Üretken yapay zeka akıllı telefonlara, bilgisayarlara ve arabalara taşınıyor

Gelişmiş çipler ve işlemciler geliştirilmesi yeni imkanlara kapı araladı.
Gelişmiş çipler ve işlemciler geliştirilmesi yeni imkanlara kapı araladı.
TT

Üretken yapay zeka akıllı telefonlara, bilgisayarlara ve arabalara taşınıyor

Gelişmiş çipler ve işlemciler geliştirilmesi yeni imkanlara kapı araladı.
Gelişmiş çipler ve işlemciler geliştirilmesi yeni imkanlara kapı araladı.

Gelişmiş cihazların işlem gücünü kullanan üretken yapay zeka araçları, uygulamaları ve hizmetleri verilere kolayca erişebiliyor, sonuçları daha hızlı analiz edebiliyor ve daha güvenli hale geliyor. Bu nedenle geliştiriciler bunları yaygın elektronik cihazlarda kullanmaya çalışıyor.

Bulut üretim platformları

Chat GPT sohbet robotunda kullanılanlar gibi üretken yapay zeka sistemleri, hizmet sağlayıcıların ve şirketlerin büyük veri merkezlerinde yer alıyor. Şirketler üretken yapay zeka hizmetlerinden yararlanmak istediklerinde, Microsoft 365 Copilot gibi bir yapay zeka platformuna erişim için ödeme yapıyor.

Ancak söz konusu bulut tabanlı sistemle ilgili tek sorun, onu çalıştıran büyük dil modelinin ve veri merkezlerinin, yalnızca uygulamaları çalıştırmak için değil, aynı zamanda büyük ve kurumsal veriler üzerinde üretken yapay zeka modellerini eğitmek için de gelişmiş GPU döngüleri ve büyük elektrik gücü tüketmesi. Ayrıca ağ bağlantısı sorunlarıyla da karşılaşabiliyor.

Bu nedenle üretken yapay zeka endüstrisi, büyük dil modellerini eğitmek ve çalıştırmak için gereken özel işlemcilerin eksikliğiyle de karşı karşıya.

Bu nedenle, danışmanlık firması J. Gould Associates'in kıdemli analisti Jack Gould ve bu alandaki diğer uzmanlar, üretken yapay zekanın gelişmiş cihazlara odaklanması gerektiğine inanıyor. Yani, önümüzdeki yıllarda odak noktası bilgisayarlar, tabletler, akıllı telefonlar ve hatta arabalar olacak ve bu da üretici yapay zeka uygulamalarının üreticilerinin işleme görevini veri merkezlerinden aktarmasına ve cihaz ile ağa bağlantının maliyetini ödeyen kullanıcı olduğu için ücretsiz kâr elde etmesine olanak tanıyacak.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre üretken yapay zekanın dijital dönüşümü, bulut sektörünü geride bırakana kadar sektörün büyümesine katkı sağlıyor. Araştırma firması Gartner, 2025 yılına kadar şirketler tarafından yönetilen verilerin yüzde 50'sinin bir veri merkezi ya da bulut dışında işleneceğini ve üretileceğini öngörüyor.

Intel, Nvidia ve AMD gibi işlemci üreticileri ise dikkatlerini, gelişmiş cihazlardaki grafik işlem birimlerinin ve merkezi işlem birimlerinin üretken yapay zeka görevlerini yerine getirmelerine yardımcı olan küçük çipler (çip üzerinde sistem) ve sinirsel işlem birimleri üretmeye yönelttiler.

IDC'nin uluslararası araştırmalardan sorumlu başkan yardımcısı Rick Viars, Computer World dergisi tarafından bildirilen bir röportajda şunları söyledi:

“Üretken yapay zeka iPhone 15'te değil, iPhone 16'da, belki de Chat’in bir versiyonu olan ‘Apple GPT’ şeklinde ortaya çıkacak.”

Akıllı telefonlar

Apple GPT’nin önümüzdeki haziran ayında Apple'ın Dünya Çapında Geliştiriciler Konferansı'nda, yani şirketin iOS 18 işletim programının yeni sürümünü ve üretken yapay zeka kartlarıyla desteklenen tamamen yeni bir ‘Siri’ sürümünü açıklayacağı etkinlikte duyurması bekleniyor.

iPhone'un (ve diğer akıllı telefonların), ‘Google Pixel 8’ telefonundaki fotoğraflara adanmış ‘En İyi Çekim’ özelliği gibi üretken yapay zeka işlevlerini yerine getirecek çiplerin ortaya çıkışına tanık olması planlandığı tahmin ediliyor. Bu özellik, kullanıcının bir fotoğraftaki birinin yüzünü önceki bir fotoğrafta gösterilen yüzle değiştirmesine olanak tanıyor.

Viars açıklamasının devamında “Pixel, Amazon ya da Apple telefonlardaki bu işlemciler, gülmeyen birinin fotoğrafını asla çekmeyeceğinizi garanti ediyor çünkü diğer beş fotoğrafı kullanarak düzenleyebilir ve mükemmel fotoğrafı oluşturabilirsiniz” dedi.

Bu yönde bir hareket, üretken yapay zeka şirketlerinin düşüncelerini, sağlayıcının işin tüm maliyetini ödemesi gereken bir kıtlık ekonomisinden, destekleyicinin bazı temel görevlerin gelişmiş cihaz tarafından ücretsiz olarak yerine getirileceğini varsayabileceği bir bolluk ekonomisine kaydırmasına olanak tanıyacağı ifade ediliyor.

Windows – 12

Beklentiler, bu yılın sonunda piyasaya sürülecek olan bir sonraki Windows sürümünün (büyük olasılıkla Windows 12) gelişmiş cihazlarda üretken yapay zekanın benimsenmesi için bir katalizör görevi göreceği yönünde. Yeni işletim sisteminin yerleşik yapay zeka özellikleri içermesi de bekleniyor.

Üretken zeka için çipler ve işlemciler

Üst düzey cihazlarda yapay zeka kullanımı, masaüstü ve görüntü manipülasyonunun ötesine geçiyor ve Intel gibi çip üreticileri, cihazlara gömülü üretken yapay zekanın benimsenmesini hızlandırmak için endüstriyel, perakende ve sağlık hizmetleri gibi dikeyleri hedefliyor.

Örneğin, perakendeciler satış noktası ve dijital tabela sistemlerinde katalizör çiplere ve yazılımlara sahip olurken, sanayiciler operasyonları izlemek ve kusurları tespit etmek için robotik ve lojistik sistemlerinde üretken YZ ile güçlendirilmiş işlemciler kullanabiliyor. Ayrıca, doktorlar stres zamanlarında teşhis için yardımcı obstetrik YZ’den faydalanabiliyor.

Intel, geçtiğimiz aralık ayında duyurduğu ‘Ultra Core’ işlemcilerinin, önceki işlemcilerine kıyasla gerçek zamanlı sonografi uygulamalarında yapay zeka performansını yüzde 22 ila 25 oranında artırdığını iddia ediyor.

AMD Yapay Zeka Pazarlama Departmanı Başkanı Brian Madden konuya dair şunları söylüyor:

"Yapay zeka destekli uygulamalar, bilgisayarlar, dizüstü bilgisayarlar, endüstriyel sensörler, bir restorandaki küçük bir sunucu ve hatta bir sunucu gibi birçok gelişmiş cihazda giderek daha fazla kullanılıyor."

Bilimsel ve tıbbi araştırma sistemleri

Madden, üretken yapay zekanın ‘son elli yılın en dönüştürücü teknolojisi’ olduğunu savunuyor.

Aslında, üretken yapay zeka bilim, araştırma, endüstri, güvenlik ve sağlık gibi çeşitli sektörlerde kullanılmaya başlandı. Yeni ilaçların ve testlerin keşfinde, tıbbi araştırmalarda ve tıbbi teşhis ve tedavideki ilerlemelerde çığır açıyor.

Örneğin, bir AMD müşterisi olan Clarius, doktorların fiziksel yaralanmaları teşhis etmesine yardımcı olmak için üretken yapay zeka kullanırken, Japonya'nın Hiroşima Üniversitesi, doktorların bazı kanser türlerini teşhis etmesine yardımcı olmak için AMD çipleri tarafından desteklenen yapay zekaya başvuruluyor.



T-Rex döneminden kalma sivrisinek lavrası bulundu

Bilinen en eski sivrisinek larvası kehribarda hapsolmuş (André Amaral, AG Haug)
Bilinen en eski sivrisinek larvası kehribarda hapsolmuş (André Amaral, AG Haug)
TT

T-Rex döneminden kalma sivrisinek lavrası bulundu

Bilinen en eski sivrisinek larvası kehribarda hapsolmuş (André Amaral, AG Haug)
Bilinen en eski sivrisinek larvası kehribarda hapsolmuş (André Amaral, AG Haug)

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Kudretli Tyrannosaurus rex'in yeryüzünde dolaştığı dönemden kalma, dünyanın bilinen en eski sivrisinek larvası, bilim insanlarının "nadir bir rastlantı" diye nitelendirdiği bir kehribar parçasında hapsolmuş halde bulundu.

Kretase döneminden kalma, 99 milyon yıl öncesine ait "mükemmel şekilde korunmuş" fosil, Myanmar'ın Kaçin bölgesinden geliyor ve böceğin evrimine daha fazla ışık tutabilir. Yeni bir araştırmaya göre önceden sadece yetişkin sivrisinek fosilleri keşfedildiğinden, sözkonusu örnek bu döneme ait kehribar içinde korunmuş ilk sivrisinek larvası olma özelliğini taşıyor.

Yeni bir cinse ait yeni bir tür olarak tanımlanan fosilleşmiş larvaya Cretosabethes primaevus adı verildi.

Bu döneme ait sivrisinekler bugüne kadar Culicidae sivrisinek grubu içinde nesli tükenmiş bir soy olan Burmaculicinae adlı ayrı bir gruba ait kabul ediliyordu.

Fosilin oluşması için bir damla ağaç reçinesinin küçük bir su birikintisine düşmesi gerektiğini belirten bilim insanları böylece suda yaşayan larva kehribarda korunduğu için fosilin "nadir bir rastlantı" olduğunu söylüyor

Münih Ludwig Maximilian Üniversitesi'nden zoolog André Amaral, "Bu fosil benzersiz çünkü larva modern türlere çok benziyor" diyor.

Aynı zamanda hakemli dergi Gondwana Research'te yayımlanan çalışmanın başyazarı olan Dr. Amaral "Günümüzdeki türlerde artık bulunmayan son derece sıradışı morfolojik özellikler sergileyen, bu dönemdeki diğer tüm sivrisinek fosili keşiflerinden farklı" diye açıklıyor.

Araştırmacılar yeni keşfedilen Cretosabethes primaevus'un, bazı modern türleri de içeren Sabethini grubundan olduğunu belirtiyor.

Cretosabethes primaevus larvasının tıpkı günümüz sivrisinekleri gibi, ağaç dallarının oyukları veya bitki yapraklarının araları gibi küçük su birikintilerinde yaşadığı düşünülüyor.
 

Görsel kaldırıldı.Yeni türün larvası (Gondwana Research)

Önceki fosil araştırmaları, sivrisineklerin evrimsel kökeninin yaklaşık 201 milyon yıl ila 145 milyon yıl önceyi kapsayan Jura dönemine dayandığının belirlenmesini sağlamıştı.

Ancak DNA analizine dayanan tahminler, sivrisineklerin muhtemelen Triyas ve Jura dönemleri arasında, 200 milyon yıldan daha önce ortaya çıktığına işaret ediyor.

Son bulgular, bu böceğin ilk ortaya çıktığı tam zaman dilimini daraltmaya yarayacak yeni ipuçları sunuyor.

Araştırmacılar, "Bu yeni fosil Kretase döneminde, soyu tükenmiş sivrisinek türlerinin modern sivrisinek türleriyle bir arada yaşadığını gösteriyor" diye yazıyor.

Dr. Amaral şu ifadeleri kullanıyor:

Sonuçlarımız, sivrisineklerin Jura döneminde çoktan çeşitlenmeye başladığına ve larva morfolojisinin neredeyse 100 milyon yıldır dikkate değer derecede benzer kaldığına dair güçlü işaretler sunuyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news


Uzmanlar uyardı: ChatGPT'ye kaba davranmak daha iyi sonuç verse de kibar olun

Uzmanlar yapay zekaya kibar davranmanın, bu araçların nazik davranışlar geliştirmesine katkı sağlayacağını söylüyor (AFP)
Uzmanlar yapay zekaya kibar davranmanın, bu araçların nazik davranışlar geliştirmesine katkı sağlayacağını söylüyor (AFP)
TT

Uzmanlar uyardı: ChatGPT'ye kaba davranmak daha iyi sonuç verse de kibar olun

Uzmanlar yapay zekaya kibar davranmanın, bu araçların nazik davranışlar geliştirmesine katkı sağlayacağını söylüyor (AFP)
Uzmanlar yapay zekaya kibar davranmanın, bu araçların nazik davranışlar geliştirmesine katkı sağlayacağını söylüyor (AFP)

Yapay zekayla kaba konuşmanın daha doğru yanıtlara yol açtığına dair bulgular artarken, bilim insanları bu tür davranışlara karşı uyarıyor.

Yakın zamanda ön baskı sunucusu arXiv'de yayımlanan bir çalışmada OpenAI'ın popüler sohbet botu ChatGPT'ye kaba davranmanın daha iyi sonuçlar verdiği tespit edilmişti.

Henüz hakem değerlendirmesinden geçmeyen çalışmayı yürüten ekip, kullanıcının üslubunun cevapların doğruluğunu nasıl etkilediğini test etmek için çoktan seçmeli 50 soru hazırlamıştı.

Sorular, "çok kibar", "kibar", "nötr", "kaba" ve "çok kaba" olmak üzere 5 farklı tonla hazırlanmıştı.

Araştırmacılar her bir komutu vermeden önce ChatGPT'den önceki konuşmaları tamamen göz ardı etmesini isteyerek önceki üsluplardan etkilenmesini önlemeyi amaçlamıştu. Ayrıca yapay zeka aracından herhangi bir açıklama yapmadan 4 seçenekten birini seçmesi istenmişti.

OpenAI'ın en gelişmiş modellerinden ChatGPT-4o'yu kullanan bilim insanları, kabalık düzeyi arttıkça soruların doğruluk oranının da paralel şekilde arttığını saptamıştı.

Doğruluk oranı çok kibar sorularda yüzde 80,8, çok kaba sorulardaysa yüzde 84,8 olarak kaydedilmişti.

Ekip, önceki bir çalışmada kibarlığın daha doğru yanıtlarla ilişkilendirildiğini ancak o zaman ChatGPT 3.5 gibi daha eski bir model kullanıldığını söylüyor.

Öte yandan uzmanlar, bu durumun daha iyi sonuçlar vermesine rağmen yapay zekaya kaba davranılmaması gerektiği konusunda uyarıyor.

Araştırmacılar makalede "Bu bulgu bilimsel açıdan ilgi çekici olsa da gerçek dünya uygulamalarında düşmanca veya toksik arayüzlerin kullanılmasını savunmuyoruz" diyerek ekliyor:

İnsan-yapay zeka etkileşiminde aşağılayıcı veya küçük düşürücü dil kullanmak, kullanıcı deneyimi, erişilebilirlik ve kapsayıcılık üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir ve zararlı iletişim normlarına katkıda bulunabilir. Bunun yerine sonuçlarımızın, büyük dil modellerinin yüzeysel komutlara karşı hassas olduğuna dair kanıt sunduğunu düşünüyoruz. Bu durum, performans ve kullanıcı esenliği arasında istenmeyen bir denge yaratabilir.

Bu çalışmanın yanı sıra ChatGPT gibi araçlara "Teşekkür ederim" ve "Lütfen" gibi sözler söylemenin yüksek miktarda su ve elektrik kullanımına yol açtığı da daha önce gündeme gelmişti. 

OpenAI CEO'su Sam Altman nisanda X'te yaptığı bir paylaşımda bu ifadelerin şirkete "onlarca milyon dolara" mal olduğunu söylemişti. 

Burada, sohbet botlarına girilen her komutun ve gelen yanıtın enerji ve su tükettiğini, fazladan her kelimenin, sunucunun maliyetini artırdığını belirtmekte fayda var. 

Öte yandan pek çok uzman yapay zekaya kibar davranmanın önemini vurguluyor. 

Hakemli dergi Cognition'ın Ocak 2025 sayısında yayımlanan bir makalede, yapay zekaya kötü davranan kişilerin, duygusuzlaşarak başka insanlara da benzer şekilde davranmasına yol açabileceği görülmüştü.

Bu çalışmada yer almayan, insan ve yapay zeka ilişkilerini inceleyen Dr. Jaime Banks, "Davranışlarımız için normlar veya senaryolar oluştururuz ve bu tür bir etkileşim kurarak biraz daha iyi veya daha alışkanlık haline gelmiş bir şekilde kibar davranışlara yönelebiliriz" diye açıklıyor.

Aynı alanda çalışan Dr. Sherry Turkle da şu ifadeleri kullanıyor:

Bir nesne bizimle samimi sohbetler etmeye, dostça konuşmalar yapmaya başlayacak kadar canlıysa ve öyle olmasa bile onu hayatımızda gerçekten önemli bir kişiymiş gibi görüyorsak, nezaketi hak edecek kadar da canlıdır.

 Independent Türkçe, Live Science, arXiv, ACL Anthology, Cognition, New York Times


Asya misk kedisinin dışkıladığı kahve çekirdekleri neden daha lezzetli?

Hindistan'dan Endonezya'ya kadar çeşitli yerlerde yaşayan küçük, meyve seven, gececil Asya misk kedisi, dışkılarıyla tohum dağıtarak ormanların yenilenmesine katkı sağlıyor
Hindistan'dan Endonezya'ya kadar çeşitli yerlerde yaşayan küçük, meyve seven, gececil Asya misk kedisi, dışkılarıyla tohum dağıtarak ormanların yenilenmesine katkı sağlıyor
TT

Asya misk kedisinin dışkıladığı kahve çekirdekleri neden daha lezzetli?

Hindistan'dan Endonezya'ya kadar çeşitli yerlerde yaşayan küçük, meyve seven, gececil Asya misk kedisi, dışkılarıyla tohum dağıtarak ormanların yenilenmesine katkı sağlıyor
Hindistan'dan Endonezya'ya kadar çeşitli yerlerde yaşayan küçük, meyve seven, gececil Asya misk kedisi, dışkılarıyla tohum dağıtarak ormanların yenilenmesine katkı sağlıyor

Erin Keller Son dakika haberleri ve gündem muhabiri 

Misk kedisi kahvesinin benzersiz aroması, Asya misk kedilerinin sindirimi sırasında çekirdeklerde meydana gelen kimyasal değişikliklerden kaynaklanıyor (Wikimedia Commons)

Sözkonusu kahve olduğunda, bazı çekirdekler fincanınıza ulaşana kadar gerçekten de uzun bir yol kat ediyor.

Dünyanın en pahalı demleme kahvesi olan "misk kedisi kahvesi", benzersiz lezzetini beklenmedik bir baristaya borçlu: Asya misk kedisi.

Bulguları perşembe günü Scientific Reports'ta yayımlanan çalışmada bu gececil, kedi benzeri memelinin, sindirim sırasında çekirdeklerin kimyasını değiştirerek belirgin ve daha zengin bir lezzet yarattığı bulundu.

Fermantasyon diye bilinen bu süreç çekirdeklerin yağ, protein ve yağ asidi içeriğini değiştiriyor ve dışkılamadan sonra toplanan çekirdeklerin benzersiz tadına katkı sunuyor.

Ancak bu çekirdekler, hızla yükselen Starbucks fiyatlarından bile yüzlerce dolar daha pahalıya mal oluyor. Fiyatı yaklaşık yarım kilo başına 600'le 1300 dolar arasında değişen bu çekirdekler, kahve üretiminde misk kedilerinin karşılaştığı muameleyle ilgili etik kaygılara yol açıyor.

Bu küçük, gececil, meyve yiyen, kedi benzeri memeliler Güneydoğu Asya, Çin'in güneyi ve Hindistan alt kıtasında yaşıyor. Dışkılarıyla tohumları etrafa dağıtarak önemli bir ekolojik rol oynayan bu hayvanlar, ormanın yenilenmesine ve sağlığının korunmasına yardımcı oluyor.

Zoolog Ramit Mitra ve meslektaşları araştırmaları kapsamında Hindistan'ın güneyinde yer alan Kodagu'daki çiftliklerden, yabani misk kedilerine ait 68 dışkı örneği ve yenmemiş Robusta kahve çekirdeği topladı.

Misk kedilerinin tükettiği çekirdeklerin yağ içeriği ve belirli yağ asidi metil esteri seviyelerinin daha yüksek olduğunu buldular. Kremamsı, süt benzeri bir tatla ilişkilendirilen bu bileşikler, kahvenin aromasını ve tadını güçlendiriyor.

Çalışmada, misk kedilerinin işleminden geçen çekirdeklerin, yenmemiş çekirdeklere kıyasla daha düşük protein ve kafein seviyeleri içerdiği ve bunun daha yumuşak, daha az acı bir tat profiline katkıda bulunabileceği saptandı.

Ancak çalışmanın yazarları bu bulguların kavrulmamış çekirdeklerden elde edildiği ve kavurmanın, kahvenin nihai aromasını daha da değiştirebileceği uyarısında bulunuyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news