Telegram'ın sahibi Pavel Durov: "ABD yazılıma arka kapı kurmaya çalıştı"

Pavel Durov, dünya çapında 900 milyon kişinin Telegram'ı aktif olarak kullandığına dikkat çekerek, bu sayının bir yıl içinde 1 milyara ulaşacağını öngördüğünü söyledi (Reuters)
Pavel Durov, dünya çapında 900 milyon kişinin Telegram'ı aktif olarak kullandığına dikkat çekerek, bu sayının bir yıl içinde 1 milyara ulaşacağını öngördüğünü söyledi (Reuters)
TT

Telegram'ın sahibi Pavel Durov: "ABD yazılıma arka kapı kurmaya çalıştı"

Pavel Durov, dünya çapında 900 milyon kişinin Telegram'ı aktif olarak kullandığına dikkat çekerek, bu sayının bir yıl içinde 1 milyara ulaşacağını öngördüğünü söyledi (Reuters)
Pavel Durov, dünya çapında 900 milyon kişinin Telegram'ı aktif olarak kullandığına dikkat çekerek, bu sayının bir yıl içinde 1 milyara ulaşacağını öngördüğünü söyledi (Reuters)

Sosyal medya platformu Telegram'ın kurucu ortağı Pavel Durov, ABD hükümetinin yazılıma "arka kapı" erişimi elde etmeye çalıştığını öne sürdü.

Rus girişimci Durov, Amerikalı gazeteci Tucker Carlson'a verdiği söyleşide, Washington'ın programa gizlice erişebilmek için Telegram'ı geliştiren yazılımcılardan birini işe almaya çalıştığını savundu. 

Durov, ABD hükümetinden bir siber güvenlik görevlisinin, Telegram'ı geliştiren yazılım mühendislerinden birini işe almak için gizli bir girişimde bulunduğunu öne sürdü.

Rus girişimci "Çalışanımı, arka kapı görevi görmesi için Telegram'ın yazılımına bir kod eklemeye ikna etmeye çalıştılar" dedi. Durov sözlerine şöyle devam etti: 

Anladığım kadarıyla Telegram'ı daha iyi kontrol etmek için onunla iletişim kurdular. İşlerini yapıyorlardı, bunu anlıyorum. Fakat şahsi verilerin korunmasına odaklanan bir sosyal medya platformu işlettiğimizden, bu muhtemelen bizim için iyi bir ortam değildi.

Durov, başta firmanın merkezini ABD'nin Kaliforniya eyaletindeki San Francisco şehrine taşımayı planladıklarını fakat bu olayların ardından vazgeçtiklerini söyledi. 

Rus yazılımcı, Kremlin'le ters düşerek 2014'te ülkesini terk etmişti. Girişimci, daha sonra Telegram firmasının merkezini Dubai'ye taşımıştı. 

Söyleşide Durov, Moskova'nın Ukrayna'da 2013'te yaşanan Yevromaydan olayında hükümet karşıtı protestocuların şahsi verilerini talep ettiğini savundu. Rus yazılımcı, Ukraynalı eylemcilerin verilerini paylaşmayı reddedince ülkeden kaçmak zorunda kaldığını anlattı.

Yevromaydan olayları, 2014'te Onur Devrimi'ne dönüşmüş ve protestolar sonucu dönemin Kremlin yanlısı Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç istifa etmişti.

Carlson'ın YouTube kanalında bugün yayımlanan söyleşide Durov, "Birinden emir almaktansa özgür olmayı tercih ederim" dedi.

Durov, ABD'ye farklı tarihlerde yaptığı ziyaretlerde istihbarat yetkilileri tarafından takip edildiğini de öne sürerek şunları söyledi: 

Ne zaman ABD'ye gitsem, havaalanında beni iki FBI ajanı karşılıyor ve sorular soruyordu. Bir keresinde kiralık evimde 09.00'da kahvaltı yapıyordum ve aniden FBI ajanları geliverdi.

39 yaşındaki girişimci, bu olayın ne zaman yaşandığında dair bilgi paylaşmadı.

Independent Türkçe, Moscow Times, RT, Reuters



Bilim insanları Güneş'i karartmaya hazırlanıyor

Bilim insanları, iklim değişikliğini yavaşlatmak için güneş ışığını engellemeyi hedefliyor (Reuters)
Bilim insanları, iklim değişikliğini yavaşlatmak için güneş ışığını engellemeyi hedefliyor (Reuters)
TT

Bilim insanları Güneş'i karartmaya hazırlanıyor

Bilim insanları, iklim değişikliğini yavaşlatmak için güneş ışığını engellemeyi hedefliyor (Reuters)
Bilim insanları, iklim değişikliğini yavaşlatmak için güneş ışığını engellemeyi hedefliyor (Reuters)

Rebecca Whittaker 

Britanyalı bilim insanları, hükümetin 50 milyon sterlinlik (yaklaşık 2,5 milyar TL) bir fonla desteklediği program kapsamında küresel ısınmayla mücadelede güneş ışığını engelleme tekniklerini deneyebilir.

Birkaç hafta içinde onaylanacak jeomühendislik projesinde bilim insanları, ışığı yansıtan parçacık bulutlarını atmosfere fırlatmak veya deniz suyu spreyleri kullanarak bulutları daha parlak hale getirmek gibi teknikleri inceleyebilir.

Başka bir yöntemse, ısıyı hapseden bir battaniye görevi gören doğal sirüs bulutlarını inceltmeyi içeriyor.

Projenin başarılı olması halinde Dünya yüzeyine daha az güneş ışığı ulaşacak ve böylece yeryüzü geçici olarak soğuyacak.

Bu, gezegeni soğutmanın nispeten ucuz bir yolu olarak düşünülse de yöntemi eleştirenler, hava örüntülerinde felaketlere yol açabileceği ve hatta yağmurları, gıda üretiminde hayati önem taşıyan bölgelerden başka yerlere kaydırabileceği uyarısında bulunuyor.

Diğer bilim insanlarıysa jeomühendisliğin, iklim değişikliğinin temel nedeni olan fosil yakıtların kullanımını durdurma çabalarını azaltabileceğini söylüyor.

Proje, ARIA diye bilinen İleri Araştırma ve Buluş Ajansı tarafından finanse ediliyor.

Birleşik Krallık hükümeti tartışmalı deneye 50 milyon sterlin ayırdı ancak gelecek 4 yıl boyunca kullanmak üzere, vergi mükelleflerinin parasından verilen toplam miktar 800 milyon sterlin (yaklaşık 41 milyar TL).

Jeomühendislik projesini yöneten ARIA Program Direktörü Profesör Mark Symes "Karbonsuzlaşma hayati önem taşıyor ancak mevcut gidişatımız, sıcaklık kaynaklı çok sayıda iklim devrilme noktasını tetikleme riski taşıyor" diyor.

Bu program, iklim felaketini önlemek için gereken zaman diliminde Dünya'yı güvenli ve sorumlu bir şekilde nasıl soğutabileceğimiz (veya soğutup soğutmamamız gerektiği) konusunda kritik ve cevapsız soruları araştıracak.

ARIA'nın geçen yıl yayımladığı bir belgede Symes bu tür devrilme noktalarına örnek vermişti. Bunlar arasında Arktik kış deniz buzlarının erimesi, Amazon yağmur ormanlarının yok olması ve bunun sonucunda ekosistem kaybı, karadaki büyük buz örtülerinin çökmesi ve bunun küresel deniz seviyesinin kayda değer derecede yükselmesine yol açması yer alıyordu.

Symes, çözümün fosil yakıtların yakılmasının durdurulması ve sera gazlarındaki fazlalıkların ortadan kaldırılması olduğunu ancak bunun, devrilme noktalarının başlangıcını önleyecek kadar hızlı gerçekleşmeyebileceğini söylüyor.

Bunun yerine bu projenin "karbonsuzlaşma için zaman kazanmamıza" katkı sağlayacağını umuyor.

Profesör Symes, projede zehirli maddeler kullanılmayacağını, açık hava deneyleri öncesinde çevresel etki değerlendirmesi yayımlanacağını ve bölgedeki topluluklara danışılacağını ifade ediyor.

Projelerin detaylarının gelecek haftalarda yayımlanması bekleniyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news