Neandertallerin pençeli aslan postu giydiği ortaya çıktı

"Pençeyi derinin içinde tutmaları benzersiz bir şey"

Neandertallerin aslanlarla derin bir kültürel bağı olabilir (Julio Lacerda / Aşağı Saksonya Eyalet Anıt Koruma Dairesi)
Neandertallerin aslanlarla derin bir kültürel bağı olabilir (Julio Lacerda / Aşağı Saksonya Eyalet Anıt Koruma Dairesi)
TT

Neandertallerin pençeli aslan postu giydiği ortaya çıktı

Neandertallerin aslanlarla derin bir kültürel bağı olabilir (Julio Lacerda / Aşağı Saksonya Eyalet Anıt Koruma Dairesi)
Neandertallerin aslanlarla derin bir kültürel bağı olabilir (Julio Lacerda / Aşağı Saksonya Eyalet Anıt Koruma Dairesi)

Bilim insanlarının bulduğu eski bir süslü kürk ve bazı sıradışı kemik kalıntıları, Neandertallerin mağara aslanlarını avladığının ilk doğrudan kanıtını sağladı.

Buluntular aynı zamanda insanlık tarihinde büyük bir yırtıcı hayvanın öldürüldüğüne işaret eden en eski doğrudan kanıt niteliğinde.

İlk kanıt, Almanya'daki Unicorn Mağarası'nda bulunan Avrasya mağara aslanı kalıntıları. Bu kalıntılar 45 ila 55 bin yıl öncesine tarihleniyor.

17. yüzyıldaki ilk arkeologlar bu mağaranın tek boynuzlu at kemikleri içerdiğine inanıyordu. Ancak daha sonra bu mağaranın o kadar da mistik olmayan bir canlıya ev sahipliği yaptığı ortaya çıktı: Neandertaller.

Yeni araştırmanın ardındaki arkeologlar, burada bulunan kemik kalıntılarının bir zamanlar aslan derisi postu olarak kullanıldığına inanıyor.

Postun aslan pençesinin kemiklerini içerecek şekilde tasarlandığı tespit edildi. Araştırmacılar bunun bir tesadüf olmadığını ileri sürüyor. Buna göre söz konusu özellikler, giysinin yapımına olağanüstü özen gösterildiğini ortaya koyuyor.

Almanya'daki Tübingen Üniversitesi'nden zooarkeolog ve çalışmanın başyazarı Gabriele Russo, "Bu harika. Neandertallerin post kullandığını biliyoruz; deriyi muhtemelen vücutlarının ısısını düzenlemek için kullanıyorlardı. Ancak pençeyi derinin içinde tutmaları benzersiz bir şey" diye konuştu:

Pençeyi de dahil edersek bu giysiyi yapmak çok daha fazla zaman gerektirmiş. Ekonomik açıdan çok daha maliyetli, çok daha fazla dikkat gerektiriyor.

Russo'ya göre bu post, pratik bir giysi değildi. Dolayısıyla sadece özel durumlarda giyilmiş olması mümkün.

"Büyük etobur derilerinin, termoregülasyon (vücut sıcaklığını belirli sınırlar içinde tutma yeteneği) için yararlı olduğunu gösteren çalışmalar var" diyen bilim insanı, sözlerini şöyle sürdürüyor:

Ancak postun üzerinde bir pençenin olması, biraz rahatsız etmiş olabilir. Dolayısıyla onu her zaman giymek yerine, belirli durumlarda kullanmış olmaları mümkün.

Russo ayrıca, "Belki bir çeşit ritüel ya da özel bir gün sırasında giyilmiştir" diye ekledi:

Aynı zamanda, örneğin gruptaki diğer insanlara bir yırtıcı hayvanın neye benzediğini ve ne kadar tehlikeli olabileceğini göstermek için öğretim unsuru olarak da kullanılabilir.

Bu ihtimallerin yanı sıra araştırmacılar, postun Neandertal topluluğunun cesaretini ve avlanma becerilerini sergilemesi için kullanılan bir ödül olabileceğini de düşünüyor.

Çalışmada Neandertallerin yalnızca mağara aslanlarının postunu almakla kalmayıp onları bizzat avladıklarına dair doğrudan kanıtlar da var.

Bir mağara aslanının iskeleti üzerinde çalışan ekip, keski izlerinin yanı sıra hayvanın üçüncü kaburgasının iç kısmında bir mızrakla bıçaklandığını düşündüren bir yara tespit etti.

Mağara aslanları, 13 bin yıl önce soyları tükenene kadar Buzul Çağı Avrasyasında yaşamıştı.

Modern aslandan biraz daha büyük olan bu hayvanlar, yırtıcıların zirve noktasındaydı. Bu da avlanmalarının hiç kolay olmadığı anlamına geliyor.

Russo, "Bulguların, aslanlar ve Neandertaller arasındaki kültürel ilişkiye dair bir tür kanıt teşkil ettiğini düşünüyorum" diyor:

Böyle bir yırtıcıyı avladıklarına göre muhtemelen hayatlarında önemli bir rolü vardı.

Independent Türkçe



Bilim doğruladı: Kalbin kırılması insanları gerçekten öldürebilir

Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
TT

Bilim doğruladı: Kalbin kırılması insanları gerçekten öldürebilir

Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)

Harriette Boucher 

Yeni bir araştırma, yakınını kaybedip yoğun ve uzun süreli yas semptomlarından muzdarip olan kişilerin, sevdiklerinin ölümünden sonraki 10 yıl içinde ölme ihtimalinin, neredeyse iki kata ulaştığını ortaya koydu.

Danimarka'daki araştırmacılar, yakınını kaybedip sürekli yüksek düzeylerde yas tutanların, yasını daha düşük seviyelerde yaşayanlarla kıyasla, sağlık hizmetlerini daha fazla kullandığını ve ölme olasılığının yüzde 88 daha fazla olduğunu buldu.

Araştırmacılar, sevdiklerini kaybedenlerin yaşadığı 5 yas güzergahını tanımladı ve en ciddi şekilde etkilenenlerin daha erken ölme olasılığının daha yüksek olduğunu tespit etti.

Araştırma makalesinin yazarlarından Dr. Mette Kjærgaard Nielsen şu ifadeleri kullandı:

Yüksek yas semptomu seviyeleriyle; kalp damar hastalıkları, akıl sağlığı sorunları ve hatta intiharda görülen daha yüksek oranlar arasında bir bağlantı olduğunu daha önce bulmuştuk. Ancak ölümle ilişkisi daha fazla araştırılmalı.

Bilim insanı, "yüksek" bir yas güzergahına dair risk altında olan kişilerin erken fark edilebileceğini de söyledi:

Bir pratisyen hekim akıl sağlığına dair diğer ciddi rahatsızlıklar ve depresyonun eski belirtilerini arayabilir. Daha sonra bu hastalara kendileri özel takip sunabilir veya onları psikologların özel muayenehanelerine ya da ikinci basamak sağlık kuruluşlarına yönlendirebilirler.

Dr. Nielsen, "Pratisyen hekimler ayrıca yakınını kaybedenlerin ruh sağlığına odaklanılacak bir takip randevusu da önerebilir" dedi.

Bilim insanları, 2012'den bu yana yakınlarını kaybetmiş, yaş ortalaması 62 olan 1735 adet kadın ve erkeği 10 yıl boyunca Danimarka'da izledi. Bu süre zarfında bu kişilere, semptomlarını ve deneyimlerini değerlendiren bir dizi anket gönderildi ve araştırmacılar bunlarla katılımcıların sürekli olarak hangi düzeyde keder yaşadığını belirledi.

Grubun yüzde 66'sı yakın zamanda partnerini, yüzde 27'si bir ebeveynini ve yüzde 7'si de çok sevdiği bir başka kişiyi kaybetmişti.

Sürekli olarak yüksek düzeylerde yas belirtileri yaşayan yüzde 6'lık kesimin 10 yıl içinde ölme olasılığı, sürekli olarak düşük yas belirtileri gösterdiğini bildiren yüzde 38'e kıyasla yüzde 88 daha yüksekti.

Yüksek güzergahta olanların, yakınlarını kaybetmesinin üzerinden üç yıl geçtikten sonra sağlık hizmeti alma olasılıkları da daha yüksek çıktı.

Bu grubun konuşma terapisi veya diğer akıl sağlığı hizmetlerini alma ihtimalleri yüzde 186, antidepresan reçetesi yazılma olasılıkları yüzde 463, yatıştırıcı ya da kaygı giderici ilaç reçetesi alma ihtimalleri de yüzde 160 daha fazla.

 Independent Türkçe,independent.co.uk/news