100 yıldır müzede duran mumyanın gizemi çözüldü: "İkiz doğururken öldü"

Araştırmacılar "Mumya öldüğü sırada doğum sürecinin ortasındaydı" diyor

Mumyalanmış fetüsün düz radyografi filmi (International Journal of Osteoarchaeology)
Mumyalanmış fetüsün düz radyografi filmi (International Journal of Osteoarchaeology)
TT

100 yıldır müzede duran mumyanın gizemi çözüldü: "İkiz doğururken öldü"

Mumyalanmış fetüsün düz radyografi filmi (International Journal of Osteoarchaeology)
Mumyalanmış fetüsün düz radyografi filmi (International Journal of Osteoarchaeology)

Arkeologlar, yüz yılı aşkın süredir Smithsonian Müzesi'nde duran ergen bir mumya örneğinin muhtemelen ikiz doğururken öldüğünü söylüyor.

ABD'deki George Washington Üniversitesi'nden antropolog Francine Margolis'e göre 1908'de kazılarak çıkarılan mumyanın kalıntıları, doğum sırasında ölmüş olabilecek 14 ila 17 yaşlarında bir ergene ait.

Araştırmacılar, sözkonusu ergen 2 bin yıl önce mumyalanırken kendisiyle bağlantılı bir fetüsün sarılıp bacaklarının arasına yerleştirildiğini söylüyor.

1908'de sahada alınan notlar, genç kızın doğum sırasındaki komplikasyonlar nedeniyle öldüğünü doğruladı.

Ancak bilim insanları, pelvis ölçülerini almak ve ölüm nedenini belirlemek için mumyanın bilgisayarlı tomografi (BT) X-ray taramalarını yaptığında ergenin göğüs boşluğunda, halihazırda bacakların arasına sarılmış fetüse ait olmayan nesneler buldu.

Kalıntıların X-ray taramaları, mumyanın içinde şaşırtıcı bir şekilde ikinci bir fetüs olduğunu ortaya çıkardı.

Geçen ay International Journal of Osteroarcheology'de yayımlanan çalışmada bilim insanları, "BT görüntüleri incelenirken annede, fetüs olduğu düşünülen unsurlar tespit edildi" diye yazdı.

Araştırmacılar şu sonuca vardı:

Anne ikizlere hamileydi.

Kadın mumyanın göğüs boşluğunun X-ray taraması (International Journal of Osteoarchaeology)
Kadın mumyanın göğüs boşluğunun X-ray taraması (International Journal of Osteoarchaeology)

Öte yandan öldüğü sırada, ergenlik çağındaki kızın ya da başka birinin ikizlere hamile olduğunu bilip bilmediği belli değil.

Bilim insanları, kadının göğüs boşluğu yakınındaki ikinci fetüsün tuhaf konumunun da gizemini koruduğunu söylüyor.

Araştırmacılar ikinci fetüsün, mumyalama işleminde yapılan tahnit sürecinde genç kızın vücudunun bu kısmına taşınmış olabileceğinden şüpheleniyor.

Bilim insanları şöyle yazdı:

Varlığından haberdar olunmayan bebeğin diğer iç organlarla birlikte mumyalanmış olması mümkün. Mumyalama işlemi sırasında diyafram ve o bölgedeki bağ dokuları çözülerek doğmamış bebeğin göğüs boşluğuna doğru çıkmasına yol açmış olabilir.

Araştırmacılar, mumyanın Mısır'dan ABD'ye taşınmasının da bebeği içeride hareket ettirmiş olabileceğinden şüpheleniyor.

Bilim insanları, muhtemelen doğum sırasında ölmesinin dışında ergenin sağlığı hakkında başka bilgiye sahip değil.

Kafası kayıp olduğu için sağlığı hakkında bilgi edinmenin daha zor olduğunu söylüyorlar.

Araştırmacılar, "Sonuçlar, bu annenin ikizlere hamile olduğunu ve öldüğü sırada doğum sürecinin ortasında olduğunu gösteriyor" diye ekledi.

Independent Türkçe



Neandertallerin sonunu kan grupları mı getirdi?

Homo sapiens'le çiftleşen Neandertallerin DNA'sı, bugünkü insanlarda görülüyor (Tom Björklund)
Homo sapiens'le çiftleşen Neandertallerin DNA'sı, bugünkü insanlarda görülüyor (Tom Björklund)
TT

Neandertallerin sonunu kan grupları mı getirdi?

Homo sapiens'le çiftleşen Neandertallerin DNA'sı, bugünkü insanlarda görülüyor (Tom Björklund)
Homo sapiens'le çiftleşen Neandertallerin DNA'sı, bugünkü insanlarda görülüyor (Tom Björklund)

Bilim insanları Neandertallerin soyunun tükenmesine, kan gruplarının yol açmış olabileceğini tespit etti.

Modern insanların en yakın akrabalarından Neandertaller, onbinlerce yıl boyunca Avrasya'da yaşadıktan sonra yaklaşık 40 bin yıl önce ortadan kalktı.

Bilim insanları tam olarak neden yok olduklarını anlamaya çalışırken, Aix-Marseille Üniversitesi'nden bir ekip, kan gruplarına odaklandıkları yeni bir araştırma yürüttü.

Araştırmacılar, kan gruplarının arkasındaki genetik yapıyı anlamak adına 20 bin ila 120 bin yıl önce yaşamış Neandertallerin ve modern insanların genomlarını diziledi. 

Hakemli dergi Scientific Reports'ta 23 Ocak Perşembe günü yayımlanan makaleye göre Homo sapiens, Afrika'dan ayrılıp Avrasya'ya yayılmaya başladıktan kısa süre sonra Rh kan grubu sisteminde yeni varyantlar geliştirdi. Ancak bu genetik varyantlar, uzun zamandır bölgede yaşayan Neandertallerde saptanmadı. 

Rh kan grubu sistemi, kırmızı kan hücrelerinin yüzeyindeki belirli antijenlere (protein veya şeker) dayanıyor. Örneğin D antijeni, Rh-pozitif kan grubundaki insanlarda varken, Rh-negatif olanlarda bulunmuyor. 

Yeni çalışmada Neandertallerin, modern insanlarda çok nadir görülen bir Rh kan grubuna sahip olduğu tespit edildi. 

Ayrıca bu eski insan türünün kan grubu çeşitliliğinin, Homo sapiens'e kıyasla çok daha düşük olduğu ortaya çıktı. Araştırmacılar, grup içindeki kan gruplarının 80 bin yıl boyunca büyük ölçüde aynı kaldığını söylüyor.

Bilim insanları bunların, Neandertallerin sonunun gelmesinde rol oynadığından şüpheleniyor. 

Makalenin başyazarı Stéphane Mazières, "Neandertal bir kadının, Homo sapiens veya Denisova insanı bir erkekle çiftleştiği her durumda, yenidoğanın hemolitik hastalığı görülme riski yüksek" diyerek ekliyor:

Bu durum Neandertal nüfusunun ölümüne katkıda bulunmuş olabilir.

Anneyle bebeğin kan grubu uyuşmadığında ortaya çıkan yenidoğanın hemolitik hastalığında, sarılık, anemi, beyin hasarı ve hatta ölüm görülebiliyor.

Araştırmacılar kan grubu çeşitliliğinin, Neandertallerin yok oluşunu hazırlarken Homo sapiens'in hayatta kalmasını sağlamış olabileceğini de düşünüyor. 

Mazières, "Günümüzde bazı kan grupları; kolera, sıtma, bir tür mide gribi virüsü ve son zamanlarda gördüğümüz gibi Kovid gibi patojenlere karşı avantaj sağlıyor" diye açıklıyor:

Bu nedenle, ilk Sapienslerdeki kan gruplarının, dünyaya yayılıp yeni ortamlarla karşılaşırken onları yeni bir cephanelikle donatmış olabileceğini düşünebiliriz.

Independent Türkçe, IFLScience, Live Science, Discover Magazine, Scientific Reports