Yapay zeka sosyal medyada insanlardan daha fazla aldatıyor

Yapay zekanın yanıltıcılığı insan yanıltıcılığından daha kolay: Akıllı ifadeler, yalan, yanlış ve çarpıtma haber döngüsünü işletiyor

Yapay zeka sosyal medyada insanlardan daha fazla aldatıyor
TT

Yapay zeka sosyal medyada insanlardan daha fazla aldatıyor

Yapay zeka sosyal medyada insanlardan daha fazla aldatıyor

Son on yılda interneti yanlış bilgiler sahte haberler doldurdu. 2018’de yapılan bir araştırma, Twitter platformunda yanlış, çarpıtma ve yalan haberlerin gerçek bilgilerden ve doğru haberlerden altı kat daha hızlı iletildiğini ortaya koydu.

Yalan haber döngüsü

Tarihsel olarak, akıllı haber çarkı dönmeye devam etmek için çok fazla çaba, zaman ve insan gerektiriyor. Bazı ülkelerdeki hükümet propaganda makineleri, internete gerçek görünen sahte içerik enjekte etmek için binlerce kişiyi istihdam ediyor. Ancak yeni bir çalışma, bu süreçlerin, halkı aldatmada daha büyük başarı elde etmek için insan sahte habercileri yapay zeka sistemleriyle değiştirebileceğini öne sürüyor.

Science dergisinde yayınlanan çalışmaya göre insanların, insanlar tarafından yazılan benzer gönderilere göre GPT3 (şu anda ChatGPT’ye güç veren büyük dil modelinin önceki sürümü) tarafından üretilen yanlış bilgilere inanma olasılığının daha yüksek olduğu bilgisine ulaştı.

Zürih Üniversitesi Biyoetik Enstitüsü’nden çalışmanın ortak yazarları Giovanni Spitale ve Federico Germani, GPT3’ün ‘web sitelerinde gördüğümüz aynı türden yanlış bilgileri daha hızlı, daha yüksek sıklıkta ve daha düşük maliyetle üretmek için’ bir silah olarak nasıl kullanılıp kullanılamayacağını analiz etti. Spitale ve Germani, çalışmalarına GPT3’ün iklim değişikliği, aşı güvenliği, evrim teorisi ve 5G gibi tartışmalı konular hakkında hem doğru hem de yanlış tweetler üretmesini sağlayacak komutlar tasarlayarak başladılar. Bu arada ikili, Twitter’da aynı konularda doğru ve yanıltıcı bilgiler içeren tweetler de araştırdı.

Şarku’l Avsat’ın Tribune Media’dan aktardığına göre araştırmacılar, araştırmaya katılan 700 kişiye gerçek insan tweetleri, sahte insan tweetleri ve doğru ve yanlış yapay zeka tweetlerini gösterdi. Daha sonra katılımcılardan tüm tweetlerde belirtilen doğru ve yanıltıcı bilgileri belirlemeleri istendi. Yüzde 92’si, insanlar tarafından yazılan yanlış bilgileri ve yapay zeka tarafından üretilen tweetlerdeki doğru bilgilerin doğruluğunu tespit etmeyi başardı. Buna karşılık yüzde 11’lik kesim, yapay zeka tarafından üretilen yanlış bilgilerin, insan yapımı içerikten yüzde 37,5 daha fazla gerçek olduğuna inanıyor.

Spitale, bu durumu ‘şaşırtıcı’ olarak nitelendirdi ve ‘ana odak noktamızın, insanların organik (yani insan yapımı) ile endüstriyel olanı ayırt edip edemediğine’ dikkat çekti.

Akıllı gramer

Spitale ve Germani, insanların yapay zeka tarafından üretilen yanlış bilgilere insanlar tarafından yazılanlardan daha fazla inanma eğilimini açıklamak için bilimsel bir neden bulamadı. Ancak bunun yapay zeka araçlarının cümleleri ustaca formüle etme biçimiyle bir ilgisi olduğuna inanıyor. Bu çerçevede Spitale, “Bir tweetin tartışmacı biçimi, yapay zeka tarafından oluşturulduğunda doğru veya yanıltıcı olsa da aynı görünüyor” dedi. Çalışma katılımcıları ayrıca, doğru yapay zeka tweetinin doğruluğunu insan tweetlerinden yüzde 72 daha kolay bir şekilde yüzde 84 doğrulamayı başardı.

Katılımcılar, yapay zeka tarafından üretilen yanlış bilgileri insanlardan daha hızlı okuyup onaylayabildiler. Çünkü muhtemelen daha net ve otomatik bir formatta yazılmıştı.

Yapay zekanın yardımıyla yaratılan ve yayılan dezenformasyonun ölçeğine baktığımızda, bu ikna gücü ve gerçekleşme hızı büyük bir sorun. Spitale, “Bu olgu, bağışıklama teorisi olarak biliniyor. Bu teori sayesinde biri, insanları yanıltıcı bilgilere maruz bırakan ve yanlış bilgiyi tespit etme becerilerine olan güvenlerinin arttığı bir bağlam yaratır. Yapay zeka içeriğini tanımada da aynı sonucu görmeyi umuyordum. Ama gördüğümüz tam tersiydi, yani yanlış bilgilendirme karşısında yapay zekanın ürünlerini belirlemeye olan güven kayboluyor” ifadelerini kullandı. İki araştırmacı, internetteki yapay zeka içeriğinin yaygınlığından dolayı çalışmalarının sonuçlarının endişe verici olduğunu belirtiyor.

İnsanların ‘belirli insanları akıllarından uzaklaştırmak ve kendi ağlarına dahil etmek için tasarlanmış’ dezenformasyon yaratabileceği fikri, yayılan bu yalan haberlerin uzun zamandır yapmaya çalıştığı bir şey.

Spitale, insanların bir yapay zeka silahlanma yarışına dahil olması fikri karşısında endişeli. Öyle ki şirketler, daha güçlü ve daha ikna edici dil modelleri geliştirmede birbirlerini geçmeye çalışıyor. Bu, müşterileri aldatmada daha etkili içerik üretmeye çalışılacağı anlamına geliyor. Spitale’nin araştırmasının yalnızca yazılı sözcüklere odaklandığını, üretken yapay zekanın ise görseller, videolar ve işitsel materyaller oluşturmada her an daha sofistike hale geldiğini unutmamamız gerekiyor. Bu da dezenformasyon riskini katlanarak artıracak.

Spitale, yapay zeka konusunda son derece iyimser, ancak aynı zamanda yönetişim fırsatını kaçıracağımız konusunda da korkuyor. Son olarak “Yapay zekayı düzenlemek için gereken hızda hareket etmiyoruz. Sanırım geri dönülmez bir noktaya ulaşıyoruz. Bu teknoloji çok hızlı gelişiyor” dedi.



DNA analizi, insan yiyen aslanların menüsünü gözler önüne serdi

Kırık dişlerde aslan kılları da bulundu (Field Doğa Tarihi Müzesi)
Kırık dişlerde aslan kılları da bulundu (Field Doğa Tarihi Müzesi)
TT

DNA analizi, insan yiyen aslanların menüsünü gözler önüne serdi

Kırık dişlerde aslan kılları da bulundu (Field Doğa Tarihi Müzesi)
Kırık dişlerde aslan kılları da bulundu (Field Doğa Tarihi Müzesi)

Genetik analizler, 19. yüzyılda insanları yiyerek nam salan Tsavo aslanlarının menüsünde başka ne olduğunu ortaya koydu.

1898'de Kenya'daki Tsavo Nehri üzerine bir demiryolu köprüsü inşa eden Britanya'nın projesinde çalışan işçiler, aylarca iki aslanın saldırısına uğramıştı. 

"Tsavo insan yiyicileri" diye bilinen yelesiz iki aslanın, 9 aylık bir süre boyunca en az 35 kişiyi yediği tahmin ediliyor. 

9 aylık dönem içinde bir süre ara verilen çalışmalar, demiryolu projesini yürüten Britanya Ordusu yarbayı John Henry Patterson'ın iki aslanı öldürmesiyle kaldığı yerden devam etmişti. 

Aslanların cesedinden kilim yapılmış ve nihayetinde bunlar ABD'deki Field Doğa Tarihi Müzesi tarafından alınmıştı. Kilimlerin yanı sıra iki kafatası da müzenin koleksiyonuna katılmıştı. 

Daha önce iki hayvan üzerinde yapılan çalışmalarda, dişlerinde sıkıntı yaşayan aslanların diğer avlara göre daha rahat çiğnendiği için insanlara saldırdığı öne sürülmüştü. 

Current Biology adlı hakemli dergide dün (11 Ekim) yayımlanan araştırmada, Tsavo aslanlarının başka neler yediği tespit edildi.

Hayvanların kırık dişlerinde kalan kıl örnekleri üzerinde genetik analizler yürüten ekibe liderlik eden Dr. Alida de Flamingh "Dişteki oyukları, jeologların toprağı incelemesi gibi inceledik" diyerek ekliyor:

Farklı katmanlardaki kılları analiz ederek bu aslanların yaşamları boyunca nasıl beslendiği hakkında fikir ediniyoruz.

Araştırmacılar kıllardaki mitokondriyal DNA'yı analiz ederek iki aslanın, insanların yanı sıra zürafa, oriks, zebra, Afrika antilobu ve Kobus ellipsiprymnus adlı bir antilop türünü yediğini kaydetti. 

Bilim insanları aslanların dişinde özellikle Afrika antilobunun kalıntılarına rastlayınca şoke oldu. O zamanlar Tsavo bölgesinde bu hayvanın pek görülmediğini söyleyen araştırmacılar, aslanların 90 kilometre kadar yol kat etmiş olması gerektiğini belirtiyor.

Illinois Üniversitesi'nden Dr. Alida de Flamingh ya aslanların sanılandan daha uzağa gittiğini ya da Afrika antilobunun bölgede daha yaygın olduğunu ifade ediyor. 

Araştırmacılar ayrıca aslanların Afrika mandası yediğine dair bir kanıt bulamadı. Bugün bölgede yaşayan aslanlar bu hayvanlarla beslendiği için beklenmedik olan bu durumun bulaşıcı bir hastalıkla açıklanabilir.

Aslanların yaşadığı dönemde bölgede yayılan sığır vebası, Afrika mandası popülasyonunda da ciddi düşüşe yol açmıştı.

İki hayvanın insanları avlamaya başlamasının bu salgından kaynaklandığını düşünen uzmanlar da var. 

Bilim insanları yeni çalışmada iki aslanın kardeş olduğu teorisini de doğruladı. 

Dişlerde bulunan insan örneklerini daha detaylı incelemeyi planlayan ekip, bu sayede aslanların onları ne zaman yemeye başladığını daha net saptamayı umuyor.

Independent Türkçe, New York Times, Live Science, Current Biology