Ortama ve kullanıma uyum sağlayabilen robot: Tetraflex

Tetraflex’i geliştiren ekip, robotun çeşitli ortamlarla hareket etme ve etkileşim kurma yeteneğini artırmak için yeni öğrenme algoritmalarını entegre etmeyi amaçlıyor. (Peter Wharton- Bristol Üniversitesi)
Tetraflex’i geliştiren ekip, robotun çeşitli ortamlarla hareket etme ve etkileşim kurma yeteneğini artırmak için yeni öğrenme algoritmalarını entegre etmeyi amaçlıyor. (Peter Wharton- Bristol Üniversitesi)
TT

Ortama ve kullanıma uyum sağlayabilen robot: Tetraflex

Tetraflex’i geliştiren ekip, robotun çeşitli ortamlarla hareket etme ve etkileşim kurma yeteneğini artırmak için yeni öğrenme algoritmalarını entegre etmeyi amaçlıyor. (Peter Wharton- Bristol Üniversitesi)
Tetraflex’i geliştiren ekip, robotun çeşitli ortamlarla hareket etme ve etkileşim kurma yeteneğini artırmak için yeni öğrenme algoritmalarını entegre etmeyi amaçlıyor. (Peter Wharton- Bristol Üniversitesi)

Robotik dünyasındaki muazzam ilerlemeye rağmen zorlu ortamlara sorunsuz bir şekilde uyum sağlama yeteneği robotlarda aranan en önemli özellikler arasında olmaya devam ediyor. Yeniliklerin başında, farklı arazilerde en iyi şekilde çalışmak üzere tasarlanan çok yönlü robotlar geliyor.

İngiltere'deki Bristol Üniversitesi'ne bağlı Bristol Robotik Laboratuvarı, ‘Tetraflex’ adı verilen robot sayesinde bu alanda büyük atılımlar gerçekleştirdi.

Esnek tüplerden oluşan dörtgen şekilli robot, dar alanlarda kolaylıkla gezinebildiği gibi esnek gövdesi içinde yumurta gibi hassas malzemelerden oluşan nesneleri dahi güvenli bir şekilde sararak taşıyabiliyor.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre yakın zamanda IEEE Robotics and Automation Letters'da yayınlanan deneysel araştırmalar, Tetraflex'in özel ortamlarda birden fazla hareket gerçekleştirme yeteneğini gösterdi. Bu özellikler, robotun depremde kurtarma görevlerini, karmaşık petrol sondaj kulesi incelemelerini ve belki de dünya dışı keşifleri içerebilecek operasyonlarda etkili olacağı anlamına geliyor.

scdf
Tetraflex, Bristol Üniversitesi'nde geliştirildi. (Bristol Üniversitesi)

Tetraflex, taşımanın ötesinde, çevresel araştırmalar veya tehlikeli radyasyona sahip yerlerde çalışmak gibi zor görevler de dahil olmak üzere ulaşılması zor bölgelerden ağır nesneleri taşıyabiliyor.

Bristol Üniversitesi Mühendislik, Matematik ve Teknoloji Fakültesi'nden robotun baş tasarımcısı Peter Wharton şu açıklamada bulundu:

Tetraflex sert düğümlerle birbirine bağlanan yumuşak desteklerden oluşuyor. Her destekte sızdırmaz bir lastik körük var. Tetraflex'in uzunluğu, içindeki hava basıncı değiştirilerek ayarlanabiliyor. Bu da şeklinin ve boyutlarının kontrol edilmesine olanak tanıyor. Çalışma ekibi, yuvarlanma veya emekleme gibi fonksiyonel hareketler üretmek için çeşitli desenler deneyerek bu özellikleri akıllıca kullandı.

İskoçya'nın Edinburgh kentinde düzenlenen ‘RoboSoft 2022 Locomotion’ yarışmasına katılan Tetraflex’ üçüncü oldu. Prototipi, kumlu arazide, dar alanlarda ve çeşitli engellerde özel yetenekler sergiledi.

Tetraflex’i geliştiren ekip, robotun hareket etme ve çeşitli ortamlarla daha fazla etkileşim kurma yeteneğini artırmak için yeni öğrenim algoritmalarını entegre etmeyi amaçlıyor.



Yıldızın yuttuğu gezegene yapılan otopsiden şoke edici bir sonuç çıktı

Bir gezegenin yavaş yavaş ev sahibi yıldızın içine doğru spiral çizdiğini gösteren sanatçı tasviri. Bilim insanları Jüpiter büyüklüğündeki bu gezegenin yıldızın atmosferini sıyırmaya başladıktan sonra "içine düştüğünü" söylüyor (R. Hurt & K. Miller [Caltech/IPAC])
Bir gezegenin yavaş yavaş ev sahibi yıldızın içine doğru spiral çizdiğini gösteren sanatçı tasviri. Bilim insanları Jüpiter büyüklüğündeki bu gezegenin yıldızın atmosferini sıyırmaya başladıktan sonra "içine düştüğünü" söylüyor (R. Hurt & K. Miller [Caltech/IPAC])
TT

Yıldızın yuttuğu gezegene yapılan otopsiden şoke edici bir sonuç çıktı

Bir gezegenin yavaş yavaş ev sahibi yıldızın içine doğru spiral çizdiğini gösteren sanatçı tasviri. Bilim insanları Jüpiter büyüklüğündeki bu gezegenin yıldızın atmosferini sıyırmaya başladıktan sonra "içine düştüğünü" söylüyor (R. Hurt & K. Miller [Caltech/IPAC])
Bir gezegenin yavaş yavaş ev sahibi yıldızın içine doğru spiral çizdiğini gösteren sanatçı tasviri. Bilim insanları Jüpiter büyüklüğündeki bu gezegenin yıldızın atmosferini sıyırmaya başladıktan sonra "içine düştüğünü" söylüyor (R. Hurt & K. Miller [Caltech/IPAC])

Birçok yıldız milyarlarca yıl yaşayıp yakıtlarını tüketince kırmızı devler diye bilinen ölmekte olan yıldızlara dönüşür. Yıldızlar genişler ve yakındaki gezegenleri yutarak onları yakıp yok edebilir.

Yaklaşık 5 milyar yıl içinde, Dünya'nın kendi Güneş'i de kırmızı deve dönüşecek ve mavi bilyemiz de dahil gezegenleri yutacak.

Gökbilimciler bu kırmızı dev yıldızların birçoğunu tanımlasa da bir gezegeni yeme süreci, ancak kısa bir süre önce doğrudan gözlemlenebildi.

Gökbilimciler birçok kırmızı dev yıldız tanımladı ve bazı durumlarda yakındaki gezegenleri tükettiklerinden şüphelendi ancak bu fenomen daha önce hiç doğrudan gözlemlenmemişti. Bilim insanları 2023'te, ömrünün sonuna yaklaşan bir yıldızın şiştiğini ve muhtemelen Jüpiter büyüklüğünde bir gezegeni yuttuğunu keşfetti.

NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu, kayıtlara geçen ilk gezegen yutulması olayı olduğu düşünülen bir olayı gözlemledi. Gözlemler şaşırtıcı sonuçlar verdi (NASA, ESA, CSA, R. Crawford [STScI])NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu, kayıtlara geçen ilk gezegen yutulması olayı olduğu düşünülen bir olayı gözlemledi. Gözlemler şaşırtıcı sonuçlar verdi (NASA, ESA, CSA, R. Crawford [STScI])

Araştırmacılar James Webb Uzay Teleskobu'ndan gelen ek gözlemlerin ardından, "şaşırtıcı bir ters köşe" yaşandığını söylüyor. Webb'in gözlemleri yıldızın gezegeni yemediğini, gezegenin yörüngesinin milyonlarca yıl boyunca daralarak gökcismini ölümüne yaklaştırdığını ve sonra tamamen yutulduğunu gösteriyor.

Arizona'nın Tucson kentindeki ABD Ulusal Bilim Vakfı Ulusal Optik-Kızılötesi Astronomi Araştırma Laboratuvarı'ndan gökbilimci Ryan Lau yaptığı açıklamada, "Bu yepyeni bir olay olduğu için teleskobu ona çevirmeye karar verdiğimizde ne bekleyeceğimizi tam olarak bilmiyorduk" diyor.

Kızılötesindeki yüksek çözünürlüklü görüntüsü sayesinde muhtemelen bizimki de dahil gezegen sistemlerinin nihai kaderi hakkında değerli bilgiler öğreniyoruz.

Lau, perşembe günü The Astrophysical Journal'da yayımlanan yeni makalenin başyazarı.

Araştırmacılar teleskobun Orta Kızılötesi Enstrümanı ve Yakın Kızılötesi Spektrografı'nı kullanarak Samanyolu Galaksisi'nde yer alan, Dünya'dan yaklaşık 12 bin ışık yılı uzaklıktaki sahneyi inceledi.

Yıldızın daha çok bizim Güneş'imize benzediği kabul ediliyordu fakat Orta Kızılötesi Enstrüman'la yapılan bir ölçüm, yıldızın kırmızı bir deve dönüşmesi durumunda olması gerektiği kadar parlak olmadığını ortaya koydu. Bu bulgu araştırmacılara, bir zamanlar inanıldığı gibi gezegeni yutacak bir şişme yaşanmadığını gösterdi.

Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi ve Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nden, araştırma ekibi üyesi Morgan MacLeod "Gezegen nihayetinde yıldızın atmosferini sıyırmaya başladı. O andan itibaren de kontrolden çıkarak daha hızlı bir şekilde içine düşmeye başladı" diye açıklıyor.

Gezegen düşerken bir nevi yıldızın etrafında yayılmaya başladı.

Gezegen, yıldızın dış katmanlarından gaz püskürtmüş olabilir.

Yakın Kızılötesi Spektrograf, yıldızı çevreleyen sıcak bir moleküler gaz diskini ortaya çıkardı ve burada karbonmonoksit tespit edildi.

Vassar College'dan ötegezegen araştırmacısı Colette Salyk, ortak yazarı olduğu yeni makale hakkında, "Webb gibi dönüştürücü bir teleskopla yıldızın yakın çevresinde ne bulacağımıza dair herhangi bir beklentiye sahip olmak benim için zordu" diyor. 

Burada gezegenler oluşmasa bile, bir yutulma sonrasında gezegen oluşum bölgesinin özelliklerine sahip bir şey görmeyi bekleyemediğimi söyleyebilirim.

Independent Türkçe, independent.co.uk/space