Aniden ortadan kaybolan yıldızların gizemi çözüldü

70 yılda en az 800 yıldız kayboldu

Araştırmacılar VFTS 243'ün "olağanüstü bir sistem" olduğunu söylüyor (ESO/L. Calçada) 
Araştırmacılar VFTS 243'ün "olağanüstü bir sistem" olduğunu söylüyor (ESO/L. Calçada) 
TT

Aniden ortadan kaybolan yıldızların gizemi çözüldü

Araştırmacılar VFTS 243'ün "olağanüstü bir sistem" olduğunu söylüyor (ESO/L. Calçada) 
Araştırmacılar VFTS 243'ün "olağanüstü bir sistem" olduğunu söylüyor (ESO/L. Calçada) 

Bilim insanları bazı yıldızların bir anda ortadan kaybolmasının sırrını çözmüş olabilir. 

Güneş'in en az 8 katı kadar kütleye sahip yıldızlar ömürlerinin sonuna geldiğinde, çekirdekleri çökmeye başlıyor. Bu durum süpernova patlamasına yol açarken yıldızın dış katmanları uzaya saçılıyor. Bu şekilde ortaya çıkan gaz ve toz bulutu yüzbinlerce yıl boyunca uzayda kalıyor. 

Bir galaksinin tamamından daha parlak olabilen süpernova patlamasının ardından yıldızın çekirdeği nötron yıldızına veya kara deliğe dönüşüyor. 

Fakat bazı büyük kütleli yıldızların ardında bir patlamaya dair iz bırakmadan ortadan kaybolduğu görülüyor. Bilim insanları son 70 yılda en az 800 yıldızın bir anda yok olduğunu kaydetti.

Bir yıldız ve kara deliği içeren ikili bir sistemi inceleyen bilim insanları, bazı büyük kütleli yıldızların patlama geçirmeden kara deliğe dönüştüğünü söylüyor. Physical Review Letters adlı hakemli dergide yayımlanan araştırma, bu teoriye dair şimdiye kadarki en güçlü kanıtlardan birini sunuyor.

2022'de keşfedilen VFTS 243 adlı sistem, Tarantula Bulutsusu'nda yer alıyor. Sistem, Güneş'in 25 katı kütleye sahip bir yıldız ve 10 katı kütleye sahip bir kara deliği içeriyor. Fakat bu kara deliğin, kozmik açıdan yakın bir zamanda ölen bir yıldızdan kaldığı düşünülse de süpernova patlamasına dair bir iz bulunamıyor. 

Örneğin süpernova patlamaları, yıldızın çekirdeğinin dönüştüğü nötron yıldızı veya kara deliğin hızlanmasına yol açıyor. Bu etki, nötron yıldızlarını saniyede 100 ila 1000 kilometre, kara delikleriyse daha düşük ama yine de kayda değer bir seviyede hızlandırıyor.

Öte yandan VFTS 243'teki kara deliğin saniyede 4 kilometre hızlandığı gözlemlendi. Bunun yanı sıra patlama şiddetinin sistemdeki cisimlerin yörüngesini de etkilemesi beklenirken, hem yıldızın hem de kara deliğin yörüngesinin neredeyse tam bir daire olduğu görüldü. Araştırmanın başyazarı Alejandro Vigna-Gómez şöyle diyor:

Sistemin yörüngesi, yıldızın bir kara deliğe dönüşmesinden bu yana neredeyse hiç değişmemiş.

Araştırmacılar bu bulgulara dayanarak büyük kütleli yıldızların, tam çöküş denen bir süreçle kara deliklere dönüştüğünü düşünüyor. Vigna-Gómez "Yaşamlarının son evresindeki büyük kütleli yıldızlardaki gibi, bir yıldızın çekirdeğinin kendi ağırlığı altında çökebileceğine inanıyoruz" diyerek şöyle ekliyor:

Ancak Güneş'in en az 8 katı kütleye sahip yıldızlardan beklenen ve kendi galaksisini gölgede bırakacak kadar parlak bir süpernova patlamasıyla sonuçlanan büzülme yerine, yıldız bir kara deliğe dönüşene kadar bu çökme süreci devam ediyor. 

Bu teorinin doğrulanması için daha fazla araştırmaya ihtiyaç var. Eğer doğruysa pek çok büyük kütleli yıldız sessizce ömrünü tamamlıyor olabilir ve VFTS 243'teki yıldızın sonu da bu şekilde gelebilir.

Yine de yeni araştırma, yıldızlara dair çalışmalar açısından önemli bir adıma işaret ediyor. Makalenin ortak yazarı Irene Tamborra "Bu sistemin, yıldız evrimi ve çöküşüyle ilgili gelecekteki araştırmalarda çok önemli bir ölçüt olmasını kesinlikle bekliyoruz" diyor.

Independent Türkçe, Space.com, Science Daily, Futurism, Physical Review Letters



Dinozorlar Çağı'ndaki kuşların Arktika'da yuva yaptığı ortaya çıktı

Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
TT

Dinozorlar Çağı'ndaki kuşların Arktika'da yuva yaptığı ortaya çıktı

Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)

Bilim insanları, kuşların kutup bölgelerine en azından 73 milyon yıldır yuva yaptığını keşfetti. 

Günümüzde Arktika'da yuva yapan 200'den fazla kuş türü var. Bilim insanları bu hayvanların ekosistemin önemli üyeleri olduğunu, polenleşme ve tohum dağılımı gibi temel görevlere katkı sağladığını söylüyor.

Daha önce yapılan araştırmalarda bu davranışın yeni olmadığı görülmüştü. Princeton Üniversitesi'nden Lauren Wilson "Kutup bölgelerinde yuva yapmaya dair en eski kanıt, Antarktika'nın Eosen dönemine ait yaklaşık 46,5 milyon yıl önce yaşamış bir penguen kolonisiydi" diyor.

Wilson liderliğindeki ekibin yeni araştırmasıysa bu tarihi yaklaşık 25 milyon yıl daha geriye çekti. 

Bilim insanları Alaska'nın kuzeyindeki Prince Creek formasyonunda yaptıkları kazılarda aralarında embriyo ve yavru kalıntıları da olan 50'den fazla kuş fosili ortaya çıkardı. Çoğunun boyu 2 milimetreden daha kısa olan bu fosiller, kuşların kutup bölgelerinde yuva yaptığına dair en eski kanıtı sunuyor. 

Bulguları hakemli dergi Science'ta yayımlanan çalışmanın ortak yazarı Patrick Druckenmiller, "Bu yeni fosiller, kuşların evrimi hakkındaki bilgilerimizde önemli bir boşluğu dolduruyor" diyerek ekliyor:

Bu çalışmadan önce, birkaç ayak izi dışında Alaska'da kuş fosilleri bulunmamıştı.

Araştırmacılar yaklaşık 73 milyon yıl önce Arktika'da yuva yapan bu kuşların en azından üç ayrı gruptan geldiğini saptadı. Fosillerin bir kısmı martıya benzeyen Ichthyornithes ve dalgıç kuşuna benzeyen Hesperornithes gruplarına aitti. Artık soyu tükenen bu gruplar dişli kuşları içeriyordu.

Ancak kalıntıların çoğu ördeklere benzeyen dişsiz kuşlara aitti. Araştırmacılar dişsizliğin, bugün yaşayan bütün kuşları içeren grubun belirleyici özelliği olduğunu ifade ediyor. Bu nedenle bulgular, milyonlarca yıl önce Arktika'da yuva yapan kuşların, modern kuşların yakın akrabaları olduğuna işaret ediyor.

Ekip, bölgenin o dönemde bugüne kıyasla daha sıcak olduğunu ve muhtemelen 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığı aldığını söylüyor. Ancak bu durum kuşların dondurucu soğuklara maruz kalmadıkları anlamına gelmiyor.

Druckenmiller "Kışlar bugünkü kadar sert olmasa da yıl boyunca burada yaşayan hayvanlar dondurucu soğuklara, ara sıra yağan kara ve yaklaşık 4 ay süren kış karanlığına katlanmak zorundaydı" diye açıklıyor.

Ancak bölgede o zaman yuva yapan kuşların tek sorunu sıcaklıklar değildi. Araştırmacılar bazılarının uzunluğu 5 metreye ve ağırlığı 2 tona çıkan yaklaşık 12-13 dinozor türüyle beraber yaşadıklarını söylüyor. 

Druckenmiller, Troodon gibi etçil dinozorların, "bu sevimli küçük kuşları akşam yemeğinde seve seve yiyeceğini" söylüyor. 

Edinburgh Üniversitesi'nden paleontolog Steve Brusatte, yer almadığı çalışmanın bulgularını şöyle değerlendiriyor:

Bu fosiller, kuşların onlarca milyon yıl önce bu yüksek enlemlerdeki toplulukların ayrılmaz bir parçası olduğunu ve bu toplulukların modern zamanlardaki ekolojik bir yenilik değil, Dünya tarihinin uzun vadeli bir normu olduğunu gösteriyor.

Independent Türkçe, Guardian, Live Science, Science