Daha zeki insanlar karmaşık problemleri daha yavaş çözüyor

Yeni araştırma, zekayla ilgili önceki kanılara meydan okuyor

Bulgular, nörodejeneratif hastalıklardan mustarip kişiler için tedavi geliştirilmesinde de rol oynayabilir (Petra Ritter / Berlin Sağlık Enstitüsü)
Bulgular, nörodejeneratif hastalıklardan mustarip kişiler için tedavi geliştirilmesinde de rol oynayabilir (Petra Ritter / Berlin Sağlık Enstitüsü)
TT

Daha zeki insanlar karmaşık problemleri daha yavaş çözüyor

Bulgular, nörodejeneratif hastalıklardan mustarip kişiler için tedavi geliştirilmesinde de rol oynayabilir (Petra Ritter / Berlin Sağlık Enstitüsü)
Bulgular, nörodejeneratif hastalıklardan mustarip kişiler için tedavi geliştirilmesinde de rol oynayabilir (Petra Ritter / Berlin Sağlık Enstitüsü)

Zeka testlerinde yüksek puan alan kişiler, genelde basit soruları daha hızlı yanıtlıyor. Ancak yeni bir araştırmaya göre, karmaşık sorular söz konusu olduğunda tam tersi geçerli.

Almanya'daki Berlin Sağlık Enstitüsü'nden araştırmacılar, zeki insanların karmaşık problemlerle karşı karşıya kaldıklarında acele etmediğini ve doğru cevabı bulma olasılıklarının yükseldiğini tespit etti.

Hakemli bilimsel dergi Nature Communications'ta yayımlanan araştırma, önceki varsayıımlara meydan okuyor.

Yaygın kanı, hızlı düşünmenin genellikle zekayla ilişkili olduğu yönünde. Bu kanaati destekleyen bazı çalışmalar da var.

Ancak Alman bilim insanları, önce çalışmaların yeterince geniş bir kesimi konu almadığını savunuyor.

Berlin Sağlık Enstitüsü'nden Profesör Petra Ritter, insan beyninin özelliklerini taklit eden simülasyonlar üretiyor. Ritter ve meslektaşları yeni araştırmada 1176 katılımcının beyin tarama görüntülerini inceledi.

Ekibin amacı, bu insanların beynindeki bağlantıların dinlenirken veya zorlandıkları sırada nasıl değiştiğini gözlemlemekti.

Deneylerde katılımcılara bir dizi görev verildi. İlk görevler daha kolay soruları çözmeyi içeriyordu. Görevler giderek zorlaşıyordu.

Bu arada tüm katılımcıların zeka seviyeleri geleneksel IQ testleriyle ölçülmüştü.

Ritter'a göre bir kişinin sorunları çözmesini ve karar vermesini sağlayan faktörler, nöronların, yani sinir hücrelerinin doğru şekilde uyarılması ve nöronlar arasında uyarı iletiminin doğru şekilde durdurulması.

Bu sayede araştırma ekibi, beyin görüntüleri ve katılımcıların soruları çözmedeki yeteneklerini karşılaştırarak zekaya dair önemli bulgular elde edebildi.

Daha fazla beyin senkronizasyonuna sahip olan katılımcılar, daha zeki olarak nitelendi. Bu kişiler, kolay problemleri hızla çözebildi.

Ancak karmaşıklık arttıkça bu durum değişti. Söz konusu katılımcılar, karmaşık problemlerin yalnızca bir kısmını çözdüklerinde doğru sonuca ulaştıkları kanısına varmadı.

Bunun yerine beynin tüm bölgeleri gerekli işlemleri yapana kadar beklediler.

Diğer bir deyişle beyninde daha fazla senkronizasyon görülen zeki kişiler, daha zor sorulara daha yavaş yanıt veriyordu.

Araştırmanın başyazarı Profesör Michael Schirner, "Daha zorlu görevlerde, diğer çözüm yollarını keşfederken önceki ilerlemeyi çalışma belleğinde depolamanız ve ardından bunları birbiriyle bütünleştirmeniz gerekir" diye konuştu:

Belirli bir çözüm için bu kanıtların toplanması bazen daha uzun sürebilir. Ama aynı zamanda daha iyi sonuçları beraberinde getirir.

 

Independent Türkçe, IFL Science, Berlin Sağlık Enstitüsü



"Türünün ilk örneği" araştırma, kentlerdeki sıçan sayısının neden arttığını tespit etti

Yaklaşık 10 yıllık bir dönemde New York'taki sıçan sayısı yüzde 162 artmış (Reuters)
Yaklaşık 10 yıllık bir dönemde New York'taki sıçan sayısı yüzde 162 artmış (Reuters)
TT

"Türünün ilk örneği" araştırma, kentlerdeki sıçan sayısının neden arttığını tespit etti

Yaklaşık 10 yıllık bir dönemde New York'taki sıçan sayısı yüzde 162 artmış (Reuters)
Yaklaşık 10 yıllık bir dönemde New York'taki sıçan sayısı yüzde 162 artmış (Reuters)

Şehirlerdeki sıçan sayısının artmasının nedeni nihayet bulundu: İklim değişikliği.

Dünya genelindeki kentlerde sıçan görmek gittikçe daha yaygın bir hal alıyor. Kemirgenler sağlık riski yaratmalarının yanı sıra altyapıya zarar veriyor, kabloları kemirerek yangına yol açabiliyor, gıdaları kirletebiliyor. ABD'de yılda yaklaşık 27 milyar dolar zarara neden oldukları tahmin ediliyor.

Ancak bilim insanları şehirlerdeki sıçan yoğunluğunun artmasına neyin yol açtığını tam olarak bilmiyordu.

Richmond Üniversitesi'nden Jonathan Richardson ve ekip arkadaşları bu soruyu yanıtlamak adına "türünün ilk örneği" niteliğinde bir çalışma yürüttü.

ABD'nin 13 şehri ve Toronto, Tokyo ve Amsterdam'dan, kentteki sıçan sayısının uzun vadeli seyrini gösteren veriler istediler. Halkın bildirimleri, tuzaklar ve inceleme raporlarından oluşan veriler ortalama 12 yıllık bir dönemi kapsıyor.

Bulguları hakemli dergi Science Advances'ta dün (31 Ocak) yayımlanan çalışmaya göre bu süre zarfında en büyük artış Washington, San Francisco, Toronto, New York ve Amsterdam'da yaşandı.

ABD'nin başkentinde yüzde 300, New York'taysa yüzde 162 civarında artış tespit edildi.

Araştırmacılar gözlemledikleri artışın nüfus yoğunluğu ve kentteki bitki örtüsünün azalması gibi birkaç nedeni olduğunu saptadı ancak içlerinden biri öne çıktı. Şehirlerdeki sıçan sayısındaki artışın yaklaşık yüzde 40'ının artan sıcaklıklarla bağlantılı olduğu saptandı. 

Bilim insanları sıçanlar gibi küçük memelilerin kış mevsiminde kapalı yerlere sığındığını ve yiyecek aramaya daha az vakit ayırdığını söylüyor.

Ancak sıcaklıkların artması etrafta dolaşabilecekleri ve üreyebilecekleri zaman aralığının genişlemesine neden oluyor. 

Kentsel ekolog Michael Parsons, daha sıcak bir iklimin büyüme mevsimlerini uzatarak sıçanlara daha fazla gıda ve saklanacak bitki örtüsü sağlayabileceğini ifade ediyor. Çalışmada yer almayan Parsons, "Yiyecek ve çöp kokuları bile sıcak havalarda daha uzağa gidebilir" diyor.

Richardson da çalışma hakkında "Evet, dünyanın dört bir yanındaki şehirlerde sıçan sayılarının genel olarak arttığını bulduk" ifadelerini kullanıyor: 

Ve daha hızlı ısınan şehirlerde zaman içinde sıçan sayısında daha büyük artış yaşanıyor.

Sıçan sayısı nasıl azaltılabilir?

Araştırmacılar inceledikleri 16 şehrin sadece üçünde (New Orleans, Louisville ve Tokyo) sıçan sayısının azaldığını gözlemledi. 

Richardson, New Orleans'taki azalmanın arkasında iklimden ziyade kentin sıçanlarla mücadele politikasının yattığını söylüyor:

Epey büyük bir kemirgen kontrol ekipleri var ve evlerin sıçan istilasına uğrama ihtimalini azaltmaya yönelik halka bilgi vermeye çalışan eğitim kampanyalarına odaklanıyorlar.

Tokyo'daki düşüşünse halkın temizliğe çok özen göstermesinden kaynaklandığı tahmin ediliyor.

Bu üç kentten ders alınması gerektiğini söyleyen Richardson, hayvanları öldürmenin sorunu çözmeyeceğini de ekliyor. Bunun yerine kemirgenlerin gıda atıkları ve çöplere erişimini kısıtlamak gerektiğini ifade ediyor.

Uzmanlar sıçan yoğunluğuna dair uzun vadeli veri toplamanın elzem olduğunu da belirtiyor. Yeni araştırmayı yürüten ekip temasa geçtikleri 200 ABD şehrinin sadece 13'ünde aradıkları bilgileri bulabildi. 

Ayrıca sorunun kaynağının tespiti de kritik bir adıma işaret ediyor. Kanada'daki Simon Fraser Üniversitesi'nde kentlerdeki sıçanlar üzerine çalışan Kaylee Byers, yer almadığı araştırmanın iklim değişikliğiyle fare popülasyonları arasındaki bağlantıyı saptayarak "türünün ilk örneği" olduğunu söylüyor.

Richardson "Havanın ısınmasının sıçanlarda genel bir artışa yol açabileceğini öğrenmek iyi bir haber değil" diyerek ekliyor: 

Ancak bu eğilimi yavaşlatma yolunda daha fazla kaynak ayırabilmek adına, karşılaştığımız zorlukları vaktinden önce bilmek gerçekten önemli.

Independent Türkçe, CNN, Washington Post, National Geographic, Science Advances