İnsanların doğadaki izleri genetik miras bırakıyor

İnsan eDNA’sının kalıntılarda, kişinin soyu izleniyor ve hastalıkları tanımlanıyor

 İnsanların doğadaki izleri genetik miras bırakıyor
TT

İnsanların doğadaki izleri genetik miras bırakıyor

 İnsanların doğadaki izleri genetik miras bırakıyor

Elizabeth Anne Brown

ABD Florida Üniversitesi’nde vahşi yaşam genetikçisi olan Dr. David Duffy, yaptığı bir çalışmada sadece deniz kaplumbağalarındaki hastalıkları izlemenin daha iyi bir yolunu bulmayı amaçlıyordu ancak yoğun bir şekilde insan DNA’sı tespit etti.

Çevresel DNA (eDNA)

Son on yılda, vahşi yaşam araştırmacıları, tüm canlıların geride bıraktığı eser miktardaki genetik materyal olan, çevresel (environmental) DNA’yı veya eDNA’yı ortadan kaldırmak için teknikler geliştirdi. Ekolojistler, güçlü ve ucuz bir araç olan eDNA’nın her yerde olduğunu, havada süzüldüğünü, suda, karda, balda ve hatta çayınızda kaldığını söylüyor. Araştırmacılar bu aracı, istilacı türleri ele geçirmeden önce tespit etmek, savunmasız veya gizli vahşi yaşam popülasyonlarını takip etmek ve hatta neslinin tükendiği düşünülen türleri yeniden keşfetmek için kullanıyor. Bu teknoloji, Kovid ve diğer patojenleri izlemek için atık su gözetim sistemlerinde de kullanılıyor.

DNA

Çalışmaları boyunca eDNA’yı kullanan bilim adamları, araştırdıkları alanlarda çok miktarda insan DNA’sı buldular ve bunu bir tür kirlenme veya verilerini lekeleyen insan genlerinin bir tür tesadüfi varlığı olarak değerlendirdiler.

İnsan izi

Şimdi, birisi kasıtlı olarak insanlara ait eDNA toplasaydı ne olur?

New York Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden ceza hukuku sisteminde yeni teknolojilerin kullanımı konusunda uzman Prof. Dr. Erin Murphy, kolluk kuvvetlerinin yeni eDNA toplama tekniklerine doğru çekildiğini zira, bir şüphelinin olasılığa-dayalı çizimlerini oluşturmak için DNA kullanmak gibi henüz etkinliği kanıtlanmamış araçları kullanmakta hızlı davrandı.

Bu durum, özellikle teknolojik ilerlemelerin daha küçük eDNA örneklerinden daha fazla bilgi toplanmasını sağlaması ile mahremiyetin ve sivil özgürlüklerin korunması açısından ikilemler yaratabilir. Dr. Duffy ve meslektaşları, açık su yolları ve bir binanın içindeki hava gibi çeşitli alanlarda çevreden toplanan insan DNA’sından ne kadar bilgi toplayabileceklerini görmek için hazır ve uygun maliyetli bir teknolojiyi kullandı.

Nature Ecology & Evolution dergisinde 15 Mayıs’ta yayınlanan araştırmalarının sonuçları, bilim adamlarının çevrede kalan insan DNA’sının çok küçük parçalarından tıbbi ve soybilimsel bilgiler elde edebileceğini gösterdi.

Adli tıp etik uzmanları ve hukukçular, Florida Üniversitesi ekibinin bulgularının, kanuni açıdan kapsamlı genetik mahremiyet düzenlemelerinin aciliyetini artırdığını söylüyor. Araştırmacılar için, bu durum ABD’deki bu tür tekniklere yönelik kurallardaki dengesizliği de gözler önüne seriyor. Zira ABD’de kolluk kuvvetlerinin kanıtlanmamış yeni bir teknolojiyi devreye sokması, bilimsel araştırmacıların sistemin çalıştığını doğrulamak için yapılan çalışmalara yönelik onay almasından bile daha kolay oluyor.

Çöp mü genetik hazine mi?

DNA’mızın parçalarının gezegenin her yanında olduğu onlarca yıldır biliniyordu ancak geçmişte bu o kadar da önemli bir şey olarak görülmüyordu. Bilim adamları, çevredeki DNA’nın, bir kan lekesi veya birinin dokunduğu bir nesne gibi farklı örneklerden gelmediği sürece, anlamlı bir şekilde geri kazanılamayacak kadar küçük ve çok bozulmuş halde olduklarına inanıyordu.

Vahşi doğa araştırmacıları yine de çevresel DNA’yı kucakladılar zira yalnızca çok küçük DNA parçaları arıyorlar ve bir numunedeki canlıları tür düzeyinde tanımlayacak barkod olarak adlandırdıkları yapıları tarıyorlar. Ancak Dr. Duffy ve ekibi, Florida deniz kaplumbağalarında hastalıkları gözlemlerken örneklerinde ‘şaşırtıcı’ insan eDNA seviyeleri tespit ettikten sonra, çevredeki insan DNA’sının durumunun daha doğru bir resmini elde etmek ve bunun bir bölgedeki insanlar hakkında ne kadar bilgi verdiğini görmek için çalışmaya başladı.

Araştırmacılar, deneylerinden birinde tekniklerinin kanıtlamak için, St. Augustine, Fla’daki bir dereden soda kutusu büyüklüğünde bir su örneği aldı. Daha sonra genetik materyal, araştırmacıların daha uzun DNA uzantılarını okumasına izin veren bir nanopore sıralayıcı aracılığıyla numuneden beslendi. Kullandıkları yaklaşık 1000 dolara mal olan cihaz, çakmak boyutunda ve flash sürücü gibi bir dizüstü bilgisayara takılarak kullanılıyor.

Ekip, numunelerden tahmin ettiklerinden çok daha fazla okunabilir insan DNA’sı buldu. İnsan genetiği hakkında bilgi genişledikçe, sınırlı örneklerin analizi bile zengin bir bilgiyi ortaya çıkarması bekleniyor. Araştırmacılar dere çevresindeki popülasyonun genetik soyunun küçük bir görüntüsünü oluşturmaya yetecek kadar mitokondriyal DNA elde etti. Ayrıca etnik kimliği genetik soyda zayıf bir faktör olarak görmelerine rağmen, sonuçlar bölge için en son nüfus sayımı grafiğinde verilen etnik kompozisyona pek uymuyordu. Diğer yandan federal kayıp kişiler veri tabanının gereksinimlerini karşılayacak kadar eksiksiz sonuçlara ulaşıldı. Bununla birlikte, daha yüksek diyabet, kalp sorunları veya birkaç göz hastalığı riski taşıdığı gösterilen anahtar mutasyonları da tespit edildi.

Adli analiz

Genetik araştırmalarının etik, yasal ve sosyal sonuçlarını inceleyen bir Harvard araştırmacısı olan Anna Lewis, eDNA’nın biyoetik uzmanları tarafından geniş çapta tartışılmadığını söyledi. Ancak Dr. Duffy ve meslektaşlarının bulgularından sonra ele alınacağını belirtti.

Lewis eDNA’ya odaklanan teknolojinin, belirli türdeki insanların - örneğin, belirli bir atadan kalma geçmişi olan veya belirli tıbbi durumları veya engelleri olan kişilerin- gözetimi için kullanılabileceğini söyledi.

Şarku’l Avsat’ın New York Times’dan aktardığına göre araştırmacılar, bu tür teknolojilerin kullanımlarının sonuçlarının, teknolojiyi kimin ve ne amaçla kullandığına bağlı olduğu konusunda fikir birliği sağlıyor. Birleştirilmiş eDNA örnekleri, halk sağlığı araştırmacılarının bir toplulukta hastalığa neden olan bir mutasyonun görülme sıklığını belirlemesine yardımcı olabilirken, aynı zamanda eDNA örneği etnik azınlıkları bulmak ve onlara eziyet edilmesine de katkıda bulunabilir.

Lewis, “Bu, yetkililere güçlü ve yeni bir araç sağlıyor. Bence endişelenmek için uluslararası düzeyde pek çok neden var” ifadelerini kullandı. Ayrıca Çin gibi ülkelerin halihazırda Tibetliler ve Uygurlar da dahil olmak üzere azınlık popülasyonlarının kapsamlı ve açık genetik takibini yürüttüğünü, eDNA analizi gibi araçların bunu çok daha kolaylaştırabileceğini söyledi.

İnsanın çevresel DNA’sına yönelik araştırmalar da etik bir mayın tarlası haline gelebilir. Ancak bu, bazı durumlarda mümkün hale gelen, bu araştırmaların bireyin kimliğini ne ölçüde belirleyebileceğine dayanıyor.  

Florida Uluslararası Üniversitesi’nden Adli Tıp Biyoloğu ve eski bir suç laboratuvarı DNA analisti olan Prof. Dr. Robert O’Brien, Dr. Duffy’nin halka açık yerlerden elde ettiği türden genetik verilerin, ABD’deki kolluk kuvvetlerinin şu anda bireyleri teşhis etmek için kullandığı yöntemlerle çalışmayacağını ifade etti.

O’Brien, kolluk kuvvetleri DNA analistlerinin bir olay yeri örneğini bir şüphelinin örnekleri ile karşılaştırdıklarında, insan genomuna yayılmış ve FBI’ın Birleşik DNA İndeks Sistemi veya CODIS tarafından izlenen 20 işarete baktıklarını belirtti. Ayrıca bu işaretlerin yalnızca birkaçının aynı kişiden geldiği doğrulanırsa işe yaradığını ancak Duffy’nin incelediği eDNA parçalarının, bir seferde yalnızca bir belirteci tespit edebildiğini söyledi.

Adli tıp araştırmacıları, daha az insanın bulunduğu kapalı alanlarda eDNA’dan bireysel kimlik tanımlamanın zaten mümkün olabileceğini öne sürdü. Bu bağlamda, geçtiğimiz Ekim ayında, Oslo Üniversitesi Hastanesi adli tıp araştırma merkezinden bir ekibin hava örneklerinden insan DNA’sını çıkarmak için yeni bir teknik denediğine ve bir ofis içinde havadaki DNA’dan tam CODIS profilleri oluşturmayı başardığına dikkat çekti.



OpenAI, intihar davasında sorumluluğu reddediyor

15 Mart 2023'te Washington DC'deki bir ofisteki ChatGPT logosu (AFP)
15 Mart 2023'te Washington DC'deki bir ofisteki ChatGPT logosu (AFP)
TT

OpenAI, intihar davasında sorumluluğu reddediyor

15 Mart 2023'te Washington DC'deki bir ofisteki ChatGPT logosu (AFP)
15 Mart 2023'te Washington DC'deki bir ofisteki ChatGPT logosu (AFP)

OpenAI, ChatGPT'nin "intihar koçu" olarak hareket etmekle suçlandığı davada bir gencin ölümünün sorumluluğunu reddediyor.

Nisanda hayatını kaybeden 16 yaşındaki Adam Raine'in ebeveynleri, ağustosta OpenAI'la CEO'su Sam Altman'a, OpenAI'ın yapay zeka sohbet robotunun kendini asmasını sağlayacak düğümün nasıl atılacağına dair yönergeler verdiğini ve intihar notu yazması için yardım teklif ettiğini öne sürerek dava açtı.

Salı günü San Francisco'daki Kaliforniya Yüksek Mahkemesi'ne sunduğu dava dilekçesinde OpenAI, Raine'in ölümüne yol açan nedenlerin "ChatGPT'nin amaç dışı, yetkisiz ve kötüye kullanımı, öngörülemeyen kullanımı ve/veya uygunsuz kullanımı" olabileceğini belirtti.

Şirket ayrıca, "sohbet geçmişinin tam olarak incelenmesi, yıkıcı olsa da ölümünün ChatGPT'den kaynaklanmadığını gösteriyor" dedi.

Raine ailesini temsil eden avukat, OpenAI'ın dava dilekçesini "rahatsız edici" diye niteledi.

Avukat Jay Edelson Bloomberg'e yaptığı açıklamada şirketin "kendisi hariç herkeste hata bulmaya çalıştığını, hatta şaşırtıcı bir şekilde Adam'ın ChatGPT'yle tam da programlandığı şekilde etkileşime girerek şirketin kullanım koşullarını ihlal ettiğini öne sürdüğünü" söyledi.

Bu, ChatGPT'nin insanları intihara veya zararlı sanrılara sürüklediğini iddia eden birkaç davadan biri.

Raine'in ebeveynleri eylülde Kongre'de, yapay zekalı sohbet robotlarıyla etkileşime girdikten sonra intihar eden diğer ebeveynlerle birlikte ifade verdi.

Raine'in babası Matthew Raine, senatörlere, "Ödev yardımcısı olarak başlayıp giderek bir sırdaşa ve ardından bir intihar koçuna dönüştü" dedi.

Birkaç ay içinde ChatGPT, Adam'ın en yakın arkadaşı oldu. Her zaman ulaşılabilirdi. Adam’ı, erkek kardeşi de dahil herkesten daha iyi tanıdığını iddia ederek onun duygularını sürekli onayladı.

OpenAI daha sonra ebeveynlerin çocuklarının belirli zamanlarda ChatGPT kullanmasını engellemek için "erişimi engelleme saatleri" ayarlamalarına olanak tanıyan araçlar da dahil gençler için yeni güvenlik önlemleri uygulamaya koydu.

Şirket ayrıca son mahkeme dilekçesinde ChatGPT'nin Raine'e intihar yardım hatları gibi acil durum kaynaklarıyla ve güvendiği kişilerle iletişime geçmeye çağıran mesajları "100'den fazla kez" yazdığını belirtti.

Independent Türkçe


Robotlar Las Vegas'ta: Konaklama sektöründe çalışanların yüzde 95'i işini kaybedebilir

Las Vegas'ta çalışanların yaklaşık yüzde 26'sı turizm ve konaklama işlerine bel bağlıyor ve bu da ABD ortalamasının yaklaşık üç katı (Reuters)
Las Vegas'ta çalışanların yaklaşık yüzde 26'sı turizm ve konaklama işlerine bel bağlıyor ve bu da ABD ortalamasının yaklaşık üç katı (Reuters)
TT

Robotlar Las Vegas'ta: Konaklama sektöründe çalışanların yüzde 95'i işini kaybedebilir

Las Vegas'ta çalışanların yaklaşık yüzde 26'sı turizm ve konaklama işlerine bel bağlıyor ve bu da ABD ortalamasının yaklaşık üç katı (Reuters)
Las Vegas'ta çalışanların yaklaşık yüzde 26'sı turizm ve konaklama işlerine bel bağlıyor ve bu da ABD ortalamasının yaklaşık üç katı (Reuters)

Gelecek burada. Bugün Las Vegas'taki büyük bir kumarhane-tatil merkezine girmek, 10 yıl öncesine göre çok farklı görünebilir. Çünkü yeni bir araştırma, daha fazla eğlence merkezinin, konaklama sektöründe çalışanları yapay zeka veya robotlarla değiştireceğine işaret ediyor.

Bir zamanlar bilimkurgu gibi görünen şey hızla gerçeğe dönüşüyor; RCG Economics'in bir raporuna göre konaklama sektöründeki işlerin yüzde 80 ila 95'i, gelecek yılın sonuna kadar yapay zeka ve otomasyon nedeniyle risk altına girebilir.

2027'ye gelindiğinde, Vegas'taki birçok konaklama pozisyonu otomasyon riskiyle karşı karşıya kalmış olacak. Müşteri hizmetleri temsilcileri yüzde 80 ila 90, rezervasyon acenteleri ve çağrı merkezi operatörleriyse yüzde 85 ila 95 gibi daha da yüksek bir oranda yerini kaybetme riski altında.

Veri girişi personeli de hassas bir konumda ve pozisyonlarının otomasyona maruz kalma olasılığı yüzde 80 ila 90.

cdfg
RCG Economics'in raporuna göre, yapay zeka sohbet botları halihazırda Las Vegas tatil merkezlerindeki rutin müşteri taleplerinin yüzde 80'ini yöneterek 7/24, anında ve çok dilli hizmet sunuyor (AFP)

2030'a gelindiğinde resepsiyon görevlilerinin yüzde 65 ila 75'i, muhasebe elemanlarının yüzde 60 ila 70'i, kat hizmetleri görevlilerinin yüzde 70 ila 80'i ve yiyecek servisi çalışanlarının neredeyse yarısı işten çıkarılma tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir.

Ekonomist Mike Pequeen'e göre yapay zekanın çarpıcı yükselişi, Las Vegas'ın konaklama sektöründeki 300 bin işin 77 bin ila 92 bininin, 2035'e kadar risk altında kalabileceği anlamına geliyor.

KSNV'ye konuşan Pequeen şöyle diyor:

Bir işverenin işletmesinde robotik veya yapay zeka kullanmaktaki amacı kârı artırmak. İnsanlar pahalı.

Raporda, yapay zeka sohbet botlarının halihazırda rutin müşteri sorularının yüzde 80'ini yanıtladığı da belirtiliyor. 7/24 çalışan bu sistemleri kullanmak, maliyetleri yüzde 20 ila 30 oranında düşürmeyi sağlayabilir.

Axios, McKinsey & Company ve CNBC'ye göre analistler, yapay zeka ve otomasyonun gelecek 10 yılda ABD'deki birçok sektörde 100 milyondan fazla işi ortadan kaldırabileceğini tahmin ediyor.

Kenan Özel Girişim Enstitüsü'ne göre, kadınlar otomasyondan orantısız bir şekilde etkilenirken 10 kadın çalışandan 8'ine karşılık, 10 erkekten 6'sı yüksek riskli işlerde çalışıyor.

Çalışanların yaklaşık yüzde 26'sının turizm ve konaklama sektöründeki işlere bel bağladığı Vegas'ta bu oran ABD ortalamasının kabaca üç katı ve riskler bilhassa yüksek. 

RCG raporunda ilginç bir şekilde, lüks tatil merkezlerinin insan personeli tutma olasılığının daha yüksek olduğu, daha küçük ve düşük gelirli tesislerinse maaş ve sağlık sigortası maliyetlerinden tasarruf etmek için otomasyona yönelebileceği belirtiliyor.

Konuklar da bu değişimi benimsemeye başlıyor. Anketler, otel yöneticilerinin yüzde 73'ünün yapay zekanın sektörü dönüştüreceğine inandığını ve konukların yüzde 58'inin de yapay zekanın otel deneyimlerini şimdiden iyileştirdiğini söylediğini gösteriyor.

Seyahat edenlerin yüzde 65'i otellerde daha iyi teknolojiler isterken, yenilik yapma baskısı giderek artıyor.

Otomasyona hızla para akıyor. Rapora göre küresel konaklama sektöründeki yapay zeka pazarı 2025'te yaklaşık yüzde 21 büyüyerek 20,5 milyar dolara ulaştı.

Diğer yandan konaklamadaki robotik sektörünün 2024'teki 512 milyon dolardan 2034'te 2,6 milyar dolara çıkarak yıllık yüzde 17,5 büyüme oranına ulaşması bekleniyor.

Independent Türkçe


NASA, teknik sorunlar nedeniyle Starliner görevlerini azalttı

Starliner uzay aracı Uluslararası Uzay İstasyonu'ndan uzaklaşıyor (AFP)
Starliner uzay aracı Uluslararası Uzay İstasyonu'ndan uzaklaşıyor (AFP)
TT

NASA, teknik sorunlar nedeniyle Starliner görevlerini azalttı

Starliner uzay aracı Uluslararası Uzay İstasyonu'ndan uzaklaşıyor (AFP)
Starliner uzay aracı Uluslararası Uzay İstasyonu'ndan uzaklaşıyor (AFP)

NASA dün yaptığı açıklamada, Boeing ile Starliner uzay aracı sözleşmesini gözden geçirerek uçuş sayısını altıdan dörde düşüreceğini belirtti.

NASA'nın Ticari Mürettebat Programı kapsamında Boeing'e verilen 4,5 milyar dolarlık ilk sözleşme, Starliner'ın sertifikasını aldıktan sonra altı uçuş öngörüyordu. Revize edilen sözleşmeyle NASA, kalan iki uçuşu isteğe bağlı hale getirdi.

Starliner programı yıllar içinde gecikmeler, teknik aksaklıklar ve maliyet aşımlarıyla karşı karşıya kaldı. Bir Boeing sözcüsü, şirketin programa bağlılığını sürdürdüğünü söyledi. NASA, bir sonraki Starliner görevinin mürettebatsız olacağını ve Boeing'e 2016'dan bu yana 2 milyar dolardan fazla maliyet çıkaran geliştirme çabalarının üçüncüsü olacağını belirtti.

Geçen yılki görev sırasında, itici sistem sorunları nedeniyle mürettebat yaklaşık dokuz ay boyunca Uluslararası Uzay İstasyonu'nda kalmak zorunda kalmıştı. NASA, Starliner-1 olarak bilinen bir sonraki görevin Uluslararası Uzay İstasyonu'na kargo teslim edeceğini ifade etti.

NASA, Amerikalı astronotları Uluslararası Uzay İstasyonu'na götürüp getirebilecek uzay araçları inşa etmek ve fırlatmak için 2014 yılında Boeing ve SpaceX'i seçti. SpaceX'in Dragon görevi, 2020'deki ilk mürettebatlı görevinden bu yana NASA'nın astronotları taşımada kullandığı temel araç oldu, ancak Starliner yıllardır gecikmeler, teknik sorunlar ve maliyet aşımlarından muzdaripti.

Boeing sözcüsü, "Starliner-1 görevine odaklanırken, güvenlik bizim için en önemli öncelik olmaya devam ediyor. Bu görev, önceki uçuş testlerinden ve bu sonbaharda gerçekleştirdiğimiz testlerden alınan sonuçları ve dersleri içeriyor" dedi.