Büyük göktaşlarının Mars'a neredeyse her gün çarptığı ortaya çıktı

Kızıl Gezegen'e yönelik planları etkileyecek mi?

Mars'a 2021'de çarpan bir meteor, yüzeyde 150 metre genişlikte bir krater oluşturmuştu (NASA)
Mars'a 2021'de çarpan bir meteor, yüzeyde 150 metre genişlikte bir krater oluşturmuştu (NASA)
TT

Büyük göktaşlarının Mars'a neredeyse her gün çarptığı ortaya çıktı

Mars'a 2021'de çarpan bir meteor, yüzeyde 150 metre genişlikte bir krater oluşturmuştu (NASA)
Mars'a 2021'de çarpan bir meteor, yüzeyde 150 metre genişlikte bir krater oluşturmuştu (NASA)

NASA'nın Mars aracı InSight'ın verilerini inceleyen bilim insanları, Kızıl Gezegen'in yüzeyine neredeyse her gün meteor çarptığını buldu. 

2018'de fırlatılan InSight, Mars'ın yüzeyinde geçirdiği 4 yılda gezegen hakkında önemli bilgiler toplamıştı. Görevi 2022'de sonlandırılan iniş aracı, bilim insanlarının gezegenin tektonik hareketleri hakkında daha kapsamlı fikir edinmesini sağlıyor. 

InSight sadece depremlerin yarattığı değil, Mars'a çarpan meteorların yol açtığı sarsıntıları da kaydediyordu. Bu araçtan önce gezegene ne kadar meteor çarptığı, yüzeyde oluşan kraterleri takip eden uydu gözlemleriyle yapılıyordu.

Dünya atmosferine her yıl yaklaşık 17 bin meteor girse de bunların çoğu yere değmeden parçalandığı için fark edilmiyor. Öte yandan Dünya'dan 100 kat daha ince bir atmosferi olan Mars'a çarpan göktaşları, gezegenin yüzeyine ulaşarak kraterler yaratıyor. Ayrıca Asteroit Kuşağı'na daha yakın olan Kızıl Gezegen'e daha fazla göktaşı çarpması da beklenen bir şey.

Bilim insanları Mars'a meteor çarptığında atmosferde bir akustik sinyal meydana geldiğini bulmuştu. Nature Astronomy adlı hakemli dergide dün yayımlanan bir çalışmada bu sinyal yardımıyla, meteorların oluşturduğu kraterlerin çapı ve InSight'a uzaklıkları hesaplandı.

InSight'ın meteor çarpmasına dair ölçümlerini ve yüzeydeki krater sayısını inceleyen araştırmacılar, aracın yakınlarına bir yılda kaç tane göktaşı düştüğünü saptadı. Bu veriden yola çıkarak bütün gezegene ne kadar meteor düştüğüne dair bir tahmin yürüttüler.

Bilim insanları Mars'a her yıl, en az 8 metre büyüklükte bir krater oluşturan 280 ila 360 meteor çarpıtğını tespit etti. Yani gezegen, neredeyse her gün bu boyutta bir çarpışmaya maruz kalıyor. 30 metreden daha büyük kraterler de yaklaşık ayda bir meydana geliyor.

Çalışmanın ortak başyazarı Géraldine Zenhäusern  "Bu oran, yalnızca yörüngeden alınan görüntülerle tahmin edilen sayıdan yaklaşık 5 kat daha yüksek" diyor.

Yörünge görüntüleriyle uyumlu olan bulgularımız, sismolojinin çarpma oranlarını ölçmede mükemmel bir araç olduğunu gösteriyor.

Bulgular, yapılması planlanan Mars görevleri açısından büyük önem arz ediyor. NASA, 2030'larda gezegene astronot göndermeyi planlarken, Elon Musk'ın şirketi SpaceX burada koloni kurma niyetinde. 

Makalenin ortak yazarı Domenico Giardini "Bu, Mars yüzeyine meteorların ne sıklıkla çarptığını sismolojik verilerden yola çıkarak belirleyen, türünün ilk örneği niteliğinde bir çalışma" diyerek ekliyor:

Bu tür veriler, Mars'a yapılacak gelecekteki görevlerin planlanmasını da etkileyecek.

Independent Türkçe, Science Alert, Science Daily, Times of India, Nature Astronomy



Yapay zeka Boş Çeyrek'in altındaki gizli yapıları işaret etti

Bakır cürufundan dolayı daha karanlık olan kısımlar, Saruq Al-Hadid'i örten kumları etraftakilerden ayırıyor (Halife Üniversitesi)
Bakır cürufundan dolayı daha karanlık olan kısımlar, Saruq Al-Hadid'i örten kumları etraftakilerden ayırıyor (Halife Üniversitesi)
TT

Yapay zeka Boş Çeyrek'in altındaki gizli yapıları işaret etti

Bakır cürufundan dolayı daha karanlık olan kısımlar, Saruq Al-Hadid'i örten kumları etraftakilerden ayırıyor (Halife Üniversitesi)
Bakır cürufundan dolayı daha karanlık olan kısımlar, Saruq Al-Hadid'i örten kumları etraftakilerden ayırıyor (Halife Üniversitesi)

Yapay zeka alanındaki gelişmeler merakla takip edilirken bu teknolojinin arkeolojideki kullanımı Rubülhali Çölü'nün kuzey kısmında henüz keşfedilmemiş alanları gösterdi. 

Rubülhali, Türkçe'de "boş çeyrek" anlamına geliyor. Arap Yarımadası'nın dörtte birini kapladığı ve ıssızlığı düşünülerek bu ad verilmiş. 

Abu Dabi'deki Halife Üniversitesi'nden bilim insanları Suudi Arabistan, Yemen, Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman topraklarında yer alan çölün kuzey kısmını yapay zekayla inceledi. 

Devasa ve kurak arazilerde arkeolojik saha bulmaya yönelik bir teknoloji geliştirerek, çöllerde pek de fayda sağlamayan standart zemin etüdü yöntemlerinin dışına çıktılar.

Bilim insanları, bir makine öğrenmesi algoritması yaratıp Sentetik Açıklıklı Radar'ın (SAR) topladığı görüntüleri analiz etti. SAR, radyo dalgalarıyla kum, bitki örtüsü, toprak ve buzun altındaki nesneleri tespite yarayan bir uydu görüntüleme tekniği. Ancak maliyetinden dolayı arkeolojide yaygın kullanılmıyor.

Araştırmanın başındaki bilim insanlarından Diana Francis hem makine öğrenmesi hem de SAR'ın aslında çok da yeni teknikler olmadığını ancak arkeolojide ikisinin birlikte kullanılmasının bir ilk olduğunu öne sürerek şöyle diyor:

Bizi yönlendirip araştırmamız için bir odak noktası bulmamızı sağlayacak bir şeye ihtiyacımız vardı.

Francis, arkeologların halihazırda üzerinde çalıştığı, Dubai'nin dışındaki Saruq Al-Hadid adlı 5 bin yıllık yerleşimin verileriyle algoritmayı eğitmiş. Eğitilen algoritma da henüz kazı yapılmamış ve arkeolojik saha olma ihtimali yaşayan yerleri işaret etmiş. 

dergr
Uydu görüntüsünde sarı çembere alınan alanlar, kazı yapılmış bölgeleri; kırmızı çemberdeki alansa yapay zekanın kazılmasını tavsiye ettiği yeri gösteriyor (Halife Üniversitesi)

Diana Francis, teknolojinin 50 santimetrelik sapma oranının olduğunu ve toprak altındaki yapılara dair üç boyutlu modeller çıkarabildiğini söylüyor. Bir sahada zemin etüdü gerçekleştirerek uzaydan yapılan ölçümü doğruladıklarını da sözlerine ekliyor.

Henüz yüzde 10'u gün yüzüne çıkarıldığı düşünülen Saruq Al-Hadid'de artık yeni kazılar yapılarak sahadaki duruma doğrudan bakılacak. 

Eğer arkeologlar algoritmanın tahminini doğrulayacak keşifler yaparlarsa bu teknoloji başka sahalarda da kullanılacak. Francis şöyle diyor:

Bu teknolojiyi diğer sahalarda da uygulamak istiyoruz. Suudi Arabistan, Mısır ve belki de Afrika çöllerine uzanılabilir.

Halife Üniversitesi dışında da SAR teknolojisini kullananlar var. Örneğin Max Planck Enstitüsü'nde doktora yapan Amina Jambajanstsan, Moğolistan'daki antik mezarlıkları inceliyor. Jambajanstsan ve ekibi, başka türlü asla bulamayacakları bine yakın muhtemel sahayı SAR'la tespit ettiklerini söylüyor. 

Yine aynı okulda doktora yapan Amy Hatton da Suudi Arabistan'ın kuzeybatısında benzer bir çalışma gerçekleştiriyor. 

Independent Türkçe, CNN, The National News