Ticari casusluk ve Google Tag raporundan öne çıkanlar

Google Tag, bu eylemlerin bir sonucu olarak şirketleri ve bireyleri tehdit eden riskleri ve korunmaya yönelik bazı ipuçlarını vurgulayan bir rapor yayınladı (Google)
Google Tag, bu eylemlerin bir sonucu olarak şirketleri ve bireyleri tehdit eden riskleri ve korunmaya yönelik bazı ipuçlarını vurgulayan bir rapor yayınladı (Google)
TT

Ticari casusluk ve Google Tag raporundan öne çıkanlar

Google Tag, bu eylemlerin bir sonucu olarak şirketleri ve bireyleri tehdit eden riskleri ve korunmaya yönelik bazı ipuçlarını vurgulayan bir rapor yayınladı (Google)
Google Tag, bu eylemlerin bir sonucu olarak şirketleri ve bireyleri tehdit eden riskleri ve korunmaya yönelik bazı ipuçlarını vurgulayan bir rapor yayınladı (Google)

Google TAG, ticari casusluğun artış hızıyla birlikte, şirketler ve bireyler için artan riskleri dikkat çeken bir rapor yayınladı. Ticari casusluk, rekabet avantajı elde etmek amacıyla rakiplerden gizli iş bilgilerini izinsiz olarak toplamak için kullanılan yasadışı bir uygulama. Bu uygulama, ürün verilerinin, iş stratejilerinin, finansal verilerin veya şirket için değerli olan diğer gizli bilgilerin çalınmasını içeriyor. Bu genellikle kötü amaçlı yazılım, kimlik avı ve diğer siber saldırı yöntemleri de dahil olmak üzere sofistike yollarla yapılıyor.

Bu eylemler, rakiplerinin zararına casusluk yapan kuruluşun konumunu güçlendirmeyi amaçlıyor. Bu da adil olmayan bir iş ortamı yaratıyor ve etkilenen şirketler için mali kayıplara ve itibar kaybına yol açıyor. Bu bilgiler ışığında Google TAG raporu, şirketlerin ve bireylerin hassas bilgilerini bu artan risklerden korumak için acil olarak önleyici tedbirler almaları gerektiğinin altını çiziyor.

Google TAG nedir?

Google'ın bir siber saldırı analiz birimi olan TAG, siber saldırılara ve mali konularla ilgili tehditlere karşı koymaya yönelik geliştirildi. Google TAG raporunda, keşfedilmemiş "sıfırıncı gün" güvenlik açıklarının casus yazılım destekçileri tarafından istismar edilmesi de dahil olmak üzere çeşitli noktaların altını çizdi. Raporda aşağıdaki diğer noktalara da yer verildi:

- Popüler platformların doğrudan hedeflenmesi:

Casus yazılımlar Android, iOS ve Chrome gibi önde gelen platformlara odaklanarak milyonlarca kullanıcının güvenliğini riske atıyor.

- Şirketlere ve bireylere yönelik tehditler:

Ticari casusluk, finansal bilgiler ve müşteri bilgileri gibi hassas bilgileri çalmak için kullanılabilecek ciddi bir riski temsil ediyor.

Google, kullanıcıların güvenliğini sağlamak için birçok önlem alıyor:

- Geliştiriciler için güvenlik açıklarını tespit etme:

Google, casus yazılımlar tarafından istismar edilen güvenlik açıklarını gidermek için yazılım geliştiricilerle işbirliği içinde çalışıyor.

- Kullanıcılar için güvenlik araçları sağlamak:

Google, kullanıcıları casus yazılımlara karşı korumak için "Safe Browsing" ve "Google Play Protect" gibi koruma araçları sunuyor.

Ticari casusluğu önlemek için şirketlerin ve bireylerin farkındalık, teknolojinin en iyi şekilde kullanımı ve gelişmiş güvenlik uygulamalarını içeren birden fazla strateji izlemesi gerekiyor. Aşağıda şirketler ve bireyler için ticari casusluğu önleme stratejileri yer alıyor:

1. Çalışanların ticari casusluğun tehlikeleri ve nasıl önlenebileceği konusunda eğitilmesi:

- Sürekli eğitim: Çalışanların en son ticari casusluk yöntemlerini ve bunları nasıl tespit edip karşı koyacaklarını öğrenmeleri için periyodik eğitim kursları düzenlenmelidir. Bu, oltalama, kimlik avı ve kötü amaçlı yazılım gibi siber saldırıları anlama eğitimini de içermelidir.

- Güvenlik Kültürü: Çalışanların hassas bilgileri korumanın öneminin farkında olmaları ve güvenlik politikaları ve prosedürlerine sıkı sıkıya uymaları için şirket içinde bir güvenlik kültürünün teşvik edilmesi.

2. Anti-virüs ve anti-spyware programları kullanın

- Uygun yazılımın seçilmesi: Çeşitli güvenlik tehditlerine karşı kapsamlı koruma sağlayan anti-virüs ve anti-spyware yazılımlarının güvenilir kaynaklardan seçilmesi gerekmektedir.

- Güvenlik Güncellemeleri: Güvenlik yazılımının, yeni kötü amaçlı yazılım ve casus yazılımları tespit etmeye yardımcı olan en son tanımlara ve iyileştirmelere sahip olacak şekilde düzenli olarak güncellendiğinden emin olun.

3. Sürekli yazılım güncellemesi:

Güncellemelerin önemi: Yazılım güncellemeleri, kötü amaçlı yazılımların sistemlere sızmak için kullanabileceği güvenlik açıklarının kapatılmasında çok önemli bir rol oynar. Güvenlik güncellemeleri ve güvenlik yamaları üreticiler tarafından yayınlanır yayınlanmaz uygulanmalıdır.

- Yazılım bakımı: Sistemlerin ve yazılımların düzenli olarak güncellenmesini sağlayan düzenli bakım için bir program düzenlemek; Bu da güvenlik risklerini azaltır.

Bu stratejilerin izlenmesi, şirketlerin ve bireylerin ticari casusluğa karşı kendilerini daha iyi korumalarına ve siber tehditlerle ilişkili riskleri azaltmalarına yardımcı olabilir. Sonuç olarak, ticari casusluk hem şirketler hem de bireyler için büyüyen bir tehdit oluşturmaktadır. Google TAG raporu bu riskleri vurgulamakta ve bunlara yönelik önlemler önermektedir. Bu yönergelere bağlı kalınarak casus yazılımlara karşı koruma artırılabilir.



T-Rex döneminden kalma sivrisinek lavrası bulundu

Bilinen en eski sivrisinek larvası kehribarda hapsolmuş (André Amaral, AG Haug)
Bilinen en eski sivrisinek larvası kehribarda hapsolmuş (André Amaral, AG Haug)
TT

T-Rex döneminden kalma sivrisinek lavrası bulundu

Bilinen en eski sivrisinek larvası kehribarda hapsolmuş (André Amaral, AG Haug)
Bilinen en eski sivrisinek larvası kehribarda hapsolmuş (André Amaral, AG Haug)

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Kudretli Tyrannosaurus rex'in yeryüzünde dolaştığı dönemden kalma, dünyanın bilinen en eski sivrisinek larvası, bilim insanlarının "nadir bir rastlantı" diye nitelendirdiği bir kehribar parçasında hapsolmuş halde bulundu.

Kretase döneminden kalma, 99 milyon yıl öncesine ait "mükemmel şekilde korunmuş" fosil, Myanmar'ın Kaçin bölgesinden geliyor ve böceğin evrimine daha fazla ışık tutabilir. Yeni bir araştırmaya göre önceden sadece yetişkin sivrisinek fosilleri keşfedildiğinden, sözkonusu örnek bu döneme ait kehribar içinde korunmuş ilk sivrisinek larvası olma özelliğini taşıyor.

Yeni bir cinse ait yeni bir tür olarak tanımlanan fosilleşmiş larvaya Cretosabethes primaevus adı verildi.

Bu döneme ait sivrisinekler bugüne kadar Culicidae sivrisinek grubu içinde nesli tükenmiş bir soy olan Burmaculicinae adlı ayrı bir gruba ait kabul ediliyordu.

Fosilin oluşması için bir damla ağaç reçinesinin küçük bir su birikintisine düşmesi gerektiğini belirten bilim insanları böylece suda yaşayan larva kehribarda korunduğu için fosilin "nadir bir rastlantı" olduğunu söylüyor

Münih Ludwig Maximilian Üniversitesi'nden zoolog André Amaral, "Bu fosil benzersiz çünkü larva modern türlere çok benziyor" diyor.

Aynı zamanda hakemli dergi Gondwana Research'te yayımlanan çalışmanın başyazarı olan Dr. Amaral "Günümüzdeki türlerde artık bulunmayan son derece sıradışı morfolojik özellikler sergileyen, bu dönemdeki diğer tüm sivrisinek fosili keşiflerinden farklı" diye açıklıyor.

Araştırmacılar yeni keşfedilen Cretosabethes primaevus'un, bazı modern türleri de içeren Sabethini grubundan olduğunu belirtiyor.

Cretosabethes primaevus larvasının tıpkı günümüz sivrisinekleri gibi, ağaç dallarının oyukları veya bitki yapraklarının araları gibi küçük su birikintilerinde yaşadığı düşünülüyor.
 

Görsel kaldırıldı.Yeni türün larvası (Gondwana Research)

Önceki fosil araştırmaları, sivrisineklerin evrimsel kökeninin yaklaşık 201 milyon yıl ila 145 milyon yıl önceyi kapsayan Jura dönemine dayandığının belirlenmesini sağlamıştı.

Ancak DNA analizine dayanan tahminler, sivrisineklerin muhtemelen Triyas ve Jura dönemleri arasında, 200 milyon yıldan daha önce ortaya çıktığına işaret ediyor.

Son bulgular, bu böceğin ilk ortaya çıktığı tam zaman dilimini daraltmaya yarayacak yeni ipuçları sunuyor.

Araştırmacılar, "Bu yeni fosil Kretase döneminde, soyu tükenmiş sivrisinek türlerinin modern sivrisinek türleriyle bir arada yaşadığını gösteriyor" diye yazıyor.

Dr. Amaral şu ifadeleri kullanıyor:

Sonuçlarımız, sivrisineklerin Jura döneminde çoktan çeşitlenmeye başladığına ve larva morfolojisinin neredeyse 100 milyon yıldır dikkate değer derecede benzer kaldığına dair güçlü işaretler sunuyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news


Uzmanlar uyardı: ChatGPT'ye kaba davranmak daha iyi sonuç verse de kibar olun

Uzmanlar yapay zekaya kibar davranmanın, bu araçların nazik davranışlar geliştirmesine katkı sağlayacağını söylüyor (AFP)
Uzmanlar yapay zekaya kibar davranmanın, bu araçların nazik davranışlar geliştirmesine katkı sağlayacağını söylüyor (AFP)
TT

Uzmanlar uyardı: ChatGPT'ye kaba davranmak daha iyi sonuç verse de kibar olun

Uzmanlar yapay zekaya kibar davranmanın, bu araçların nazik davranışlar geliştirmesine katkı sağlayacağını söylüyor (AFP)
Uzmanlar yapay zekaya kibar davranmanın, bu araçların nazik davranışlar geliştirmesine katkı sağlayacağını söylüyor (AFP)

Yapay zekayla kaba konuşmanın daha doğru yanıtlara yol açtığına dair bulgular artarken, bilim insanları bu tür davranışlara karşı uyarıyor.

Yakın zamanda ön baskı sunucusu arXiv'de yayımlanan bir çalışmada OpenAI'ın popüler sohbet botu ChatGPT'ye kaba davranmanın daha iyi sonuçlar verdiği tespit edilmişti.

Henüz hakem değerlendirmesinden geçmeyen çalışmayı yürüten ekip, kullanıcının üslubunun cevapların doğruluğunu nasıl etkilediğini test etmek için çoktan seçmeli 50 soru hazırlamıştı.

Sorular, "çok kibar", "kibar", "nötr", "kaba" ve "çok kaba" olmak üzere 5 farklı tonla hazırlanmıştı.

Araştırmacılar her bir komutu vermeden önce ChatGPT'den önceki konuşmaları tamamen göz ardı etmesini isteyerek önceki üsluplardan etkilenmesini önlemeyi amaçlamıştu. Ayrıca yapay zeka aracından herhangi bir açıklama yapmadan 4 seçenekten birini seçmesi istenmişti.

OpenAI'ın en gelişmiş modellerinden ChatGPT-4o'yu kullanan bilim insanları, kabalık düzeyi arttıkça soruların doğruluk oranının da paralel şekilde arttığını saptamıştı.

Doğruluk oranı çok kibar sorularda yüzde 80,8, çok kaba sorulardaysa yüzde 84,8 olarak kaydedilmişti.

Ekip, önceki bir çalışmada kibarlığın daha doğru yanıtlarla ilişkilendirildiğini ancak o zaman ChatGPT 3.5 gibi daha eski bir model kullanıldığını söylüyor.

Öte yandan uzmanlar, bu durumun daha iyi sonuçlar vermesine rağmen yapay zekaya kaba davranılmaması gerektiği konusunda uyarıyor.

Araştırmacılar makalede "Bu bulgu bilimsel açıdan ilgi çekici olsa da gerçek dünya uygulamalarında düşmanca veya toksik arayüzlerin kullanılmasını savunmuyoruz" diyerek ekliyor:

İnsan-yapay zeka etkileşiminde aşağılayıcı veya küçük düşürücü dil kullanmak, kullanıcı deneyimi, erişilebilirlik ve kapsayıcılık üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir ve zararlı iletişim normlarına katkıda bulunabilir. Bunun yerine sonuçlarımızın, büyük dil modellerinin yüzeysel komutlara karşı hassas olduğuna dair kanıt sunduğunu düşünüyoruz. Bu durum, performans ve kullanıcı esenliği arasında istenmeyen bir denge yaratabilir.

Bu çalışmanın yanı sıra ChatGPT gibi araçlara "Teşekkür ederim" ve "Lütfen" gibi sözler söylemenin yüksek miktarda su ve elektrik kullanımına yol açtığı da daha önce gündeme gelmişti. 

OpenAI CEO'su Sam Altman nisanda X'te yaptığı bir paylaşımda bu ifadelerin şirkete "onlarca milyon dolara" mal olduğunu söylemişti. 

Burada, sohbet botlarına girilen her komutun ve gelen yanıtın enerji ve su tükettiğini, fazladan her kelimenin, sunucunun maliyetini artırdığını belirtmekte fayda var. 

Öte yandan pek çok uzman yapay zekaya kibar davranmanın önemini vurguluyor. 

Hakemli dergi Cognition'ın Ocak 2025 sayısında yayımlanan bir makalede, yapay zekaya kötü davranan kişilerin, duygusuzlaşarak başka insanlara da benzer şekilde davranmasına yol açabileceği görülmüştü.

Bu çalışmada yer almayan, insan ve yapay zeka ilişkilerini inceleyen Dr. Jaime Banks, "Davranışlarımız için normlar veya senaryolar oluştururuz ve bu tür bir etkileşim kurarak biraz daha iyi veya daha alışkanlık haline gelmiş bir şekilde kibar davranışlara yönelebiliriz" diye açıklıyor.

Aynı alanda çalışan Dr. Sherry Turkle da şu ifadeleri kullanıyor:

Bir nesne bizimle samimi sohbetler etmeye, dostça konuşmalar yapmaya başlayacak kadar canlıysa ve öyle olmasa bile onu hayatımızda gerçekten önemli bir kişiymiş gibi görüyorsak, nezaketi hak edecek kadar da canlıdır.

 Independent Türkçe, Live Science, arXiv, ACL Anthology, Cognition, New York Times


Asya misk kedisinin dışkıladığı kahve çekirdekleri neden daha lezzetli?

Hindistan'dan Endonezya'ya kadar çeşitli yerlerde yaşayan küçük, meyve seven, gececil Asya misk kedisi, dışkılarıyla tohum dağıtarak ormanların yenilenmesine katkı sağlıyor
Hindistan'dan Endonezya'ya kadar çeşitli yerlerde yaşayan küçük, meyve seven, gececil Asya misk kedisi, dışkılarıyla tohum dağıtarak ormanların yenilenmesine katkı sağlıyor
TT

Asya misk kedisinin dışkıladığı kahve çekirdekleri neden daha lezzetli?

Hindistan'dan Endonezya'ya kadar çeşitli yerlerde yaşayan küçük, meyve seven, gececil Asya misk kedisi, dışkılarıyla tohum dağıtarak ormanların yenilenmesine katkı sağlıyor
Hindistan'dan Endonezya'ya kadar çeşitli yerlerde yaşayan küçük, meyve seven, gececil Asya misk kedisi, dışkılarıyla tohum dağıtarak ormanların yenilenmesine katkı sağlıyor

Erin Keller Son dakika haberleri ve gündem muhabiri 

Misk kedisi kahvesinin benzersiz aroması, Asya misk kedilerinin sindirimi sırasında çekirdeklerde meydana gelen kimyasal değişikliklerden kaynaklanıyor (Wikimedia Commons)

Sözkonusu kahve olduğunda, bazı çekirdekler fincanınıza ulaşana kadar gerçekten de uzun bir yol kat ediyor.

Dünyanın en pahalı demleme kahvesi olan "misk kedisi kahvesi", benzersiz lezzetini beklenmedik bir baristaya borçlu: Asya misk kedisi.

Bulguları perşembe günü Scientific Reports'ta yayımlanan çalışmada bu gececil, kedi benzeri memelinin, sindirim sırasında çekirdeklerin kimyasını değiştirerek belirgin ve daha zengin bir lezzet yarattığı bulundu.

Fermantasyon diye bilinen bu süreç çekirdeklerin yağ, protein ve yağ asidi içeriğini değiştiriyor ve dışkılamadan sonra toplanan çekirdeklerin benzersiz tadına katkı sunuyor.

Ancak bu çekirdekler, hızla yükselen Starbucks fiyatlarından bile yüzlerce dolar daha pahalıya mal oluyor. Fiyatı yaklaşık yarım kilo başına 600'le 1300 dolar arasında değişen bu çekirdekler, kahve üretiminde misk kedilerinin karşılaştığı muameleyle ilgili etik kaygılara yol açıyor.

Bu küçük, gececil, meyve yiyen, kedi benzeri memeliler Güneydoğu Asya, Çin'in güneyi ve Hindistan alt kıtasında yaşıyor. Dışkılarıyla tohumları etrafa dağıtarak önemli bir ekolojik rol oynayan bu hayvanlar, ormanın yenilenmesine ve sağlığının korunmasına yardımcı oluyor.

Zoolog Ramit Mitra ve meslektaşları araştırmaları kapsamında Hindistan'ın güneyinde yer alan Kodagu'daki çiftliklerden, yabani misk kedilerine ait 68 dışkı örneği ve yenmemiş Robusta kahve çekirdeği topladı.

Misk kedilerinin tükettiği çekirdeklerin yağ içeriği ve belirli yağ asidi metil esteri seviyelerinin daha yüksek olduğunu buldular. Kremamsı, süt benzeri bir tatla ilişkilendirilen bu bileşikler, kahvenin aromasını ve tadını güçlendiriyor.

Çalışmada, misk kedilerinin işleminden geçen çekirdeklerin, yenmemiş çekirdeklere kıyasla daha düşük protein ve kafein seviyeleri içerdiği ve bunun daha yumuşak, daha az acı bir tat profiline katkıda bulunabileceği saptandı.

Ancak çalışmanın yazarları bu bulguların kavrulmamış çekirdeklerden elde edildiği ve kavurmanın, kahvenin nihai aromasını daha da değiştirebileceği uyarısında bulunuyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news