Samanyolu'nun ucunda yaşamın temel bileşenlerinden biri keşfedildi

Bilim insanları fosforun "orada olmaması gerektiğini" söylüyor

Arizona Üniversitesi'nden bilim insanları Samanyolu Galaksisi'nin ucunda fosfor keşfetti (ESO)
Arizona Üniversitesi'nden bilim insanları Samanyolu Galaksisi'nin ucunda fosfor keşfetti (ESO)
TT

Samanyolu'nun ucunda yaşamın temel bileşenlerinden biri keşfedildi

Arizona Üniversitesi'nden bilim insanları Samanyolu Galaksisi'nin ucunda fosfor keşfetti (ESO)
Arizona Üniversitesi'nden bilim insanları Samanyolu Galaksisi'nin ucunda fosfor keşfetti (ESO)

Gökbilimciler Samanyolu galaksimizin ucunda yaşamın kilit bir bileşenini keşfetti.

Arizona Üniversitesi'nden bir ekip, ABD ve İspanya'daki dev radyo teleskoplarını kullanarak galaksinin eteklerindeki moleküler bulutları incelerken fosforun varlığını tespit etti.

Fosfor, Dünya'daki yaşam için kritik bileşenleri oluşturan NCHOPS (nitrojen, karbon, hidrojen, oksijen, fosfor ve sülfür) elementlerinden biri. 

Diğer elementlerin hepsi çoktan galaksinin ucunda bulunduğundan fosforun keşfinin, uzak yıldızların etrafındaki Dünya benzeri gezegenlerin araştırılması üzerinde doğrudan etkileri var.

Araştırmacılar, Samanyolu'nun merkezinden 74 bin ışık yılı uzaklıkta bu kimyasal maddeyi gözlemlemelerinin, evrene ilişkin temel anlayışımızı sorgulamaya açtığını belirtiyor.

Araştırmayı yöneten ve Arizona Üniversitesi'nde doktora öğrencisi olan Lilia Koelemay şöyle diyor:

Tespit ettiğimiz fosfor galaksinin kenarında, olmaması gereken bir yerde.

Steward Gözlemevi'ndeki 12 metre uzunluğundaki radyo teleskobu kullanılarak fosfor gözlemlendi (Steward Gözlemevi)
Steward Gözlemevi'ndeki 12 metre uzunluğundaki radyo teleskobu kullanılarak fosfor gözlemlendi (Steward Gözlemevi)

Fosforun varlığını açıklayabilecek teoriler arasında, genellikle galaksilerin ucunda bulunmayan süpernova yıldızlar ve ürettikleri fazladan nötronun silikon atomlarına eklenmesiyle fosfor oluşturan düşük kütleli yıldızlar yer alıyor.

Kimya, biyokimya ve astronomi alanında Üstün Başarıya Sahip Öğretim Üyesi unvanına sahip, Steward Gözlemevi'nden Lucy Ziurys, "Fosforu oluşturmak için şiddet içeren türden bir olaya ihtiyaç var" diyor.

Fosforun süpernova patlamalarında meydana geldiği düşünülüyor ve bunun için Güneş'in en az 20 katı kütleye sahip bir yıldıza ihtiyaç var. Başka bir deyişle, eğer gerçekten fosfor üreten tek kaynak buysa yaşamın olması için bir süpernovanın yakınında dursanız iyi olur.

Araştırmacılar galaksinin ucunda fosfor tespit edilmesinin, bu kimyasal maddeyi barındırmadıkları varsayıldığından bugüne kadar yeterince dikkate alınmayan uzaktaki ötegezegenlerle ilgili çalışmaları harekete geçirebileceğini umuyor.

Araştırma ekibi artık Samanyolu'nun uzak bölgelerindeki diğer moleküler bulutları da inceleyerek fosfor içerip içermediklerine bakmayı planlıyor.

Ekibin yaptığı keşif, Nature adlı bilimsel dergide yayımlanan "Phosphorus-bearing molecules PO and PN at the edge of the galaxy" (Galaksinin ucundaki fosfor içeren moleküller PO ve PN) başlıklı makalede açıklandı.

Independent Türkçe



Çay içenler neden uzun yaşıyor?

Uzmanlar günde 5 bardaktan fazla çayın zararlı sonuçlar doğurabileceğini söylüyor (Unsplash)
Uzmanlar günde 5 bardaktan fazla çayın zararlı sonuçlar doğurabileceğini söylüyor (Unsplash)
TT

Çay içenler neden uzun yaşıyor?

Uzmanlar günde 5 bardaktan fazla çayın zararlı sonuçlar doğurabileceğini söylüyor (Unsplash)
Uzmanlar günde 5 bardaktan fazla çayın zararlı sonuçlar doğurabileceğini söylüyor (Unsplash)

Dünyanın ve Türkiye'nin en sevilen içeceklerinden biri olan çayın sağlığa pek çok faydası var.

2022'de yapılan bir araştırmada günde iki veya daha fazla fincan çay içmenin, herhangi bir sebepten ölme riskini yüzde 9 ila 13 oranında düşürebileceği bulunmuştu.

Britanya Kalp Vakfı, bu çalışmanın çay içmekle uzun ömür arasında neden-sonuç ilişkisi kurmadığını belirtse de uzmanlar çayın çeşitli faydaları olduğunu ifade ediyor.

Hastalıkları önlüyor

Bilim insanları, siyah çayın antioksidan maddeler içermesi sayesinde çeşitli hastalıkların önüne geçebileceğini söylüyor.

Özellikle flavonoid grubundaki antioksidanlar, kalp hastalıkları, kanser ve tip 2 diyabet riskini düşürebiliyor.

Bilim insanları siyah çayın kolesterole ve tansiyona iyi geldiğini söyleyerek kalp sağlığına fayda sağladığını ifade ediyor.

Her gün çay içenlerin, son 12 ayda içmeyenlere kıyasla kalp hastalığı riskinin yüzde 8, kalp krizi gibi sorunlar yaşama riskininse yüzde 10 azaldığı 2017 tarihli bir araştırmada saptanmıştı.

Uzmanlar ayrıca yeşil çayın iltihaplanma ve kanser riskini düşürebilecek antioksidanlar içerdiğini belirtiyor.

Avustralya'daki Newcastle Üniversitesi'nden beslenme uzmanı Quan Vuong, kateşin adlı antioksidanın en çok yeşil çayda bulunduğunu ancak siyah çayın kateşin seviyesini azaltan süreçlerden geçmesine rağmen antioksidan özelliklerini koruduğunu söylüyor. 

Bağırsaklara iyi geliyor

Siyah çaydaki polifenol adlı bileşiklerin, iyi bakterilerin çoğalmasını ve zararlı olanların azalmasını sağlayarak bağırsağın sağlıklı kalmasına katkı sunduğu tahmin ediliyor.

Ayrıca pek çok araştırma yeşil çayın kilo vermeye yardımcı olduğuna işaret ediyor.

Bununla beraber, 2017'de siyah çayın da bağırsaklara iyi gelerek zayıflamaya katkı sağladığı bulunmuştu.

Hidrasyona katkı sağlıyor

Vücutta yeterli su bulunmasını ifade eden hidrasyon, kalbin düzgün çalışmasından sindirime kadar pek çok sürecin işlemesinde kritik önem taşıyor.

Uzmanlar bunun için genellikle su içilmesini tavsiye ediyor fakat çay gibi içeceklerin de yardımcı olacağını belirtiyorlar.

Diyetisyen Caroline Thomason "Çaydaki kafein ve diğer bileşikler idrar söktürücü işlevi görebilir, yani idrara çıkmamıza neden olabilir" diyerek ekliyor:

Fakat bunların dehidrasyona yol açan içecekler olmadığını unutmayın.

Newcastle Üniversitesi'nden Emma Beckett da "Hidrasyon sadece vücudunuzda ne kaldığıyla ilgili değil" diye açıklıyor: 

Hidrasyon vücudunuzda hareket eden suyla ilgili ve vücudunuzda gezinirken toksinleri atma ve tuzları dengeleme fırsatı veriyor.

Uzmanlar bu nedenle günlük su ihtiyacının tamamen su içerek karşılanmak zorunda olmadığını ifade ediyor. Çayın yanı sıra sebze-meyvelerden gelen su da hidrasyona fayda sağlıyor.

Odaklanmayı artırıyor ve stresi azaltıyor

Diyetisyen Jennie Norton, siyah ve yeşil çaydaki L-theanine adlı amino asit ve kafeinin, dikkati toplamaya yardım ettiğini söylüyor. 

Kahveden farklı olarak çaydaki kafein, daha yavaş emildiği için daha uzun süre enerji sağlıyor.

Bilim insanları L-theanine'in odaklanmayı artırdığını, rahatlamayı sağladığını, hafızayı geliştirdiğini ve stresi azalttığını da belirtiyor.

Çalışmalar ayrıca çeşitli çayların sadece kimyasal bileşenleriyle değil aromasıyla da insanları rahatlattığını gösteriyor. Çay içerken yaşanan duyusal deneyimlerin, stres hormunu kortizol seviyelerini düşürme ve kaygıyı azaltma gibi etkiler yaratabileceği öne sürülüyor.

2018 tarihli bir çalışmada, siyah çay aromasını solumanın bilişsel görevler sırasında stresi azalttığı görülmüştü. 

Papatya çayı özellikle rahatlama için etkiliyken, nane çayının ferahlatıcı kokusu dikkati artırabiliyor.

Kalpten bağırsaklara kadar pek çok organa iyi gelen çayın, uzun ömürle arasındaki ilişkinin bu sebeplerden kaynaklandığı tahmin ediliyor. 

Ancak burada bir neden-sonuç ilişkisi olmadığını ve uzun bir yaşam için sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz yapma ve yeterli gece uykusunu alma gibi faktörlerin kritik rol oynadığını belirtmek gerekiyor.

Independent Türkçe, National Geographic, Healthline, USA Today, Britanya Kalp Vakfı, UCLA, National Library of Medicine, Journal of Physiological Anthropology