Yıldızlar birbirinden ne kadar uzakta?

Yıldızlar birbirinden, çıplak gözle gördüğümüzden çok daha uzaktalar.

Yıldızlar birbirinden ne kadar uzakta?
TT

Yıldızlar birbirinden ne kadar uzakta?

Yıldızlar birbirinden ne kadar uzakta?

Geceleri berrak gökyüzüne bakarsanız binlerce yıldızın parladığını göreceksiniz.

Eğitimli bir göz, en parlaklarını bulmak için onları izleyebilir… Büyük avcıdan efsanevi deniz keçisine kadar...

Ama çoğumuz için bu sadece inanılmaz bir dizi nokta. Peki, bu yıldızlar arasındaki mesafe gerçekte ne kadar?.

Ulusal Radyo Astronomi Gözlemevi’ne (NRAO) göre Samanyolu’nda iki yıldız arasındaki ortalama mesafe yaklaşık beş ışık yılı, yani 47 trilyon kilometre).

Ancak insan gözü bu mesafeyi görmüyor. Gece gökyüzüne bakışımızda, en parlak yıldızların sadece iki boyutlu bir görüntüsü beliriyor. İki yıldız aslında birbirine yakın görülebilir. Ancak bir takımyıldızdaki yıldızlar göründüklerinden çok daha uzakta olabilir.

San Diego Eyalet Üniversitesi’nde yardımcı doçent olan astrofizikçi Anna Rosen, burçlara güvenmememiz gerektiği görüşünde. Live Science adlı internet sitesine göre gökyüzünde yan yana gördüğümüz iki yıldız, aslında iki boyutlu bir projeksiyon. Live Science’a göre onların gerçekten yan yana olup olmadığını bilemeyiz.

Yıldızlar arasındaki mesafe büyük ölçüde değişkenlik gösteriyor. ABD Uzay Ajansı’na (NASA) göre güneş, en yakın yıldız komşusundan (Proxima Centauri) yaklaşık 4,25 ışık yılı (40 trilyon kilometre) uzakta.

Diğer yandan Proxima Centauri, bir sistemdeki üç yıldızdan biri ve Space.com internet sitesine göre en yakın komşularıyla arasında sadece beş ışık yılı var.

Centauri sistemi, galakside yıldızlar arasındaki ortalama mesafenin, zaman içinde de değişen yıldızların dağılımının tam bir resmini çizmediğini gösteriyor.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Rosen konuya ilişkin şu açıklamada bulundu:

“Farklı evrimsel dönemlerde bu bölgeler, daha yakından bakar ve teleskopları yönlendirirseniz çok daha karmaşık olacaktır. Yıldızlar, gözlerimizin hareketlerini takip edemeyeceği kadar uzakta. Buna rağmen hareket ediyor.”

NASA gökbilimcisi Jose De Bruin da açıklamasında “Tüm yıldızlar çok sabit görünüyor ancak binlerce yıl boyunca seyahat edebiliyorsanız, gezegenlerin ve yıldızların şeklinin yavaş yavaş değiştiğini göreceksiniz” dedi.

Araştırmacıların şu anki anlayışı, çoğu yıldızın birbirine nispeten yakın küme ortamlarında doğduğu ancak zamanla galaksinin genel çekim alanı gibi uzaydaki dış etkilerin yıldızların yavaşça dağılmasına neden olabileceği yönünde.

Samanyolu galaksisinin güçlü çekim kuvveti genellikle yıldızların birbirlerinden uzaklaşmasını engelliyor ve galaksimiz bu konuda yalnız değil. De Bruin’in dikkat çektiği gibi; Samanyolu’nda yıldızlar arasındaki ortalama mesafe (beş ışık yılı), diğer galaksilerdeki yıldızların ayrılmasının da tipik bir örneği. Ancak bazı yıldızlar hem kendi galaksilerinden hem de komşularından kaçabilir. Yeterince yüksek hızlara ulaşan yıldızlar, galaksilerinin yerçekiminden kurtulabiliyor. Bunun Samanyolu’nda gerçekleşmesi için mekanizma, galaksimizin kalbinde dev bir kara deliğin varlığına dayanıyor. Bu kozmik deve ‘Yay A’ deniyor. Kütlesi, güneşinkinin dört milyon katı.

De Bruine konuya dair şunları söyledi:

“Kara deliğin yanından bir yıldız geçerse yutulmayacak, büyük ölçüde hızlanacak. Hızda bir tür sapan ivmesi alacak. Böylece bu veya başka bir hızlanma yönteminden geçen yıldızlar galaksiyi yavaşça terk edecek. Bir kez dışarı çıktıklarında, milyonlarca ışık yılı sürebilen geniş galaksiler arası alanlarda tek başlarına sürüklenebilirler.”



Nadir balina dişi fosili, İberlerin sırlarını açığa çıkarıyor

Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)
Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)
TT

Nadir balina dişi fosili, İberlerin sırlarını açığa çıkarıyor

Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)
Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

İspanya'da Bakır Çağı'na ait bir "mega köy"de ortaya çıkarılan nadir bir balina dişi, 4 bin yıl önce Akdeniz bölgesinde yaşayan İber halkının sanatsal yeteneklerine ışık tuttu.

2018'de İspanya'nın güneybatısındaki Valencina arkeolojik kazı alanında bulunan diş, kendi türü içinde geçmişi o döneme dayanıp İberya'da rastlanan ilk fosil oldu.

PLOS One'da yayımlanan araştırmaya göre diş muhtemelen antik bir kıyı şeridinden toplanarak Bakır Çağı zanaatkarları tarafından özenle işlendi.

4 bin 150 ila 5 bin 300 yıl önce bir sahil köyünde yaşayan zanaatkarlar, dişi muhtemelen kişisel süs eşyaları veya sembolik anlam taşıyan eserler yaparken kullanmıştı.

Çalışmanın belirttiğine göre fosil işlendikten sonra, üzerindeki aşınma ve yıpranma izleri ve yüzeyini kaplayan sert kabuktan anlaşıldığı üzere kasten gömüldü.

Bulgular, yaklaşık 40 bin yıl önce başlayan Eski Taş Çağı'ndan beri fildişinin süs eşyaları, müzik aletleri ve heykellerin yapımında kullanımı hakkındaki anlayışımızı derinleştiriyor.

Fildişi çarpıcı görünümü, dayanıklılığı ve sağlamlığıyla antik toplumların ticaret ve sosyokültürel faaliyetlerinin ayrılmaz bir parçası haline gelmişti.

Ancak tarih öncesi çağlarda fildişinin kullanımı hakkında bildiklerimizin çoğu, fil, suaygırı, geyik ve ayılar gibi kara hayvanlarından elde edilen fildişinin incelenmesiyle elde edildi.

Daha önceki araştırmalar, İspanya'nın güneyindeki Eski Taş Çağı ve Bakır Çağı toplumlarında fillerden gelen fildişinin kullanıldığını vurgulasa da deniz memelilerinden elde edilen bu malzemenin önemi hakkında pek bir şey bilinmiyor.

Valencina'da bulunan 17 santimetre uzunluğuna, 7 santimetre genişliğine ve 0,5 kilogram ağırlığa sahip balina dişi, geçmişe eşsiz bir bakış sunuyor.

Fosilin analizi, yetişkin bir ispermeçet balinasından geldiğini ortaya çıkarırken, solucanlar ve sülükayaklılardan kaynaklanan aşınma belirtilerinin yanı sıra köpekbalığı ısırığı şüphesi doğuran izler bulundu. Bu izler, fosilin deniz tabanında bir süre kaldığını gösteriyor.

Araştırmacılar ayrıca dişte doğal yollarla oluşamayacak delikler ve belirgin kesik izleri gibi insan faaliyetine dair belirtiler tespit etti.

Araştırmacılar bu gözlemlere dayanarak balinanın muhtemelen doğal nedenlerle öldüğü, ardından cesedinin deniz tabanına battığı ve dişlerinden birinin kıyıya vurmasıyla antik İberler tarafından bulunup kullanıldığı sonucuna vardı.

Makalede şu ifadelere yer veriliyor:

Henüz bir ispermeçet balinası dişinden geldiği tespit edilen fildişi eser bulunmamasına rağmen son zamanlarda Avrupa'daki arkeolojik bağlamlarda deniz kaynaklı fildişi bulgularının ortaya çıkması, tarih öncesi toplumların deniz kaynaklarını kullanımına yönelik araştırmalara yeni bir odak noktası kazandırıyor.

 Independent Türkçe, independent.co.uk/news