Yarasalar daha iyi ve daha uzun bir yaşamın sırrını mı taşıyor?

Yarasalar adeta ölüme meydan okuyan gelişmiş mekaniklere sahip.
Yarasalar adeta ölüme meydan okuyan gelişmiş mekaniklere sahip.
TT

Yarasalar daha iyi ve daha uzun bir yaşamın sırrını mı taşıyor?

Yarasalar adeta ölüme meydan okuyan gelişmiş mekaniklere sahip.
Yarasalar adeta ölüme meydan okuyan gelişmiş mekaniklere sahip.

İnsanlar ve yarasalar

Biyokimyacı ve zoonotik hastalık uzmanı Linfa Wang, elbette insanların gökyüzünde kanat çırptığını veya şehirdeki en iyi burgeri bulmak için yankıları kullandığını hayal etmiyor. Wang bu fikri ile, insanların yarasalar gibi yaşamasını değil, yaşamlarını iyileştirmek ve uzatmak için tuhaf fizyolojilerinden ilham alınmasını kastediyor. “Öyle görünmeyebilir ama yarasalar dünyadaki en sağlıklı memelilerdir” diyor.

Yarasalarla ilgili son zamanlardaki gelişmeler göz önüne alındığında buna ikna olmak biraz güç olabilir. Hendra virüsünün insanlara sıçradığı 1994 yılından SARS-CoV-2’nin ortaya çıktığı 2019 yılına kadar geçen otuz yılda, yarasalar yaban hayatından insanlara bulaşan yaklaşık beş ölümcül salgının kaynağı oldu.

Ancak yarasalar nadiren hastalanıyorlar. Ebola, Nipah, Marburg ve çeşitli koronavirüsler onları hiçbir şekilde etkilemiyor ve hatta bazı yarasalar, insanlarda tedavi edilmediği takdirde neredeyse kesin ölüme yol açan kuduzla karşılaştıklarında hayatta kalabiliyor.

Ölüme meydan okuyan mekanizmalara sahipler

Linfa Wang’la iş birliği yapan Dublin Üniversitesi Koleji’nden yarasa biyoloğu olan Emma Teeling, ‘Hastalığın hasarını sınırlayacak mekanizmalar geliştirdiler’ diyor.

Yarasaların ölüme meydan okuma yeteneği bunun da ötesine geçiyor. Nektar yiyen bazı türler, yıllarca kan şekeri seviyelerini bir insanı hiperglisemik komaya sokacak kadar yüksek oranlarda tutuyor ancak yine de hiçbir zaman diyabet geliştirmiyorlar. Bazılarının ise vahşi doğada 41 yıla kadar (kendi boyutlarındaki memelilerin genel olarak yaşaması beklenen sürenin neredeyse 10 katı) hayatta kaldıkları, kanser olmadıkları ve doğurganlık oranlarında düşüş yaşamadıkları görülüyor.

Linfa Wang ve Emma Teeling birkaç meslektaşıyla birlikte yakın zamanda Avrupa Araştırma Konseyi’nden yarasaların bu çılgın yeteneklerin ardındaki biyolojiyi ve bunun diğer canlılara nasıl yardımcı olabileceğini daha iyi anlamaya çalışmak için 13 milyon dolarlık bir bağışla ödüllendirildi.

Yarasa-insan

Linfa Wang’ın ekibi, sağlıklı, hastalıklara dirençli bir yarasa üzerinden genetik mühendisliğine yönelik çalışmalar yaparak bazı fikirlerini test etmeye başladı. Linfa Wang ve meslektaşları herhangi bir yarasa-insan yaratmakta halen yıllarca uzakta bulunuyorlar. Ancak bu fikirlerin bir gün insanlar için diyabetle mücadelede, bulaşıcı hastalıkları kontrol altına almada ve hatta yaşam süresini uzatmada yeni tedavilerin kaynağı olacağından eminler.

Yarasaların sağlığının anahtarı, uçuş ya da en azından gelişmiş uçuş mekanizmasının yarasa vücudu üzerindeki etkileri gibi görünüyor. Uçuş, tüm avantajlarına rağmen enerji açısından en yorucu ulaşım seçeneklerinden biri ve arasalar uçarken metabolizmaları dinlenme durumunun 15 ila 16 katına kadar hızlanabiliyor. Vücut ısıları 40 santigrat dereceyi aşarken bu da onları ateşlenme durumuna itiyor.

Tüm bunları hemen hemen tüm memelilere uyguladığınızda vücutları, metabolizmalarının toksik yan etkileri olan ve hücreleri etkili bir şekilde parçalayan aşırı inflamasyonun ateşi altında büyük ihtimalle bitkin düşer.

Yarasalar, kendilerine zarar veren bu hareket biçimiyle başa çıkabilmek için iki temel güvenlik önlemi geliştirmişler. Birincisi, fiziksel sakinliği koruma konusundaki büyük beceri. Aşırı efor sarfetmeye zorlandıklarında bile yarasaların vücutları o kadar iltihaplanmıyor. Bunun nedeni kısmen bu sistemleri harekete geçiren bazı moleküler mekanizmalardan yoksun olmaları. Bu da yarasaların vücutlarında metabolik bir baskı olduğunda daha az hasar aldıkları anlamına geliyor. Meydana gelen herhangi bir hasara karşı yarasaların ikinci önlemi ise, hücrelerinin parçalanmış DNA parçalarını hızla bir araya getirerek temizleme ve onarma konusunda alışılmadık derecede verimli olmaları.

Fiziksel hasarın azaltılması

Linfa Wang ve Emma Teeling, bu stratejilerin aynı zamanda diğer fiziksel hasarların azaltılmasına da yardımcı olduğuna dikkat çekiyor:

“Kanser, genetik kodumuzun belirli kısımlarında hatalar ortaya çıktıktan sonra ortaya çıkma eğilimindedir. Moleküler açıdan, yaşlanma temel olarak vücutta ömür boyu hücresel aşınma ve yıpranma birikmesi sonucudur.”

Yarasalarda stres, kronik sağlık sorunlarının ana nedenlerinin uçmak ve bununla ilişkili tüm stresle çözülebileceği anlamına gelir. Yani yarasanın vücudunun havada sorunsuz bir şekilde çalışmasını sağlayan çözümler, yarasanın ömrü boyunca ortaya çıkan sorunların da cevabı olabilir. Emma Teeling, insanların hasarı onarma konusundaki performansının yaşla birlikte azaldığını ancak yarasaların yeteneklerinin giderek arttığını belirtti.

Hastalık enfeksiyonlarını önlenmesi

Bütün bunlar aynı zamanda yarasaların neden bizi öldürebilecek patojenlere karşı bu kadar misafirperver konakçılar olduğunu açıklamaya da yardımcı olabilir.

İnsanlarda, en tehlikeli bulaşıcı hastalık vakalarının çoğunun asıl tehlikesi, vücudun aşırı inflamatuar tepkisidir. Bu reaksiyon, bir patojenin hücrelere verebileceği herhangi bir zarardan daha büyük bir tehdit oluşturabilir. Savunmalarımızın çoğu, kendi sahamızda patlayan bombalar gibidir, işgalcileri öldürebilir, ancak bunun bize maliyeti de büyük olur.

Buna karşılık, yarasaların iltihaplanmayı tetikleme eşiği o kadar yüksek ki pek çok virüs bu derecede bir tahribat yaratmadan yarasaların dokularına yerleşebilir.

Laboratuvar deneylerinde yarasalara çok sayıda virüs enjekte edildi. Solüsyonda milimetre başına 10 milyon ünite ebola virüsüne, akciğerin bir gramında ise 10 milyon ünite koronavirüs virüsüne ulaştı. Ancak Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre araştırmacılar yarasaların sağlığıyla ilgili ciddi sorunlar gözlemlemedi. Colorado State Üniversitesi’nden yarasa immünologu Tony Schountz, yarasalar ve virüslerinin aslında ‘immünolojik bir yumuşama’ yarattığını söyledi.

Bununla birlikte yarasaların vücutları virüslerin yayılmasını proaktif olarak bastırma konusunda oldukça becerikli olduğundan, bu devasa virüs seviyeleri elbette yarasalar için sıkıntılı bir durum olmuyor. Linfa Wang’a göre bu kısmen bazı yarasa türlerinin ‘savunma sistemlerinin bazı kısımlarının’ her zaman aktif olmasından kaynaklanıyor ve kendisi bunu ‘savaşa hazır olma’ olarak adlandırıyor. Yani bir patojen ortaya çıktığında, halihazırda güçlü proteinlerle dolu olan, viral yaşam döngüsünün bazı kısımlarını bloke etmeye hazır bir konakçıya saldırır ve mikrobun kontrolden çıkmasını engeller.

Yarasa için geçici olan bir enfeksiyon insanlar için yıkıcıdır

Buradaki dikkat çeken nokta, virüslerin yarasaların hilelerini anlamış ve bu iyi korunan hücrelerin içine sızmaya, çoğalmaya ve daha sonra bunlar arasında yayılmaya çalışırken daha güçlü olacak şekilde evrimleşmiş olmalarıdır. Chicago Üniversitesi’nden hastalık ekolojisti Cara Brook’a göre yarasa kalibresindeki bu saldırının aynı kalkanlara sahip olmayan bir insan için aşırı olabilir. Bu durum, yarasalardan kaynaklanan virüslerin bize verdiği zararı açıklamaya yardımcı olabilir. Kısacası yarasada fark edilmeyen bir enfeksiyon, insanlarda büyük bir kaosa yol açabilir.

Linfa Wang’ın bu tür konakçı-patojen uyumsuzluğuyla başa çıkmaya yönelik temel önerilerinden biri, iltihaplı tepkilerimizi biraz daha bastırmaya, yani biraz daha yarasa benzeri hale getirmek için ilaçlar kullanmaya dayanıyor. Bu adımın aynı zamanda otoimmünite riskini de azaltacağını, hatta yaşlanmayı veya bazı kronik metabolik hastalıkları geciktireceğini de sözlerine ekledi. Kendisinin ve ekibinin, deneylerinden birinde yarasalardaki iltihaplanmayı baskılayan spesifik bir gene sahip olan yarasa-farenin gribe, SARS-CoV-2’ye ve hatta gut kristallerine karşı daha iyi sonuç verdiği bilgisini paylaştı.

*The Atlantic Online



Alman mühendis, uzaya seyahat eden ilk tekerlekli sandalye kullanıcısı oldu

Alman mühendis Michaela Benthaus, New Shepard roket kapsülünden inerken (Reuters)
Alman mühendis Michaela Benthaus, New Shepard roket kapsülünden inerken (Reuters)
TT

Alman mühendis, uzaya seyahat eden ilk tekerlekli sandalye kullanıcısı oldu

Alman mühendis Michaela Benthaus, New Shepard roket kapsülünden inerken (Reuters)
Alman mühendis Michaela Benthaus, New Shepard roket kapsülünden inerken (Reuters)

Alman mühendis Michaela Benthaus, kısa süreli bir yolculuk kapsamında Blue Origin şirketine ait bir uzay aracıyla seyahat ederek, uzaya çıkan ilk tekerlekli sandalye kullanıcısı oldu.

Milyarder Jeff Bezos’a ait şirket, New Shepard roketini yeni bir yarı yörünge görevi için Texas’taki üslerinden saat 08:15’te fırlattı.

scdfgt
Alman mühendis Michaela Benthaus, seyahatini organize etmek ve sponsor olmak için yardım eden SpaceX'in emekli yöneticisi Hans Koenigsmann ile birlikte (AP)

Avrupa Uzay Ajansı’nda (ESA) havacılık, uzay ve mekatronik mühendisi olan Benthaus, yaklaşık 10 dakika süren yolculukta beş uzay turistiyle birlikte atmosfer ile uzay arasındaki sınırı belirleyen Karman hattını geçti.

defrt
Alman mühendis Michaela Benthaus, 15 Aralık Pazartesi günü bir prototip uzay kapsülünün içinde (AP)

Benthaus, dağ bisikleti kazası sonucu omurilik yaralanması geçirdiği için tekerlekli sandalye kullanıyor.

Blue Origin şirketinin paylaştığı bir videoda Benthaus, “Yaşadığım kazadan sonra, dünyamızın hâlâ engelli bireylere kapalı olduğunu fark ettim” dedi.

Benthaus ayrıca, “Eğer kapsayıcı bir toplum olmak istiyorsak, yalnızca istediğimiz alanlarda değil, her alanda kapsayıcı olmalıyız” ifadesini kullandı.

Tamamen otomatik çalışan roket, uzaya doğru fırlatıldı ve ardından uzay turistlerini taşıyan kapsül roketten ayrılarak Texas çölüne yumuşak bir iniş yaptı.

Bu, Blue Origin’in yıllardır New Shepard roketiyle yürüttüğü uzay turizmi programı kapsamında gerçekleştirdiği 16. insanlı uçuş oldu; uçuşun maliyeti ise açıklanmadı.

NASA’nın yeni başkanı Jared Isaacman, Benthaus’u X platformunda paylaştığı bir gönderiyle tebrik ederek, “Milyonlarca insana gökyüzüne bakmaları ve nelerin mümkün olduğunu hayal etmeleri için ilham verdiniz” dedi.

Blue Origin ile uzaya çıkanlar arasında şarkıcı Katy Perry ve Star Trek dizisinde Kaptan Kirk karakterini canlandıran aktör William Shatner da bulunuyor.

v
New Shepard roket kapsülünün inişinden sonra Michaela Benthaus (AP)

Özel uzay şirketleri, uzay yolculuklarını tanıtmak ve rekabet avantajlarını sürdürmek için ünlü ve öne çıkan kişileri kullanıyor.

Virgin Galactic, benzer bir uzay uçuşu deneyimi sunuyor.

Blue Origin’in de Elon Musk’a ait SpaceX ile yörüngesel uzay yolculukları pazarında rekabet etme hedefleri bulunuyor.

Bu yıl, Bezos’un şirketi, New Shepard’dan daha gelişmiş dev roketi New Glenn ile mürettebatsız iki yörüngesel uçuş gerçekleştirmeyi başardı.


WhatsApp üzerinden yapılan en son dolandırıcılık yöntemi olan ‘gizli eşleştirme’ hakkında ne biliyoruz?

Dolandırıcılık, güvenilir bir kişiden gelen masum bir mesajla başlıyor. (Reuters)
Dolandırıcılık, güvenilir bir kişiden gelen masum bir mesajla başlıyor. (Reuters)
TT

WhatsApp üzerinden yapılan en son dolandırıcılık yöntemi olan ‘gizli eşleştirme’ hakkında ne biliyoruz?

Dolandırıcılık, güvenilir bir kişiden gelen masum bir mesajla başlıyor. (Reuters)
Dolandırıcılık, güvenilir bir kişiden gelen masum bir mesajla başlıyor. (Reuters)

WhatsApp kullanıcılarını hedef alan yeni ve gelişmiş bir dolandırıcılık yöntemi hızla yayılıyor. ‘Gizli eşleştirme’ (Ghost Pairing) olarak bilinen bu yöntem, dolandırıcıların kurbanın WhatsApp hesabını parola kırmaya veya mesajları ele geçirmeye gerek duymadan ele geçirmesine olanak tanıyor.

Uzmanlar, bu yöntemin kullanıcıları kandırmaya dayalı ‘sosyal mühendislik’ teknikleri üzerine kurulu olduğunu belirtiyor. Siber güvenlik uzmanları, yöntemin güvenilir kişi listelerinden yayıldığı için ‘son derece tehlikeli’ olduğunu vurguluyor.

‘Gizli eşleştirme’ sürecini anlamak

Dolandırıcılık süreci genellikle güvenilir bir kişiden gelmiş gibi görünen masum bir mesajla başlıyor. Mağdurlar, “Merhaba, bu fotoğraftaki sen misin?” ya da “Fotoğrafını az önce buldum” gibi bir mesaj alabiliyor. Mesajda, sosyal medyada tanıdık bir paylaşıma yönlendiriyormuş izlenimi veren bir bağlantı yer alıyor.

Bağlantıya tıklayan kullanıcılar, gerçek bir siteyi taklit edecek şekilde hazırlanmış sahte bir internet sayfasına yönlendiriliyor. Bu sayfa, içeriğin görüntülenebilmesi için kullanıcıdan kimliğini ‘doğrulamasını’ istiyor ve bu aşamada WhatsApp hesabının kullanılan cihazla eşleştirilmesi süreci başlatılıyor.

Söz konusu süreçte kullanıcıdan cep telefonu numarasını girmesi talep ediliyor ve ardından bir eşleştirme kodu oluşturuluyor. Sahte sayfa, bu kodun WhatsApp’a girilmesini ‘güvenlik önlemi’ gibi göstererek mağduru yönlendiriyor.

Bu adımın ardından, kullanıcı farkında olmadan saldırganın cihazını kendi WhatsApp hesabına bağlamış oluyor. Eşleştirmenin tamamlanmasıyla birlikte saldırgan, mağdurun WhatsApp hesabına tam erişim sağlıyor; mesajları okuyabiliyor, medya dosyalarını indirebiliyor ve mağdurun bilgisi dışında mesaj gönderebiliyor.

Dolandırıcılığın hızla yayılması

‘Gizli eşleştirme’ yoluyla gerçekleştirilen dolandırıcılık, kullanıcıların güven duygusunu hedef alması nedeniyle son derece tehlikeli olarak değerlendiriliyor. Bir hesabın ele geçirilmesinin ardından saldırganlar, bu hesabı kullanarak mağdurun kişi listesine ve sohbet gruplarına zararlı bağlantılar gönderebiliyor.

Mesajların tanıdık ve güvenilir kaynaklardan geliyor gibi görünmesi, alıcıların bağlantılara tıklama ihtimalini artırıyor.

Şarku’l Avsat’ın Observer Voice internet sitesinden aktardığına göre, söz konusu dolandırıcılık ilk olarak Avrupa’nın bazı bölgelerinde tespit edildi. Ancak uzmanlar, yöntemin belirli bir coğrafyayla sınırlı olmadığına ve dünya genelinde tüm WhatsApp kullanıcılarını hedef alabileceğine dikkat çekiyor.

Dolandırıcılığın etkinliğini artıran en önemli unsurlardan biri de ‘sosyal mühendislik’ yöntemi. Dolandırıcılar, kullanıcıların kişi listelerindeki isimlere duyduğu güveni ve kendilerini güvende hissetme eğilimini istismar ederek, mağdurların tuzağa daha kolay düşmesini sağlıyor.

‘Gizli eşleştirme’ yöntemi, diğer dolandırıcılıklardan farklı olarak uygulamalardaki teknik açıkları ya da şifreleme zafiyetlerini hedef almıyor. Bu durum, dijital tehditlerde endişe verici bir eğilime işaret ediyor; Saldırganlar, teknik zayıflıklar yerine insan davranışlarını istismar etmeye odaklanıyor.

Kendinizi nasıl koruyabilirsiniz?

Uzmanlar, kullanıcıların ‘gizli eşleştirme’ dolandırıcılığına karşı teknik farkındalıklarını önceliklendirmesi gerektiğini vurguluyor. WhatsApp’ta ‘bağlı cihazlar’ listesinin düzenli olarak kontrol edilmesi, tanımadıkları cihazları tespit edip kaldırmalarına imkân sağlıyor. Ayrıca, kullanıcıların harici web siteleri üzerinden gönderilen eşleştirme kodu veya kimlik doğrulama taleplerine karşı dikkatli olmaları önem taşıyor.

İki adımlı doğrulama (Two-step verification) özelliğinin etkinleştirilmesi, ek bir güvenlik katmanı sağlıyor. Uzmanlar, kullanıcıların beklenmedik mesajlara, hatta tanıdık kişilerden gelenlere bile temkinli yaklaşması ve bağlantılara tıklamadan önce doğruluğunu kontrol etmesi gerektiğini belirtiyor.


Uzmanlar uyarıyor: Yapay zekaya bağımlılık beyin aktivitesini azaltıyor

32 yaşındaki Yurina Noguchi, Tokyo'daki evinde akşam yemeği sırasında ChatGPT uygulaması aracılığıyla yapay zeka ortağı Klaus ile sohbet ediyor (Reuters).
32 yaşındaki Yurina Noguchi, Tokyo'daki evinde akşam yemeği sırasında ChatGPT uygulaması aracılığıyla yapay zeka ortağı Klaus ile sohbet ediyor (Reuters).
TT

Uzmanlar uyarıyor: Yapay zekaya bağımlılık beyin aktivitesini azaltıyor

32 yaşındaki Yurina Noguchi, Tokyo'daki evinde akşam yemeği sırasında ChatGPT uygulaması aracılığıyla yapay zeka ortağı Klaus ile sohbet ediyor (Reuters).
32 yaşındaki Yurina Noguchi, Tokyo'daki evinde akşam yemeği sırasında ChatGPT uygulaması aracılığıyla yapay zeka ortağı Klaus ile sohbet ediyor (Reuters).

Bir rapor, belirli görevlerin yapay zekaya devredilmesinin beyin aktivitesini azalttığını ve hatta eleştirel düşünme ve problem çözme becerilerini bozabileceğini gösteriyor.

Bu yılın başlarında MIT, ChatGPT kullanarak makale yazan kişilerin, bunu yaparken bilişsel işlemeyle ilişkili beyin ağlarında daha az aktivite sergilediğini gösteren bir çalışma yayınladı.

Bu bireyler ayrıca, yapay zekâ destekli sohbet robotu kullanmayan çalışma katılımcıları kadar kolay bir şekilde kendi makalelerine atıfta bulunmakta zorlandılar. Araştırmacılar, çalışmalarının "öğrenme becerilerinde gerileme olasılığını araştırmanın önemini" gösterdiğini ifade ettiler.

54 katılımcının tamamı Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) ve komşu üniversitelerden alındı. Beyin aktiviteleri, kafa derisine elektrot yerleştirilmesini içeren elektroensefalografi (EEG) kullanılarak kaydedildi.

Katılımcıların kullandığı ipuçlarından bazıları, yapay zekadan makale sorularını özetleme, kaynak bulma ve dilbilgisi ile üslubu geliştirme konusunda yardım istemeyi içeriyordu.

Yapay zeka ayrıca fikir üretmek ve ifade etmek için de kullanıldı, ancak bazı kullanıcılar bunun çok iyi olmadığını düşünüyor.

Eleştirel düşünme becerisinde azalma

Ayrı bir çalışmada, Carnegie Mellon Üniversitesi ve Copilot programını işleten Microsoft, bireylerin yapay zekaya aşırı derecede bağımlı olmaları durumunda problem çözme becerilerinin azalabileceği bulgusuna ulaştı.

Çalışmada, işlerinde haftada en az bir kez yapay zeka araçları kullanan 319 beyaz yakalı çalışana, bunları kullanırken eleştirel düşünmeyi nasıl uyguladıkları soruldu.

Araştırmacılar, veri analizi yaparak yeni bilgiler elde etmekten, işin belirli kurallara uygun olduğunu doğrulamaya kadar yapay zekaya verilen 900 görev örneğini inceledi.

Çalışma, bir aracın bir görevi yerine getirme yeteneğine duyulan yüksek güvenin "düşük düzeyde eleştirel düşünme" ile ilişkili olduğu sonucuna vardı. Çalışmada, "yeni nesil yapay zekânın işçi verimliliğini artırabileceği, ancak işe eleştirel bir şekilde yaklaşmayı engelleyebileceği ve uzun vadede araca aşırı bağımlılığa ve bağımsız problem çözme becerilerinde düşüşe yol açabileceği" belirtildi.

Oxford University Press tarafından ekim ayında yayınlanan, İngiltere'deki okul öğrencileri arasında yapılan benzer bir anket, on öğrenciden altısının yapay zekanın akademik performanslarını olumsuz etkilediğini düşündüğünü gösterdi.

Geçtiğimiz yıl yayınlanan Harvard Tıp Fakültesinin bir çalışması, yapay zeka desteğinin bazı doktorların performansını iyileştirdiğini, ancak araştırmacıların tam olarak anlayamadığı nedenlerle diğerlerinin performansına zarar verdiğini ortaya koydu.

Özel öğretmen

ChatGBT'nin sahibi ve Oxford Üniversitesi ile yapılan çalışmanın gerçekleştirilmesine yardımcı olan OpenAI şirketinde uluslararası eğitimden sorumlu Jayna Devani, şirketin "şu anda bu tartışmanın tamamen farkında olduğunu" söylüyor.

Şarku’l Avsat’ın BBC'den aktardığına göre Devani verdiği demeçte, "Öğrencilerin ChatGBT'yi akademik görevleri devretmek için kullanmaları gerektiğine kesinlikle inanmıyoruz" ifadesini kullandı. Ona göre ChatGBT, sadece cevap veren bir araç olmaktan ziyade, bir öğretmen gibi kullanılmalıdır.