En parlak gama ışını patlamasının kaynağı saptandı

Bilim insanları yeni bir bilmeceyle karşıya karşıya

Büyük Patlama'dan bu yana gerçekleşen en güçlü kozmik patlama olma ihtimali taşıyan gama ışını patlamasının arkasındaki süpernovanın bir tasviri (Aaron M. Geller / Northwestern / CIERA / BT Araştırma Bilgi İşlem ve Veri Hizmetleri)
Büyük Patlama'dan bu yana gerçekleşen en güçlü kozmik patlama olma ihtimali taşıyan gama ışını patlamasının arkasındaki süpernovanın bir tasviri (Aaron M. Geller / Northwestern / CIERA / BT Araştırma Bilgi İşlem ve Veri Hizmetleri)
TT

En parlak gama ışını patlamasının kaynağı saptandı

Büyük Patlama'dan bu yana gerçekleşen en güçlü kozmik patlama olma ihtimali taşıyan gama ışını patlamasının arkasındaki süpernovanın bir tasviri (Aaron M. Geller / Northwestern / CIERA / BT Araştırma Bilgi İşlem ve Veri Hizmetleri)
Büyük Patlama'dan bu yana gerçekleşen en güçlü kozmik patlama olma ihtimali taşıyan gama ışını patlamasının arkasındaki süpernovanın bir tasviri (Aaron M. Geller / Northwestern / CIERA / BT Araştırma Bilgi İşlem ve Veri Hizmetleri)

Şimdiye kadarki en parlak gama ışını patlamasının bir süpernovadan kaynaklandığı doğrulandı. Ancak bilim insanları yeni bir bilmeceyle karşı karşıya kaldı: Böyle bir süpernova patlamasının ardından belirmesi beklenecek ağır elementler ortalıkta yok.

Evrenin bilinen kısmındaki en şiddetli patlamalar olan gama ışını patlamaları, genellikle büyük kütleli bir yıldız ölürken nötron yıldızına veya kara deliğe dönüştüğünde meydana geliyor. Yıldız patlamaları olan süpernovalardan çok daha parlak olan gama ışını patlamaları bir galaksideki tüm yıldızları kısa süreliğine gölgede bırakabilir.

Bugüne kadar gözlemlenen en parlak gama ışını patlaması olan GRB 221009A, 9 Ekim 2022'de tespit edildiğinde bilim insanları bunun arkasında bir süpernova olduğundan emin değildi. Daha sonra James Webb Uzay Teleskobu'nu kullanan araştırma ekibi BOAT (Brightest Of All Time / Tüm Zamanların En Partlağı) diye de bilinen patlamanın, Dünya'dan yaklaşık 2,4 milyon ışık yılı uzaktaki büyük kütleli bir yıldızın ölürken geçirdiği süpernova patlamasıyla ortaya çıktığını doğruladı. 

Öte yandan bu süpernova, gama ışını patlamasına kıyasla epey sıradan görünüyordu. Nature Astronomy adlı bilimsel dergide dün yayımlanan araştırmaya liderlik eden Peter Blanchard, "Önceki süpernovalardan daha parlak değil" diyor. 

Çok enerjik ve parlak bir gama ışını patlaması üreten bu çöken yıldızın aynı zamanda çok enerjik ve parlak bir süpernova üretmesini beklerdik. Ancak durumun böyle olmadığı ortaya çıktı. Elimizde son derece parlak bir gama ışını patlaması ve normal bir süpernova var.

Bu süpernovanın etrafında ağır elementlerin gözlemlenmemesi de araştırmacıları şaşırttı. Evrenin gelişimini anlamada hayati önem taşıyan altın, platin ve uranyum gibi ağır elementlerin kökeni belirsizliğini koruyor. Nötron yıldızlarının birleşmesinin ağır elementleri oluşturduğu bilinse de bu olayların nadiren gerçekleşmesi başka süreçlerin yaşandığına işaret ediyor. 

Gama ışını patlamalarına yol açacak kadar güçlü süpernovaları çevreleyen ortamlarda bu elementlerin oluşabileceği teorisi öne çıkıyor. Fakat James Webb Uzay Teleskobu'ndan faydalanarak BOAT'a yol açan süpernovayı detaylıca inceyelen bilim insanları ağır elementlerin izine rastlamadı. Bu durum büyük kütleli yıldızların çökerken geçirdiği patlamanın bu elementlerin kaynağı olabileceği fikrini sarssa da araştırmacılar tamamen çürütmediğini söylüyor. 

Northwestern Üniveristesi'nden Blanchard şöyle diyor:

Bu hiçbir gama ışını patlamasının bunları üretmediği anlamına gelmiyor fakat bu, ağır elementlerin nereden geldiğini anlamaya devam ederken anahtar öneme sahip bir bilgi.

Independent Türkçe, Space, Earth, Nature Astronomy



Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
TT

Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Yeni bir araştırmaya göre, çığır açan bir gen tedavisi tek bir enjeksiyonla insanlardaki işitme kaybını birkaç hafta içinde tersine çevirebiliyor.

İsveç'in Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılar son teknoloji tedavinin, doğuştan sağırlığı veya ileri derecede işitme bozukluğu olan çocuk ve yetişkinlerin işitme yetisini iyileştirdiğini ve klinik bir deneyde 7 yaşındaki bir çocuğun duyma becerisini neredeyse tamamen geri kazandığını açıkladı.

Hakemli dergi Nature Medicine'da detaylandırılan klinik çalışma, OTOF geninin sağlıklı bir kopyasının iç kulağa enjekte edilmesiyle 10 katılımcının tümünün işitmesinin gelişme gösterdiğini ortaya koydu.

Küçük ölçekli deney, OTOF adı verilen bir gendeki mutasyonlar sonucu genetik sağırlık veya ileri seviye işitme bozukluğundan muzdarip kişileri içeriyordu.

Bu mutasyonlar, ses sinyallerinin kulaktan beyne iletilmesinde kilit rol oynayan otoferlin proteininin eksikliğine neden oluyor.

Araştırmacılar tedavinin en çok çocuklarda işe yaradığını belirtse de yetişkinlere de fayda sağlayabileceğini söylüyor.

Deneyde adeno ilişkili virüsün sentetik ve zararsız bir versiyonu kullanılarak düzgün işleyen bir OTOF geni tek bir enjeksiyonla iç kulağa verildi.

Tedavinin etkileri hastaların çoğunda belirgin biçimde görülürken, işitme yetisi sadece bir ay sonra hızla iyileşti.

Araştırmacılar 6 ay sonra tüm katılımcılarda işitmede önemli ölçüde iyileşme kaydedildiğini ve algılanabilir ortalama ses seviyesinin 106 desibelden 52 desibele düştüğünü belirtiyor.

Çalışmada tedaviye en iyi yanıt verenlerin 5 ila 8 yaşındakiler olduğu tespit edildi.

7 yaşındaki bir kız çocuğu işitme yetisini neredeyse tamamen hızla geri kazandı ve 4 ay sonra annesiyle günlük konuşmalar yapabilmeye başladı.

Karolinska Enstitüsü'nden çalışmanın ortak yazarı Maoli Duan, "Bu yöntem ilk kez ergenler ve yetişkinlerde test edildi" diyor.

Katılımcıların çoğunda işitme duyusunun büyük ölçüde iyileşmesi, yaşam kaliteleri üzerinde derin bir etki yaratabilir. Şimdi bu etkinin ne kadar kalıcı olduğunu görmek için bu hastaları takip edeceğiz.

Araştırmacılar ayrıca tedavinin güvenli olduğunu ve iyi tolere edildiğini de saptadı. Katılımcılar 6-12 aylık takip süresinde herhangi bir ciddi yan etki bildirmedi.

En yaygın reaksiyon, bir tür akyuvar olan bağışıklık sistemi nötrofillerinin sayısındaki azalmaydı.

"OTOF sadece başlangıç" diyen Dr. Duan, araştırmacıların GJB2 ve TMC1 gibi diğer yaygın sağırlık genleri üzerinde de çalıştığını ekliyor.

Bunların tedavisi daha karmaşık ancak bugüne kadarki hayvan deneyleri umut verici sonuçlar ortaya koyuyor. Farklı genetik sağırlık türlerinden muzdarip hastaların bir gün tedavi görebileceğine güvenimiz tam.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news