Mudanya'da kaydedilen 100 yıldırımın "ürkütücü" görüntüsü dünya basınında

Görüntü, binlerce sosyal medya kullanıcısının beğenisini toplamıştı (Uğur İkizler)
Görüntü, binlerce sosyal medya kullanıcısının beğenisini toplamıştı (Uğur İkizler)
TT

Mudanya'da kaydedilen 100 yıldırımın "ürkütücü" görüntüsü dünya basınında

Görüntü, binlerce sosyal medya kullanıcısının beğenisini toplamıştı (Uğur İkizler)
Görüntü, binlerce sosyal medya kullanıcısının beğenisini toplamıştı (Uğur İkizler)

Astrofotoğrafçı Uğur İkizler'in, Mudanya sahilindeki evinin yakınında kaydettiği fotoğrafları birleştirerek oluşturduğu görüntü ABD'nin popüler bilim sitelerinden Livescience'a ve Güney Methodist Üniversitesi'nin yayın organı Southwest Review'a konu oldu.

Kısa süre önce yaşanan şiddetli fırtına sırasında en az 100 yıldırımı görüntüleyen İkizler, daha sonra bunları birleştirerek zaman atamalı bir görüntü üretmişti.

16 Haziran'da 50 dakika boyunca kaydedilen görüntüler, her 30 saniyede bir yıldırım düştüğü anlamına geliyor.

Fotoğrafçı, Livescience'a yaptığı açıklamada, "Her biri güzeldi. Ama tüm yıldırımları tek bir karede birleştirdiğimde ürkütücü bir manzara ortaya çıktı" dedi.

İkizler ayrıca, gök gürültülü sağanağın, "muhteşem bir görsel şölen" yarattığını ekledi.

Görüntüde en az üç farklı yıldırım ve şimşek türü yer alıyor. Buluttan buluta, buluttan yere ve buluttan suya doğru hareket eden elektrik boşalmaları göze çarpıyor.

Tek bir fırtına sırasında bu kadar çok yıldırım düşmesi aslında alışılmadık bir durum değil. Küresel çapta her yıl 1,4 milyar yıldırım düşüyor. Bu da her gün yaklaşık 3 milyon yıldırıma denk.

Her bir elektrik boşalmasının muhtemelen 100 milyon ve 1 milyar volt arasında bir enerjiye sahip olduğu düşünülüyor.

ABD Ulusal Atmosfer ve Okyanus İdaresi'ne (NOAA) göre, bu kadar büyük bir enerji çevredeki havanın sıcaklığını 10 ila 33 bin derece artırabilir.

İkizler'in oluşturduğu görüntüde, yıldırımların ikonik zikzak şekli de göze çarpıyor.

Araştırmacılar, bu çarpık şekillerin neden kaynaklandığından tam olarak emin değil.

Ancak 2022'de yapılan bir çalışma, bu karakteristik şekillerin, enerjinin yere doğru hareket ettiği sırada düzensiz biçimde oluşan iletken bir oksijen formundan kaynaklandığını öne sürmüştü.

 

Independent Türkçe, Livescience, Southwest Review



Nadir balina dişi fosili, İberlerin sırlarını açığa çıkarıyor

Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)
Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)
TT

Nadir balina dişi fosili, İberlerin sırlarını açığa çıkarıyor

Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)
Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

İspanya'da Bakır Çağı'na ait bir "mega köy"de ortaya çıkarılan nadir bir balina dişi, 4 bin yıl önce Akdeniz bölgesinde yaşayan İber halkının sanatsal yeteneklerine ışık tuttu.

2018'de İspanya'nın güneybatısındaki Valencina arkeolojik kazı alanında bulunan diş, kendi türü içinde geçmişi o döneme dayanıp İberya'da rastlanan ilk fosil oldu.

PLOS One'da yayımlanan araştırmaya göre diş muhtemelen antik bir kıyı şeridinden toplanarak Bakır Çağı zanaatkarları tarafından özenle işlendi.

4 bin 150 ila 5 bin 300 yıl önce bir sahil köyünde yaşayan zanaatkarlar, dişi muhtemelen kişisel süs eşyaları veya sembolik anlam taşıyan eserler yaparken kullanmıştı.

Çalışmanın belirttiğine göre fosil işlendikten sonra, üzerindeki aşınma ve yıpranma izleri ve yüzeyini kaplayan sert kabuktan anlaşıldığı üzere kasten gömüldü.

Bulgular, yaklaşık 40 bin yıl önce başlayan Eski Taş Çağı'ndan beri fildişinin süs eşyaları, müzik aletleri ve heykellerin yapımında kullanımı hakkındaki anlayışımızı derinleştiriyor.

Fildişi çarpıcı görünümü, dayanıklılığı ve sağlamlığıyla antik toplumların ticaret ve sosyokültürel faaliyetlerinin ayrılmaz bir parçası haline gelmişti.

Ancak tarih öncesi çağlarda fildişinin kullanımı hakkında bildiklerimizin çoğu, fil, suaygırı, geyik ve ayılar gibi kara hayvanlarından elde edilen fildişinin incelenmesiyle elde edildi.

Daha önceki araştırmalar, İspanya'nın güneyindeki Eski Taş Çağı ve Bakır Çağı toplumlarında fillerden gelen fildişinin kullanıldığını vurgulasa da deniz memelilerinden elde edilen bu malzemenin önemi hakkında pek bir şey bilinmiyor.

Valencina'da bulunan 17 santimetre uzunluğuna, 7 santimetre genişliğine ve 0,5 kilogram ağırlığa sahip balina dişi, geçmişe eşsiz bir bakış sunuyor.

Fosilin analizi, yetişkin bir ispermeçet balinasından geldiğini ortaya çıkarırken, solucanlar ve sülükayaklılardan kaynaklanan aşınma belirtilerinin yanı sıra köpekbalığı ısırığı şüphesi doğuran izler bulundu. Bu izler, fosilin deniz tabanında bir süre kaldığını gösteriyor.

Araştırmacılar ayrıca dişte doğal yollarla oluşamayacak delikler ve belirgin kesik izleri gibi insan faaliyetine dair belirtiler tespit etti.

Araştırmacılar bu gözlemlere dayanarak balinanın muhtemelen doğal nedenlerle öldüğü, ardından cesedinin deniz tabanına battığı ve dişlerinden birinin kıyıya vurmasıyla antik İberler tarafından bulunup kullanıldığı sonucuna vardı.

Makalede şu ifadelere yer veriliyor:

Henüz bir ispermeçet balinası dişinden geldiği tespit edilen fildişi eser bulunmamasına rağmen son zamanlarda Avrupa'daki arkeolojik bağlamlarda deniz kaynaklı fildişi bulgularının ortaya çıkması, tarih öncesi toplumların deniz kaynaklarını kullanımına yönelik araştırmalara yeni bir odak noktası kazandırıyor.

 Independent Türkçe, independent.co.uk/news