Süperkıtalar parçalanırken Dünya'nın merkezinden elmas çeşmeleri fışkırmış

Elmaslar, Vezüv Yanardağı gibi patlamış

Elmasın saf karbondan oluştuğu ilk olarak Fransız kimyacı Lavoisier tarafından keşfedilmişti (Wikimedia Commons)
Elmasın saf karbondan oluştuğu ilk olarak Fransız kimyacı Lavoisier tarafından keşfedilmişti (Wikimedia Commons)
TT

Süperkıtalar parçalanırken Dünya'nın merkezinden elmas çeşmeleri fışkırmış

Elmasın saf karbondan oluştuğu ilk olarak Fransız kimyacı Lavoisier tarafından keşfedilmişti (Wikimedia Commons)
Elmasın saf karbondan oluştuğu ilk olarak Fransız kimyacı Lavoisier tarafından keşfedilmişti (Wikimedia Commons)

Bilim insanları, Dünya tarihinde süperkıtaların birbirinden ayrıldığı anlarda "elmas çeşmelerinin" ortaya çıktığı sonucuna vardı.

Elmaslar, yüzeyden yaklaşık 150 kilometre aşağıda, Dünya kabuğunun derinliklerinde oluşuyor ve kimberlit adı verilen kayaç püskürmeleriyle hızla yüzeye çıkıyor.

Adını 1870'de ilk defa keşfedildiği Güney Afrika’nın Kimberley şehrinden alan kimberlit, elmas oluşumuna sahiplik yapan volkanik bir kayaç.

Southampton Üniversitesi'nde Dünya ve iklim bilimi profesörü Thomas Gernon, bu kimberlitlerin yüzeye çıkma hızının saatte 133 kilometreyi bulduğu görüşünde. Hatta bazı kimberlit fışkırmaları Vezüv Yanardağı gibi gaz ve toz patlamalarına sebebiyet vermiş bile olabilir.

Gernon ve meslektaşları, bu elmas çeşmelerinin en çok da tektonik plakaların kendilerini yeniden düzenlediği zamanlarda ortaya çıktığını tespit etti.

Ekibin çalışması, en büyük kimberlit fışkırmalarının süperkıta Pangea'nın parçalanması gibi büyük tektonik olaylar eşliğinde meydana geldi.

Süperkıtalar, Dünya'nın jeolojik geçmişinde birçok kez dağıldı ve yeniden birleşti. Bugünün dünyasında ise bir süperkıtadan söz edilemiyor. Zira süperkıta, tüm karasal kara kütlelerin birbirine bağlı veya çok yakın olması anlamına geliyor.

Araştırmacılara göre bugünkü elmas madenciliği de varlığını süperkıtaların parçalanmasına borçlu.

Ekip, son 500 milyon yılda plakalar birbirinden ayrıldıkça kimberlit patlamalarının da zirveye ulaştığını tespit etti. Buna göre söz konusu elmas çeşmeleri, kıtaların ayrılmasından sonraki 22 ila 30 yıl içinde zirveye çıkmıştı.

Araştırmacılar bu durumun aslında son 1 milyar yıl için geçerli olduğu görüşünde. Ancak eldeki somut veriler, şimdilik sadece 500 milyon yıl için kanıt oluşturuyor.

Örneğin araştırmacılar, kimberlit patlamalarının, yaklaşık 180 milyon yıl önce güneydeki süperkıta Gondwana'nın dağılmasından 25 milyon yıl sonra zirve yaptığını saptadı. Bu elmas çeşmeleri o ayrışma sırasında Afrika ve Güney Amerika'da toplandı.

Bir diğer örnek de Pangea'nın yaklaşık 250 milyon yıl önce parçalanmaya başlamasıydı. Jeolojik kayıtlar, bu olayın ardından kimberlitlerin Kuzey Amerika'da artış gösterdiğini ortaya koydu.

Hakemli bilimsel dergi Nature'da yayımlanan araştırma makalesinin başyazarı Gernon, "Elmaslar, kıtaların tabanında yüz milyonlarca, hatta milyarlarca yıldır oturuyor" diye konuştu.

"Onları aniden harekete geçiren bir uyarıcı olmalı" diyen araştırmacı, şöyle ekledi:

Çünkü bu patlamalar gerçekten çok güçlü. Bunlar cidden 'patlayıcı' olaylar.

 

Independent Türkçe, Livescience, The Conversation



Nadir balina dişi fosili, İberlerin sırlarını açığa çıkarıyor

Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)
Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)
TT

Nadir balina dişi fosili, İberlerin sırlarını açığa çıkarıyor

Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)
Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

İspanya'da Bakır Çağı'na ait bir "mega köy"de ortaya çıkarılan nadir bir balina dişi, 4 bin yıl önce Akdeniz bölgesinde yaşayan İber halkının sanatsal yeteneklerine ışık tuttu.

2018'de İspanya'nın güneybatısındaki Valencina arkeolojik kazı alanında bulunan diş, kendi türü içinde geçmişi o döneme dayanıp İberya'da rastlanan ilk fosil oldu.

PLOS One'da yayımlanan araştırmaya göre diş muhtemelen antik bir kıyı şeridinden toplanarak Bakır Çağı zanaatkarları tarafından özenle işlendi.

4 bin 150 ila 5 bin 300 yıl önce bir sahil köyünde yaşayan zanaatkarlar, dişi muhtemelen kişisel süs eşyaları veya sembolik anlam taşıyan eserler yaparken kullanmıştı.

Çalışmanın belirttiğine göre fosil işlendikten sonra, üzerindeki aşınma ve yıpranma izleri ve yüzeyini kaplayan sert kabuktan anlaşıldığı üzere kasten gömüldü.

Bulgular, yaklaşık 40 bin yıl önce başlayan Eski Taş Çağı'ndan beri fildişinin süs eşyaları, müzik aletleri ve heykellerin yapımında kullanımı hakkındaki anlayışımızı derinleştiriyor.

Fildişi çarpıcı görünümü, dayanıklılığı ve sağlamlığıyla antik toplumların ticaret ve sosyokültürel faaliyetlerinin ayrılmaz bir parçası haline gelmişti.

Ancak tarih öncesi çağlarda fildişinin kullanımı hakkında bildiklerimizin çoğu, fil, suaygırı, geyik ve ayılar gibi kara hayvanlarından elde edilen fildişinin incelenmesiyle elde edildi.

Daha önceki araştırmalar, İspanya'nın güneyindeki Eski Taş Çağı ve Bakır Çağı toplumlarında fillerden gelen fildişinin kullanıldığını vurgulasa da deniz memelilerinden elde edilen bu malzemenin önemi hakkında pek bir şey bilinmiyor.

Valencina'da bulunan 17 santimetre uzunluğuna, 7 santimetre genişliğine ve 0,5 kilogram ağırlığa sahip balina dişi, geçmişe eşsiz bir bakış sunuyor.

Fosilin analizi, yetişkin bir ispermeçet balinasından geldiğini ortaya çıkarırken, solucanlar ve sülükayaklılardan kaynaklanan aşınma belirtilerinin yanı sıra köpekbalığı ısırığı şüphesi doğuran izler bulundu. Bu izler, fosilin deniz tabanında bir süre kaldığını gösteriyor.

Araştırmacılar ayrıca dişte doğal yollarla oluşamayacak delikler ve belirgin kesik izleri gibi insan faaliyetine dair belirtiler tespit etti.

Araştırmacılar bu gözlemlere dayanarak balinanın muhtemelen doğal nedenlerle öldüğü, ardından cesedinin deniz tabanına battığı ve dişlerinden birinin kıyıya vurmasıyla antik İberler tarafından bulunup kullanıldığı sonucuna vardı.

Makalede şu ifadelere yer veriliyor:

Henüz bir ispermeçet balinası dişinden geldiği tespit edilen fildişi eser bulunmamasına rağmen son zamanlarda Avrupa'daki arkeolojik bağlamlarda deniz kaynaklı fildişi bulgularının ortaya çıkması, tarih öncesi toplumların deniz kaynaklarını kullanımına yönelik araştırmalara yeni bir odak noktası kazandırıyor.

 Independent Türkçe, independent.co.uk/news