Dikey kalkış teknolojisine sahip uçan araba

Kalabalık alanlarda sorunsuz navigasyon sağlıyor

Dikey kalkış teknolojisine sahip uçan araba
TT

Dikey kalkış teknolojisine sahip uçan araba

Dikey kalkış teknolojisine sahip uçan araba

Çinli "Xpeng Aeroht" şirketinin 2024 Tüketici Elektroniği Fuarı, ziyaretçilerde geleceğe yönelik bir heyecan ve birlikte büyüdükleri ünlü bilim kurgu filmlerine yönelik bir tür nostalji duygusu uyandırdı. Fuarda şirketin, aracın arkasından çıkan pervanelerle uçan bir arabaya dönüşen süper otomobil fikri sergilendi.

Dikey kalkış ve iniş yapabilen elektrikli uçan araba "sıkışık alanlarda ve koşullar elverdiğinde engeller arasında sorunsuz seyrüsefer" sağlamak üzere tasarlandı. Bu koşulların gerçekleştirilebilirliği tartışmalı olsa da, kalabalık yolların üzerinden uçma fikri şüphesiz cazip. Asya'daki en büyük uçan araba üreticisi olduğunu iddia eden Xiping Aeronautics, yeni uçan arabasını kısa mesafeli, alçak irtifalı seyahatler için bir çözüm olarak konumlandırıyor.

Aracın gövdesinden çok yükselmeyen fanlar, süper otomobilin arkasından çıkıp genişledikçe çarpıcı bir görüntü oluşturuyor. Yeni otomobil Tüketici Elektroniği Fuarı'nda uçmadı, ancak fikri ortaya atan şirket, dikey kalkış ve iniş için onaylanmış mekanizma olan ve üstün dronları karakterize eden manevra becerilerinden esinlenen aracın kollarının açılışını gösterdi.

Uçan arabanın iki yolcuyu barındırabilen çift modlu bir kokpiti var, ancak uçuş bileşenleri aracın geniş bir alanını kapladığından maalesef aile için yer yok. Ayrıca araçta kare bir direksiyon simidi ve bir joystick bulunuyor.

Xpeng Aeroht'ın kurucu ortağı, başkan yardımcısı ve tasarım müdürü Wang Tan, alternatif bir vizyon deneme arzularının ardındaki motivasyonun yol sıkışıklığı olduğunu açıkladı. Tan, kullanıcıların trafiği atladığını ve arabalarla dolu alanların üzerinden uçtuğunu hayal ediyor.

Ancak bu fikrin pratikte uygulanması, özellikle hava trafiğinin düzenlenmesinin karmaşıklığı açısından bazı zorluklarla karşılaşabilir.



Gelişmiş kuantum sensörlerin sırrı üzümde mi saklı?

Üzümlerin büyük ölçüde sudan oluşması yeni teknolojilerin önünü açabilir (Fawaz, Nair, Volz)
Üzümlerin büyük ölçüde sudan oluşması yeni teknolojilerin önünü açabilir (Fawaz, Nair, Volz)
TT

Gelişmiş kuantum sensörlerin sırrı üzümde mi saklı?

Üzümlerin büyük ölçüde sudan oluşması yeni teknolojilerin önünü açabilir (Fawaz, Nair, Volz)
Üzümlerin büyük ölçüde sudan oluşması yeni teknolojilerin önünü açabilir (Fawaz, Nair, Volz)

Bilim insanları daha gelişmiş kuantum sensörler yapmak için üzüm kullanılabileceğini öne sürdü. 

Bir üzüm tanesini neredeyse tamamen ikiye kesip (parçaları birbirine bağlayan küçük bir kabuk parçası bırakarak) mikrodalga fırına koyunca plazma oluştuğu en az 30 yıldır biliniyor.

Bilim insanları üzümlerin boyutu ve geçirgenlikleri nedeniyle elektrik alanlarını hapsetmesi sonucu plazmanın ortaya çıktığını söylüyor. Benzer bir etki birbirine değen iki üzümle de yaratılabiliyor.

Diğer yandan evde böyle bir deney yapmanın, mikrodalga fırınları bozabileceğini eklemekte fayda var. 

Plazmayı yaratan elektriksel alanın nasıl oluştuğu daha önceki çalışmalarda incelenirken, Avustralya'daki Macquarie Üniversitesi'nden bir ekip üzümlerin manyetik alan etkisine odaklandı. 

Physical Review Applied adlı hakemli dergide yayımlanan makaleye göre üzümler, mikrodalga rezonatörü gibi davranarak daha iyi kuantum sensörlerinin önünü açabilir. 

Elektriksel alanı bir yere hapseden mikrodalga rezonatörleri, uydu teknolojisinden çeşitli kuantum sistemlerine kadar çeşitli alanlarda kullanılıyor. 

Kuantum mekaniğinin hakim olduğu kuantum sensörler, elektriksel ve manyetik alanlardaki değişimleri algılayarak çok daha isabetli hesaplamaları mümkün kılıyor.

Doktora öğrencisi Ali Fawaz liderliğindeki yeni çalışmada, deney için özel olarak üretilmiş nanoelmaslar kullanıldı.  

Nanoelmaslardaki karbon atomlarının bir kısmı değiştirilerek mıknatıs gibi davranan küçük renk merkezleri oluşturuldu. 

Bilim insanları daha sonra bir nanoelması, iki üzümün arasına koyarak ince bir lif tabakanın üstüne yerleştirdi. 

Ardından liften yeşil lazer ışığı geçirerek renk merkezlerinin kırmızı renkte parlamasını sağladılar. 

Araştırmacılar parlaklık seviyesinin manyetik alanın gücünü gösterdiğini söylüyor. Çalışmada bu alanın üzüm varken, üzüm olmayan deneye göre iki kat daha güçlü olduğu kaydedildi. 

Fawaz yaptığı açıklamada bulguları şöyle değerlendiriyor:

Önceki çalışmalar plazma etkisine neden olan elektriksel alanlara odaklanırken, biz üzüm çiftlerinin kuantum algılama uygulamaları için çok önemli olan manyetik alanları da güçlendirebileceğini gösterdik.

Fawaz bu güçlü manyetik alanın, üzümlerin yüksek oranda su içermesinden kaynaklandığını söylüyor:

Mikrodalga enerjisini yoğunlaştırmada su aslında safirden daha iyi ancak daha az kararlı ve bu süreçte daha fazla enerji kaybediyor. Çözmemiz gereken en önemli zorluk da bu.

Meyvedeki şekerin etkiyi azalttığını ekleyen araştırmacı, benzer bir zarla kaplı saf su torbalarının muhtemelen daha iyi performans sergileyeceğini düşünüyor.

Ayrıca bilim insanları 27 milimetre uzunluğundaki üzümlerin istenen sonucu verdiğini belirtiyor.

Independent Türkçe, IFLScience, Interesting Engineering, Ars Technica, Physical Review Applied, BAE Systems