Bilim insanları uyardı: Karbon depolayan Avustralya toprağı, salıma başlayabilir

Araştırmacılar, Avustralya toprağının önümüzdeki 20 yıl kadar erken bir sürede karbon yayıcı hale gelebileceğini söyledi

Reuters
Reuters
TT

Bilim insanları uyardı: Karbon depolayan Avustralya toprağı, salıma başlayabilir

Reuters
Reuters

Yeni bir araştırmada, Avustralya topraklarının önümüzdeki 20 yıl kadar erken bir sürede zararlı gazı emmek yerine karbon salınımının kaynaklarından biri haline gelebileceği uyarısında bulunuldu.

Toprak, atmosfere yaydığından daha fazla karbonu emerek Dünya'nın daha serin kalmasını sağlıyor, bu nedenle de karbon yutağı diye kabul ediliyor.

Ancak iklim ısındıkça, toprağın karbon tutma kabiliyeti azalıyor ve bazı durumlarda emdiği karbonun bir kısmını havaya geri salarak küresel iklim krizini daha da kötüleştirebiliyor.

NPJ adlı bilimsel dergide yayımlanan yakın tarihli bir makale, Avustralya'daki toprağın önümüzdeki 20 yıl kadar erken bir sürede bir karbon yayıcı haline gelebileceğini ve en "sürdürülebilir" senaryoda bile toplam karbon kirliliğinin yaklaşık yüzde 8,3'üne katkıda bulunabileceğini gösterdi.

Curtin Üniversitesi'nden bilim insanları tarafından yürütülen çalışmada, Avustralya'daki bu değişimin seyrini tahmin etmek için çeşitli senaryolar kullanıldı.

Dünyanın karbon kirliliğini aynı şekilde dışarı pompalamaya devam ettiği bir senaryoda, toprak 2045'e kadar tüm karbonun yüzde 14'ünden fazlasını yayacak.

Avustralya toprağı tahmini olarak 28 gigaton karbon barındırıyor ve bunun yüzde 70'i devasa meralarında depolanıyor.

Araştırmacılar, bu değişimin en büyük nedenlerinden birinin tarım alanındaki uygulamalar ve Avustralya'nın kıyı bölgeleriyle meraları gibi belirli bölgelerinin yükselen sıcaklıklara karşı artan hassasiyeti olduğunu söylüyor.

Çalışmada, bu alanlardan bazıları karbon depolamaya devam edebilirken, bunun daha sıcak havaya daha duyarlı olan bölgelerde topraktan kaybedilen karbon miktarını dengelemek için yeterli olmayacağı ortaya kondu.

Araştırma ekibinin başındaki öğretim üyesi Raphael Viscarra Rossel, "Tarım arazisi topraklarının karbon depolamaya devam edebilmesi için tarım yöntemleri daha da iyileştirilmezse, kazanımlar ve faydalar 2045'e kadar muhtemelen azalacak ve Dünya mevcut hızında ısınmaya devam ederse zamanla daha da kötüleşecek" dedi.

Bu durum, Avustralya toprağının karbonu depolamak yerine havaya daha da fazla salabileceği anlamına geliyor. Bu da iklim değişikliğini daha da kötüleştirecek." Emisyonlar mevcut oranda devam ederse, Dünya'nın sıcaklığının bu yüzyılda sanayi öncesi sıcaklıkların 2 derece üzerine çıkması bekleniyor. Bunun gezegen için korkunç sonuçları ve muhtemelen yıkıcı etkileri olacağı tahmin ediliyor.

Ancak bu korkunç tahminlerin ortasında çalışma, topraktaki karbon kaybının olumsuz etkilerini muhtemelen hafifletebilecek bazı çözümler sundu.

Geliştirilmiş otlatma yönetimi, kontrollü yakma ve yerel bitki örtüsünün büyümesini teşvik etme gibi teknikler, toprakta karbon tutulmasını artırarak iklim değişikliğiyle mücadeleye yardımcı olabilir.

Öğretim üyesi Rossel, "Avustralya'nın mera topraklarının karbon stoklarını koruyabilmesini sağlamak şarttır: Ek karbonun yakalanması ve depolanması için disiplinlerarası bilim, yenilik, kültürel farkındalık ve etkili politikalar gerektirecektir" dedi.

Independent Türkçe



500 yıl yaşayan köpekbalığının DNA dizilimi çıkarıldı

Grönland köpekbalıkları yaklaşık 150 yaşında cinsel olgunluğa erişiyor (Reuters)
Grönland köpekbalıkları yaklaşık 150 yaşında cinsel olgunluğa erişiyor (Reuters)
TT

500 yıl yaşayan köpekbalığının DNA dizilimi çıkarıldı

Grönland köpekbalıkları yaklaşık 150 yaşında cinsel olgunluğa erişiyor (Reuters)
Grönland köpekbalıkları yaklaşık 150 yaşında cinsel olgunluğa erişiyor (Reuters)

Bilinen en uzun ömürlü omurgalı olan Grönland köpekbalığının nasıl hayatta kaldığına dair yeni bulgular edinildi. 

Bilim insanları, ortalama yaşam süresi 270'le 500 yıl arasında değişen bu köpekbalığının genomunu analiz ederek DNA onarım mekanizmalarını inceledi. 

Araştırmacıların, henüz hakem onayından geçmeyen makalesinde, Grönland köpekbalığının gen diziliminin yüzde 92'sinin çıkarıldığı belirtiliyor. 

Bilim insanları, balığın yaklaşık 6,5 milyar adet DNA yapı taşı barındırdığını ifade ediyor. Bu, şimdiye dek DNA dizilimi yapılan köpekbalıkları arasında görülen en yüksek rakam. Ayrıca insanlardakinin de yaklaşık iki katına denk geliyor. 

Almanya'daki Bochum Ruhr Üniversitesi'nden Arne Sahm, bunun hiç tahmin etmedikleri bir sonuç olduğunu söylüyor. 

Diğer yandan incelemelerde Grönland köpekbalığında çok sayıda "sıçrayan gen" olduğu da tespit edildi. Bunlar, diğer genlerin normal işleyişini bozarak gelişimsel rahatsızlıklara yol açabiliyor. 

Bilim insanları, zararlı genlere rağmen Grönland köpekbalığının bu kadar uzun süre yaşayabilmesinin şaşırtıcı olduğunu belirtiyor. 

Araştırmacılara göre köpekbalığı, sıçrayan genlerin zararlı etkilerini azaltmak için farklı bir DNA onarım mekanizması oluşturdu. 

İncelemelerde, sadece Grönland köpekbalığında bulunan ve DNA onarımında rol oynayan 81 gen tespit edildi. Bunların, sıçrayan genlerin çoğalmasını engellemek için onları taklit ederek kendilerini daha hızlı kopyalayabildiği belirtiliyor. 

Araştırmanın başyazarı Sahm şunları söylüyor: 

Sıçrayan genlerin zararlı etkisi ortadan kaldırıldığı gibi, belki de tersine çevriliyor.

Grönland köpekbalığındaki bu genlerin çoğalma yeteneğinin farklı evrimleştiğine, bu sayede balığın çok daha uzun yaşayabildiğine dikkat çekiliyor. Bilim insanları, araştırmayı geliştirerek ileride insan ömrünü uzatmak için yeni yöntemler bulmayı hedefliyor.

Independent Türkçe, CNN, New York Times