Bilim insanları bu sorunun peşinde: Yapay zeka, hayvanlarla konuşmayı sağlayabilir mi?

Bunun önünde üç temel zorluk var

Hayvanlarla iletişim kurmak, yapay zeka kadar hayvan davranışı uzmanlarını da ilgilendiriyor (Pixabay)
Hayvanlarla iletişim kurmak, yapay zeka kadar hayvan davranışı uzmanlarını da ilgilendiriyor (Pixabay)
TT

Bilim insanları bu sorunun peşinde: Yapay zeka, hayvanlarla konuşmayı sağlayabilir mi?

Hayvanlarla iletişim kurmak, yapay zeka kadar hayvan davranışı uzmanlarını da ilgilendiriyor (Pixabay)
Hayvanlarla iletişim kurmak, yapay zeka kadar hayvan davranışı uzmanlarını da ilgilendiriyor (Pixabay)

İsrailli iki nörobiyolog, yapay zekanın yakın gelecekte insan ve diğer hayvanları iletişime geçirme ihtimali üzerine bir makale kaleme aldı.

Tel Aviv Üniversitesi'nden Yossi Yovel ve Oded Rechavi, bilimsel dergi Current Biology'de yayımladıkları makalede insan ve hayvan iletişiminin zorluklarına da değindi.

Makaleye göre insanların hayvanlarla yapay zeka sayesinde konuşabilmesinin önünde üç büyük zorluk var. Dolayısıyla bu engellerin üstesinden gelebilecek devrim niteliğinde bir dil modeli geliştirilmesi gerekiyor.

İlk olarak, bu dil modelinin hayvanın kendi iletişim sinyallerini kullanması gerekiyor. Yani hayvanın kendisi, insan komutlarına yanıt vermek için yeni sinyaller öğrenmek zorunda kalmamalı.

Bilim insanları uzun yıllardır kur yapma veya tehdit hissetme gibi durumlarda hayvanların ne tür sinyaller verdiğini biliyor. Ancak yapay zekanın insan ve diğer hayvanlar arasında gerçek bir iletişim sağlaması için bu sinyalleri çok daha çeşitli davranışsal bağlamlarda değerlendirebilmesi gerekiyor. Bu da ikinci büyük zorluk.

Üçüncüsü ise makinenin hayvanlara hitap ederken "sanki türdeşiyle iletişim kuruyormuş ve bir makine değilmiş gibi" ölçülebilir tepkiler üretmesi zorluğu.

Bu üçüncü zorluk daha önce bal arıları üzerinde aşılabilmişti. Bir grup bilim insanı yiyeceklerin yerini koloniye bildirmek için bir çeşit sallanma dansı yapan arıları taklit eden minik robotlar geliştirmişti. Robotlar, arıları yönlendirmede başarılı olmuştu.

Öte yandan dans yalnızca tek bir bağlam için işe yarıyor. Bilim insanları halen bir arıya ne istediğini veya nasıl hissettiğini sorabilecek düzeyde bir makine geliştiremedi.

Gerçek bir iletişim mümkün mü?

İki nöroloğa göre, bu üç temel zorluk aşılsa bile insanlar hayvanlarla istedikleri düzeyde iletişim kurmayı hiç başaramayabilir.

Örneğin bir algoritma gelecekte insanlara ev kedilerinin üzgünlüğünü veya sevecenliğini göstermeye çalıştığını söyleyebilir. Ancak kediye nasıl hissettiğini sormanın yolu hiç bulunamayabilir.

Nörobiyologlar bu noktada filozof Ludwig Wittgenstein'ın şu sözünü örnek veriyor:

Aslan konuşsa bile biz onu anlayamayız.

Yove ve Rechavi, "Bir kediye 'nasıl hissettiğini' asla soramayacağız veya ChatGPT'nin zaten Fransızca'da "KediGPT anlamına geldiğini  ve bunun komik olduğunu belki de hiç açıklayamayacağız" diye yazdı.

Primatlarla iletişim

Bu noktada bilişsel anlamda insana daha yakın olduğu düşünülen primatlarla iletişim kurmanın mümkün olup olmadığı sorusu akla geliyor.

Ancak bunun için de yapay zeka modellerinin primat davranışlarına dair devasa miktarda veriyle eğitilmesi gerekecek. Zira ChatGPT gibi sohbet botlarının internetteki milyarlarca yazılı veriyle eğitildiği biliniyor.

Öte yandan Yove ve Rechavi, elde bu miktarda devasa bir verinin olmadığını hatırlatıyor.

 

Independent Türkçe, Science Alert, Current Biology



Betelgeuse'in uzun "kalp atışlarının" gizemi çözülüyor mu?

Betelgeuse, süpernova patlaması yaşadığında muhtemelen gündüz vakti bile görülebilecek ancak bunun binlerce yıl daha yaşanması beklenmiyor (ALMA/ESO)
Betelgeuse, süpernova patlaması yaşadığında muhtemelen gündüz vakti bile görülebilecek ancak bunun binlerce yıl daha yaşanması beklenmiyor (ALMA/ESO)
TT

Betelgeuse'in uzun "kalp atışlarının" gizemi çözülüyor mu?

Betelgeuse, süpernova patlaması yaşadığında muhtemelen gündüz vakti bile görülebilecek ancak bunun binlerce yıl daha yaşanması beklenmiyor (ALMA/ESO)
Betelgeuse, süpernova patlaması yaşadığında muhtemelen gündüz vakti bile görülebilecek ancak bunun binlerce yıl daha yaşanması beklenmiyor (ALMA/ESO)

Bilim insanları, gökyüzündeki en parlak yıldızlardan biri olan Betelgeuse'in yalnız olmayabileceğini öne sürdü. 

Orion Takımyıldızı'nda Dünya'dan 427 ışık yılı uzaktaki Betelgeuse, yeryüzüne en yakın kırmızı üstdev. 

Evrendeki en büyük hacme sahip bu yıldızların kütlesi, boyutuna oranla daha az oluyor. Betelgeuse de Güneş'in 700 katı büyüklüğe ve 15 katı kütleye sahip.

Dünya'dan görülebilen en parlak yıldızlar arasındaki Betelgeuse, gökbilimciler tarafından da epey detaylı bir şekilde inceleniyor. Ancak yeni bir araştırmaya göre çok önemli bir şey gözden kaçmış olabilir. 

Betelgeuse gibi yıldızlar, belirli periyotlar halinde şişip iniyor. Yıldızın çekirdeğindeki gazın ısınıp yüzeye çıkması ve ardından soğuyarak geri inmesi sonucu bu döngü yaşanıyor. 

Yapılan gözlemlerde Betelgeuse'in bu türden 400 günlük döngülere girdiği ve bu nedenle parlaklığının artıp azaldığı kaydediliyor. 

Ancak gökbilimciler Betelgeuse'in 2 bin 170 gün süren daha yavaş bir döngüde de parlaklığının artıp azaldığını gözlemliyor. 

Bilim insanları, uzun ikincil periyot (long secondary period / LSP) dedikleri bu ikinci döngünün sebebini saptayamıyor. 

Henüz hakem denetiminden geçmeyen ve ön baskı sunucusu arXiv'de yayımlanan araştırmaya göre, Güneş'in yaklaşık 1,7 katı kütleye sahip bir yıldız bu uzun periyoda yol açıyor olabilir. 

2019 sonu ila 2020 başında Betelgeuse'in parlaklığında ciddi bir düşüş yaşanmıştı. Bu olayı yıldızın ömrünün sonuna geldiği ve süpernova patlaması geçireceği şeklinde yorumlayanlar olmuştu. 

Fakat daha sonra araştırmacılar, çok yüksek ihtimalle Dünya'yla Betelgeuse arasına büyük bir toz bulutu girmesinin parlaklıktaki muazzam düşüşe yol açtığı sonucuna varmıştı.

Yeni çalışmayı yürüten ekip LSP'yi açıklayabilecek farklı senaryolar üzerinden çeşitli hesaplamalar yaptı. 

Hesaplamalar, başka bir yıldızın Betelgeuse'i çevreleyen toz bulutunun içinden geçmesinin 2 bin 170 günlük döngüyü açıklayabileceğine işaret ediyor.

Ekip, yoldaş yıldızın bu döngü içinde toz bulutunu kısa süreliğine dağıtarak Betelgeuse'in parlaklığını artırdığını öne sürüyor. 

Betelgeuse'in bir yoldaşı olabileceği ihtimali daha önce de ortaya atılmıştı. Ancak yeni araştırmayı yürüten ekip 2020'deki parlaklık düşüşünden sonraki gözlemlerin bu teoriyi güçlendirdiğini savunuyor. 

Bilim insanları ayrıca yıldızın çok uzun bir süre boyunca daha süpernova patlaması geçirmeyeceğini düşünüyor.

Araştırmacılar yoldaş yıldızın Güneş'in 1,7 katı kütleye sahip olduğunu tahmin ediyor ancak bir nötron yıldızı da olabilir. 

Bazı yıldızların süpernova patlamasından sonra kendi içine çökmesiyle oluşan nötron yıldızları çok daha yoğun oluyor. 

Yeni çalışmada öne sürülen teori Betelgeuse'le ilgili önemli bir soru işaretini giderme potansiyeli taşısa da doğrulanması için gözlem verilerine ihtiyaç var. 

Independent Türkçe, Live Science, EarthSky, Evrim Ağacı, arXiv