İnsanlı uzay seyahatleri 1961'den bu yana uzaya ışık tutuyor

Uluslararası Uzay İstasyonu'na düzenli olarak mürettebat gönderilmeye devam ederken NASA, Eylül 2025'te Artemis II misyonuyla Ay çevresine astronotlarını göndermeyi planlıyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İnsanlı uzay seyahatleri 1961'den bu yana uzaya ışık tutuyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İlk yapay uydunun 1957'de uzaya fırlatılması ve 1961'de uzaya ilk insanın gitmesinden bu yana başta ABD ve Rusya olmak üzere ülkeler, birçok insanlı uzay seyahati yaptı. Bu insanlı uzay uçuşları, yeni keşiflere ışık tutarken tarihteki yerlerini aldı.

AA muhabiri, ilk insanlı uzay seyahatinden bu yana yapılan insanlı uzay misyonlarından bir kısmını derledi.

İlk yapay uydunun 1957'de uzaya fırlatılmasından sonra astronotlar uzaya seyahat etti, bu sayede bugüne kadar binlerce gezegen ve yıldız keşfedildi.

İnsanlı uzay uçuşları da özellikle ABD ve Rusya tarafından düzenli şekilde sürdürülüyor.

- Uzaya giden ilk insan Sovyet kozmonot Gagarin'di

Eski Sovyetler Birliği, 12 Nisan 1961'de uzaya ilk insanı göndererek tarihi bir başarıya imza attı. Uzaya ilk giden Sovyet kozmonot Yuri Gagarin, dünyanın etrafında bir yörünge boyunca 108 dakika uçan kişi oldu.

Gagarin'in 1961'deki uçuşunun ardından Sovyetler Birliği'nin 6-7 Ağustos 1961'de Vostok 2 göreviyle uzaya gönderdiği Gherman Titov, bir günden fazla uzayda kalan ilk insan oldu.

Sovyetler Birliği tarafından Vostok 6 göreviyle 14-19 Haziran 1963'te Valentina Tereshkova, ilk kadın kozmonot olarak uzaya gönderildi. Aynı tarihlerde Valery Bykovsky, en uzun süreli bireysel uçuşu gerçekleştirdi.

- İlk uzay yürüyüşü Leonov tarafından yapıldı

Pavel Belyayev ve Aleksey Leonov'un 18-19 Mart 1965'te yaptıkları uçuşta Leonov, uzay yürüyüşü yapan ilk insan oldu.

Vladimir Dzhanibekov ve Oleg Makarov da 10-16 Ocak 1978'de uzaya gitti ancak uzaya gittiklerinden farklı bir araçla Dünya'ya dönen ilk insanlar oldu.

19-27 Ağustos 1982'de uzaya giden ikinci kadın olan Svetlana Savitskaya, 17-29 Temmuz 1984'te uzay yürüyüşü yapan ilk kadın olarak da tarihe geçti.

Eski Sovyetler Birliği'nin 26 Aralık 1991'de dağılmasının ardından Rusya ismiyle ilk uzay uçuşu, 17 Mart 1992'de yapıldı.

Rusya'nın 4 Ekim 1994 ile 22 Mart 1995 arasında yaptığı uzay uçuşunda Yelena Kondakova, uzayda en uzun süre kalan kadın olarak kayıtlarda yerini aldı.

- Uzaya giden ilk ABD'li astronot Shepard oldu

ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Ajansı (NASA) programları Mercury, Gemini ve Apollo ile uzaya ve Ay'a astronotlarını yollayan ABD, Merkür Projesi ile uzaya 25 uçuş yaptı. Bunların 6'sı, 1961-1963 yıllarında yapıldı.

NASA'nın 5 Mayıs 1961'deki, "Freedom 7" misyonuyla astronot Alan Shepard'ı uzaya gönderildi. Uzaya giden ilk Amerikalı Shepard, alt yörüngede 15 dakika 28 saniye uçtu.

"Friendship 7 Mercury" uzay aracıyla 20 Şubat 1962'de dünyanın yörüngesine girebilen John Glenn, bunu yapan ilk ABD'li astronot oldu.

Walter Schirra Jr, 3 Ekim 1962'de 9 saat 13 dakika ile ABD'nin en uzun uçuşunu gerçekleştirdi. 15-16 Mayıs 1963'te ise L. Gordon Cooper Jr, bir günden fazla uzayda kaldı.

Joseph Walker 19 Temmuz 1963'te, uzay aracıyla yörünge ötesine, uzaya uçan ilk insan olurken Gemini IV kapsamında NASA astronotu Edward White 3 Haziran 1965'te uzay yürüyüşü yapan ilk Amerikalı olarak kayıtlara geçti.

- Neil Armstrong, Ay'a ayak basan ilk insan oldu

ABD'nin Apollo 11 misyonu kapsamında 20 Temmuz 1969'da Neil Armstrong, Edwin Aldrin ve Michael Collins'i Ay'a gönderildi. Armstrong Ay'a ilk ayak basan insan oldu, ardından Aldrin geldi.

Sally Ride, 18-24 Haziran 1983'te uzaya giden ilk Amerikalı kadın oldu.

Ulf Merbold, 28 Kasım-8 Aralık 1983'te uzaya giden ilk Avrupa Uzay Ajansı (ESA) astronotu olarak tarihe geçti.

Bruce McCandless, 3-11 Şubat 1984'te güvenli şekilde kendini araca bağlamadan ilk uzay yürüyüşünü yaptı.

5-13 Ekim 1984'te Marc Garneau, ilk Kanadalı astronot, Kathryn Sullivan ise uzay yürüyüşü yapan ilk Amerikalı kadın oldu.

- Çin

Yang Liwei, Shenzhou 5 göreviyle 14 Ekim 2003'te uzaya giden ilk Çinli astronot olarak tarihe geçti.

Shenzhou 6 ile Fei Junlong ve Nie Haisheng, 12-16 Ekim 2005'te uzaya gitti ve Çin'in uzaya ilk iki kişilik uçuşu gerçekleşti.

Zhai Zigang, Shenzhou 7 ile, 25-28 Eylül 2008'de uzayda yürüyen ilk Çinli astronot oldu.

Liu Yang, 16-20 Haziran 2012'de uzaya giden ilk Çinli kadın astronot olarak tarihte yerini aldı.

17 Haziran-17 Eylül 2021'de Nie Haisheng, Liu Boming ve Tang Hongbo Çin'in Tiangong Uzay İstasyonu'nun ilk mürettebatı oldu.

15 Ekim 2021-16 Nisan 2022 tarihlerinde Zhai Zhigang, Wang Yaping ve Ye Guangfu, Shenzhou 13/Tiangong'la Çin'in, 182 günle en uzun uzay uçuşunu gerçekleştirdi.

- Uluslararası Uzay İstasyonu mürettebatı

NASA, yıllardır düzenli olarak Uluslararası Uzay İstasyonu'na (ISS) mürettebat yollayarak uzaydaki araştırmalarını sürdürüyor.

Halen ISS'de NASA'nın "Expedition 71" mürettebatı görevlerini sürdürüyor. Genellikle misyonlar ortalama 6 ay sürüyor ve ekipler 6-7 kişi olabiliyor.

Ayrıca "Artemis Programı" kapsamında da ilk aşama "Artemis I", Orion uzay aracının Ay yörüngesinde bir turu tamamlayıp Pasifik Okyanusu'na başarıyla inmesiyle toplam 25 gün sürerek Aralık 2022'de sona erdi.

Eylül 2025'te Orion uzay aracının ilk mürettebatlı misyonu "Artemis II" görevinde de astronotların Ay'a iniş yapmadan Dünya'ya dönmesi planlanıyor.

Her şey planlandığı şekilde ilerlerse insanların ilk defa Ay'ın güney kutbunu inceleyeceği programın son aşaması "Artemis III" misyonunun da önü açılacak.

Bu bağlamda insanlı uzay seyahatinin artık düzenli şekilde farklı misyonlarla sürdürüldüğü görülüyor.

- Özel uzay şirketlerinin misyonları

Ülkeler dışında artık özel uzay şirketleri de uzay ajanslarıyla işbirliği halinde özellikle ISS'e astronotları gönderiyor.

Örneğin, Axiom Space şirketi, bugüne kadar 3 misyona imza attı. Axiom-1, Axiom-2 ve Axiom-3 misyonları kapsamında farklı milletlerden uzaya astronotları gönderen şirket, bu kişilere ve ülkelerine araştırma fırsatı da sağlıyor.

18 Ocak'ta başlayan ve dönüşü 9 Şubat'ta sağlanan Ax-3 kapsamında ISS'e giden mürettebat içinde Türkiye'nin ilk astronotu Alper Gezeravcı da yer aldı.

Özel şirketlerin bu girişimleriyle insanlı uzay seyahatlerinin alanının genişlediği, ülkelerin ve uzay ajanslarının ötesinde artık şirketler aracılığıyla uzaya giden kişi sayısının arttığı görülüyor.



Google CEO'su yapay zekaya körü körüne inanmamak gerektiği konusunda uyardı

Google CEO'su Sundar Pichai (AP)
Google CEO'su Sundar Pichai (AP)
TT

Google CEO'su yapay zekaya körü körüne inanmamak gerektiği konusunda uyardı

Google CEO'su Sundar Pichai (AP)
Google CEO'su Sundar Pichai (AP)

Google CEO'su Sundar Pichai, insanlara yapay zekâ araçlarının söylediklerine körü körüne güvenmemeleri konusunda uyarıda bulundu.

BBC ile yaptığı röportajda Pichai, yapay zekâ modellerinin ‘hataya açık’ olduğunu söyledi ve insanlara bu modelleri diğer araçlarla birlikte kullanmalarını tavsiye etti.

Pichai, bu durumun, yalnızca yapay zekâ teknolojisine güvenmek yerine zengin bir bilgi sistemine sahip olmanın önemini vurguladığını açıkladı.

Pichai, “Bu yüzden insanlar Google arama motorunu kullanıyor. Doğru bilgi sağlamada daha köklü başka ürünlerimiz de var” ifadelerini kullandı.

Google CEO'su, insanların yapay zekâ araçlarını iyi oldukları alanlarda kullanmayı öğrenmeleri ve söylediklerine bilinçsizce güvenmemeleri gerektiğini belirtti.

Pichai ayrıca, ‘yapay zekâ balonu patlarsa’ tüm şirketlerin bundan etkileneceğini ifade etti.

cdfvg
Google CEO'su Sundar Pichai, yapay zekâ modellerinin ‘hataya açık’ olduğunu söyledi. (Reuters)

Google'ın yapay zekâ balonunun patlamasından etkilenip etkilenmeyeceği sorulduğunda Pichai, şirketinin bu fırtınayı bir dereceye kadar atlatabileceğini, diğer şirketler gibi ‘bu patlamadan etkilenmeyeceğini’ söyledi.

Pichai'nin yorumları, teknoloji dünyasının Google'ın tüketici odaklı yapay zekâ modeli Gemini 3.0'ın en son sürümünü beklediği bir dönemde geldi.

Geçtiğimiz mayıs ayından bu yana Google, Gemini’yi entegre ederek arama motoruna yeni bir yapay zekâ modu (AI Mode) ekliyor.

O zamanlar Pichai, Gemini'yi arama motoruna entegre etmenin ‘yapay zekâ modelinin dönüşümünde yeni bir aşama’ olduğunu söylemişti.

Bu hamle, teknoloji devinin, Google'ın çevrimiçi arama pazarındaki hakimiyetini tehdit eden ChatGPT gibi yapay zekâ hizmetlerine karşı rekabet gücünü korumaya çalışmasıyla da bağlantılı.


ABD ile Çin arasında güç dengesini yeniden şekillendiren soğuk savaş alanı olarak yapay zeka

Çin ile ABD arasındaki yapay zeka yarışı, Soğuk Savaş dönemini hatırlatıyor (Görsel: AI)
Çin ile ABD arasındaki yapay zeka yarışı, Soğuk Savaş dönemini hatırlatıyor (Görsel: AI)
TT

ABD ile Çin arasında güç dengesini yeniden şekillendiren soğuk savaş alanı olarak yapay zeka

Çin ile ABD arasındaki yapay zeka yarışı, Soğuk Savaş dönemini hatırlatıyor (Görsel: AI)
Çin ile ABD arasındaki yapay zeka yarışı, Soğuk Savaş dönemini hatırlatıyor (Görsel: AI)

Independent Arabia

Yapay zeka (AI) konusunda yaşanan küresel rekabette, Çin ve ABD önümüzdeki on yıl içinde ekonomi, siyaset ve toplumu yeniden şekillendirmesi beklenen bu teknolojiye liderlik etmek için yarışan iki güç olarak öne çıkıyor. ABD, OpenAI, Google ve Nvidia gibi şirketler sayesinde elindeki açık avantajı korurken, Pekin kapsamlı bir ulusal planla dengeleri değiştirmeye çalışıyor. ABD gazetesi The Wall Street Journal'da (WSJ) kısa bir süre önce yer alan bir habere göre ‘teknoloji temelli yeni bir soğuk savaşa’ benzeyen bir ortamda Pekin, bilgi işlem altyapısına büyük yatırımlar yapıyor ve yerel modeller geliştiriyor.

Çinli liderler, geçtiğimiz yılın başlarında, gelecek vaat eden yeni teknolojilerde Amerikan şirketlerinin hakimiyetinden endişe ve hayal kırıklığı duyuyorlardı. Çinli şirketler, üretken yapay zeka alanında o kadar geride kalmışlardı ki, çoğu ABD merkezli teknoloji devi Meta'nın herkesin ücretsiz olarak kullanabileceği açık kaynak kodlu Llama modellerine güveniyordu. Durumu daha da kötüleştiren ise, ABD'nin gelişmiş yapay zeka çiplerinin ihracatına getirdiği kısıtlamalar oldu. Bu kısıtlamalar Çin'in bu alanda ilerlemesini daha da engelleme tehdidi oluşturuyordu.

Sonuç olarak Pekin, 2024 baharında teknoloji şirketlerinin yöneticileri üzerindeki baskıyı iki katına çıkardı. WSJ’nin aynı haberine göre Çin’in önde gelen bir yapay zeka şirketi, bir ay içinde 10 farklı devlet kurumundan, yerli yapay zeka modelleri konusunda harekete geçmesi için çağrılar aldı. Bu çabalar ülkeye uygulanan kısıtlamaları hafifletti, fonları artırdı. Bilgi işlem yetenekleri hızla inşa edilmeye başladı. Bundan birkaç ay sonra ‘DeepSeek’ adlı bir start-up (girişim), Silikon Vadisi'nin dikkatini çeken gelişmiş bir yapay zeka modelini tanıttı. Bu gelişme, Çin'de yeni bir iyimserlik dalgası yaratırken hükümeti bu alanda sağladığı desteğini artırmaya ve ABD ile rekabeti yoğunlaştırmaya itti.

Yapay zeka artık egemen devletler için belirleyici bir bilimsel, ekonomik ve askeri avantaj sağlayabilecek bir araç olarak görüldüğünden, bu yarış ile geleneksel Soğuk Savaş arasındaki karşılaştırmalar bilimsel ve siyasi çevrelerde sıradan hale geldi. Öte yandan teknolojideki gelişmeler, savunma sistemlerini iyileştirmeyi ve hastalıkları teşhis etmeyi vaat etmekle kalmayıp aynı zamanda üretim, bilgi ve bilgi akışının kontrolü modellerini de değiştirerek, dezenformasyon, casusluk ve siber saldırıların yayılmasında kullanılacağına dair endişeleri de artırdı.

WSJ’nin haberine göre ABD en gelişmiş modellerin üretiminde, gelişmiş çiplere ve özel sektör finansmanına sahip olarak önemli bir liderliği elinde tutarken bu yılın ilk yarısında yapay zeka girişimlerine yapılan yatırımları 100 milyar doları aştı. Buna karşın Çin, çok sayıda mühendisi, düşük işletme maliyetleri ve Batı bürokrasisi karşısında hızlı hareket eden devlet öncülüğündeki ekonomik sistemi gibi iç güçlerine güveniyor. Pekin, 2028 yılına kadar güneş ve rüzgar enerjisine dayalı bölgelerdeki yüzlerce veri merkezini birbirine bağlayan devasa bir ‘ulusal bulut sistemi’ oluşturmaya çalışıyor. Böylece ABD'nin gelişmiş çiplerin ihracatına getirdiği kısıtlamalara rağmen, büyük yapay zeka modellerini ülke içinde eğitmesini sağlayacak ortak bir hesaplama gücü elde etmeyi hedefliyor.

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, 2017 yılında ülkesini 2030 yılına kadar yapay zeka alanında küresel bir lider haline getirmek için iddialı bir plan ortaya koydu. Başlangıçta yetkililer yüz tanıma gibi güvenlik uygulamalarına odaklandı, ancak ChatGPT'nin piyasaya sürülmesi, fikir ve içerik üretme konusunda daha geniş olanaklar ortaya çıkardı. Bu da hem heyecan hem de endişe yarattı. Çin, başlangıçta üretken yapay zeka modellerine sıkı kısıtlamalar getirdi, ancak daha sonra ABD’deki gelişmelerin gerisinde kalma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu anlayınca bu kısıtlamaları hafifletti.

Washington 2023 yılının sonlarında çip ihracat kısıtlamalarını sıkılaştırırken, Pekin kaynaklarını harekete geçirmek için agresif adımlar attı. Şirketlere sübvanse edilmiş bilgi işlem gücü sağlamak için devlet tarafından işletilen veri merkezleri kurdu. Yurtdışında eğitim için dış kaynak kullanımına izin verdi ve kamu verilerinin ticareti için pazarların oluşturulmasını teşvik etti. Yerel yönetimler, start-up’lara finansman sağlamak için kampanyalar başlattı. Bazı kuruluşlar ise ABD üretimi ihracatı yasaklı çipleri elde etmek için gayri resmi tedarik ağlarından yararlandı.

Bu yılın başlarında, OpenAI'nin performansına çok daha düşük bir maliyetle yaklaşan DeepSeek modelinin başarısının ardından, Çin Devlet Başkanı Şi, şirketin kurucusu ve bazı teknoloji liderleriyle bir araya gelerek, yapay zekanın gelecekteki küresel rekabetin odak noktası haline getirilmesi çağrısında bulundu. Bunun ardından Çin’in dev şirketi Alibaba, üç yıl boyunca yapay zeka araştırmalarına 53 milyar dolar yatırım yapacağını duyurdu. Bu gelişmeler, Çin'in bu alanda savunmadan hücuma geçtiğini gösterdi.

Ancak ABD’nin yanıtı gecikmedi. Bu yılın ortalarında yayınlanan ‘AI 2027’ raporu, güvenli gelişim sınırlarının aşılmasına yol açabilecek çılgın bir yarışa karşı uyarıda bulundu. ABD Başkanı Donald Trump'ın temmuz ayında açıkladığı ‘AI Eylem Planı’ ise Çin üretimi yapay zeka modellerinin Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) gündemine ne ölçüde hizmet ettiğini izlemeyi ve teknik standartların belirlenmesinde rol oynayan uluslararası kurumlarda bu modellerin etkisine karşı koymayı öngörüyordu. Buna karşın Pekin, 2027 yılına kadar ekonominin yüzde 70'ine ve 2030 yılına kadar yüzde 90'ına yapay zekayı entegre etmeyi amaçlayan ‘AI Plus’ girişimini başlattı ve ‘üretim ve insan yaşamı modelini yeniden şekillendirme’ niyetini açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın The Wall Street Journal'dan aktardığı analize göre Çin'in karşı karşıya olduğu en büyük zorluğun halen gelişmiş elektronik çipler olduğu ve bu alanda ABD'nin yaklaşık on yıl gerisinde kalıyor. Ancak Huawei gibi Çin merkezli şirketler, yüz binlerce yerel çipi bir araya getirerek hesaplama gücü artırılmış devasa sistemler oluşturmaya dayalı alternatif çözümler geliştiriyor. Bu strateji, teknik çevrelerde ‘sürü devleri yener’ olarak bilinir. Çünkü bu strateji kaliteyi telafi etmek için niceliğe dayanır. Huawei, gelecek yıl çip üretimini ikiye katlamayı planlarken, Çin Devlet Başkanı Şi, yarı iletkenler gibi kilit alanlarda teknolojik öz yeterliliğe ulaşmak için beş yıllık bir plan açıkladı.

ABD’li uzmanlar, tüm bu çabalara rağmen, ABD’nin onlarca yıllık liderliği göz önüne alındığında, çip üretiminde onu yakalamanın neredeyse imkansız olduğunu düşünüyorlar. Ancak, ABD’nin gelişme hızı yavaşlarsa veya modeller artan hesaplama gücüne rağmen teknik sınırlarına ulaşırsa, Çin bu farkı kapatma fırsatı yakalayabilir.

Öte yandan mevcut rekabet bilimsel üstünlükle sınırlı kalmayıp jeopolitik nüfuzun özüne kadar uzanıyor. Washington, Çin'in ‘otoriter yapay zekasını’ kontrolsüz bırakmanın teknolojik hakimiyetini tehdit ettiğine inanırken, Pekin geride kalmanın, Çin'in tam bir küresel güç olarak yükselişini engelleyen ABD üstünlüğünü kalıcı hale getirecek şekilde pekiştirmesinden korkuyor. Bu rekabet yaşanırken güvenlik ve etik konusundaki endişeler, Soğuk Savaş dönemini hatırlatan, ancak tüm dünyayı yeniden tanımlayabilecek dijital araçlarla yürütülen bir yarışta, üstünlük takıntısının gerisinde kalıyor.


NASA'dan yörüngedeki astronotlara "yamyam" güneş fırtınası uyarısı

Uluslararası Uzay İstasyonu'nun (soldan sağa) Zvezda servis modülü, Zarya modülü ve Unity modülü (NASA)
Uluslararası Uzay İstasyonu'nun (soldan sağa) Zvezda servis modülü, Zarya modülü ve Unity modülü (NASA)
TT

NASA'dan yörüngedeki astronotlara "yamyam" güneş fırtınası uyarısı

Uluslararası Uzay İstasyonu'nun (soldan sağa) Zvezda servis modülü, Zarya modülü ve Unity modülü (NASA)
Uluslararası Uzay İstasyonu'nun (soldan sağa) Zvezda servis modülü, Zarya modülü ve Unity modülü (NASA)

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Uluslararası Uzay İstasyonu'ndaki (UUİ) astronotlar, yörüngedeki merkezden gelen son bilgilere göre, şiddetli bir "yamyam" fırtınadan kaynaklanan güneş parçacıklarının yarattığı tehdit nedeniyle rutin uyku yerlerini değiştirmek zorunda kaldı.

NASA görev kontrol merkeziyle mürettebat arasında yakın zamanda yapılan görüşmeye göre uzay istasyonundaki üç Rus kozmonota, tedbir amacıyla geceyi UUİ laboratuvar modülünde geçirme talimatı verildi.

Space.com'a göre bir görev kontrol operatörü, UUİ'deki astronot Mike Fincke'ye "Bu sabah enerji yüklü bir güneş parçacığı olayı başladı ve taban [radyasyon] riskinden daha yüksek alanlara girip çıkacağız" dedi.

Daha önce Britanya Jeoloji Araştırmaları Kurumu, bu hafta Güneş'ten yayılan bir dizi güneş fırtınasının bir diğerini besleyerek 2005'ten bu yana görülen en büyük "yamyam fırtınalardan" birini yaratabileceği uyarısında bulunmuştu.

Güneş'in uzaya fırlattığı enerji, parçacıklar, manyetik alanlar ve güneş materyallerinin patlamasıyla oluşan bu tür güçlü fırtınalar, uydularla Dünya'nın manyetik alanına müdahale ederek navigasyon ve enerji altyapısını bozabiliyor.

Güçlü güneş fırtınaları Afrika'yla Avrupa'nın bazı bölgelerinde radyo kesintilerine yol açtı ve Blue Origin'in büyük New Glenn roketinin fırlatılmasını geciktirdi.

Ayrıca güneş fırtınasındaki yüksek enerjili parçacıkların içerdiği radyoaktif iyonlar, astronotlara zarar verebilir.

UUİ bu tür güneş fırtınalarından kaynaklanan radyasyona karşı savunma sistemlerine sahip olsa da Rus mürettebat üyeleri Oleg Platonov, Sergey Ryzhikov ve Aleksey Zubritski'den uyku yerlerini değiştirmeleri istendi.

Bir NASA yetkilisi Space.com'a yaptığı açıklamada "ABD Yörünge Segmenti mürettebatı, mürettebat odalarında uyurken, Roskosmos kozmonotları güneş fırtınasına karşı tedbir amacıyla laboratuvarda konakladı" dedi.

Görsel kaldırıldı.
Güney Işıkları diye de bilinen Aurora Australis, 13 Kasım 2025'te Dunedin'deki Brighton Sahili'nin suları üzerinde ufukta parlıyor (AFP)

Bunun nedeni Rus segmentinin, daha önce sürekli hava kaçağı yaşandığı tespit edilen temel parçası Zvezda modülünün eskiyen altyapısı olabilir.

Kaçak yıllardır artıyor ancak astronotlar, bazı kritik alanların kapatıldığını ve mürettebat için acil bir tehlike bulunmadığını belirtiyor.
 

Görsel kaldırıldı.İnsanlar, 13 Kasım 2025'te Dunedin'deki Blackhead Sahili'nin suları üzerinde ufukta parıldayan, Güney Işıkları diye de bilinen Aurora Australis'in fotoğraflarını çekiyor (AFP)

Bu tür kaçaklar; aşınma, mikro çatlaklar ve hatta mikrometeoroit hasarlarının UUİ için teşkil ettiği riske dikkat çekiyor.

Diğer yandan gökbilimciler bu hafta Avrupa, Kuzey Amerika ve Avustralya'da göz kamaştırıcı kuzey ve güney ışıkları gördüklerini bildirdi.

Güçlü güneş fırtınası, Güneş'in 11 yıllık aktivite döngüsünün en aktif aşaması olan ve en azından bu yılın sonuna kadar sürmesi beklenen solar maksimumun ortasında yaşanıyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/space