Dünyaya en yakın kuasarın çevresinin alışılmadık biçimde sakin ve soğuk olduğu belirlendi

ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Ajansı (NASA), "H1821+643" adı verilen kuasarın çevresindeki gaz yoğunluğunun, benzerlerinden çok daha fazla ve çevresindeki sıcaklığın çok daha düşük olduğunu ortaya koydu.

AA
AA
TT

Dünyaya en yakın kuasarın çevresinin alışılmadık biçimde sakin ve soğuk olduğu belirlendi

AA
AA

NASA'dan yapılan açıklamaya göre, Chandra X-ışını Gözlemevi kullanılarak Dünya'ya 3,4 milyar ışık yılı uzaklığıyla en yakın kuasar olan "H1821+643"ün özellikleri incelendi.

Söz konusu araştırmada, bir galaksi kümesi içinde bulunan "H1821+643"ün kütlesine rağmen çevresine etkisinin benzerlerinden daha az olduğu ortaya çıktı.

Helen Russell ve ekibi tarafından yapılan araştırmada, kuasarların normalde çekim güçleriyle merkezinde bulundukları galaksilerden yoğun madde çektikleri ve sonrasında yüksek miktarda radyasyon yayarak güçlü akımlarla madde püskürttüklerinin altı çizilirken "H1821+643"ün bu konuda benzerlerine göre aynı etkileri göstermediği belirtildi.

Diğer süper kütleli kara delikler galaksiler arası gazların soğumasını azaltarak yıldız oluşumuna yardımcı olurken "H1821+643"ün çevresindeki maddelere yakınlığı ve halen aktif olmasına rağmen benzer biçimde davranmadığı belirlendi.

"H1821+643"ün çevresindeki gazın diğer kuasarlar gibi sıcak ve türbülanslı olmadığı kaydedilen araştırmada, söz konusu kuasarın kütlesine rağmen çevresinde sakin koşullar ve düşük sıcaklıkların gözlemlendiği ifade edildi.

Söz konusu kuasarın bulunduğu galaksinin merkezindeki kara deliğin çevresinde bulunan gaz yoğunluğu. alışılmadık biçimde yüksekken gaz sıcaklıklarının merkeze uzak alanlardan bile çok daha düşük olduğu tespit edildi.

Bulgular, "H1821+643"ün, kuasarlar ve içinde bulundukları galaksilerin çekim güçleri hakkında bugüne kadar bilinenlerden farklı özellikler gösterdiğini ortaya çıkardı.



Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
TT

Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Yeni bir araştırmaya göre, çığır açan bir gen tedavisi tek bir enjeksiyonla insanlardaki işitme kaybını birkaç hafta içinde tersine çevirebiliyor.

İsveç'in Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılar son teknoloji tedavinin, doğuştan sağırlığı veya ileri derecede işitme bozukluğu olan çocuk ve yetişkinlerin işitme yetisini iyileştirdiğini ve klinik bir deneyde 7 yaşındaki bir çocuğun duyma becerisini neredeyse tamamen geri kazandığını açıkladı.

Hakemli dergi Nature Medicine'da detaylandırılan klinik çalışma, OTOF geninin sağlıklı bir kopyasının iç kulağa enjekte edilmesiyle 10 katılımcının tümünün işitmesinin gelişme gösterdiğini ortaya koydu.

Küçük ölçekli deney, OTOF adı verilen bir gendeki mutasyonlar sonucu genetik sağırlık veya ileri seviye işitme bozukluğundan muzdarip kişileri içeriyordu.

Bu mutasyonlar, ses sinyallerinin kulaktan beyne iletilmesinde kilit rol oynayan otoferlin proteininin eksikliğine neden oluyor.

Araştırmacılar tedavinin en çok çocuklarda işe yaradığını belirtse de yetişkinlere de fayda sağlayabileceğini söylüyor.

Deneyde adeno ilişkili virüsün sentetik ve zararsız bir versiyonu kullanılarak düzgün işleyen bir OTOF geni tek bir enjeksiyonla iç kulağa verildi.

Tedavinin etkileri hastaların çoğunda belirgin biçimde görülürken, işitme yetisi sadece bir ay sonra hızla iyileşti.

Araştırmacılar 6 ay sonra tüm katılımcılarda işitmede önemli ölçüde iyileşme kaydedildiğini ve algılanabilir ortalama ses seviyesinin 106 desibelden 52 desibele düştüğünü belirtiyor.

Çalışmada tedaviye en iyi yanıt verenlerin 5 ila 8 yaşındakiler olduğu tespit edildi.

7 yaşındaki bir kız çocuğu işitme yetisini neredeyse tamamen hızla geri kazandı ve 4 ay sonra annesiyle günlük konuşmalar yapabilmeye başladı.

Karolinska Enstitüsü'nden çalışmanın ortak yazarı Maoli Duan, "Bu yöntem ilk kez ergenler ve yetişkinlerde test edildi" diyor.

Katılımcıların çoğunda işitme duyusunun büyük ölçüde iyileşmesi, yaşam kaliteleri üzerinde derin bir etki yaratabilir. Şimdi bu etkinin ne kadar kalıcı olduğunu görmek için bu hastaları takip edeceğiz.

Araştırmacılar ayrıca tedavinin güvenli olduğunu ve iyi tolere edildiğini de saptadı. Katılımcılar 6-12 aylık takip süresinde herhangi bir ciddi yan etki bildirmedi.

En yaygın reaksiyon, bir tür akyuvar olan bağışıklık sistemi nötrofillerinin sayısındaki azalmaydı.

"OTOF sadece başlangıç" diyen Dr. Duan, araştırmacıların GJB2 ve TMC1 gibi diğer yaygın sağırlık genleri üzerinde de çalıştığını ekliyor.

Bunların tedavisi daha karmaşık ancak bugüne kadarki hayvan deneyleri umut verici sonuçlar ortaya koyuyor. Farklı genetik sağırlık türlerinden muzdarip hastaların bir gün tedavi görebileceğine güvenimiz tam.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news