Help AG’den Şarku’l Avsat’a: Siber ihlaller çevreye verilen zararı artırıyor

"Help AG": Bulut bilişim, sürdürülebilirliğin artırılmasını ve atıkların mümkün olduğunca azaltılmasını sağlar (Shutterstock)
"Help AG": Bulut bilişim, sürdürülebilirliğin artırılmasını ve atıkların mümkün olduğunca azaltılmasını sağlar (Shutterstock)
TT

Help AG’den Şarku’l Avsat’a: Siber ihlaller çevreye verilen zararı artırıyor

"Help AG": Bulut bilişim, sürdürülebilirliğin artırılmasını ve atıkların mümkün olduğunca azaltılmasını sağlar (Shutterstock)
"Help AG": Bulut bilişim, sürdürülebilirliğin artırılmasını ve atıkların mümkün olduğunca azaltılmasını sağlar (Shutterstock)

Sürdürülebilirlik uzun zamandır, operasyonları daha akıllı ve verimli hale getirmek için teknolojiden yararlanmak gibi sera gazı emisyonlarını azaltmaya yardımcı olabilecek faaliyetlerle ilişkilendirilmektedir.

Peki sürdürülebilirlik ve siber güvenlik alanları birbirine bağlanabilir mi?

Uzmanlar, kuruluşların buluta geçerek ve bunu sağlam güvenlik önlemleriyle güçlendirerek kaynak kullanımlarını iyileştirebileceklerine ve çevre üzerindeki olumsuz etkilerini azaltabileceklerine inanıyor. Bu geçişin faydaları yalnızca güvenlik ihlalleriyle ilgili çevresel etkiyi azaltmakla sınırlı kalmıyor, aynı zamanda sürdürülebilir ve güvenli bir dijital sistem oluşturulmasına da katkıda bulunuyor.

Help AG Teknoloji Direktörü Nicolai Solling (Şarku’l Avsat)
Help AG Teknoloji Direktörü Nicolai Solling (Şarku’l Avsat)

Şarku’l Avsat'a özel bir röportaj veren Help AG Teknoloji Departmanı Direktörü Nicolai Solling, ‘bu iki alanda siber tehditleri ve güvenlik hatalarını önlemenin sadece temel hizmetleri korumakla kalmayıp aynı zamanda kaynak israfını ve çevresel zararı da azaltacağına’ inanıyor.

Güvenlik mimarisinin birleştirilmesi

Sürdürülebilirlik ayrıca, siber güvenlik olaylarına yönelik tespit ve müdahale çabalarını hızlandırmak için süreçleri entegre ederek güvenlik mimarisini birleştirmek ve böylece ortaya çıkan çevresel etkiyi azaltmak suretiyle elde edilir. Nicolai Solling bu konuda şöyle diyor:

“Güvenlik mimarisinin standartlaştırılması aynı zamanda kaynak kullanımının iyileştirilmesine ve karbon ayak izinin azaltılmasına da yol açar. Çünkü çok sayıda sistem ve tedarikçinin bakımını yapmaya gerek yoktur. Bazı şirketler de hizmetleri için dahili veri merkezleri kurmamaya çalışmaktadır; Help AG'nin yıllardır izlediği bu strateji, bulut operasyonlarının geleneksel veri merkezlerine kıyasla düşük çevresel etkisinin bir sonucudur.”

Veri merkezleri ve enerji verimliliği

Veri merkezlerinde siber güvenlik ve enerji verimliliğini dengelemek çok yönlü bir yaklaşım gerektiriyor. Her iki alan da içinde bulunduğumuz dijital çağda büyük önem kazanıyor. Siber güvenlik, veri bütünlüğünü ve operasyonların sürekliliğini sağlarken, ikincisi çevresel sürdürülebilirliğe katkıda bulunuyor.

Nicolai Solling, veri merkezlerinin, Uluslararası Standartlar Örgütü (ISO) gibi siber güvenlik alanındaki küresel standartlardan sürekli olarak sertifika ve akreditasyon almanın yanı sıra en yüksek düzeyde kullanılabilirliği garanti ettiğine inanıyor. Bu sertifikalar erişim ve değişim üzerinde sıkı kontroller uygulamaktadır; bu da bu merkezlerin güvenlik önlemlerini arttırıyor.

Bazı şirketler, bulut operasyonlarının geleneksel veri merkezlerine kıyasla daha düşük çevresel etkisi nedeniyle offshore veri merkezlerini kullanmaya çalışıyor (Shutterstock)
Bazı şirketler, bulut operasyonlarının geleneksel veri merkezlerine kıyasla daha düşük çevresel etkisi nedeniyle offshore veri merkezlerini kullanmaya çalışıyor (Shutterstock)

Şarku’l Avsat'a konuşan Nicolai Solling, bu veri merkezlerinin genellikle kalabalık alanların dışında stratejik konumlarda yer aldığını belirtti. Bu da çevre üzerindeki olumsuz etkinin azaltılmasına doğrudan katkıda bulunuyor. Örneğin, veri merkezleri genişledikçe daha fazla kabloya ihtiyaç duyuyor ve daha fazla elektrik ve yedekleme sistemine ihtiyaç duyuyor; bu da sokaklarda daha fazla çukur oluşmasına ve kentsel peyzajın değişmesine neden oluyor. Bu merkezlerin şehir dışına taşınması da şehir içindeki enerji talebinin azalmasına katkıda bulunuyor. Bu da daha az enerji santraline yol açıyor. Ayrıca bu adım, bu bölgelerdeki hava kirliliğinin ve termal kirliliğin azaltılmasına yardımcı oluyor.

Siber güvenlik ve yeşil teknolojiler

Akıllı binalarda yenilenebilir enerji sistemleri ve Nesnelerin İnterneti (IoT) gibi yeşil teknolojiler kullanılırken çeşitli siber güvenlik hususları ortaya çıkıyor.

Solling, modern yeşil teknolojilerin genellikle gelişmiş denetleyici kontrol sistemleri kullandığını açıklıyor. Örneğin, rüzgar ve güneş enerjisi üretimine geçiş, enerji üretim ve dağıtım süreçlerinin dikkatli bir şekilde izlenmesini gerektiriyor.

Bu kontrol sistemlerinin her biri potansiyel bir güvenlik açığını temsil ediyor. Akıllı binalar, verimliliği ve sürdürülebilirliği artırmak için her biri siber saldırıların hedefi olan çok çeşitli bağlı cihazlara güveniyor. Solling, “Bu cihazların güvenliğini sağlamak son derece önemli bir adımdır. Çünkü saldırganlar için bir geçit oluşturabilir” dedi.

Yeşil teknolojilere artan bağımlılık göz önüne alındığında, siber saldırılardan kaynaklanan herhangi bir kesintinin basamaklı etkileri olabilir. Solling, "Siber güvenlik, BT'ye bağımlı bu sistemlerin sürekliliğini ve verimliliğini sağlamak için operasyonel süreçler için de eşit derecede önemlidir" diyor.

Bulut bilişim ve uzaktan çalışma

Uzaktan çalışma modeline artan bağımlılık, güvenliğin ele alınış şeklini değiştirdi ve uzmanlar, nerede olurlarsa olsunlar kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılayacak esnek ve ölçeklenebilir güvenlik çözümlerine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulduğuna işaret ediyor. Söz konusu uygulanabilir yaklaşımlardan biri bulut bilişimden yararlanmayı içeriyor.

Solling, bulut bilişimin talep üzerine bilgi işlem kaynakları sağlayarak sürdürülebilirliği artırdığına inanıyor. Bu da israfı mümkün olduğunca azaltıyor.

Solling ayrıca,“İş yerlerinde enerji ve soğutma ile ilişkili karbon ayak izinin azaltılmasına katkıda bulunuyor. Bulut bilişimin faydaları uzaktan çalışma modelinde sağladığı güvenlik avantajlarıyla sınırlı değil, aynı zamanda sürdürülebilirlik girişimleriyle de uyumlu” dedi.

Kurumlar, günlük ulaşım ve sık iş seyahati ihtiyacını azaltarak otomobil ve uçak gibi ulaşım araçlarının neden olduğu çevresel etkinin azaltılmasına katkıda bulunuyor.

"Help AG": Siber tehditlerin önlenmesi kaynak israfını ve çevresel zararı da azaltır (Shutterstock)
"Help AG": Siber tehditlerin önlenmesi kaynak israfını ve çevresel zararı da azaltır (Shutterstock)

Dijital dönüşüm ve siber güvenlik riskleri arasındaki denge

Dijital dönüşümün çağdaş iş stratejilerindeki önemi giderek artıyor. Sürdürülebilirlik çabaları için güçlü bir itici güç olmakla birlikte siber güvenlik risklerini de artırıyor. Bu noktada, kuruluşların dijital dönüşüm ve siber güvenlik riskleri arasında bir denge kurabilme becerisi sorusu ortaya çıkıyor.

Nicolai Solling, dijital dönüşümün risklerin ana kaynağı olmadığını; risklerin bilgi teknolojisi sistemlerine daha fazla güvenmekten ve kendi tanımıyla içerebilecekleri potansiyel güvenlik açıklarından kaynaklandığını belirtiyor. İçinde yaşadığımız birbirine bağlı çağda, tek bir güvenlik açığı tüm iş ekosistemi boyunca dalgalanma etkilerine sahip olabilir.

Solling, dijital dönüşüm yolculuğuna başlarken güvenliğin temel bir unsur olmasının önemini vurguluyor. "Siber esnekliğin ilk günden itibaren her türlü dönüşüm stratejisinin odak noktası olması" gerektiğini belirtiyor. Solling, kuruluşların güvenliği tüm dijital süreçlere, araçlara ve sistemlere entegre ederek güvenliklerinden ödün vermeden dijital dönüşümün faydalarından yararlanabileceklerini söylüyor.

Siber güvenlikte yapay zeka kullanımı

Bu kapsamda Help AG yapay zeka ve makine öğrenimi teknolojilerinden çeşitli açılardan faydalanıyor; bunlardan en önemlisi şirketin siber güvenlik operasyon merkezinde kullanılan teknolojilerdir.

Nicolai Solling şöyle diyor:

"Bu adım, güvenlik uyarılarının verimliliğini artırmanın yanı sıra süreç otomasyonu yoluyla bu uyarıların ele alınmasını yönetmedeki rolünü de geliştirmeye yardımcı oluyor. Bu tekniklerin, mantığı manuel olarak oluşturmak yerine otomatik ve davranış tabanlı algılamaya güvenerek tehdit algılama işlemlerinin mantığını oluşturmak için gereken sürenin azaltılmasına da katkıda bulunduğuna inanıyor."



Astronomi meraklıları tam ay tutulmasını izledi

Ürdün'ün başkenti Amman'daki Spor Şehri'nde teleskopla ay tutulmasını izleyen bir adam (Reuters)
Ürdün'ün başkenti Amman'daki Spor Şehri'nde teleskopla ay tutulmasını izleyen bir adam (Reuters)
TT

Astronomi meraklıları tam ay tutulmasını izledi

Ürdün'ün başkenti Amman'daki Spor Şehri'nde teleskopla ay tutulmasını izleyen bir adam (Reuters)
Ürdün'ün başkenti Amman'daki Spor Şehri'nde teleskopla ay tutulmasını izleyen bir adam (Reuters)

Astronomi meraklıları, dün başta Asya olmak üzere Avrupa ve Afrika'da da gözlenen tam ay tutulması sırasında "kanlı ay"ı görme fırsatı buldu. 

Suudi Arabistan'ın güneybatısındaki el-Baha semalarında gerçekleşen ay tutulması, ilgililer tarafından izlendi (SPA)Suudi Arabistan'ın güneybatısındaki el-Baha semalarında gerçekleşen ay tutulması, ilgililer tarafından izlendi (SPA)

Dünya'nın ayını kırmızıya boyayan bu olgu, Güneş, Dünya ve Ay'ın bu sırayla mükemmel bir şekilde hizalandığı ve Ay'ın dolunay olduğu zamanda meydana gelir.

Bu fenomeni gözlemlemek için en iyi fırsat Asya'da, özellikle Çin ve Hindistan'da, ayrıca Doğu Afrika ve Batı Avustralya sakinleri için vardı.

Tam ay tutulması GMT saatiyle 17:30'dan 18:52'ye kadar sürdü.

 İranlı kadın, Tahran'daki bir köprüde bulunan teleskopla tam ay tutulmasını izliyor (EPA)İranlı kadın, Tahran'daki bir köprüde bulunan teleskopla tam ay tutulmasını izliyor (EPA)

Avrupa ve Afrika'dakiler de akşamın erken saatlerinde ay doğarken, kısa süreli bir kısmi tutulma görme şansına sahip oldu. Ancak Amerika kıtasındakiler bu olayı göremedikleri için daha az şanslıydı.

Rusya'nın başkenti Moskova'daki yüzen köprüde gerçekleşen tutulmanın ardından (AP)Rusya'nın başkenti Moskova'daki yüzen köprüde gerçekleşen tutulmanın ardından (AP)

Ay, güneş ışınlarını engelleyen Dünya'nın gölgesine girerken kırmızıya döner ve beyaz parlaklığını yavaş yavaş kaybeder.

Belfast Üniversitesi'nde astrofizikçi olan Ray Milligan, aya ulaşan tek güneş ışığının “Dünya'nın atmosferinde yansıtılıp saçılan ışık” olduğunu belirtti.

 Bir kadın, Yunanistan'ın başkenti Atina'daki antik Atina Gözlemevi yakınlarında gerçekleşen tutulma sırasında teleskopla ayın fotoğrafını çekiyor (Reuters)Bir kadın, Yunanistan'ın başkenti Atina'daki antik Atina Gözlemevi yakınlarında gerçekleşen tutulma sırasında teleskopla ayın fotoğrafını çekiyor (Reuters)

Ancak, Milligan'a göre mavi dalga boyları kırmızı dalga boylarından daha kısadır ve bu nedenle Dünya'nın atmosferinden geçerken daha kolay dağılırlar. Milligan, “Ay'a kan kırmızısı rengini verenin bu olduğunu” ifade ediyor.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Güneş tutulmasını gözlemlemek için özel gözlükler gerekirken, ay tutulmasını gözlemlemek için sadece uygun hava koşulları, açık gökyüzü ve doğru konumda olmak yeterlidir.

Endonezya'nın başkenti Cakarta'da tam ay tutulması izleniyor (Reuters)Endonezya'nın başkenti Cakarta'da tam ay tutulması izleniyor (Reuters)

Mart ayında gözlemlenen tutulmanın ardından bu yılki ikinci tam ay tutulması olan olay, 12 Ağustos 2026'da gerçekleşmesi beklenen büyük güneş tutulmasının habercisi niteliğinde.

2006 yılından sonra Avrupa'da görülecek ilk tam güneş tutulması, İspanya ve İzlanda'da tamamen, diğer ülkelerde ise kısmen görülebilecek.


Apple, ChatGPT'ye rakip olmak için Siri'yi yenilemeyi planlıyor

Apple'ın geliştirdiği dijital asistan Siri, 14 Şubat 2025'te Fransa'nın güneybatısındaki Bordeaux kentinde bir akıllı telefon ekranında görülüyor (AFP)
Apple'ın geliştirdiği dijital asistan Siri, 14 Şubat 2025'te Fransa'nın güneybatısındaki Bordeaux kentinde bir akıllı telefon ekranında görülüyor (AFP)
TT

Apple, ChatGPT'ye rakip olmak için Siri'yi yenilemeyi planlıyor

Apple'ın geliştirdiği dijital asistan Siri, 14 Şubat 2025'te Fransa'nın güneybatısındaki Bordeaux kentinde bir akıllı telefon ekranında görülüyor (AFP)
Apple'ın geliştirdiği dijital asistan Siri, 14 Şubat 2025'te Fransa'nın güneybatısındaki Bordeaux kentinde bir akıllı telefon ekranında görülüyor (AFP)

Apple'ın ChatGPT gibi önde gelen yapay zeka sohbet botlarıyla rekabet edebilmek için Siri asistanını büyük ölçüde yenilemeyi planladığı bildirildi.

Bloomberg'ün haberine göre ABD merkezli teknoloji devi, yapay zeka destekli arama aracını kullanıma sunmak için Google'dan yardım istedi ve piyasaya çıkış tarihi gelecek yılın başları olarak belirlendi.

Şirket içinde World Knowledge Answers (Dünya Bilgisi Yanıtları) diye adlandırılan özellik, büyük dil modellerini (BDM) kullanarak ChatGPT'ye benzer işlevler sunacak.

Yöneticilerin "yanıt motoru" diye adlandırdığı bu yenilik; metin, fotoğraf, video ve ilgi çekici noktaları destekleyecek.

Bu adım, Apple'ın 2011'de iPhone'da sesli asistan olarak kullanıma sunduğu Siri için uzun süredir vaat edilen iyileştirmenin bir parçası.

Şirket, hazirandaki Dünya Çapında Geliştirici Konferansı (Worldwide Developer Conference / WWDC) sırasında Siri'nin yapay zeka destekli güncellemesinin 2026'ya erteleneceğini duyurmuştu. Yeni güncellemenin ayrıntılarını içeren çarşamba günkü haberin ardından Apple'ın hisseleri yaklaşık yüzde 5 yükseldi.

Apple'ın yazılım şefi Craig Federighi ağustosta, Cupertino merkezli şirketin en önemli önceliğinin Siri'nin geliştirilmesi olduğunu söylemişti.

Geçen ay bütün çalışanların katıldığı bir toplantıda konuşan yönetici, Apple'ın yapay zeka tekliflerini artırmak için üçüncü taraflarla görüştüğünü açıklamıştı.

Federighi "Bu gelişme bizi yalnızca duyurduğumuz yenilikleri değil, hayal ettiğimizden çok daha kapsamlı bir iyileştirmeyi sunabilecek konuma getirdi" demişti. 

İnsanların daha fazla ciddiye aldığı bir proje yok.

The Independent daha fazla bilgi için Apple'la temasa geçti ancak şirket genellikle piyasaya sürülmemiş ürünler hakkında yorum yapmıyor.

Yeni yapay zeka asistanı için olası bir platform, Apple'ın geliştirme aşamasında olduğu söylenen bir robot olabilir.

Siri'nin bu robota entegre edilerek, cihazın insan benzeri bir yüz kazanması planlanıyor. Cihaz prototiplerinde Apple'ın Finder logosunun hareketli bir versiyonunun kullanıldığı bildiriliyor.

Görsel kaldırıldı.


Apple, CEO Tim Cook'un "hayranlık uyandıran" diye nitelediği bir etkinlikle, gelecek salı günü en yeni iPhone 17 serisini tanıtacak ve Apple Watch ve AirPods serilerindeki güncellemeleri duyuracak.

Cihazların yeni biçim katsayılarıyla gelmesi beklenirken, iPhone, iPad, Mac, Apple Watch, Apple TV ve Car Play işletim sistemlerinde büyük bir revizyon da duyurulabilir.

Apple Etkinliği'nin canlı yayını 9 Eylül'de yerel saatle 10.00'da (TSİ 20.00) gerçekleşecek ve etkinliğin tamamı The Independent'ta aktarılacak.

Independent Türkçe


OpenAI'ın CEO'su, ölü internet teorisine hak verdi

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

OpenAI'ın CEO'su, ölü internet teorisine hak verdi

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

ChatGPT'nin yaratıcısı OpenAI'ın CEO'su Sam Altman, "ölü internet teorisinde" biraz doğruluk payı olabileceğini öne sürdü.

Bu komplo teorisindeki fikre göre, internetteki içeriklerin ve gerçek kişiler gibi görünen profillerin çoğu aslında bilgisayarlar tarafından otomatik olarak oluşturuluyor ve internet büyük ölçüde "ölü" halde.

Teori sık sık çürütülse de son yıllarda yapay zeka sistemlerinin yaygınlaşması ve eskiden Twitter diye bilinen X gibi platformlarda botları engellemeye yönelik girişimlerin başarısız olması, bu fikre giderek daha fazla itibar edilmesine neden oluyor. 

Ve Altman da daha önce teoriye inanmamasına rağmen, bunda bir miktar haklılık payı olabileceğini öne sürdü.

Altman "Ölü internet teorisini hiç ciddiye almamıştım ama görünen o ki, şu anda büyük dil modelleri tarafından kullanılan çok sayıda twitter hesabı var" diye yazdı.

Büyük dil modelleri (BDM), ChatGPT ve Anthropic'in Claude'u gibi benzer ürünlerin arkasındaki teknolojiyi ifade ediyor.

Altman'ın OpenAI'ın başındaki rolü nedeniyle, uyardığı soruna doğrudan katkıda bulunduğunu öne süren kullanıcılar, bu açıklamaya büyük tepki gösterdi.

ChatGPT'nin 2022'nin sonlarında piyasaya sürülmesi, diğer birçok benzer sistemin internette kullanıma sunulmasına yol açtı ve hem gerçek hem de kötü niyetli kullanıcıların çevrimiçi platformlarda otomatik içerik ve gönderi oluşturmasını çok daha kolay hale getirdi.

Bazıları da Altman'ın tweet'inin, World Network'teki çalışmalarından kaynaklanmış olabileceğini öne sürüyor. Daha önce Worldcoin diye bilinen şirketi 2019'da kurmuştu. Şirket, insanların gözlerini tarayarak internette gerçek kimliklerini kanıtlamasını sağlayacak bir yöntem geliştirmeyi hedeflediğini belirtiyor. Bu, yapay zeka destekli sistemlerin çevrimiçi etkisini durdurmanın yolu olarak teşvik ediliyor.

Independent Türkçe