Bilim insanları zeki uzaylıların niye uzay yolculuğu yapamayacağını açıkladı

"Akla gelebilecek hiçbir yakıt miktarı ya da uygun roket" bazı gezegenlerdeki fırlatma basınçlarına dayanamaz

Reuters
Reuters
TT

Bilim insanları zeki uzaylıların niye uzay yolculuğu yapamayacağını açıkladı

Reuters
Reuters

Zeki uzaylı türleri var olsa bile bazı gezegenlerin getirdiği fiziksel kısıtlamaların onların uzaya seyahat etmelerini engelleyebileceği yeni bir araştırmada bildirildi. 

Journal of the British Interplanetary Society'de yayımlanan araştırma makalesinde, başka dünyalarda yaşayan uzaylı medeniyetlerin olasılığı ve uzayı keşfetme yeteneklerini etkileyebilecek faktörler değerlendirildi.

Araştırmada bir gezegenin kurtulma hızının, bir türün uzaya fırlatma yapmasına ve Güneş Sistemi'ni keşfetmesine izin vermede uyguladığı etkiye bakıldı.

Örneğin, Dünya'nın kurtulma hızı 11,2 kilometre/saniye yani 40 bin kilometre/saat hızın üzerinde. Bir roketin gezegenimizin yerçekiminden kurtulması için bu hıza ulaşması gerekiyor.  

Son çalışmalarda uzaylı yaşamına ev sahipliği yapabilecek potansiyel adaylar diye tanımlanan Süper Dünya gezegenlerinin çoğu çok daha yüksek kütle ve yerçekimine sahip.

Bu gezegenlerin kütleleri Dünya'nın 10 katına kadar çıkabilir yani üzerlerinde yaşayan herhangi bir zeki uzaylı medeniyeti çok daha yüksek kurtulma hızlarıyla başa çıkmak zorunda kalabilir.

Araştırmanın yazarı ve İspanya'daki Universidad del Atlántico Medio'da profesör olan Elio Quiroga, "Bu nedenle, bu gezegenlerde yaşayan zeki türlerin yalnızca fiziksel imkansızlık nedeniyle uzaya seyahat etmesi asla mümkün olmayabilir" dedi.

Dr. Quiroga, araştırmada Güneş Sistemi dışında bilinen bazı gezegenlerin olası kurtulma hızlarını hesapladı ve Ötegezegen Kaçış Faktörü (Fex) adı verilen bir ölçüt ortaya koydu.

Araştırmada, Fex değeri 2,2 olan bir gezegende uzay yolculuğunun pek mümkün olmayacağını savunuluyor.

Çalışmada, "2,2'den büyük Fex değerleri, ötegezegenin sakinleri için uzay yolculuğunu mümkün kılmayacaktır" dendi.

Dr. Quiroga, "Ne akla gelebilecek herhangi bir miktarda yakıt kullanarak gezegeni terk edebilirler ne de en azından bildiğimiz malzemelerle yapılmış uygun bir roket yapısı sürece dahil olan basınçlara dayanabilir" diye yazdı.

Sadece Süper Dünya'ları terk etmek değil aynı zamanda uzay aracının yeniden girişi de kayda değer zorluklar yaratır. 

Yaşamın var olabileceği tahmin edilen diğer bazı gezegen türleri arasında Dr. Quiroga'nın "akvaryum dünyalar" diye adlandırdığı ve türlerin okyanuslarda yaşayabileceği gezegenler bulunuyor.

Dr. Quiroga, böyle bir okyanus gezegeninde, balinaların Dünya'da bilgi paylaşmasına benzer şekilde araç kullanımı gerektirmeyen iletişimin uzak mesafeler arasında çok daha kolay gerçekleşebileceğini söyledi.

Çalışma, böyle bir dünyada yaşayan zeki bir türün iletişim cihazları oluşturmakta zorlanmayabileceğini savunuyor.

Dr. Quiroga, "Tamamen gelişmiş bir medeniyete ev sahipliği yapıyor olsa bile telekomünikasyon teknolojisi böyle bir dünyada asla ortaya çıkmayabilir" diye yazdı.

Independent Türkçe



NASA teleskobu, tuhaf cisme ışık tuttu: "Hiçbir şeye benzemiyor"

Satürn ve Uranüs arasındaki Chiron, Güneş etrafındaki bir turunu yaklaşık 50 yılda tamamlıyor (William Gonzalez Sierra)
Satürn ve Uranüs arasındaki Chiron, Güneş etrafındaki bir turunu yaklaşık 50 yılda tamamlıyor (William Gonzalez Sierra)
TT

NASA teleskobu, tuhaf cisme ışık tuttu: "Hiçbir şeye benzemiyor"

Satürn ve Uranüs arasındaki Chiron, Güneş etrafındaki bir turunu yaklaşık 50 yılda tamamlıyor (William Gonzalez Sierra)
Satürn ve Uranüs arasındaki Chiron, Güneş etrafındaki bir turunu yaklaşık 50 yılda tamamlıyor (William Gonzalez Sierra)

James Webb Uzay Teleskobu, hem asteroit hem de kuyrukluyıldız özellikleri taşıyan bir gökcisminin tuhaflıklarını gözler önüne serdi. Yüzeyinde alışılmadık biçimde buz bileşimi olan cismin, Güneş Sistemi'nin oluşum sürecine dair gizemleri aydınlatması bekleniyor. 

1977'de keşfedilen 2060 Chiron, centaur denen küçük gökcisimlerinin bilinen ilk örneği. Asteroitlere benzemelerine karşın kuyrukluyıldız özellikleri de taşıyan bu buz cisimlerin ismi, mitolojideki yarı at, yarı insan yaratıklardan geliyor.

Halihazırda yüzlercesi saptanan centaurların, Neptün'ün ötesindeki soğuk bölgelerde oluştuğu tahmin ediliyor. 

Daha sonra Güneş Sistemi'nin iç kısmına gelmeleriyle buzun süblimleşmesi sonucu etraflarında, tıpkı kuyrukluyıldızlardaki gibi gazdan bir hale veya koma oluştuğu düşünülüyor. 

Merkez Florida Üniversitesi'nden Charles Schambeau, Chiron'un bu tuhaf cisimler arasında da öne çıktığını söyleyerek "Bir kuyrukluyıldız gibi davrandığı dönemleri var, etrafında madde halkaları ve muhtemelen küçük toz veya taşlardan oluşan bir enkaz alanı var" diyor. 

NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu'nun verilerinden yararlanan Schambeau ve ekip arkadaşları, Chiron'un bileşimini inceledi.

Bulgularını hakemli dergi Astronomy & Astrophysics'te yayımlayan ekip, Chiron'un yüzeyindeki buzlarının bileşiminin, bugüne kadar gözlemlenen diğer centaurlardan epey farklı olduğunu kaydetti.

Yüzeyinde karbonmonoksit ve karbondioksit buz halinde yer alırken, komasında da karbondioksit ve metan gazı vardı. 

Daha uçucu olan karbonmonoksitin, süblimleşerek gaz halesinde yer alması daha muhtemel bir senaryo olsa da sadece buz formunda yüzeyde bulunması şaşırtıcı bir bulgu.

Araştırmacılar gazın, Chiron'daki farklı rezervlerden karmaşık bir süreçle salındığını düşünüyor.

Schambeau "Bu sonuçlar daha önce gördüğümüz hiçbir şeye benzemiyor" ifadelerini kullanıyor. 

Bilim insanları ayrıca ilk kez bir centaurda su buzu, etan ve propan tespit etti. 

Ekip karbon içeren etan ve propanın, güneş ışığının yüzeydeki metan ve suyla teması sonucu oluştuğunu düşünüyor. 

Su ve karbondioksit gibi daha basit moleküllerinse, 4,5 milyar yıl önce Güneş Sistemi oluşurken Chiron'un bileşimine girdiği tahmin ediliyor. 

Makalenin yazarlarından Noemi Pinilla-Alonso, Chiron gibi gökcisimleri zaman içinde pek değişmediğinden bunları inceleyerek Güneş Sistemi'nin ilk dönemi hakkında fikir edinebileceklerini söylüyor. 

Pinilla-Alonso ayrıca mevcut verilere göre standart bir centaurdan söz edilemediğini belirtiyor:

James Webb Uzay Teleskobu'yla gözlemlediğimiz her aktif centaurun kendine has bazı özellikleri var. Neden farklı davrandıklarını açıklayan bir şey olmalı ya da henüz göremediğimiz, hepsi arasında ortak olan bir şey olmalı.

Gelecek 20 yıl boyunca Güneş'e gittikçe yaklaşacak Chiron daha parlak bir hal alacağı için daha net gözlemler yapmak mümkün olacak.

Bilim insanları bu sayede hem centaurlar hem de Güneş Sistemi'nin geçmişi hakkında merak ettikleri soruları yanıtlamayı umuyor.

Independent Türkçe, Live Science, Space.com, Astronomy & Astrophysics