ağustos ayında yapılan bir güncellemenin ardından, her 15 dakikada bir dakikalık ses kaydetmeye ve bu kayıtları şifreli bir bağlantı aracılığıyla geliştiricinin sunucusuna iletmeye başladı.

Uygulamanın geldiği durumu, Gelişen Tehditlere Karşı Temel Güvenlik (ESET) adlı kurumun araştırmacısı Lukas Stefanko tarafından belgelendi.

Stefanko'ya göre uygulama, mağazadan kaldırılana kadar 50 bin kez indirilmişti.

Araştırmacının kendi blogunda kaleme aldığı rapor, uygulama mağazalarını ilgilendiren önemli bir tehdide vurgu yapıyor: Bir süre kullanıldıktan sonra "karanlık tarafa geçen" uygulamalar.

Google bu sorunun üstesinden gelmek için bazı önlemler üzerinde çalışıyor. Örneğin, hangi uygulamaların veri paylaşım uygulamalarını değiştirdiğini aylık bildirim yoluyla kullanıcılara gönderme niyetinde.

 

Independent Türkçe, The Verge, Ars Technica



Cilalı Taş Devri toplulukları sanıldığı kadar cinsiyetçi değilmiş

Neolitik Çağ diye de bilinen Cilalı Taş Devri'nde tarımcılığın yaygınlaşmasının, toplumsal cinsiyet rollerini etkilediği tahmin ediliyor (Ancient Origins)
Neolitik Çağ diye de bilinen Cilalı Taş Devri'nde tarımcılığın yaygınlaşmasının, toplumsal cinsiyet rollerini etkilediği tahmin ediliyor (Ancient Origins)
TT

Cilalı Taş Devri toplulukları sanıldığı kadar cinsiyetçi değilmiş

Neolitik Çağ diye de bilinen Cilalı Taş Devri'nde tarımcılığın yaygınlaşmasının, toplumsal cinsiyet rollerini etkilediği tahmin ediliyor (Ancient Origins)
Neolitik Çağ diye de bilinen Cilalı Taş Devri'nde tarımcılığın yaygınlaşmasının, toplumsal cinsiyet rollerini etkilediği tahmin ediliyor (Ancient Origins)

Cilalı Taş Devri topluluklarının düşünüldüğü kadar cinsiyetçi olmadığı ortaya çıktı. Genetik analizler, bu toplumdaki bireylerin geniş alanlara yayıldığını da gösterdi.

MÖ 10 bin civarında başlayıp MÖ 2 bin 200'lerde biten Cilalı Taş Devri'nden kalma erkek mezarlarının, ok gibi aletler içermesi ve erkeklerin avlandığını gösteren mağara çizimleri, cinsiyetler arasında bir eşitsizlik olduğu düşüncesine yol açıyordu. 

Bilim insanları, ilk tarım toplumlarının ortaya çıkmasıyla kadın ve erkekler arasında hiyerarşik bir düzen oluşmaya başladığını tahmin ediyordu. 

Ancak Viyana, York ve Harvard üniversitelerinden araştırmacıların yeni çalışması, bu kanıyla çelişen güçlü kanıtlar buldu. 

Bilim insanları, Avrupa'daki Lineer Çömlek Kültürü'nün görüldüğü bölgelerden en az 250 kişinin DNA'sını analiz etti. Spiral şeklinde düzenlenmiş paralel çizgilerle süslenen çömlekleriyle bilinen Lineer Çömlek Kültürü, MÖ 5500-5000 civarında Avrupa'da geniş bir alana yayılmıştı. 

Araştırmacılar bu topluluklara ait farklı kişilerin mezarlarını ve beslenme biçimlerini inceledi.

Bulgularını hakemli dergi Nature Human Behaviour'da dün (29 Kasım) yayımlayan ekip, kadın ve erkek mezarları arasında kayda değer bir fark saptayamadı.

Ayrıca genetik veriler, toplulukların sadece birkaç nesil içinde kilometrelerce uzağa gittiğini gösterdi. Çalışmada, doğduğu yerden uzak yere gömülen kadın sayısının da erkeklerden fazla olduğu kaydedildi. 

Makalenin yazarlarından Dr. Ron Pinhasi "Slovakya'daki Nitra ve Macaristan'daki Polgár-Ferenci-hát kazı alanlarındaki ailelerin tükettikleri gıdalar, birlikte gömüldükleri mezar eşyaları veya kökenleri açısından farklılık göstermediğini ilk kez bildiriyoruz" diyor:

Bu da sözkonusu Cilalı Taş Devri bölgelerinde yaşayanların aile ya da biyolojik cinsiyet temelinde tabakalaşmadığını ve kaynaklara veya alanlara farklı seviyede erişim diye bilinen eşitsizlik belirtilerine rastlamadığımızı gösteriyor. 

Ekip bazı kişilerin aile üyelerinden çok uzakta yaşamasının Cilalı Taş Devri'nde "özgür" bir toplumun varlığına işaret ettiğini düşünüyor. 

Diğer yandan genetik bulgular, geniş ailenin de önemini ortaya koyuyor. Üç kişiyi içeren bir mezarda daha önce anne ve iki çocuğunun yattığı sanılırken, yeni çalışma kadının çocukların halası olduğunu saptadı. 

Makalenin bir diğer yazarı Dr. Penny Bickle "Üçü birbirine yakın gömülmüş ve kadının çocukları kucaklaması, bariz bir şefkat eylemini gösteriyor" diye açıklıyor. 

Arkeolog "Ayrıca mezarlara bırakılan taş aletler ve çanak çömlek gibi eşyalardan, kadınların tarım işlerinde daha önce düşünülenden çok daha aktif bir rol oynadığını ve bazı kadınların erkeklerden daha fazla seyahat ederken, diğer bölgelerdeki kadınların evden pek uzaklaşmadığını biliyoruz" ifadelerini kullanıyor: 

Bu da belki de düşündüğümüzden çok daha dinamik bir topluluk olduğunu gösteriyor.

"Gizem devam ediyor"

Yeni çalışma, nasıl sona erdiği bilinmeyen Lineer Çömlek Kültürü'ne dair soru işaretlerine yenilerini ekliyor.  

Daha önce Avusturya'da bu kültürden en az 100 kişiyi içeren bir mezar bulunması topluluğun katliamla silindiği düşüncesine yol açmıştı.

Fakat son çalışmada mezardaki çoğu kişi arasında genetik bağ olmadığının tespiti, şiddetin tek bir gruba yöneldiği fikrine meydan okuyor. 

Mezarda çocuklar da bulunurken, genç kadın sayısı azdı. Dr. Bickle "Daha büyük bir topluluktan seçilip taşınmış olabilirler mi? Genç kadınlar vardı ama öldürülmediler mi ya da başka bir yerde esir mi tutuldular? Neden yetişkinlerin yanı sıra çocuklar da vardı?" diye sorarak ekliyor:

Gizem devam ediyor.

Arkeolog daha fazla çalışmayla bu soruların yanıtlanacağını umuyor.

Independent Türkçe, Telegraph, New York Post, York Üniversitesi, Nature Human Behaviour