160 yıllık bilmece: Bilim insanları Endonezya'dan geçen görünmez çizginin sırrını çözdü

Gizemli çizgi, canlıları birbirinden belirgin biçimde ayrıyor

Britanyalı kaşif, bu çizgiyi Güneydoğu Asya ve Avustralya arasındaki 25 binden fazla adadan oluşan Malay Takımadaları'nı gezerken fark etmişti (Wikimedia Commons)
Britanyalı kaşif, bu çizgiyi Güneydoğu Asya ve Avustralya arasındaki 25 binden fazla adadan oluşan Malay Takımadaları'nı gezerken fark etmişti (Wikimedia Commons)
TT

160 yıllık bilmece: Bilim insanları Endonezya'dan geçen görünmez çizginin sırrını çözdü

Britanyalı kaşif, bu çizgiyi Güneydoğu Asya ve Avustralya arasındaki 25 binden fazla adadan oluşan Malay Takımadaları'nı gezerken fark etmişti (Wikimedia Commons)
Britanyalı kaşif, bu çizgiyi Güneydoğu Asya ve Avustralya arasındaki 25 binden fazla adadan oluşan Malay Takımadaları'nı gezerken fark etmişti (Wikimedia Commons)

Bilim insanları 160 yıl sonra Wallace Çizgisi diye bilinen gizemli ayrımın sırrını çözdü.

Britanyalı doğa bilimci Alfred Russel Wallace'ın keşfettiği, 1863'te haritalandırılan görünmez bir çizgi, canlı türlerini birbirinden belirgin biçimde ayrıyor.

Wallace'ın bulguları doğrultusunda, Hint Okyanusundan kuzeye doğru uzandığı görülen bu hat, Güney Yarımküre'de Lombok Boğazı ve Makassar Boğazı'ndan geçerek doğuya yöneliyor.

Böylece Borneo ve Avustralya'yı birbirinden ayırıyor. Hattın Asya tarafında kalan bölgeye Oryantal, Avustralya tarafında kalan bölgeye de Avustralyen hayvan coğrafyası adı veriliyor.

Hattın Asya yakasındaki canlılar sadece Asya kökenli. Avustralya tarafında ise hem Asya hem de Avustralya kökenli canlılar var.

Bilim insanları yüz yılı aşkın süredir Asyalı türlerin diğer tarafa hareket etmesine olanak veren ama Avustralyalı türlerin hareketini engelleyen faktörü araştırıyor.

Avustralya Ulusal Üniversitesi'nden Dr Alex Skeels ve meslektaşları yeni araştırmada işte bu soruna bir cevap buldu: Levha tektoniği.

Skeels'in aktarımına göre yaklaşık 35 milyon yıl önce, Avustralya çok daha güneydeydi ve Antarktika'ya bağlıydı.

Bir noktada Avustralya Antarktika'dan ayrıldı ve milyonlarca yıl boyunca kuzeye sürüklenerek Asya'ya çarptı. Bu çarpışma, bugün Endonezya diye bilinen volkanik adaları doğurdu.

Avustralya'nın Antarktika'dan bu şekilde ayrılması, o zamanlar Dünya ikliminin çarpıcı biçimde soğumasına yol açan yeni, çok daha soğuk bir deniz geçidini meydana çıkardı.

Güneydoğu Asya'da yeni oluşan Malay Takımadaları'nın iklimi çok daha sıcak ve nemli kalırken, Avustralya çok daha soğuk ve kuruydu.

Skeels, bunun sonucunda Asya'daki canlıların Malay Takımadaları'nda yaşamaya iyi adapte olduklarını ve bu adaları Avustralya'ya doğru ilerlemek için "basamak" olarak kullandıklarını söyledi.

Bilim insanı, "Avustralya türleri için durum böyle değildi" diye ekledi:

Zamanla daha serin ve giderek daha kuru bir iklimde evrimleşmişlerdi ve bu nedenle, Asya'dan göç eden canlılara kıyasla tropik adalarda kendilerine yer edinmede daha az başarılıydılar.

Bunun sonucunda zaman içinde Avustralya'da sadece oraya özgü türler ortaya çıkmaya başladı.

"Borneo'ya giderseniz herhangi bir keseli görmezsiniz ama komşu ada Sulawesi'ye giderseniz görürsünüz" diyen Skeels, Asya'ya özgü bazı türlerin de aslında Avustralya'ya geçmediğini hatırlattı:

Avustralya'da ayılar, kaplanlar veya gergedanlar gibi Asya'ya özgü memeliler de yoktur.

 

Independent Türkçe, IFL Science, Livescience



"Esrarengiz" kehribarda 116 milyon yıllık tsunaminin izleri keşfedildi

Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
TT

"Esrarengiz" kehribarda 116 milyon yıllık tsunaminin izleri keşfedildi

Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)

Rachel Clun 

Bilim insanları 116 milyon yıllık bir tsunaminin kanıtını bir kehribar içinde bulduklarını ve bunun muhtemelen bu doğa olayına dair en eski kayıt olduğunu düşünüyor.

Japonya'nın kuzeyindeki Hokkaido Adası'nda derin deniz tortularını inceleyen araştırmacılar Aya Kubota, Yusuke Takeda, Keewook Yi, Shin-ichi Sano ve Yasuhiro Iba, erken Kretase dönemine ait tortularda 114 ila 116 milyon yıl öncesine tarihlenen "olağanüstü zengin kehribar konsantrasyonları" keşfetti.

Nature'ın Scientific Reports'unda yayımlanan bulgulara ilişkin raporda araştırmacılar, kehribarın bir veya daha fazla tsunami tarafından okyanusa sürüklenerek havayla çok az temas etmiş olabileceğini öne sürüyor.

Fosilleşmiş ağaç reçinesi olan kehribar, nispeten hızlı kuruyan bir madde. Araştırmacılar, kehribarın havaya maruz kaldığında genellikle bir hafta gibi kısa bir sürede katılaştığını söylüyor.

Ancak araştırmacıların incelediği tortularda, "belirgin şekilde deforme olmuş" kehribar birikintileri bulundu. Bazıları reçinenin akan su tarafından değiştirildiğini gösteren, alev yapıları denen bir şekilde deforme olmuşken, diğerleri yumuşak reçinenin "akarak deniz tabanına kıvamlı bir şekilde yayıldığına" işaret eden düz kehribar şeritlere sahipti.
 

Araştırmacılar, eski okyanus tortularını inceleyerek tsunamiye dair olası kanıtlar buldu (Aya Kubota/Yusuke Takeda/Keewook Yi/Shin-ichi Sano/Yasuhiro Iba)Araştırmacılar, eski okyanus tortularını inceleyerek tsunamiye dair olası kanıtlar buldu (Aya Kubota/Yusuke Takeda/Keewook Yi/Shin-ichi Sano/Yasuhiro Iba)

Araştırmacılar, "Bu esrarengiz kehribarın derin deniz ortamında bulunmasının en muhtemel nedeni, büyük çaplı tsunamiler" diyor.

Bu reçine deformasyonlarının su altında meydana gelmesi, ormandan pelajik deniz tabanına doğrudan taşındıklarını ima ediyor. Karadan okyanusa bu kadar hızlı ve doğrudan bir taşıma, bir tsunamiyle tetiklenmiş olabilir.

Araştırmacılar, antik tortulardaki diğer kanıtların da bu teoriyi desteklediğini belirtiyor. Bunlar arasında, karadan gelen büyük miktarda bitki kalıntıları ve büyük dalgaların sürüklediği odun parçaları da vardı ve bunların çok az çürüme izi taşıması, açık okyanusa "hızla taşındıklarına" işaret ediyor.

Makalede, "Kiltaşındaki kütüklerin varlığı, çok sayıda odunun bulanık akıntılarla taşınmak yerine kopup sürüklenerek pelajik deniz tabanına battığını gösteriyor" ifadeleri kullanılıyor.

Bilim insanları açık okyanuslardaki diğer tortuların, büyük ölçekli eski tsunamiler veya benzer olaylar hakkında daha fazla kanıt sağlayabileceğini öne sürüyor.

Araştırmacılar, Holosen döneminden, yani yaklaşık 4 bin 200 yıl öncesinden daha eski bir tarihten kalma tsunami tortularının normalde tespit edilmediğini ve bunun da kısmen, yol açtıkları geniş çaplı yıkımdan geriye net belirtilerin kalmamasından kaynaklandığını söylüyor.

Independent Türkçe,independent.co.uk/news