Sahra Çölü'nde 800 yıl boyunca gelişen uygarlığın sırrı çözüldü

Garamantlar 2 bin 400 yıl önce kendi toplumlarını kurduklarında Sahra, bugünkine çok benziyordu

Afrika kıtasında yer alan Sahra, 9 milyon 200 bin kilometrekarelik bir alanı kaplıyor (Wikimedia Commons)
Afrika kıtasında yer alan Sahra, 9 milyon 200 bin kilometrekarelik bir alanı kaplıyor (Wikimedia Commons)
TT

Sahra Çölü'nde 800 yıl boyunca gelişen uygarlığın sırrı çözüldü

Afrika kıtasında yer alan Sahra, 9 milyon 200 bin kilometrekarelik bir alanı kaplıyor (Wikimedia Commons)
Afrika kıtasında yer alan Sahra, 9 milyon 200 bin kilometrekarelik bir alanı kaplıyor (Wikimedia Commons)

Bilim insanları bir zamanlar Sahra Çölü'nde nehirler ve yağmurlar olmadan neredeyse bin yıl boyunca hayatta kalarak serpilip gelişebilen bir toplumun tarihine ışık tuttu.

Bu unutulmuş uygarlık, Romalılar tarafından Garamantlar diye bilinen Berberi bir halktı.

Sahra, 5 bin yıldır gezegenin en zorlu koşullarından bazılarına ev sahipliği yapıyor. Ancak bundan önce bölge, su birikintileri ve çeşitli av hayvanlarının olduğu Serengeti'ye benzeyen bir savandı.

Ancak Garamantlar 2 bin 400 yıl önce kendi toplumlarını kurduklarında Sahra, bugünkine çok benziyordu. Üzerinden geçilmesi bile zor olan, kavurucu bir çöldü.

Ancak 5 bin yıl önceki koşullar sayesinde yeraltında halen su mevcuttu.

Arkeologlar, Garamantların Afrika'dan gelen köleleri kullanarak bölgeye kilometrelerce tünel inşa ettiğini ve bu yeraltı sularından yararlandığını söylüyor.

Yerel dilde "sisgara" adı verilen bu tüneller toplamda 750 kilometreye ulaşıyordu.

Garamantlar bu tekniği İran'daki toplumlardan almıştı. Ancak İran'dakinin aksine, Sahra'daki yeraltı su kaynakları eriyen karlarla doldurulmuyordu. Bu da aynı stratejinin nasıl olup da işe yarayabildiği sorusunu gündeme getiriyor.

ABD'deki Ohio Eyalet Üniversitesi ve Bowling Green Eyalet Üniversitesi'nden araştırmacılar, buradan hareketle, söz konusu çabaların büyük ölçüde zeka gerektirdiğini ama şansın da önemli rol oynadığını gösterdi.

Bu ay Amerika Jeoloji Derneği'nin konferansında sunulan araştırmaya göre geçmiş yağışlı zamanlardan kalma bu hayati su kaynağı; çiftçilere, sığır yetiştiricilerine, mühendislere, tüccarlara ve kölelere yuva sağlayarak artık kurak olan bölgedeki kasabaları ve büyük yerleşimleri destekleyebildi.

Garamantların en büyük şansı, akiferlerinin suyu yerin derinliklerinden sisgaraların inşa edildiği bir tepenin tabanına taşıdığı doğal bir akış sistemlerinin olmasıydı.

Önemli miktarda suyu depolayabilen ve yeterince hızlı taşıyabilen geçirimli jeolojik birimlere akifer deniyor.

Öte yandan bu refah nihayetinde sona erdi. Kaçınılmaz olarak akiferin su seviyesi sisgaraların altına düştü. Bu seviyeye bir kez daha ulaşmak için çok daha fazla tünelin inşa edilmesi ve daha fazla kölenin kullanılması gerekiyordu.

Ancak halihazırda yiyecek ve su kıtlığı devam ederken, köle ticareti yapmak ya da esir bulmak daha da zorlaşmıştı.

Ohio Eyalet Üniversitesi'nden yerbilimci Frank Schwartz, "Toplumlar, fiziksel sistemin keyfiliğine göre yükselir ve düşer" diyor.

Schwartz'a göre bulgular, bugün iklim kriziyle mücadele için de önemli ipuçları barındırıyor:

Modern örneklere baktığınızda, insanların yeraltı suyunu tüketme hızının, rezervlerin yeniden dolma süresinden daha hızlı olduğunu görürsünüz. Kuraklaşma eğilimi devam ederse, Kaliforniya önünde sonunda Garamantlarla aynı sorunu yaşayacak.

 

Independent Türkçe, IFL Science, Science Alert



Dünyadaki yaşamın uzay kökenli olabileceğine dair yeni kanıtlar bulundu

(NASA)
(NASA)
TT

Dünyadaki yaşamın uzay kökenli olabileceğine dair yeni kanıtlar bulundu

(NASA)
(NASA)

Andrew Griffin 

Bilim insanları, Dünya'daki yaşamın tohumlarının uzaydan gelmiş ve evrenin geri kalanına yayılmış olabileceğini söylüyor.

Büyük bir atılıma imza atan araştırmacılar, bir "protostar"ın (önyıldız) etrafındaki diskte karmaşık organik moleküller buldu. Bu moleküller, yaşamın yapıtaşlarının öncüleri olarak görülüyor. Sonrasında bunlar şekerler ve aminoasitler haline gelip birleşerek bizi çevreleyen karmaşık flora ve faunaya dönüşüyor.

Araştırmacılar daha önce başka yerlerde de bu tür karmaşık organik moleküller bulmuştu. Ancak yeni bulgular gizemli bir eksik bağlantıyı tamamlıyor ki bu da yaşamın bilinenden daha bereketli olduğunu öne sürebilir.

Soğuk protostar, bir toz ve gaz diskiyle çevrili genç bir yıldız haline gelirken yoğun radyasyon ve gazın dışarı fırlamasını içeren şiddetli bir süreç yaşanır. Araştırmacılar, bu sürecin yoğun doğasının bir yıldızın etrafında bulunan kimyasal bileşikleri "sıfırlamasından" endişe ediyordu zira bu da bu bileşiklerin aynı zamanda gezegenleri oluşturan disklerde oluşmaları gerektiği anlamına gelir.

Ancak yeni bulgular, karmaşık moleküllerin bu süreç boyunca etrafta kalabileceğini, yani sonrasında oluşacak disklere miras bırakılabileceğini gösteriyor.

Bulgular, The Astrophysical Journal Letters adlı bilimsel dergide yayımlanan "V883 Ori'nin ön gezegen diskinde derin Kompleks Organik Molekül arayışı" başlıklı yeni bir makalede bildirildi.

Independent Türkçe, independent.co.uk/space